A Barbaric Proposal - 62. Bölüm (Türkçe Novel)

a barbaric proposal novel - chapter 62

Tam da düşündüğü gibi. Bu kadının Klimah ile bir ilgisi vardı.

Klimah ona Kleinfelderlar'ın annesini alıp kilit altında tuttuklarını anlatmıştı. Bu yüzden Kleinfelderlar'ın ondan istediği her şeyi yapmak zorundaydı.

(Rienne) "Eğer öyleyse, yine de korkmalısınız. Eğer şimdi hayatınızı kaybederseniz, oğlunuz asla iyileşemeyecek. Siz var olduğunuz için bu zamana kadar dayanabildi. Eğer siz ölürseniz ona ne olacağını bir düşünün."

(Bayan Henton)"Ah, nasıl... Nasıl yaparsın...? Bunu nasıl bilebilirsin...?"

Rienne'in karşısında duran kadın Sör Henton'un karısıydı.

(Bayan Henton) "Arsak'ın kızı bunu nasıl söyleyebilir?"

Bayan Henton el yordamıyla Rienne'in elbisesinin eteğini tuttu.

(Bayan Henton) "Oğluma ne yaptın sen? Sen...?"

Yirmi yılı aşkın bir süredir gün ışığı görmemiş olan zavallı kadın ölümcül derecede solgun görünüyordu.

Bu da Rienne'in günahının bir parçasıydı.

Sör Henton'un ailesinin Kleinfelder ailesinin karanlık gölgesinde yaşamak zorunda kalmasının ve isimlerini terk etmelerinin nedeni yirmi yıl önce gerçekleştirdikleri ihanetti.

(Rienne) "Oğlunuz güvende. Hiçbir suçu yok, yakında kollarınıza dönecek."

(Bayan Henton) "Ah..."

Bayan Henton nefes verirken gözleri yaşlarla doluydu. Ancak bariz mutluluğuna rağmen Rienne'e bakarken gözlerinin önünden gitmeyen bir şaşkınlık duygusu da vardı.

(Bayan Henton) "Ama Arsak'ın kızı bunu neden... yapsın ki...?"

(Rienne) "Oğlunuz bana her şeyi açıkladı."

(Bayan Henton) "O zaman... o... size söyledi... değil mi...?"

Kadının soluk kahverengi gözleri korkudan titriyordu.

Ama Rienne bunu anlayabiliyordu. Onun için yirmi yıl öncesinden bu yana hiçbir şey değişmemişti. İsyanın merkezi olan Arsak ailesinin kızı Kleinfelderlar'dan daha büyük bir tehlike ve tehdit oluşturuyordu.

(Rienne)"Evlendiğimizde, Lord Tiwakan Nauk hükümdarının eşi olacak, hanımefendi."

Rienne 'Henton' adını kullanmaktan özenle kaçınıyordu.

Hâlâ hayatta olduklarını bilmeyen çok fazla insan vardı. Kaledeki insanlar teknik olarak Rienne'in tarafında olsalar bile, bu yine de çok tehlikeliydi.

(Rienne) "Onun kanından gelenlerin Nauk'un kontrolünü ele geçirmesine izin verilmesi gerektiğine inanıyorum. İleride de böyle olacak."

(Bayan Henton) "A-ama bu... Ben... nasıl... doğru olabilir...? Bu nasıl mümkün olabilir... Arsak'ın kızı için?"

(Rienne) "Çünkü ben Arsak'ın kızıyım."

Rienne sanki kadına saygılarını sunuyormuş gibi başını eğdi.

(Rienne) "Kefaretini ödemem gereken şeyler olduğunu biliyorum. Buna sizin ve oğlunuzun üzerindeki sorumluluğum da dâhil. Yemin ederim, ikinizi de elimden geldiğince koruyacağım."

(Bayan Henton) "Hayır..."

Ama Bayan Flambard da Rienne'in söylediklerine inanamıyordu.

(Bayan Flambard) "Ne, Prenses...? Düğün kıyafetlerini mahvetti ama siz onu koruyacaksınız öyle mi? Onun kim olduğunu bile bilmiyoruz. Buraya özellikle onları mahvetmek için gönderilmiş olabilir."

(Bayan Henton) "Düğün kıyafetleri mi?"

Bayan Henton'ın gözleri bir kez daha bıçak gibi keskinleşti.

(Bayan Henton) "Ama bu Kral Arsak'ın taç giyme töreninde giydiği şeydi-!"

(Rienne) "Ah..."

Kadının tiz sesi Rienne'in bir şeyi fark etmesini sağladı.

Ne yapıyorum ben? Babamın taç giyme töreni kıyafetini ona bu şekilde vermeye çalışarak ne düşünüyordum?

Geriye dönüp baktığında, düğünde bu kıyafetleri giymesi konusunu ona ilk kez açtığında, Black garip bir şekilde sessizleşmişti.

Neden sadece hayır dememişti? Reddetmesi çok doğal olurdu. Ona göre bu kıyafetler babasının kanının pis kokusuyla lekelenmiş olmalıydı.

Peki neden hiçbir şey söylememişti?

Neden?

(Rienne) "Nerede?"

Rienne ayağa kalktı, etrafına bakındı.

(Bayan Flambard) "Prenses! Ne arıyorsunuz?"

(Rienne) "Makas... Nerede?"

(Bayan Flambard) "Makas mı? Ah, işte buradalar. Ama ona neden ihtiyacınız var..."

Nedenini hâlâ anlayamayan Bayan Flambard makası yerden aldı. Ancak Rienne hızlı ve aceleci bir hareketle makası onun elinden çekip aldı.

Thwip-

Bunu o kadar gelişigüzel yapmıştı ki, bilenmiş bıçak avucuna saplanmıştı.

(Bayan Flambard) "Prenses!"

Rienne hiç tereddüt etmeden makası düğün kıyafetinin eteğinden geçirerek temiz bir şekilde kesti.

Kıt-

(Bayan Flambard) "Prenses!"

Rienne kendisine seslenen kadının sesini duyabiliyordu ama sesi çok uzaklardan geliyordu. Başı öylesine kaynıyordu ki, her şey sanki milyonlarca kilometre uzaktaymış gibi geliyordu.

(Rienne) "Aptal..."

İlişkileri tıpkı bu kıyafet gibiydi. Geçmişlerini ne kadar görmezden gelmeye çalışsa da, ölümün pis kokusunu üzerinden silemiyordu. Onun ölümünden ailesinin sorumlu olduğu gerçeğinden de kaçamazdı.

Samimiyetini kanıtlamak için ne kadar uğraşırsa uğraşsın, her zaman Bayan Henton gibi insanlar olacaktı. Hâlâ ona asla inanmayacak kadar öfkeyle dolu olanlar.

Şimdi neyi hak ediyordu ki? O adamı sevmeye ne hakkı vardı?

Onun adı Arsak'tı, bu yüzden böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünmesi bile tamamen saçmalıktı. Gerçeği öğrendiği andan itibaren bunu biliyordu.

Ama korkuyordu.

Geçmişi hakkında daha fazla şey öğrendiğinde ona gösterdiği şefkati geri çekmesinden korkuyordu.

Bir daha asla ona şimdiki gibi bakmayacağından korkuyordu.

Gözlerinin artık şefkat ya da tutku taşımayacağından.

Ona hak ettiği gibi davranacağından, düşmanının kızı gibi davranacağından korkuyordu.

Kıt, kıt, kıt-

Ama Rienne zaten biliyordu.

İstediği kadar giysiyi yırtıp parçalayabilirdi ama hiçbir şey geçmişi parçalayamazdı. Ama yine de durmuyordu. Hepsini kesip atmak ve tamamen kurtulmak istiyordu.

Keşke bu mümkün olsaydı.

Kıt,kıt-

Ne olduğunu anlamadan Rienne düğün kıyafetlerini kesiyor, makası kılıç tutar gibi tutuyordu.

(Bayan Flambard) "...P-prenses! Prenses!"

Birdenbire Bayan Flambard'ın sesini eskisinden çok daha net duymaya başlamıştı ki biri bileğini sıkıca kavradı.

Bileğini zorla tutan kişi, makası ondan aldı ve hızla yana fırlattı.

(Black) "Sakin ol."

(Rienne) "...?"

Kulaklarını delip geçen ses alçak ve derindi. Rüyalarında bile ona eziyet eden bir sesti bu. Bir gün iz bırakmadan yok olabileceğinden korkuyordu.

(Black) "Evlenme fikrinden nefret ediyor olsan bile, böyle bir şey yapma."

(Rienne) "..."

Black onun elini tuttu ve acı çekiyormuş gibi kaşlarını çatarken elini kendi elinin içinde tuttu.

Kızın eline baktığında, gözleri bir makasın bıçağıyla kesilmiş, ağır yaralı avucuna takıldı.


a barbaric proposal novel - chapter 62

*****

(Bayan Flambard) "...Bitti Prenses."

Bayan Flambard bandajı bağlamayı bitirmiş, çekilirken bandajı düzeltmişti. Rienne şu anda herhangi bir acı hissetmiyordu ama bunun ilaçtan mı yoksa aklının hâlâ başka bir yerde olmasından mı kaynaklandığından emin değildi.

(Bayan Flambard) "Şimdilik ellerinizi kullanmaktan kaçının. Yıkanmanız gerektiğinde size yardım edeceğim, o yüzden bunu tek başınıza yapmayın. Anladınız mı?"

(Rienne) "...Evet."

(Bayan Flambard) "O zaman ben artık gideyim."

Kadın ayağa kalktı ve getirdiği ilaçları paketledi. İçten içe bütün gece Rienne'in yanında kalıp yarasıyla ilgilenmek istiyordu ama şu anda bu rolü kendisinden daha çaresiz birine bırakması en iyisi olacaktı.

Bayan Flambard hızlı adımlarla dışarı çıktığında yatak odasında sadece Black ve Rienne kalmıştı.

Odanın içi çok karanlıktı ama ikisi de mum yakmayı ya da şömineyi yakmayı düşünmemişti.

(Black) "Muhtemelen acıyı daha sonra hissetmeye başlayacaksın."

Omzunu uzun yatak direğine yaslayarak ayakta duran Black, uzun bir sessizlik döneminden sonra nihayet konuştu.

(Rienne) "...Evet."

Karanlık bugün özellikle ağır geliyordu. Ruh halinin omuzlarına çöktüğünü hisseden Rienne bacaklarını göğsüne çekerek yüzünü dizlerine gömdü.

(Black) "Geçmişte bir hikâye duymuştum."

Black, Rienne'in ne görebildiği ne de sesinin tonundan okuyabildiği bir ifadeyle konuşarak sözü hiç beklenmedik bir anda bir hikâyeye getirdi.

Dinlerken Rienne'in vücudu tamamen hareketsiz kaldı.

(Black) "Bir zamanlar, yeni doğan kızının parmağına battıktan sonra öleceğine dair bir kehanet duyduktan sonra krallığındaki tüm çıkrıkları yakan bir kral varmış."

Black durup dururken bu konuyu açıyordu ama nedense iyi davranmaya çalışıyormuş gibi bir hali vardı. Şimdi kızın canı yandığı için ona yakışmayan şeyler söylüyordu.

(Rienne) "Bu mümkün değil. Çıkrık olmadan iplik yapılmaz."

(Black) "O zaman sadece bir makas olması iyi bir şey."

(Rienne) "Ne?"

(Black) "Makas olmadan da dünya idare edebilir."

(Rienne) "..."

Rienne başını kaldırıp Black'e baktı ve onun bir şaka yapıp yapmadığını merak etmişti.

Ama Black hiç de gülümsemiyordu.

(Black) "Bunu yapmayacağımı mı düşünüyorsun?"

...Peki, şimdi ne yapmalıydı? Adam son derece ciddi görünüyordu.

(Rienne) "Bunu yapamazsınız. Eminim Bayan Flambard makasını kaybederse ağlar."

(Black) "O zaman ona ağlamakta özgür olduğunu söyleyin. Sorun değil."

(Rienne) "...Neden makasının onda kalmasına izin vermiyorsunuz? Ben de bir süre hiç kullanmam."

(Black) " 'Bir süre' değil. Sonsuza kadar."

(Rienne) "...Sonsuza kadar mı?"

(Black) "Cevap ver bana."

(Rienne) "..."

Bunu gerçekten ciddiye alıyordu. Tüm bunlar bir makası yanlış kullandığı için yaralanması yüzünden olmuştu.

Ama bunu neden yapmak zorundaydı? Bunu nasıl yapabilirdi? Ondan bu kadar samimiyet gördükten sonra ne yapacaktı? Ondan ne kadar çok şey alırsa, o kadar yoğun ve kemirici bir kayıp duygusu yaşayacaktı.

Ve bu sadece onun için geçerli değildi. Onun için de aynı şey geçerli olacaktı.

Başka birine bu kadar çok duyguyu boşalttıktan sonra, daha sonra geri almaya çalışsanız bile, kalbiniz asla eskisi gibi olmazdı.

Sadece incinir ve mahvolurdu.

(Rienne) "Yakında daha iyi olacak. Sadece küçük bir kesik."

(Black) "Sizin için öyle Prenses, ama benim için değil."

(Rienne) "..."

Black yavaşça kendini yatak direğinden uzaklaştırdı. Bir an için onun normalde yaptığı gibi kendisine yaklaşacağını düşündü ama olduğu yerde kaldı.

İkisinin de aynı yatak odasında olduğu düşünüldüğünde, kendini çok uzakta hissediyordu.

(Black) "Sana sormak istediğim bir şey var."

Rienne dönüp Black'e baktı, onun bu kadar uzakta durmasına alışkın değildi.

(Rienne) "...Evet, nedir?"

(Black) "Eğer cevabın evet ise, o zaman hiçbir şey söyleme."

(Rienne) "...?"

(Black) "Düğünü ertelemek mi istiyorsun?"

(Rienne) " Anlamadım?"

(Black) "Sorma. Sadece cevap ver ya da verme. Evlenme fikrinden gerçekten nefret mi ediyorsun?"

Black'in sorusu da en az aralarındaki mesafe kadar ani ve garipti.

Rienne o kadar telaşlı ve şaşkındı ki cevap vermek için doğru fırsatı kaçırdı. Ve onun bu sessizliğine karşılık olarak Black yavaş ve ağır bir iç çekti.

(Black) "Pekâlâ. Sadece dinlen o zaman."

(Rienne) "Ne...?"

Ama o daha farkına varmadan Black çoktan arkasını dönmüş ve gitmeye başlamıştı. Adımlarında hiç tereddüt etmeden kapıya doğru yürüyordu.

Ve işte o zaman Rienne kalbinin sesini duydu.

(Rienne) "Hayır... öyle değil!"

Yalınayak olduğunu unutan Rienne yataktan indi ve kollarını açarak Black'e doğru koşmaya başladı.

Onu arkadan kucaklayarak yüzünü sırtına bastırdı ve sıkıca sarıldı. Sesini alçaltarak konuştu çünkü gözyaşlarının sesinin sözlerinin arasından duyulmasından korkuyordu.

(Rienne) "Bu doğru değil... o yüzden böyle çekip gitmeyin. Bundan hoşlanmıyorum."

(Black) "..."

Black'in fısıltıyla konuştuğunu duydu.

(Black) "O zaman bunu neden yaptın?"

(Rienne) "...Ben sadece... o kıyafetlerin size yakışmadığına karar verdim."

(Black) "Ne?"

(Rienne) "Kıyafetleriniz, Lord Tiwakan."

Herkes bunun bir yalan olduğunu kolayca tahmin edebilirdi. Hiç deneme şansı bulamadığı halde kendisine yakışmadığını iddia ederek giysileri bu şekilde parçalamasına gerek yoktu.

Rienne şimdi ne kadar çılgın göründüğünü fark ediyordu.

...Ben tam bir aptalım.

Bu gidişle onun düşmanının kızı olduğunu öğrenmeden önce kişiliğinden bıkacaktı.

(Rienne) "Güzel görüneceğini düşünmüştüm... ama her şeyi düzelttikten sonra biraz hayal kırıklığına uğradım... çünkü biraz yıpranmış görünüyordu."

(Black) "..."

(Rienne) " Sizin için güzel bir şey yapmak istedim ama yapamadım... Bu yüzden sonunda sinirlendim. Kendi düğün töreninin hazırlıklarını bile doğru düzgün yapamayan bir prenses olmaktan... nefret ediyorum. İşte bu yüzden..."

Black yavaşça hareket ederek Rienne'in elini tuttuğu yerden çekti ve arkasını dönerek ona baktı.

(Black) "Prenses."

(Rienne) "Evet?"

Yalanının ağırlığını ilk kez bu kadar net bir şekilde dilinin üzerinde hissetmişti.

Rienne başını çevirdi, Blackle göz göze gelemedi, onun sahtekârlığını hemen anlayacağından korkuyordu.

(Black) "Gözlerini aç ve bana bak. Hepsi bu kadar mı?"

...Hayır.

(Rienne) "Evet."

(Black) "O zaman neden bana bakamıyorsun?"

(Rienne) "Utanıyorum. Böyle görünmek utanç verici..."

Korkuyorum. Sakladığım geçmişi fark etmenden ve bunu bilmenin beni terk etmenle sonuçlanmasından korkuyorum. Tıpkı daha önce yaptığın gibi sırtını bana dönerek uzaklaşmandan, yetişemeyeceğim bir hızla uzaklarda kaybolmandan korkuyorum.

Ve sonunda her şeyi unutmandan korkuyorum. Beni hafızandan tamamen ve sessizce sileceksin.

Kendisiyle hâlâ göz teması kuramayan Rienne'i izleyen Black sonunda bir şey söylemişti.

(Black) "Ne giydiğim önemli değil ve senden hiçbir hediye istemiyorum. Risebury Antlaşması da artık sorun değil. Başrahip ile aramızdaki sorunu çözmenin bir yolunu çoktan hazırladım. Eğer istersek hemen şimdi evlenebiliriz."

(Rienne) "Şimdiden mi...? Ama nasıl...?"

(Black) "Yani bunu söylemek için tek şansınız bu Prenses."

(Rienne) "Neyi...?"

(Black) "Eğer evlenmek istemediğini söylersen her şeyi erteleyeceğim."

Sonunda Rienne gözlerini açtı.

(Rienne) "Hayır, öyle değil-"

(Black) "İyi düşün ve bana cevabını ver. Bunu bir kez söyleme hakkın var. Eğer bunu şimdi yapmazsan, benimle ikinci kez evlenmekten kurtulamazsın."

Rienne zorlukla yutkundu. Ağzı tamamen kurumuştu ve boğazı acıyordu.

(Black) "Senin için sayayım mı? Pekâlâ. Bir..."

Yorumlar

  1. Uff rennie ne şanslı kızsın,anan kadir gecesi doğurmuş seni 😁😁

    YanıtlaSil
  2. Tam da en can alıcı yerinde bitmesi ah yeni sabırsızlıkla bekliyorum çeviri için teşekkürler 🙂🥰

    YanıtlaSil
  3. Insallah bugun yeni bölüm gelir😊gelmez dimii

    YanıtlaSil
  4. Yaaa şu an herşeyi tekmelemek istiyorum ne burda bitti 🤦🤦🤦

    YanıtlaSil
  5. rennie ayrı mıymıy, black ayrı mıymıy sürekli başladığımız yere geri dönme hali, hiç ilerleme yok

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ya renninin miymiyligi tamam da black net bence hersey renninin miymirikligindan

      Sil
  6. 60 bölüm oldu hala düğün tarihine karar veremediler

    YanıtlaSil
  7. Rennie değil rienne ama lütfen . Reflü ilacı mı bu kız arkadaşlar ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 😂😂😂😂sen yazana kadar farketmemisim

      Sil
    2. 🤣🤣🤣

      Sil
  8. Heyecanla yeni bölüm bekliyorum bu arada çevirip bu kadar emek ettiğiniz için çok teşekkür ederim bölüm geldikçe günüm şenleniyor. 🤍

    YanıtlaSil
  9. yav rienne niye 2 kelimeyi söyleyemiyon ğaaa ha bire "hayır öyle değiiil" diyo aşırı sinir bozucu

    YanıtlaSil

Yorum Gönder