When I Fly Towards You - 4. Bölüm

Bugün...

Sinirden artık konuşmak bile istemiyorum.

— Su Zai Zai'nin Günlüğü


Öğleden sonra ilk dersin tenefüsünde, Su Zai Zai hemen yerinden fırladı.

Tam sınıftan çıkacakken, hoparlörden göz egzersizi müziğinin melodisi duyuldu.

(Çevirmen Notu: “Göz egzersizi” dedikleri şey, Çin'deki okullarda neredeyse her gün yapılan bir gelenek. Öğrenciler ders arasında göz yorgunluğunu azaltmak için belirli bir müzik eşliğinde birkaç dakikalık göz masajı yapıyorlar. Parmaklarla göz çevresine ve yüzün belli noktalarına ritmik şekilde bastırarak yapılan bir tür masaj aslında. Özellikle uzun süre ders çalışan öğrenciler için görme sağlığını korumaya yönelik bir alışkanlık gibi düşünebilirsiniz.)

Su Zai Zai anında geri oturdu ve acı bir inilti çıkardı.

Jiang Jia ona baktı. “Ne oldu?”

Yüzü hiç değişmeden yalan söyledi. “Mesanem patlamak üzere.”

Göz egzersizi bitince, Su Zai Zai hızla lise birinci sınıfın özel sınıflarının bulunduğu üçüncü kata koştu. Tuvalete gidiyormuş gibi yaptı ama ne yazık ki o yakışıklı çocukla karşılaşamadı.

Geri dönmek için acele etmedi, özellikle koridorda uzun süre oyalanıp bekledi.

Ama ders zili çalana kadar da karşısına çıkmadı.

Her ne kadar göremese de, Su Zai Zai neredeyse ölecek kadar gergindi...

Kalbinin vücudundan fırlayacakmış gibi attığını hissediyordu; nefesi düzensiz ve kısaydı, sanki oksijen yetersizliğinden nefes alamıyordu, yanakları kıpkırmızı olmuştu.

İkinci dersin tenefüsünde, yüzsüzce Jiang Jia’yı da peşine taktı.

Su Zai Zai, üç cümlede bir "erkek tanrısı"nı anlatıyordu.

"Bak, sana diyorum, Zhou Xu Yin gerçekten çok yakışıklı! Süper çekici! Bir adam nasıl böyle yakışıklı olabilir? Dayanamayacağım, ahhh Zhou Xu Yin..."

Onun gözleri, burnu, ağzı falan...

Jiang Jia: "..."

Gerçekten, deliye bağlayan çılgınlık hali çok korkutucu.

İkisi aşağıya inip, üçüncü kata ulaştıklarında, sola döndüler.

Bir bakışta, koridorun ucundan onlara doğru yürüyen "Zhou Xu Yin"i gördüler.

O onlara doğru gelirken, gözlerini hafifçe kaldırıp, kısa bir bakış attı ve hemen bakışlarını başka tarafa çevirdi.

Su Zai Zai'nın nefesi kesildi, Jiang Jia'nın koluna sıkıca sarıldı, sanki kaçıyormuş gibi hızla başını çevirip ona baktı ve konuyu aniden değiştirdi.

 "Bu akşam ne yiyelim?"

Jiang Jia bir süre tepki veremedi, kafasında sadece ona söylediği o üç kelime vardı ve bilinçsiz bir şekilde ağzından döküldü. "Zhou Xu Yin?"

Zhang Luran ona doğru bakmıştı.

Su Zai Zai'nin yüzü bir anda kızardı, Jiang Jia'nın koluna sıkıca tutunarak adımlarını hızlandırdı.

Kadınlar tuvaletine girdiklerinde, Su Zai Zai çaresiz bir şekilde yüzünü elleriyle kapattı. "Ne yapacağım, ya o da bizim onun hakkında konuştuğumuzu duyduysa... Çok ağlamak istiyorum ahhh!"

Jiang Jia inanamıyordu. "Az önce yanımızdan mı geçti? Ben fark etmedim."

Su Zai Zai, Jiang Jia'yı çekerek dışarı çıkardı.

Tam o sırada, Zhang Luran köşeyi dönüyordu, yüzünün yarısı görünüyordu.

Jiang Jia gözlerini kısarak bakmaya başladı, ancak kısa bir süre sonra başını sallayarak, "Çok uzaktı, net göremedim... Ben sadece seni dinlemeye odaklanmıştım, başka bir şeye dikkat etmedim." dedi.

İkisi yeniden tuvalete geri döndüler.

Su Zaizai musluğu açıp yüzünü yıkadı, depresif görünüyordu. "Aman Tanrım, onu her gördüğümde çok gergin hissediyorum..."

"Senin ilkbaharın gelmiş gibi görünüyor." Jiang Jia, sanki yeni bir dünya keşfetmiş gibi onun yüzüne baktı. "Seni ilk defa böyle kızarırken görüyorum ve çok korkuyorum."

Su Zaizai derin bir nefes aldı, aynaya bakıp yüzüne dokundu ve ciddi bir şekilde, "Bence oldukça sevimliyim." dedi.

Jiang Jia: “…”


***


Hafta sonundan sonra geri dönen Su Zai Zai, "Zhou Xu Yin"i gördüğünde böyle gergin olmasına çok sinirliydi. Bir süre düşündü ve nihayet onu etkilemek için bir plan buldu.

Sabah, üçüncü dersin ardından tenefüse çıkınca, Su Zai Zai su şişesini eline alarak Jiang Jia'ya, "Hadi, su almaya gidelim." dedi.

Jiang Jia gözlerini devirdi. "Artık her gün üç kere mi gideceğiz?"

"Sen sadece iki kere daha benimle gel, sonra ben kendi başıma giderim." diye cevapladı Su Zai Zai.

Jiang Jia sonunda kabul edip yanına geldi.

Yolda, Su Zai Zai ciddiyetle düşündü. "Bence daha önceki gibi olmamalı. Onu gördüğüm anda hemen gözlerimi başka yere çevirerek onun dikkatini asla çekemem."

Jiang Jia gözlerini devirdi. "Peki, o zaman ne yapmayı planlıyorsun?"

"Birazdan Zhou Xu Yin'i gördüğümüzde, yüksek sesle bağırarak adımı söyleyeceksin, tam adımı, anladın mı?"

"...Tamam."

Merdivenlerden üçüncü kata su içmeye giderken, birinci sınıfın önünden geçmeleri gerekiyordu. Tam o sırada Zhang Lu Reng elinde su şişesiyle dışarı çıktı 

İkisi de hızla adımlarını hızlandırıp, onun arkasından gitmeye başladılar.

Jiang Jia, tam duyulacak şekilde bağırdı. "Su Zai Zai!"

Su Zai Zai hemen yüksek sesle karşılık verdi. "Bence o soru böyle değil. Bak, arabaların frenleme süreci sabit hızda yavaşlayan doğru hareket, ters yönde düşünerek, bunu başlangıçta durgun olan sabit hızda hızlanan doğru hareket olarak değerlendirebiliriz..."

Bunları hızlıca sıralarken, Jiang Jia'nın çenesi aşağı düşecek gibi oldu, şok olmuştu.

Su Zai Zai büyük bir özgüvenle konuşmaya devam etti. “Yani cevabın on iki metre/saniye olması gerekiyor!”

Hehehe, çalışkan erkekler kesinlikle akademik başarısı olan kızları sever!

Önlerindeki Zhang Lu Rang suyunu doldurmuştu. Su Zai Zai ise hemen peşinden gitmek yerine gözleri ışıl ışıl parlayarak Jiang Jia’ya sordu. “Az önceki performansım nasıldı?”

Jiang Jia'nın ifadesinde hafif bir merhamet vardı: “...Bu cevabı ne kadar süredir ezberliyorsun?”

Açığa çıkmasına aldırmayan Su Zai Zai dürüstçe cevapladı. “Dün gece boyunca ezberlemeye çalıştım.”

“Az önce verileri yerine koyarken, ivmenin birimini yanlış söyledin... Metre/saniye diye ezberlemişsin...”

Bunu duyunca Su Zai Zai afalladı. “Başka ne olacaktı ki birim?”

“Metre/saniye kare...”

Su Zai Zai sessizliğe gömüldü.

Uzun bir sessizlikten sonra Su Zai Zai ancak konuşabildi. “Jia Jia, hadi diğer yoldan dönelim.”

Su Zai Zai'nin birinci sınıfın önünden geçecek cesareti kalmamıştı.

Az önce öyle büyük bir havayla ukalalık yapmıştı ki... ama saniyeler içinde palavra olduğu anlaşılmıştı.


***


“Jia Jia, bence imajımı düzeltmeliyim.” Su Zai Zai sandalyeye oturmuş, ciddi ciddi analiz yapıyordu. “Az önce çok düşüncesizce davrandım. Aslında İngilizcemi ya da sosyal bilgilerimi sergilemeliydim.”

Jiang Jia tamamen pes etmişti: “...Peki neden fizik sorusu seçtin? Geçen sefer fizikten sadece kırk puan almıştın, unuttun mu?”

“Bence o fizik öğrencisine benziyor...”

“Canım benim, daha bölümler seçilmedi ki!”

Su Zai Zai öne eğildi, perişan bir halde masaya birkaç kez başını vurdu.

“Peki sence ben gidip bir İngilizce kompozisyon ezberlesem, imajımı kurtarabilir miyim?”

Jiang Jia çenesini tutup bir süre düşündü.

“Bence boşver. Onun yerine git, düzgünce ondan özür dile. Geçen sefer ona hakaret etmediğini, aslında başka bir şey olduğunu açıkla.”

Su Zai Zai’nin gözleri birden parladı.

“Kesinlikle doğru söylüyorsun! Harika bir fikir! Hemen gidip konuşacağım!”

Onun bu halini gören Jiang Jia istemsizce gülümsedi.

Su Zai Zai aynasını çıkardı, tarakla saçlarını düzeltti, bir yandan da mırıldanıyordu.

“Hmm, önce kendimi peri gibi güzel bir kıza çevirmem lazım, aklını başından almalıyım...”

Ama kısa süre sonra derin bir iç çekti.

Jiang Jia onun bu sürekli değişen ruh haline anlam verememişti.

"Yine ne oldu?”

Su Zai Zai aynadaki yüzüne bakarken dudaklarını ısırdı.

“İçimde tuhaf bir huzursuzluk var. Ya o... aynaya bakarken kendine âşık olursa?”

Jiang Jia sadece sessizce baktı. “...”

Su Zai Zai düşündükçe morali iyice bozuldu.

“Bence onun dünyasında herkes çirkin kalıyor.”

“Abartıyorsun gerçekten...”

“Ya sence Zhou Xuyin aynaya baka baka kendine o kadar hayran kalıp... sonra da ‘ben erkeklerden hoşlanıyorum galiba’ diye düşünüp, mecburen sınıfındaki o yakışıklı çocukla falan çıkmaya başlarsa...”

Zihni tamamen uçup gitmişti artık.

“...”

“Hayır! O Zhang Lurang! Zhou Xuyin’den kesinlikle uzak durmalı!”

“Saçmalama artık.” Jiang Jia başına hafifçe vurdu. “Ama herkes Zhou Xuyin’in asi ve karizmatik bir havası olduğunu söylüyor, ben neden sadece soğuk duruşunu hissedebiliyorum...”

“Asiliğin nesi güzelmiş ki?” Su Zai Zai umursamaz bir şekilde omuz silkti. “Ben tam da onun bu ulaşılmaz, mesafeli havasına bayılıyorum! Aşırı yakışıklı, hem de tam benim tarzım!”

“Yeter artık, birazcık sus da kafamız dinlensin be kızım.”

“Peki peki, on saniyeliğine dinlensin.”

“...”

“Başlıyorum saymaya, on, dokuz, sekiz...”

“...” Resmen deli bu.


***


Ders bitince Su Zai Zai bu kez kendi başına harekete geçti, Jiang Jia’yı yanında götürmedi.

İçinden kendine cesaret verirken, ağır adımlarla birinci sınıfa doğru yürümeye başladı.

Birazdan söyleyecekleri içinden tekrar edip duruyordu. 'Merhaba, ben 9. sınıftan Su Zai Zai. Geçen gün spor sahasında sana adını soran kız...'

Başka ne desem acaba...

Su Zai Zai hâlâ tam olarak ne diyeceğine karar verememişti ki, bir anda kendini birinci sınıfın kapısında buldu.

Derin bir nefes aldı. Ön kapıdan içeri baktığında Zhou Xuyin’in sırasına yaslanmış şekilde oturduğunu gördü. Elinde bir defter vardı, yüzünde pek bir ifade yoktu.

Ön sıradaki bir kız ona bir şeyler söylüyordu.

Su Zai Zai hemen gözlerini kaçırdı, sonra ön kapıya doğru yürüyen bir erkek öğrenciyi durdurdu ve alçak sesle sordu.

"Affedersin, sınıfınızdan Zhou Xuyin’i çağırabilir misin?"

Çocuğun yüz ifadesi hemen değişti, önce Zhang Lurang’a doğru bir bakış attı, sonra da ne olduğunu anlayarak,

"Ah, o bugün izin aldı." dedi.

İzin mi almış?!

Su Zai Zai olduğu yerde taş kesildi...

Ne-ne yani?!

Ama… ama orada oturuyor işte! Gerçekten kimse görmüyor mu onu?!

Su Zai Zai panikle elini kaldırdı, Zhang Lurang’ı işaret ederek telaşla bağırdı.

“O... o orada!”

Sınıfın ikinci grubunun en ön sırasında oturan bir erkek öğrenci birden kahkahayı patlattı, ardından Zhang Lurang’a dönerek, “Hey Zhang Lurang, bu hafta Zhou Xuyin’i arayan üç kişi oldu, seni arayan ise sadece iki!” dedi.

Bu sesi duyan Zhang Lurang başını kaldırdı, ön kapıya doğru şöyle bir baktı.

Tam o anda Su Zai Zai’nin onu işaret ettiğini gördü. Kaşlarını belli belirsiz çattı ama hemen ardından başını yeniden eğdi ve hafifçe, “Hıh” diye mırıldandı.

Zhang Lurang...

Demek ki... tam dört gündür, Su Zai Zai yanlış kişiye hayranlık besliyordu.


Asıl etkilendiği kişiyi, hayalindeki rakip sanmış.


...Şimdi gidip Jiang Jia’yı öldürmesi gerekiyordu.


Yorumlar