How to Get My Husband on My Side - 33. Bölüm (Türkçe Novel)


(Andy)“…Kız kardeşin şimdi iyi değil mi?”

(Lorenzo)"Hiçbir şey göründüğü gibi değil."

Oh! Neyse ki Andymion ya da Lorenzo da beni görmedi.

Şaşırtıcı bir manzaraydı. Her zaman bu kadar yakın mıydılar? Stajyerler genellikle tapınağın yakınında takılırdı. Çalışmaları gerekmiyor mu?

Andymion buradaysa, Izek'in de burada olma ihtimali yüksekti…

Kahretsin, Lorenzo olmasaydı, Andymian’a selam verir ve Izek’i sorardım.

(Andy)"O zaman sessizce yanında olsaydın. Neden buraya kadar geldin? Gözaltında sayılırsın."

(Lorenzo)"Kapa çeneni. Sen benim yerimde olsaydın ve kız kardeşin aniden kan kusarak ölüm tehlikesi geçiriyor olsaydı, gözün dönmez miydi?”

(Andy)"Kız kardeşim yok. Bunu yapacak olsaydım bile yanlış kişiyi suçlamazdım!"

… tuhaf bir şeyler vardı. Andymion'un konuşma tarzı bu kadar kaba mıydı? Benden bahsediyor gibiydiler. Dikkatlice dinlerken ikisinin hareket ettiğini duydum. Diğer tarafa geçtim ama yükselen seslerinden anladığım kadarıyla tartışıyor gibiydiler.

(Lorenzo)"Ne?! Yanlış kişi mi?"

(Andy)"Baban müdahale etmeseydi hayatın boyunca bir paladin olmayı hayal dahi edemeyeceğinin farkında mısın?"

(Lorenzo)"Senin gibi bir korkak olduğumu mu sanıyorsun? Seni kahrolası p*ç! Vatansever bile değilsin! Seni ve Papa'yı s*keyim ya da her neyse! Böyle çürümüş domuzlar Kuzey'e bir şey yapmaya dahi cesaret edemezler." (Ç.N. Bu neeee coştu bu çocukkk!!!!!!!!!!)

(Andy)"İlk defa tapınağın bahçesinde küfür eden birini görüyorum. Saçmalamayı bırak artık! Hayal dünyasında yaşamayı bırak. Ayrıca onun Omerta'nın Prensesi olduğunu unutma!’’

(Lorenzo)"Beni yanlış anlama p*ç. Saf gibi davranan Borgian Leydisi! Omerta adını kirletmekten başka bir şey yaptığı yok!."

(Andy)"Hey, bu çok..."

(Lorenzo)"Neden, bilmiyor muydun? Bir dahaki karşılaşmamızda onun yüzünde o utanmaz ifade olacak..."

Duyacağımı duymuştum. O kadar uzaktaydılar ki daha fazlasını duymak zordu ve bunu istemiyordum.

Acımasız! Çok acımasız!

Yüzümün nesi varmış?

O küçük p*ç saçmalamakta iyiydi.

Tüylerimin diken diken olduğunu hissederek yanaklarıma dokundum. Ailemin kötü şöhretinin talihsizliğini yaşıyordum. Benim suçlu olduğuma kesin olarak inanmasını sağlayan bir kanıt var mıydı?

Gerçek suçlunun kim olduğunu bilmiyordum ama Freya'nın ya da başka birinin bana inanması imkansızdı. Üzgünüm, üzgünüm. Her şey bir iftiradan ibaret olmasına rağmen, bu dünyanın yalnız insanlar için insan hakları kavramı yoktu. Bu nedenle küçük felaketler bile büyük görünürdü.

Kafam karışmış bir şekilde amaçsızca yürürken, tapınaktan çoktan ayrıldığımı fark ettim. Tapınağın önünde duran at arabasının olduğu yere geri dönüp dönmemeyi düşünürken başımın şiddetle döndüğünü fark ettim.

Yorgundum... Bedenen ve ruhen yorgundum… Hastalığımın semptomları eskisinden daha kötüydü. Beni kimsenin görmemesi için yakındaki çalılıklardan birine saklandım. Çalıların arasında kıvrılmış otururken, soğuk ter yanaklarımdan aşağı akıyordu.

Bekle, biraz bekle.. Nereye gidecekti...? Nerede kalacaktım?

Acıyordu. Daha önce hiç bu kadar hasta olmamıştım. Vücudum neden bu kadar acıyordu? Başkaları hasta olduğumu söylese bu daha iyi olurdu. Ama ben başkalarına hasta olduğumu söyleyecek olsam numara yaptığımı düşünürlerdi.

Acıtıyordu. Çok acıtıyordu. Çok fena acıyordu…

Kocam... o soğukkanlı p*iç...

Burnum yine kanıyordu.

Hey.

Neden bana iyi davrandın?

Neden bana o tuhaf gözlerle baktın?

Neden her güldüğümde bu kadar yorgun görünüyordun?

Yaramı gördüğünde neden öyle davrandın?

Neden bu kadar tereddüt ettin?

Neden beni geride bırakmadın?

Neden bana çok zayıfım diye dırdır edip birlikte yemek yedirdin?

Hasta olduğumda neden çok kızdın?

Bunu yapmamalıydın… Yapmasaydın, bu kadar aptalca umutlarım olmayacaktı. Keşke bu kadar nazik olmasaydın…

Neden dört gözle beklememi sağladın?

Tanıdığım herkesten farklı olduğunu düşünmemi sağlayarak neden beni kandırdın?

Po, po, po, po… (Ç.N.Geldi işte bizimkiiiiiiii)

Tanıdık gelen ses, bilincim dağınık olsa bile kulaklarımı çınlattı. Bu ses... Olamaz...

"Po, po, po..."

(R)“…Popo?”

"Po, po..."

(R)"Popo!"

Popo! Seninle burada buluşacağımı hiç düşünmemiştim! Seni çok özledim!

Gerçekten bu Popo'ydu. Koca ağzı, timsaha benzeyen dişleri, tavşan ve penguen karışımı tombul vücuduyla heyecanlı heyecanlı bana doğru yaklaştı. Ah, öncekinden farklı görünüyordu.

(R)"Po, po?"

(R)"Popo, burada ne yapıyorsun? Burası tapınağa çok yakın ve tehlikeli."

"Po, po, po."

(R)"Beni aramaya mı geldin?"

Popo kocaman vücudunu ileri geri salladı.

Bu canavar… O anki duygusallığımın vermiş olduğu hisle gözyaşlarım akmaya başladı. Ve bir de burun kanaması… Lanet olsun!

(R)"Popo, ben hastayım. Ama bundan kimsenin haberi yok."

"P?"

(R)"Ama seni görmek çok güzel."

Ben çaresizce gülümserken, Popo bir an için bir çift parıldayan yeşil gözle bana baktı. Çok geçmeden kollarını uzattı.

Ne?

(R)"Popo, beni yanında mı götüreceksin?"

"Po, po."

(R)"Eh, benim yokluğum kimsenin umurunda olmaz..."

"P?"

(R)“Seninle saklanarak yaşamayı tercih ederim…”

Bilincimi kaybediyordum. Vücudum herhangi bir baskı hissetmeden yere doğru düştü. Popo'nun beni sıkıca saran kolları kaygan olsa da sıcak ve temizdi.


*****


(Ivan)"Şuna bak."

(I)"Aynayı nereden aldın..."

(Ivan)"Sorun bu değil. Çok çalıştın aptal. Şu an ne kadar çirkin göründüğün hakkında bir fikrin var mı? Gözlerinin kan çanağı gibi olduğunun farkında mısın? Neden eve gidip biraz dinlenmiyorsun?”

Çatırt! (Kırılma sesi)

Zayıf bir şekilde zemine düşen ayna, paramparça oldu. Ivan dilini şaklattı.

(Ivan)" Seni vicdansız p*ç. Beni endişelendiriyorsun!"

(I)"Senden endişelenmeni istemedim."

(Ivan)“79 saat boyunca uyumayan biri için endişelenmek normaldir. Ah, her neyse, sen sadece bir ilgi manyağısın!"

79 saat? İzek kaşlarını çatmayı bıraktı. Başının ağrıdığını düşünüyordu.

(Ivan)"Onca saat sonra..."

(Ivan)"Birden uykun mu geldi?"

(I)"Pek değil ama başım hafif ağrıyor."

(Ivan)"Arama sırasında aniden düşersen umurumda olmayacaksın. Seni defalarca kez uyardım." (Suçluyu aramaktan bahsediyorlar.)

Bir paladin için az uyumak sorun değildi. İzek stajyerlik zamanlarında, günlerce bütün gece uyanık kalırdı. O sırada onunla birlikte olan bu orospu çocuğunun neden onu azarladığını bilmiyordu.

(Ivan)"Suçlu gökten mi düştü?! Bu alan bizim yetki alanımız dışında. Bundan sonrasını şehir muhafızlarının halletmesine izin ver. Asıl suçluyu aramakta bizden daha iyiler. Ellen'ın de söylediği gibi, bir eskiz çizdim..."

(I)"Gerçekten gitti mi?" (Freya’yı zehirleyen kişiden bahsediyor.)

(Ivan)"Ne? Ne demek istiyorsun?" Izek açıklamak yerine dar karanlık sokağa doğru baktı.

Söylemek istediğini kendisine bile itiraf edemiyordu.

(Ivan) "Neler hissettiğini bilmediğim için bunu yaptığımı mı sanıyorsun? Freya’nın yaşadığı şeyden dolayı kızgın olduğunu biliyorum. Ama yasadışı birliklerden geçtiğimiz bilinirse…”

(R) ‘’Kızgın değilim."

(Ivan) "Neden bahsediyorsun? O zaman, neden bu haldesin?''

79 saat geçmiş olduğunu duymamalıydı... Şimdi başı ağrıyordu...

Izek ellerini zonklayan şakaklarına bastırarak hendekte yüzen farelere baktı. Ölümün eşiğinden döndüğü andaki Freya'nın yüzü aklına geldi.

Hastalıklı beyaz teni.

Gülen yüzü.

Yanına ilk gelenin Izek olduğu için mutlu olduğunu söylediğindeki sesi.

Onu neyin bu kadar mutlu ettiğini bilmiyordu.

Her neyse, dürüstçe cevap verememişti.

Freya'nın kanında büyüyü ilk hissettiğinde kime koştuğu hakkında dürüstçe cevap vermemişti.

***(Ç/N: Anlamadıysanız, önce Ruby'ye gitti.)***

(I)"Bilmiyorum."

(Ivan)"Sen de bilmiyorsan kim bilebilir?"

(I)“…..”

(Ivan)"Hah, seni sıkıcı orospu çocuğu. Karın yüzünden mi bu kadar kızgınsın?”

(Ç.N. Izek bu kısımda Ruby’le ilgili şeyler düşünüyor.)

Karım… Karım…

Izek yavaşça gözlerini kapadı ve başını salladı. Son görüntüsü zihninde canlanıyordu. Son kez baktığı donuk gözleri... Parlaklığı azalan mavi gözlü Rudbeckia, sert hareketinden korkan bir kedi yavrusu gibi irkilmişti. Farkında değil gibiydi ama açık mavi gözleri attığı her adımdan önce her şeye dikkat kesilirdi.

Ve Izek hayatı boyunca davranışlarına hiç dikkat etmemişti.

Kralın karşısında bile… Bu yüzden her hareketine dikkat etmek onun için çok yorucu olurdu. Kabalığını bir anda bırakamazdı.

Sihirli taş çağrısının sahip olduğu canavarlar normalden onlarca kat ve kat daha tehlikeliydi. Alevlerin ve tanrısallığın tehdidi işe yaramazdı.

O gün gelen on bin canavar tapınağın duvarlarını aşsaydı ve Freya'nın kanı her yere saçılmış olsaydı...

Ruby’nin onu anlayacağını düşündü. Bütün olanları anlattıktan sonra anlayacaktı. O gün ki kaba davranışı ve onu itmesi… Freya’nın zehirli kanının ona sıçramasını engellemek içindi.

Ama onun o kara, cansız gözleri neden onu rahatsız ediyordu?


*****


(I)"Bu işe yaramaz."

(Ivan) "Sonunda anladın mı? Sonunda kendine geldin mi? Ah, hadi, o zaman..."

(Ivan)"Belki şimdiye kadar çoktan bir içki deposunda çürük bir bedene dönüşmüştür."

(Ivan)“Tapınağın bu durumda şüpheli olduğuna inanıyorum. Sihirli taşın kaynağı ve bir hizmetçinin birdenbire ortadan kaybolması... normal değil. Bu arada, İzek."

(I)"Ne?"

(Ivan) "O kadar rahibin için Papa'nın ayak tabanlarını yalayan birilerinin olduğundan kimin haberi olmaz ki. Bu şüpheye sahip olan tek kişi sen değilsin.. Bu işin arkasında Leydi’nin ailesinin olduğundan şüpheleniyorlar, yani..."

(I)"Kayınpederimin ve ailesinin buradan birini zehirlemek ve kendi kanını tehlikeye atmak için sihirli taşlar kullanması çok saçma."

(Ivan)"Sanırım haklısın... Eşiniz şüpheliler listesinde değil mi?"

(I)"Ne tuhaf bir soru?! Bu en başından beri olması gereken şeydi.”

Izek’in anlayış duygusu Ivan'ınkinden biraz farklıydı.


Yorumlar

  1. İletişim özürlü İzek 3 gündür açıklamanı yapsaydın ya zarar görmeni istemedim diye kız kaçtı onu mutlu edecek arkadaşıyla geçmiş olsun( Popo harkasın aslanım seviyorum seni)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım 3 gündür uykusuz bir şekilde karısını suçtan aklamak için ipucu arıyordu o vakitte de rubyle ilgilenecek vakti yoktu vakti olsa da açıklayacağından şüpheliyim ama ksjskskks

      Sil
  2. Bugünde ızek için yakalım

    YanıtlaSil
  3. Emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  4. Ellerinize sağlık 🥰

    YanıtlaSil
  5. Popo ideal eştir İzek gitsin tüm gece haklı olduğunu düşünsün çoktan karısının yeni hayatı oldu bile hahahahahahhahahahahha

    YanıtlaSil
  6. Popo al götür kızımızı hem o rahat etsin hem izek öküzü biseylerin farkina varsin kahrolsun (mümkünse en az iki hafta)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder