How to Get My Husband on My Side - 85.Bölüm (Türkçe Novel)
(Cesare) “Hadi ama!”
Mutluymuş gibi davran. Mutluymuş gibi davran. Sanki çekinecek hiçbir şeyim yokmuş gibi ona yaklaştım ve elini tuttum.
Tanıdık misk kokusu burnumun ucunu gıdıkladı ve zaten larmık olan gerçeklik algımı acımasızca uyardı.
Kaslı kollarıyla beni sıkıca sararak kaldırdı. Daha sonra yere indirdi.
(Cesare) “Biraz kilo almış gibisiniz Düşes. Yeni evli olmak size yaramış olmalı.”
Abimin masmavi gözleri, şakayla karışık, saf karşılama ve neşeyle parıldadı. Ve alışık olduğum kapkara öfkesinden eser yoktu.
Izek'e dönüp baktığında, tevazu ve nezaketin ta kendisi olan gülen bir yüzü vardı. Nadiren yüzüne taktığı o mükemmel maskesini gördüğümde omurgamın her zamankinden daha fazla gerildiğini hissettim.
Vay canına! Böyle olduğuma inanamıyorum! Şimdilik buna alışmalıydım. Şu an için başka bir çözüm yoku yoktu.
(R) "Uzun zamandır görüşmediğiniz kız kardeşinizle dalga mı geçiyorsunuz?"
(Cesare) “Ah benim hatam! Kocanla dalga geçtiğim için bana kızgınsın.”
(R) "Hayır.”
Utangaç bir tavırla gözlerimi devirir gibi yaptım. Onu takip eden kardinaller arasında alçak bir gülümseme patladı.
Tanıdık insanlar ve tanıdık tepkilerdi.
(Sekreter Lissario) “ Sizi mutlu gördüğüme memnun oldum Leydi Rudbeckia.”
(R) “Görüşmeyeli uzun zaman oldu Sekreter Lissario.”
Beni memnuniyetle karşılayan Kardinallere neşeyle karşılık verdikten sonra sessizce izleyen Izek'e döndüm.
Ah… O neden bugün çok iyi görünüyordu?
Hızlı hızlı atan kalbimi sakinleştirmeye çalışırken önce o konuştu.
(Sekreter Lissario) “Neredeyse seni tanıyamıyordum.”
Gerçekten mi?
Bu şekilde değil! Açıkça güzel göründüğümü söylesen canın çok mu yanar?!
Her seferinde nasıl bu kadar acımasız olmayı başarabiliyorsun?!
(Ç.N. Anladığım kadarıyla burada Izek’e kızıyor sanırım bu iltifatı kocasından bekliyordu 😹)
(Sekreter Lissario) “O kadar güzelsiniz ki sizi tanımakta zorlandım.”
(R) “Bu bir iltifat mı?”
(Sekreter Lissario) “Tabi ki bu bir iltifat!”
Alaycı bir şekilde gülümsediğimde huysuz kocam bir an şüpheyle gözlerini kıstı. Kısa süre sonra gülümsedi ve elimi tuttup öptü. Tıpkı bir şövalye gibi.
(Sekreter Lissario) “Bu benim için onurdur Prenses.”
Şuna bak. Kraliyet Ziyafet Şöleni’nde söyleneceğin şey bu muydu?
Abim duyunca nasıl tepki verir bilmiyordum.
(R) "Onları sağ salim getirdiğiniz için teşekkür ederim."
(I) "Sizi mahkum olarak görmüyorum."
(Cesare) "Bunun için teşekkür ederim. Aynı şey kayınbiraderim için de geçerli.”
Bugün çok yağ mı tükettiniz? (Ç.N. Yağ çekmek anlamına getiriyor 😬)
İki adamın birbirlerine karşı iyi tavırları beni gülünç duruma düşürdü.
Kibirli Cesare ve Yıkıcı Izek'in kişilikleri... Diğerleri gibi kibar olmalarına bir türlü uyum sağlayamıyordum.
Izek'in karşılama ekibine bizzat liderlik etmesi inanılmazdı.….
Birden kendimi çok garip hissettim. Her şey diğer herkesin gördüğü gibi olsaydı nasıl olurdu? Eğer öyle olsaydı, şu anda dünyanın en mutlu kadını olurdum. Sevgili kardeşim ve sevgili kocamın birbirlerini isteyerek karşıladığını görmek beni mutlu ederdi.
Ama bu gerçek değildi sadece bir oyundu…
Bu nedenle hikayenib bir oyuncusu olarak iki adama bakarken parlak bir şekilde gülümsedim.
Sanki dünyanın en mutlu kadınıymışım gibi.
(R) "Çok mutluyum."
* * *
(Ellen) "Elendale'e hoş geldiniz."
Zarafetini sergileyen Ellenia, Cesare'a bakmak yerine bana baktı.
Birbirimize hiç benzemediğimizi mi düşünüyordu?
(Cesare) “Prensesin güzelliğini daha önce duymuştum. Ruby, kıskanıyor olmalısın.”
(R) "O zaman sizde kocamı kıskanabilirsiniz."
(Cesare) “Oh hayır yakalandım!”
Cesare tereddüt edercesine dilini şaklattığında her taraftan kahkahalar yükseldi.
Buz kardeşler bile hafifçe gülümsedi.
Ah, bu sahne ne kadar sıcaktı?
Etraftaki insanlara selam vererek etrafta dolaşırken bir taraftanda abim ve kocamı çevreye takdim ettim.
Uğursuzluk duygusu giderek artıyordu.
Cesare ödülü hak edecek derecede nazik bir tavırlar sergiliyordu. Görünüşü pek şaşırtıcı değildi.
Kendini her an, her yerde yönlendirebilen bir adamdı. Beni rahatsız eden şey duygularını benden bile saklamasıydı. Ne zaman böyle davransa hazırlıksız yakalandığım bir karmaşaya yol açıyordu.
Bu tahmin ettiğimden daha zor olacaktı....
(Başpiskopos) "Bugün göz kamaştırıcı bir güzelliğiniz var Leydi Rudbeckia."
(R) "Ah, teşekkürler, Başpiskopos."
Karşılama grubunda bulunan Başpiskoposun tekrar ortaya çıkınca sırtımı dikleştirdim. Başpiskopos yüzünden değil, yanındaki kişi yüzündendi.
"Tanrım, bu Marquis Furiana'nın kızı."
(Freya) "Sizinle tanışmak bir onur, Kardinal Valentino."
Nezaketini kusursuz bir şekilde gösteren Ellenia'nın en iyi arkadaşı Freya her zaman gibi mükemmeldi.
Ellenia'ya benzer şekilde örgülü saçları ametist ve spinel ile ışıl ışıl görünüyordu. Koyu mor elbisesi mor gözlerini daha parlak gösteriyordu.
Cesare'a bakan gözleri beklenmedik bir merakla parıldadı. Şaşkın bir yüz ifadesi vardı.
(Cesare) "Aman Tanrım! Elendale'in kadınları her zaman bu kadar güzel miydi? Enzo'yu geride bırakmış olmam iyi bir tercih oldu."
(R) "Enzo buraya gelip Güneyde olduğu gibi davransaydı, bu akşam ilk tekneyle geri dönmek zorunda kalırdı."
(Cesare) "Doğru. Etkinliği kaçırdığı için üzgün değil misin?
(R) "Tam olarak değil. Gelmiş olsaydı sadece kargaşaya sebep olurdu.”
Nazla karışık kıskanç bir şekilde söyledim. Cesare aşağı doğru dökülen saçlarımı okşayarak alçak bir kahkaha attı.
O sırada garip bir gülümsemeyle bize bakan Freya benimle konuştu.
(Freya) “Bence bizde size iltifat etmeli. Lordum, Leydim size harika bir insan olduğunuzu söylemedi mi?”
(Cesare) "Kız kardeşimle oldukça yakın görünüyorsunuz."
(Freya) "Elbette o kadar sevimli ki herkes kendisiyle yakın olmak ister."
(Cesare) "Gerçekten mi? Bu doğru mu, Ruby?”
El ele tutuşup cehenneme gidemez misiniz? Bu fikrin kendisi cennette yapılmış bir kibrit gibiydi.
Deneyimli satranç oyuncusunun sorusu üzerine başımı salladım.
(R) “Evet yakınız. Bu yüzden, geçen gün bana gücendiyseniz, bu fırsattan yararlanarak özür dilemek isterim Leydi Furiana."
Gülümseyen ve diğer Kardinallerle konuşan Başpiskopos bu tarafa baktı.
Cesare de şüpheli görünüyordu.
(Cesare) "Ne oldu?"
(R) "Duydukların seni incitebilir. Kızlar arasında olan bir durumdu. Her neyse, iyi misiniz Leydim?”
Freya temkinliymiş gibi davranarak ağzını oynattı.
(Freya) “Leydim, olanları uzun zaman önce unutmuştum. Burada söylemenize gerek yoktu..."
(Ellen) “Frey!”
Ellenia'nın soğuk sesi herkesin bir an için kafasını karıştırdı.
Ellenia, arkasını dönmek için duraksayan Freya'ya sitem edercesine baktı.
Freya'nın bakışları bana ve Izek'e kaydı.
Ah.
İrkilerek Izek'e baktım!
Ama daha ben onun ifadesini görmeden önce başını çevirdi.
(I) “Korkarım Lord olanları yanlış anlayacak. Karım bildiğiniz gibi çok iyi kalplidir.”
Garip bir şekilde gülen bir yüz…
Büyük bir el yavaşça sırtımı okşadı. Dokunuşuna garip bakışlar atan Cesare anladığını ifade edecek şekilde gülümseyerek yanıtladı.
(Cesare) “Bunu duymak beni rahatlattı. Kız kardeşimin hiçbir yerde zorbalığa uğrayan biri olmadığını biliyorum ama onu uzak bir diyara gönderdiğim için çok endişeliydim. Kayınbiraderim güvenilir biri olduğu için rahatladım.”
Bu ikisinin yan yana gülmeleri ne kadar şaşırtıcıydı.
Benim kadar kutsanmış görünen başka biri var mıydı?
(Cesare) "Bu arada Ruby, abine Kuzey'de yapacağı ilk dans için eşlik etmek ister misin?"
Aniden sözlerini değiştiren Cesare’nin bileğimi tutan elini biraz daha sıktı.
Yavaş ve sakin müzik değişirken neşeli vals şarkıları çalmaya başladı.
İnce buz gibi koyu mavi gözleri benim açık mavi gözlerimin yansımasıydı.
(Cesare) “Ne düşünüyorsun, kayınbiraderim? Bugünlük ilk dansı yapabilir miyiz?”
(I) "Ben aksi bir şey düşünmüyorum."
Huysuz bir ifadeye sahip olan kocam, tereddüt eden omzumu hafifçe itti.
(I) "Eşlik edebilirsin."
(R) "Ah…"
(I) "Ben buradan izliyor olacağım."
Acımasız kocam neden bu kadar kibardı?
Bu kadar erken teslim olması üzücüydü.
Gülümseyerek arkamı döndüm.
(R) "Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. O kadar uzun zaman oldu ki ayağına basabilirim.”
(I) “İlk öğrendiğin zamankarda ayağıma çok bastın.”
O ben değildim…
Vücut aynı olabilir ama o zamanki küçük kız benden farklı bir ruhtu.
Elini sımsıkı tutarak dans pistine yaklaştığımda birçok çift birbiri ardına dansa katılmaya başladı.
Dans pistine geldik ve birlikte vals yapmaya başladık.
Cesare ile dans etmeye başladığımızda, tüm üzerimizde beklediğim bir şeydi.
Merak bir yana, Cesare her yerde takip edilen bir adamdı. Kabul etmek zorundaydım.
Dans pistinin renkli ışıklarının altında dururken, baş döndürücü erkekliğiyle övünen Güneyli bir Prense benziyordu.
Aslında sapık bir psikopattı…
(Cesare) "Bunun beklenmedik şekilde sevimli bir yanı var."
(R) "Ha?"
(Cesare) "Kocan. Sana sahip olmak için can atıyordu.”
Geri çekildi ve fısıldarken şefkatle gülümsedi.
Kalbim şiddetle çarpıyordu.
(R) "Neden bahsediyorsun? Bu-”
(Cesare) "Seni güzelce giydirmiş."
Çeviri için teşekkür ederim. Elinize emeğinize sağlık. Ruby nin " el ele tutuşup cehenneme gidemez misiniz " düşüncesine bayıldım.
YanıtlaSilAynen bende o cümleyi çok beğendim ama el ele tutuşup bizimkilerin ilişkilerini cehenneme çevirecekler gibi hissediyorum
SilVayyy hikaye çok iyi gidiyor, merakla bekliyorum. İnşallah yeni bölüm gelir sevgili çevirmenim. Allah kolaylık versin 👋🥀🌺💖🌞🫶
YanıtlaSilÇok güzeldi teşekkürler
YanıtlaSilKeşke cehenneme gitseniz beraber ne güzel olurdu
YanıtlaSilBu kıza hakikaten rahat yok psikopat abi ne olacak... çeviri için teşekkür ederim devamını sabırsızlıkla bekliyorum 🤗
YanıtlaSilYOK TUTMAYİN BENİ DOVUCEM SJ SEREFSİZİ
YanıtlaSil