How to Get My Husband on My Side - 45. Bölüm (Türkçe Novel)

how to get to my husband on my side novel - chapter 45

Omerta'nın doktoru Sergey'e göre on gündür ateşler içinde hastaydım. Böyle on gün geçirdiğimi duyunca şok oldum.

Sadece üç ya da dört gün olduğunu sanıyordum!

(Sergey) "Ateşiniz düştü ama hareket etmeniz kesinlikle yasak. Bildiğiniz gibi, çabuk iyileşmek için iyi beslenmelisiniz. Anlaşıldı mı? İştahınız olmasa bile yemelisiniz. Arada hafif bir yürüyüş yapın.”

İyileşmek en önemli görev olduğundan, talimatlarını itaatkar bir şekilde takip ettim.

Ellenia'nın gözlerini sürekli üzerimde tutmaktan başka seçeneği yoktu.

Midemi zorlamayan çorba ya da yulaf lapası olduğu için şanslıydım. Sabahları genellikle etli güveçte bisküvi yiyen kuzey halkı için iştah açıcı bir yemek olmasa da...

(Elle) "Yemek istediğin bir şey var mı?"

(R) “…Bir şey istersem sana haber veririm.”

Bu soru ve cevaplar dizisi günde birkaç kez Ellenia ile benim aramda gidip geliyordu. Kendimi hasta hissetme bahanesiyle erteliyordum ama neden kaçtığımı ona açıklamam gerektiğini hissettim. Her neyse, bazı gözlemlerime göre, Ellenia dahil hiç kimse bu konudaki gerçeği bilmiyor gibiydi. Kayınpederim Dük bile oğlundan hiçbir şey duymamış gibiydi.

Başa çıkması zor olan gelini evden kaçtığı için memnun olmuş olmaydı ama bunu hiç açığa vurmadı.

(Leah) "Leydim, Romagna'da ejderha var mı?"

(Ari) "Güneyde böyle bir şey olmadığını duydum."

(Leah) "Neden?"

Ben bahçede dolaşırken Prenses Ari ve Leah kelebekler gibi etrafta gevezelik edip çiçek topluyorlardı. Bu ikisinin beni ziyarete gelmesine sevinsem de Kraliyet Ailesi'nin gerçeği bilmemesi garip hissetmeme neden oluyordu. Ayrıca Lord Ivan'ın o gün her şeyi gördükten sonra kız kardeşini yanıma göndermesine sebep olan şey neydi? Bir süre isteksiz olacağını düşünmüştüm.

Haa, herkesin ne yaptığını merak ediyordum? Popo ve Griffin…

Hayır, bunu düşünmeyelim. Bunu düşünmenin faydası yok. Bunu bu kadar belli etmek iyi değildi.

(Arş) "Leydim, çiçeklerden taç yapmayı biliyor musunuz?"

Hava oldukça güzeldi.

Elendale'de hava inanılmaz derecede güneşliydi.

Lucille ve diğer hizmetçiler krem ​​rengi şemsiyelerle beni takip ederken, ben iki çocukla yere çömeldim ve taçlar yaptım.

(Hizmetçi) "Leydim, işte ara öğünleriniz."

Ari ve Leah'ın gözleri parladı.

Eh, ikram masaları artık favorim değildi.

Onları uzun zaman önce severdim... Haa, elimde değildi.

Bu taç ne olacak? Ellenia'ya vermeli miyim? Bundan hoşlanacak mı bilmiyorum ama son birkaç gündür bana çok iyi bakıyor. Bu yüzden ona teşekkür etmek için…

Bu yüzden görümceme rüşvet verebilirdim. Aslında rüşvet sayılmazdı. 

İki küçük kızla masaya yöneldim.

Rüzgarla birlikte gelen tatlı koku... taze limonlu cheesecake, çilekli muzlu, her çeşit kurabiye, turta ve pudingler..

(Leah) "Ey! Abi senin burada ne işin var?" Heyecandan zıplayan Leah durdu ve boş boş sordu.

Yaptığım mavi çiçekli tacı neredeyse düşürüyordum.

O kadar şaşırtıcı bir durum olmasa da tamamen hazırlıksız yakalanmıştım.

(I) "Ruby"

Sakince bana dönen Ellenia'nın yanında, uzun zamandır görmediğim kocam duruyordu. Ayrıca Sör Ivan da yanındaydı.

Bu adamlar neden aniden ortaya çıktı?

(Ivan) "Seni görmek de çok güzel kardeşim. Merhaba Prenses. Uzun zamandır görüşmüyoruz Leydim. İyileştiğinizi gördüğüme çok sevindim."

Sör Ivan her zamanki gibi neşeliydi. O samimi gülümsemeyle selamlaması çok içten geldi. Gülümsemeye çalıştım ama bugün yüz kaslarım çok gergindi.

Ah, korkarım yeteneğimi kaybediyordum.…!

(R)"B-ben seni gereksiz yere endişelendirdim..." (Izek'e söyledi.)

Gülümseyerek konuşmaya çalışıyordum ama çok gergin olduğumdan bir an için başım döndü. Güçlü bir kol ince kolumu aceleyle kavradığında kontrolsüz bir şekilde sendeledim. Gözlerimin önündeki manzara sallandı.

(I) "İyi misin?"

Hızla kendime gelmeye çalıştım.

Izek, vücudumu kollarının arasına almış, tuhaf gözlerle bana bakıyordu.

Neden yine o tuhaf yüz ifadesini yapıyorsun? Çok kafa karıştırıcı…

(R) "Evet teşekkür ederim."

(I) “İyi görünmüyorsun, Sergey’i ara...”

(R) "Hayır, gerçekten sorun değil! Sadece çok mutlu olduğum için."

Ah, oyunculuk yeteneğim. Henüz paslanmamıştı! Ve tabii ki, buz gibi kocam hemen şüpheyle kaşlarını kaldırdı.

(I) "Ne?"

(R) "Be-ben beni görmek istemeyeceğinden korktum. Herkes benim yüzümden çok şey yaşadı…”

Vigilante Loncası ile buluşma dahil. Kocacığım, bu sefer ne yapacaksın? Benimle ilgili planın ne?

(Ivan) "Pekala, bu or*spu çocuğu acı çekmeyi hak ediyor. Öyle değil mi Prenses?"

(Elle) "Doğru." Çabuk cevap veren Ellenia bana karmaşık bir bakış attı. Biraz endişeli görünüyordu.

Onun için ne yapacağımı bilmiyordum. Elimdeki tacı vereceğim, bu yüzden lütfen…

(Ari) "Pasta yemek istiyorum." diye sızlanan  Ari gergin bir halde hareketsizce duruyordu.

Izek'e yandan bir bakış atarken hala stresli hissediyordum.

Ellenia mutlu görünse de kuzeni muhtemelen zor zamanlar geçiriyordu.

 Pekala, bu adam o kadar korkutucuydu ki.

(Ivan) "Leah, başka birinin evindeyken daha kibar olmalısın. Ah, tam bir erkek fatma…”

(Ivan) "Kardeşim, nezaket denen bir şey olduğunu unutmamalısın."

(Ivan) "Sen, lanet olsun..."

Izek bir kez daha arkasına baktı ve aniden kolunu büktü. Tanıdık bir duygunun gelmesi uzun sürmedi.

Seni pislik, benim sadece bir piliç olduğumu düşünüyorsun, değil mi?

Ejderha, o,  ya da Griffin, hepsi…

(I) "Yakutun iyi durumda."

Ha? Yüzüne boş boş baktım, kulağıma ne fısıldadığını merak ettim ve sonra beceriksizce güldüm.

Ah, dev mücevheri kastetmişti. Ejderhanın bana verdiği...

(Leah) "Çikolatalı puding bu!"

Her nasılsa, herkes yemek masasının etrafına toplandı.

Masanın üzerine özenle yerleştirilmiş renkli beş katlı tatlı tepsileriyle rahatça oturmak garip geldi. Aynı canavar benzeri iki paladinle birlikte oturmak gibiydi.

(R) "Sen de mi yiyeceksin?"

(I) "Çok gürültülü."

Ellenia'nın incelttiği gözleri, sanki gözlerini kısmamaya çalışıyormuş gibi komik görünüyordu.

(R) "E-Ellen..."

(Elle) "Bu ne?"

(R) "Bunu sana vermek istiyorum."

Şimdi vermezsem onu verecek başka zamanım olmayacağını düşündüm. Elimde tuttuğum tacı ona doğru uzattım.

Ben ne yapıyordum? Herkes onu pohpohlamaya çalıştığımı düşünebilirdi! Hem de bir taçla!

Güzel görümcem şaşırmış görünüyordu ama neyse ki reddetmedi. Biraz tereddütlü görünse de onları aldı. Yine de utanç vericiydi. Yakında daha iyi bir hediye almak için bir şans kovalamalıydım.

Ne yaptığımı izleyen kocam sırıttı.

(I) ”Bence sana çok yakışacak. Taksana."

(Elle) “…Çok rahatsız edici.”

(I) “Eğer biri sana hediye verdiyse bunu kullanmak kibarlıktır.”

(Elle) "Sen neden denemiyorsun? Benden çok sana yakışacağına eminim."

Ne? Elbette Ellenia asla böyle bir şeyi saçına takmazdı. Çünkü böyle şeyler kullanmak onun tarzı değildi. Yine de Izek’in saçında bunu görmek izlemeye değerdi.

(I) "Bu senin hediyen. Bu yüzden sen kullanmalısın."

(Elle) "İstiyormuş gibi göründüğün için teklif ediyorum. Ruby bunu sadece bana verdiği için kızmadın mı?"

Bu konuşmanın akışı hakkında endişelenmeye başladım.

Izek, asla bilemeyeceğim garip bir nedenle, ablasının alayına karşılık vermek yerine çayını içti. Ardından eliyle ağzını kapatıp kaşlarını çattı.

Gergindim. Neden düşünmeden böyle bir şey yaptım? Bu p*ç ona olan hayranlığımı düzgünce göstermediğimi düşünerek deliye dönmüş gibiydi. Kötü bir adam olsa da, onun için yaptığım hiçbir şeyi kabul etmeyecekti.

(R)"Bir dahaki sefere senin için de yapacağım. Bugün seni görmeyi beklemiyordum. Ayrıca, çiçekleri sevmediğini zannediyordum .… "

(I)“…Evet onları seviyorum.” diye mırıldandı Izek.

(R)"Ne?"

(I)"…Bundan nefret ettiğimden değil."

Neden bahsediyorsun?

Hızla yükselen kan şekeri yüzünden beyni geçici olarak durmuş gibiydi.

Pekala, bir dahaki sefere saçlarına sevimli bir buket koyacağımdan emin olabilirsin.

(Elle) "Hmm, prensesin seçtiği çayın farklı bir tadı var."

(Ivan) "Abartılı."

Önündeki çayı görmezden gelen Sör Ivan, çocuklar için yapılan çikolatalı pudingi bir yudumda içip ağzıyla hırıltılı sesler çıkardı.

Yine de Ellenia'mız her zamanki gibi zarif davrandı.

Bu atmosfere alışamayan bir tek bendim.

(Leah) "Bir ejderhaya benziyor."

(Ari) "Bu doğru, ama gerçek ejderhanın boynuzları yok."

Hiçbir şey bilmeyen Leah ve Ari'nin kurabiyelere bakıp fısıldaşmaları ortamı yumuşatmaya çok yardımcı oldu.

Ejderha, tanıştığım ejderhaya benziyordu...

O anda yediklerini zar zor ısırıyormuş gibi görünen Izek, “İşte.” dedi.

Önüme itilen dev pudinge baktım.

Renkli şekerlemelerle güzelce dekore edilmiş kremalı çikolatalı puding.

Bu onun bana, benimle birlikte acı çekmeni istiyorum mesajı mıydı?

Leah kurabiyeyi bıraktı ve kollarını puding tabağına uzattı. Ağzı hafifçe açıktı. Bir süredir bu renkli çikolatalı pudingi hedeflediği belliydi.

(Leah) "Çikolata…"

(R) "Leah, biraz ister misin? Ben başka bir puding alabilirim."

(Leah) "Ama sonra…."

Leah'ın gözleri sanki bekliyormuş gibi güzelce parladı, ama sonunda bir nedenden dolayı bakışlarını başka yöne çevirerek uzaklaştı.

Hmm? Sorun nedir?…

Yorumlar

  1. Zuhahaah bu deli kardeşlere (Ivan ve Leah) bayılıyorum. Rubycim yea daha da uzaylı gibi etrafa karşı çözemiyor durumu 😅

    YanıtlaSil
  2. Eline emeğine sağlık çevirmenim

    YanıtlaSil
  3. Çeviri için teşekkürler

    YanıtlaSil
  4. Ellerine sağlık 🥰🥰

    YanıtlaSil
  5. Eline saglik cevirmen

    YanıtlaSil
  6. Çeviri için teşekkürler 😊

    YanıtlaSil
  7. Bölüm için teşekkürler 💕💖

    YanıtlaSil

Yorum Gönder