How to Get My Husband on My Side - 86.Bölüm (Türkçe Novel)


Leopar gibi olan bakışı başımı süsleyen taçtan elbisemden görünen ayakkabılarıma kaydı. Ardından, bakışlarını hızla tekrar kaldırdı ve bana daha yakından baktı.

(Cesare) " Kıyafetlere karşı ilgin olmadığını zannediyordum. İlginç bir şekilde memnun görünüyorsun. Yoksa bu ilk aşkın gücü mü?”

Alaycı bir gülümseme ve şakacı bir atmosferle birleşen alçak sesi, omurgamda soğuk bir ürpertiye neden oldu.

Vücudumu saran elleri daha fazla korkutucu olamazdı. Her zamanki gibi kayıtsızca gülümsemeyi başardım.

Niyetimin ne olduğunu anlarsa…

Dikkatli olmalıydım…

(R) "Senin kadar değil, abicim."

(Cesare) "Yakışıklı göründüğümü mü söylemek istiyorsun?"

(R) "Bazen. Şimdi olduğu gibi. Kim seninle karşılaştırılmaya değer ki? Uzun zamandır bu günün gelmesini bekliyordum. Babam nasıl? Peki ya Enzo?”

(Cesare) “Babam yeni sevgilisiyle takılmakla meşgul. Julia şu anda hamile.”

Belimden tuttu, beni kaldırdı ve ritme ayak uydururken beni kolayca yere indirdi.

Güzel avize tepemde dönüyordu.

(Cesare) "Enzo, Rimini Kampı'ndaki savaşa katılırken başını belaya soktu. Babamın öfkesiyle karşı karşıya kaldı."

(R) "Ah... o hala eskisi gibi."

(Cesare) “ Annemin evinde saklanıyor. Birde böyle bir adam Papa'nın Ordusu'ndan sorumlu. Acaba babam ne zaman toparlanacak, ah...”

Safir renkli gözlerinde karanlık ve acı duygular parladı.

Cesare ve Enzo'nun Cortizanlı annesini hatırladım.

Nadiren halka açık toplantılara katılırdı. Bunun dışında her zaman evinde kalmayı tercih ettiği için onunla çok nadiren görüşürdüm. Onun Cesare'nin biyolojik annesi olduğu gerçeğine ikna olmadığım zamanı hatırlıyordum.

(R) "Dürüst olmak gerekirse abicim sen böyle bir pozisyon için herkesten daha niteliklisin. Ancak tehlikeli yerlere gitmenden hoşlanmıyorum.”

Ağzı keskin bir gülümseme takındıktan sonra hafifçe gevşedi.

(Cesare) "Sevgili kızkardeşim son zamanlarda babamın öfkesini tahmin edemezsin. Enzo her zamanki Enzo. Ama sen aynı zamanda bir kazaya da sebep oldun.”

Evet, her şeyi tepetaklak oldu. Çünkü evliliğin geçersizliğini imkansız hale getirdim.

Tam ağzımı açıp cevap verecekken şarkı bitti.

Cesare beni son kez kollarının arasına alırken ürkütücü bir ses tonuyla ekledi.

(Cesare) "Bunu daha sonra konuşacağız. O yüzden şimdilik bu domuz ağılını izlemeyi bitirelim."

* * *

Gladyatör Maçı Ziyafeti dört gün boyunca devam etti. 

İlk gün oyuncuların yanı sıra yurt dışından gelen özel konukları ağırlama günüydü ve maç iki gün sürdü.

Son gün ise festivalin kapanışıydı.

Ziyafetin ilk günü olduğu için, Romagna'nın üst düzey insanları, diplomatik ülkelerden delegasyonlar ve farklı ülkelerden katılan yetenekli kişilerin becerileri ölçmek ve etkileşimi paylaşmak için harika bir yerdi. Karşı cinsle tatlı bir ilişki yaşamayı hayal eden genç erkekler ve kadınlar için de aynı şeyler geçerliydi.

Atmosfer ilk günkü gibi canlıydı.

Çeşitli arzular parlayarak görkemli ziyafet salonunu doldurdu. Izek bu tür şeylerle ilgilenmezdi. Ayağa kalktı ve altın sütuna yaslandı. Bir yandan yaprak puro içerken bir yandan içeceğini yudumlayarak doğrudan dans pistine bakıyordu.

Birkaç kişi onunla konuşmak için yanına yaklaşmaya çalıştığı anda ona yaklaşmalarına izin vermeyen tehditkar bir aura yayarak hızla geri çekilmelerine neden oldu.

Harika bir heykel görüntüsü vardı.

Muazzam bir heykel…

Her zaman taktir edilen biriydi.

(Ivan) "Kötü itibarına kıyasla, şaşırtıcı derecede enerjik biri gibi görünüyor."

Ivan, danstan döndükten sonra bir kolunu omzuna atarak mırıldandı.

Izek başını çevirmeden cevap verdi.

(I) "Bence de."

(Ivan) "Bizden neden bunu yapmamızı istediğini hâlâ anlamış değilim. Biri sana saçma sapan şeyler mi söyledi?”

(I) "Neden bahsediyorsun?"

(Ivan) “…Boşver. Neden böyle somurtmak yerine biraz rahatlamıyorsun? Herkes senin karısının peşine düşecek türden bir adam olduğunu düşünüyor değil mi? Her zamanki gibi duygusalsan, ondan ne kadar hoşlanırsan hoşlan, yine de kızgın olacaksın. Ne kadar aptalca bir kaltak!”

Ivan, sürekli gevezelik etmesi alışılmış bir durumdu. Bugün iyi bir ruh halinde görünüyordu. Belki de daha önce Ellenia ile dans ettiği içindi. Bu olağan dışı düşünceyi görmezden gelen Izek, dikkatini yeniden dans pistinin karşısındaki iki kardeşe odakladı.

Rudbeckia, abisinin elini tutarak kendi etrafında dönerken çok mutlu görünüyordu. Ivan'ın dediği gibi beklenmedik bir şeydi. Sadece Kardinal Valentino değil, Rudbekia'nın tavrı da. Yeniden bir araya geldikleri andan şimdiye kadar, beklenmedik bir şekilde birbirlerinden gerçekten memnun görünüyorlardı.

Onu bilmem kaç kere satan erkek kardeş…

Elbette Papa'nın iradesi, evliliğindeki herkesten çok daha mutlaktı. Buna rağmen Izek, Cesare'nin niyetini tam olarak idrak edemiyordu. 

Rudbeckia sayesinde, her zamankinden farklı olarak nezaketini iyice gösterdi. Çünkü ona bakarken gergin olmasını istemiyordu.

Geçen gün ahırda olanları hatırladı. Onu bu hale gelmesine seyirci olan Cesare miydi? Yoksa ondan hiçbir farkı olmayan, bu karmaşık ve açığa çıkmamış hikayenin günah keçisinden başka bir şey olmayan kişi bizzat Cesare miydi?

Bunu kendi gözleriyle gördükten sonra bilebileceğini düşündü. Ama biraz daha bekleyip gözlemlemeyi tercih etti. Şimdiye kadar, Cesare ve Rudbeckia sevgi dolu iki kardeş gibi görünüyorlardı. Herhangi bir korku ya da rahatsız edilme belirtisi yoktu. Izek en küçük detayı bile hemen fark ederdi.

Peki, rahatlamış hissetmeli miydi?

Bir anda Rudbeckia'nın garip yemek alışkanlığını ne kadar iyi sakladığını hatırladı.

Ellenia, annesin yaşadıklarını anlatmasaydı olanları tahmin bile edemezdi.  Onun bir şeyleri saklamakta pek iyi olmadığını varsaydı.

Bazı yönlerden gerçekten dikkatsiz görünüyordu, ama bazı yönlerden de peçenin içine kapatılmış bir yapboz parçası gibiydi. Onu tutmakve her şeyi yakından sorgulama dürtüsünün olmamasından değildi. Titreyen göl kadar berrak olan gözlerini her gördüğünde, onu kimin bu hale getirdiğini sormak istiyordu. Ve ne zaman yatıştırsa, pürüzsüz vücuduna kazınan yara izleri…

Ona gelmeden önce nasıl bir cehennemden geçti?

Ama bunu yapamadı. Ne zaman geçmişini sorsa, hemen konuyu geçiştiriyordu ve kederli gözleri kasvetli bir bakışla lekeleniyordu.

Bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu. Ne hakkında bu kadar endişelendiğini ve geçmişte nasıl bir hayat yaşadığını bilmiyordu. Ama onu her şeyi kendisine anlatmaya zorlamak da imkansızdı.

Üstelik, sorsa bile muhtemelen anlatmayacaktı.….

Hayır! Onun kendi isteğiyle yaşadıklarını anlatmayacağına ikna oldu.

Rengarenk süslenmiş bir tabu kutusu gibi masum gülümsemesinin arkasında gizlediği sırları vardı. Ve kutuyu zorla açmaya çalışsa bile sonrasında yaşanacaklardan haberi olmayacaktı.

Farklı bir yol bulması gerekiyordu.

İçeceğinden bir yudum alan Izek dikkatini başka yöne çevirdi.

Rembrandt Dükü Vishelier’ında davete katıldığını biliyordu.  Yeni yetme çocuk gibi merakla dolu gözlerle çevresine bakınıyordu.

Karısının eski nişanlısıyla konuşmak isteyen koca neredeydi?

(Freya) "Birbilerine yakın iki kardeş gibi görünmüyorlar mı?"

(I) “…….”

(Freya) "Burada tek başınıza ne içiyorsunuz? Alkol mü?”

İçkisini almaya mı çalışıyordu? Ona bunu teklif etmemiş olmasına rağmen!

Izek cevap vermeden yan yan Freya'ya baktı.

Mor gözleri şakacı bir şekilde parladı ve dudakların hafif bir gülümseme oluştu.

Bu, uzun zaman önce tanıdığı bir yüzdü. Annesi henüz vefat etmemişti ve kız kardeşi henüz yeni yeni yürümeye başlamıştu.

Belki de bu yüzdendi.

(Freya) "Merak etme, bugün içeceğini senden alamayacağım. Burada tek başına ne yapıyorsun? Seninle dans etmeyi bekleyen bir sürü kişi var. Onlar için üzülmüyor musun?”

(I) “……Küçük kardeşin nerede?”

(Freya) "Ha? Neden birdenbire Lorenzo'yu soruyorsun?”

(I) "Son zamanlarda onu ortalıkta görünmemesi rahatsız edici."

(Freya) "Neden bahsediyorsun?"

Şaşırmış gibi olan kahkahasında bir karışıklık vardı. 

Izek, ifadesini bile değiştirmeden sadece ona baktı.

(Freya) “Kardeşimi ne zaman istersen ziyaret edebilirsin. Herneyse..Eşini çok kıskanıyorum. Keşke benim de böyle güvenilir bir abim olsaydı. Bu arada gerçekten birbirlerine benzemiyorlar.”

(I) "Ondan hoşlanıyor musun?"

(Freya) "Hmm, yakışıklı ama ben o tip erkekleri tercih etmem. Ayrıca, küçük kız kardeşine böyle yakın olan bir kişi…….”

(I) "Öyleyse bırak."

(Freya) "Ne……"

(I) "Sana onu rahat bırakmanı söylemiştim. Karımın meselelerine karışma.”

Tamamen sakin bir tonda. Sanki sadece hava durumundan bahsediyormuş gibi sakin ve alçak bir sesti.

Freya'nın porselen kadar pürüzsüz olan yüzünde ince bir dalgalanma görüldü.

(Freya) "Birdenbire neden böyle şeyler söylediğini anlamadım.Belki de çay partisinde yaşananlardan dolayı değil mi? Seninle bu konu hakkında konuşacaktım. Eşin sana ne dedi bilmiyorum ama...”

(I) “Hakaret etmeye devam eden birçok kişi var. Neden herkesin ne söylemeye çalıştığımı anlamadığını bilmiyorum.”

Kırmızı gözleri şüpheli, soğuk bir gülümsemeyle birlikte parladı. Zaten soğuk olan yüz hatları alayla lekelendiğinden durum daha da boğucu hale geldi.

Freya, korkusunu gizleyemeden açık dudaklarını hafifçe ısırdı.

(Freya) "Yanlış anladığın şeyi tahmin ediyor gibiydim. Ama önce sana eşinin……olduğunu söyleyeceğim."

(I) "Ailen sana acele etmeyi ve ne zaman araya girip ne zaman giremeyeceğini öğretmedi mi"

(Freya) "Ne?"

(I) "Karım hakkında bu kadar endişelenmek için ne tür bir otoriteye sahip olduğunu düşünüyorsun?"

(Freya) “…….”

(I) "İstediğini söyleme yetkisi mi?"

Yetki.

Kulağını keskin bir şekilde delip geçen garip bir kelime.

Ensesinden soğuk bir şekilde yayılan aşağılanma duygusu ona tuhaf geldi.

Freya, kaskatı kesilmiş bir yüzle Izek'e dik dik baktı.

(Freya) "Ağır konuşuyorsun. Nasıl olduda bu kadar değiştin? Eşlerini söylediklerine kanmayan erkek yoktur, değil mi?”

Bu sığ bir provokasyondu.

Bunu ağzından kaçıran taraf oldukça incinmiş hissetti.

(Freya) "Peki, bunca zaman boyunca benimde kadın olduğumu düşündün mü?"

Onun böyle davranmasını beklemiyordu.

Freya kendini sakinleştirmeyi başardı. Izek’in daha da agresif gelen tepkilerine karşı dudaklarını büktü. Onun bu kadar duyarsız olması canını sıktı.

***

Sevgiliiii okuyucalarımız kısa bir aradan sonra tekrardan selamlar 🥰 Umarım keyifleriniz yerindedir 😻 Size ohhhh beee içimizin yağları eridi demeli bir böküm getirdim 😹 Lütfen bu bölüm için güzel yorumlarınızı esirgemeyin çünküüüü Izek sonunda cadıya verilmesi gereken tepkiyi verdi 😹 Bu anın tadını çıkarmak lazımmmm 🤣🤣

Yorumlar

  1. 'S..tir git o...spu yürü ay afedersiniz' sözü tam Freya için olmuş ohhh olsun sana pis yılan 🐍
    Düş yakasından şu âşıkların

    YanıtlaSil
  2. İçimizin yağlarını eriten bi bölüm 😇

    YanıtlaSil
  3. Yılan ikile. 🐍🐍
    Webtoonda çok daha iyi hak ettiğini buldun canım.

    -Robin.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder