How to Get My Husband on My Side - 34. Bölüm (Türkçe Novel)
Ivan, Izek'in ona yabancı hissettiren figürüne baktı. Çok geçmeden yüksek sesle mırıldandı, "Aman Tanrım, başımıza gelenler..."
(I)"Her neyse… Karaborsada da sihirli taşlar satıldığı
için sadece tapınaktan şüphelenmek saçmalık olur. Bunu yapan hizmetçi tapınaktan
şüphe etmemiz için sihirli bir taş kullanmış olabilir. Git Marki Furiana veya
Frey'in düşmanlarını bul…”
(Ivan)"Hey."
(I)"Şimdi ne var?"
Izek yürümeyi bırakıp arkasına baktı. Yüzündeki yorgunluk
belliydi. Gözlerinin altında karanlık gölgeler vardı. Ivan yutkundu, ağzı
kurumuştu. Karşısında duran uykusuz canavardan daha tehlikeli bir şey yoktu.
(Ivan)"Bu yüzden miydi?"
(I)"Ne?"
(Ivan)"Bu yüzden mi 79 saattir hizmetçiyi bulmaya
çalışıyorsun. Sebebi bu muydu?”
Sessizlik çöktü. Birdenbire sesini yükselten Ivan ve
konuşmayı kesen Izek, uzun bir süre sessizce birbirlerine baktılar.
(I)"Ne neden?"
(Ivan)"Düşündüğümün tam tersi."
(I)"Ne düşünüyorsun?"
(Ivan)“Eşinden şüphelendiğin için bu kadar sinirlisin sanıyordum. Ya
suçlu eşinle bağlantılı veya onun ailesiyle ilgisi olan biri çıkarsa?"
Izek cevap vermeden yürümeye devam etti. Yürüdükleri dar sokaklar sona erdi ve onları mozaik süslemeli açık bir meydan karşıladı. Evet, olan buydu. Ivan, tüm bu zaman boyunca hissettiği rahatsız edici hissin kaynağını anladı. O p*ç suçluyu tutuklamak için şehri aramıyordu.
Eğer Izek
tarafından yakalanırsa ve onu gönderen kişi Elendale'li bir soyluysa, hayatını
kurtarma şanslı olabilirdi. Ama tapınakla ya da Romagna'yla ilgisi varsa...
izini bulmak zor olurdu.
(Ivan)"Ya eşin..." (Ruby suçluysa demek istiyor.)
(I)"Umurumda değil."
(Ivan)"Ne?"
(I)"Umurumda değil."
Umurunda değildi. Karısından hiç şüphelenmiyor değildi, sadece gerçekten umurunda değildi.
Bu işin bir parçası olsa bile, ailesinin talimatıyla
yapmış olurdu. Onunla bir ilgisi olup olmaması önemli değildi. Bununla ilgili
tek kanıtı tamamen ortadan kaldırmak mümkün olsa bile bunu yapabilirdi… Ama bu
nasıl olurdu? Ivan tanıdık olmayan bir düşüncenin kafasının içinden geçtiğini
hissetti. Tabii ki, bunu yapacak kişinin Rudbeckia olduğunu düşünmüyordu. Ama onun
ailesi için aynı şeyi söyleyemezdi. Ve
Izek son günlerde Rudbeckia ile çok vakit geçirdiği için tamamen farklı biri
gibi davrandığını hissetti.
Ölmek üzere olan Freya’dan başkası değildi. Yine de, nefret ettiği karısını savunabiliyordu.
(Ivan)"Neden sen böyle……"
(I)"Lanet olsun, ben de bilmiyorum. Konuşmayı
kes."
Bilmiyorum… ben de bilmiyorum…(Izek’in düşüncesi)
Izek sürekli gözünün ucuyla dışarıyı izliyordu. Meydanın bir
tarafında bekleyen şövalyeler, sokaktaki izi silmeye çalışarak yavaşça onlara
yaklaştı.
(Ivan)"Hey Izek."
(I)"Yine ne var? Konuşmayı kes…"
(Ivan)"Aslında senden sakladığımız bir şey var."
(I)"Ne?"
(Ivan)"Sen Freya'yı tapınağa götürdükten sonra o p*ç
Lorenzo..."
Lorenzo'ya ne olmuş?
Rahatsız edici bir duygu Izek'in Ivan'a dönmesine neden
oldu. Ve daha sonra-
(Andy) “Lord Izek!”
Andymion aceleyle onlara doğru koştu. Çok acil göründüğü
için onu görmezden gelemezdi.
(Andy) "Lord Izek, az önce P-Prenses Ellenia'dan mesaj geldi..."
(I)"Ellen mı? Ne oldu?"
Andymion nefesini düzenlemeye çalışırken iki paladin sabırla
bekledi. Sonunda, fitili yanan Ivan patlamak üzereyken Andymion endişeli
sesiyle konuştu, "Leydim kayıp!"
***
**Chomp, chomp, chomp, chomp.
Yabancı bir ses kulaklarımı gıdıklarken gözlerimi tekrar
açtım. Nemli toprak kokusu ve kan kokusu burnuma geldi. Ağrıyan başımı sola
çevirdiğimde, kasvetli ve yavaş yavaş netliğe giren manzara karşısında
afalladım.
Dev bir kuş, vücudunun üst kısmını kaldırarak bana baktı. Hayır,
bu kuş bile değildi! Yüzü ve iki ön ayağı dahil olmak üzere kıvrılmış kanatları bir kuşu andırıyordu. Ancak arka ayakları da dahil olmak üzere
vücudunun alt kısmı bambaşka bir hayvana ait gibiydi. Kuyruğu olduğunu
düşündüğüm kısmı açık leopar desenliydi.
Muhtemelen kuyruktu.
Garip görünüyordu, yarı kartal ve yarı leopard gibiydi.
Ayrıca ne yiyordu? Tıpkı bir Griffin'e benzeyen canavar bir an bana baktı. Soğuk
yeşil gözleri ciddi görünmesine neden oluyordu. Sakince tekrar yemeye
odaklandı.
Görünüşe göre ölü bir at yiyordu.
Bir anlığına gözlerimi kapattım ve zavallı ata sessiz bir
saygı duruşunda bulundum. Popo bana sarıldıktan sonra bilincimi kaybetmiştim. Popo
neredeydi? Vahşi canavara benzeyen Griffin neden beni izliyordu?
Yoksa bu Popo'nun gerçek benliği miydi? Fakat Popo insan
etini at etine tercih ediyor gibiydi.
Etrafıma bakındığımda bir mağarada olduğumu fark ettim.
Mücevher gibi çatıdan sarkan buz sarkıtları garip bir şekilde çok sanatsal duruyordu.
Sağa döndüğümde çokta uzakta olmayan bir giriş gördüm.
"Purung," Kalkmaya çalıştığımı gören Griffin, bir
ayağını yere vurdu ve bana baktı.
Hic!(Hışkırık sesi.)
Anlık bir sessizlik oldu.
Ben ne diyeceğimi düşünürken canavar, Griffin ya da her
neyse, devasa gagasıyla tehditkar görünüyordu. Bir şeyi ısırdı ve bana
yaklaştı.
Isırdığı şey kucağıma düştü.
(R)"Ah!"
Bu atın uyluğuydu! Neredeyse çığlık atacaktım ama bastırmayı
başardım. Bunu bana neden veriyordu...
(R)“….”
"Po, po, po, po, po, po, po!"
Duyduğum sesle aceleyle arkama baktım.
Popo, neredeydin?
Popo'cum ellerindeki dev yapraklara sarılı bir şeyle sıçrayarak
geldi. Beni görünce olduğu yerde durdu. Neler olduğunu merak ederken Popo
Griffin'e döndü. Muhtemelen onunla konuşuyordu.
Bir an aklımdan tuhaf bir düşünce geçti. Tamamen benim yanılgım
olabilir ama Popo, Griffin'e sitemle bakıyor gibiydi. Ve Griffin, sanki
horluyormuş gibi tuhaf bir ses çıkardı.
Ha?
Popo'nun kucağımda duran atın uyluğunu alıp Griffin'e fırlatması
uzun sürmedi.
Pat!
Bana yemek verdiği için saldırıya uğrayan Griffin, Popo'ya
"Purggg..." diye bağırdı.
"Po, po."
"Purg."
"Po."
……Keşke ne dediklerini anlayabilseydim. Bana burada kavga
ettiğinizi söylemeyin!
(R)"Hey hey..." diye fısıldadım dikkatle ve ikisi de
konuşmamı bekliyormuş gibi bana baktılar. Diğer insanlar bu manzarayı gorse hayatlarının
tehlikede olduğunu düşünürdü. Ama kulağa garip gelse de ben hiç korkmuyordum.
(R)"Kavga etmeyin..." Biri beni görse aklımı
kaçırdığımı söylerdi.
Beni anlayıp anlamadığından emin olamadığım Griffin başını
çevirip tekrar yemeğe odaklandı.
Popo, kısa bacaklarıyla yalpalayarak elinde tuttuğu şeyi
nazikçe bana uzattı. Duraksadım, gözlerim büyük yapraklı tabaktaki koyu mavi
meyvelere takıldı.
Popo’nun korkunç dişlerini hilal şeklinde ortaya çıkarmıştı.
Gülümsüyormuş gibi.
(R)"Bunlar... yaban mersini mi?"
"Po."
(R)"Onları yememi mi istiyorsun?"
"Po."
Benim için yaban mersini toplamıştı. Bu görünümle yaban
mersini toplamanın ne kadar zor olduğunu hayal dahi edemiyordum…
(R)"Teşekkür ederim."
Benim için getirmişti. Eğer yemezsem hayal kırıklığına uğrardı.
Yuvarlak meyveleri aldım ve ağzıma götürdüm. Tadı kötü değildi. Biraz acı,
tatlı ve ekşiydi.
Ben farkına varmadan, Griffin atın etini yemeği bıraktı ve
bacaklarını kavuşturmuş halde bana bakmaya devam etti. Tatlıya ihtiyacı
olduğunu düşündüm. Bu yüzden birkaç yaban mersini seçip aldım. Garip bir
durumdu. Popo ve Griffin'le oturururken yaban mersininin yarısını tek başıma
bitirdim. Her zamankinden farklı olarak bunları yemekte sıkıntı yaşamadım.
Tatlı tadı beni iyi hissettirdi.
Hastalığım epey azalmış gibiydi. Popo bana ne yaptı? Ya da…
Bekle, bayılmadan önce burnum kanamadı mı?
(R)"Hey, çocuklar."
"P?"
"Purg."
(R)"Y-Yüzümde bir şey mi var?"
Şu durumda yüzümü düşünmek faydasızdı. Ama burun kanamasının
beni ne kadar kötü gösterdiğini hayal edince kendimi tutamadım. Popo ve Griffin
bir an birbirlerine baktılar ve sonra aynı anda başlarını salladılar. Popo
vücudunu bir o yana bir bu yana salladı ve Griffin başını salladı.
Gerçekten mi?
"Po, po, po, po."
Popo hızla kollarını çırptı. Daha da yakından bakıldığında,
tanıdık bir hareketti. Yüzünü yıkayan biri gibi.
(R)"Yüzümü mü yıkadın?"
"Po, po."
(R)"Yüzümü sen mi yıkadın?"
"Po."
(R)"Anladım. Teşekkür ederim."
O anda-
İçeri girmek üzere olan Griffin aniden vücudunu kaldırdı ve
Popo da ayağa kalktı. Popo'nun dişleri parlamayı bıraktı.
Ve daha sonra…
Ellerine sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim 😍
SilBu yazarlar niye en önemli yerde bırakırlar
YanıtlaSilYazarların en sevdikleri şey 😒
SilEmeğine sağlık çevirmenimm💙
YanıtlaSilTeşekkür ederim sevgili okuyucumuz 😍
SilPaladinlerin vücutların güçlendiğinin göstergesi burun kanamasıymış ya bizim kızın da burun kanaması geliştiginin canavarlarla iletişim kurabilecek düzeye geldiğinin göstergesi sanırım. Popo ve Griffin iyi bakın Ruby'e bolca sevin kendine gelsin kız
YanıtlaSilÇeviri için teşekkürler harikasınız
Aaaaa bu gerçekten hiç aklıma gelmemişti. Gerçekten çok mantıklı 😮😮
SilYeni bölüm yok mu okumayı özledim sevgili admincim
YanıtlaSilAdminciğimiizzz yeni bölüm neredee??!! 😆😆 Bölümlerimiz son hız gelmeye devam edecek 😍
SilYeni bölüm gelecek mi 🫣
YanıtlaSilGeldi bileeee 😍
SilBölüm için teşekkürler ❤️🥰
YanıtlaSilYemin ederim o yamyam topluluktan daha iyi bu sapsik hayvan (canavar?) ciklar popoyu cok seviyorum yaaa 😭😭🤧
YanıtlaSil