How to Get My Husband on My Side - 32. Bölüm (Türkçe Novel)
Freya'nın zehirlenmesi hakkında birkaç varsayımım vardı.
Furiana ailesine ve tapınağa karşı nefreti olan biri.
Ama sihirli taşı nasıl ele geçirdi? Belki karaborsadan? Sihirli
taşların karaborsada illegal olarak satıldığını düşünürsek bu yolla alınması da
mümkündü.
Asıl soru şuydu, neden? Diğer zehirlere kıyasla insanları
bizden şüphelendirecek olan sihirli taşları neden kullansınlar?
O zaman bana düşmanlığı olan biri. Belki de benden kurtulmak
isteyen biri?
Belki Cesare? Benim burada kalmamı istemediği için ve Izek'le
aramın daha da kötüye gitmesini istediği için miydi?
Cesare, istediği zaman sihirli taşlara ulaşabilecek
konumdaydı. Kocamla kötü bir ilişkim olacağını umuyordu. Ama orijinalinde
yapmadığı bir şeyi neden şimdi yapsın ki? Elendale Tapınağı'ndan biri ona bilgi
mi verdi ve duyduğu şey onu rahatsız mı etmişti? Orijinal kitaptaki Rudbeckia
gibi tapınağa girip çıkmamış mıydım? Kısa bir süre önce Izek'le tapınağa
gittiğimi duyduğu için kızmış mıydı?
Ah, o gün Izek beni kucağına almıştı hatta Başpiskopos’un ve
diğer rahiplerin önünde onu yanağından öpmüştüm. Eğer bunları duyduysa sinirlenmiş
olmalıydı. İyi anlaştığımızı öğrendi ve bu yüzden sinirlendi… Uh, eğer bu doğruysa,
psikopatların kralı sensin Cesare!!!
Bu sadece bir spekülasyondu, ancak oldukça makuldu…
Psikopat kocamla uğraşırken o psikopatın çılgınlığını ve
takıntısını bilinçsizce gözden kaçırdım.(Cesare’den söz ediyor.) Hayır, ama o
orospu çocuğu neden böyle çılgınca bir şey yapsın ki? Kocam tarafından
dövülerek öldürüleceğimi umarak sihirli taş kullanıp bir çok insanı tehlikeye
atıyordu!
Freya'la ilgili bir şeyler ters gitseydi, bana ne olurdu? Hayali
bile korkutucuydu. Yapmam gereken tek şeyin Ellenia'nın zehirlenmesini durdurmak
olduğunu sanıyordum, ama bu son olanlar…
Izek'le ilk gecemi geçirip ve her şey planladığım gibi
gittikten sonra, yaşadıklarımız Cesare'nin kulağına ulaştığında, sezon boyunca tek başıma acı çekmem gerektiğini ummuştum. Ama bu pusu... ya da belki
tüm bunlar Freya'nın oyunu olabilir... hayır, bu çok fazlaydı. Biraz kırgın
olduğu için hayatını riske atmasının bir anlamı yoktu.
Hah, bilmiyorum. Tek bildiğim ölecek olmamdı.
Şu an ne düşündüğünü merak ediyorum. (Izek’ten bahsediyor.)
O günden beri yüzünü göremediğim için daha endişeli hissediyordum. Onunla öğle
yemeği yemedim ve hiçbir şey söylemedi. Bu belirsizlik beni öldürüyordu.
Benimle babası gibi konuşsaydı ya da bana vursaydı çok daha iyi olurdu.
Bu ince buz gibi zeminden nefret ediyorum!
O son bakışını düşünmeden edemiyordum. Beni itmişti… Kan her
tarafıma sıçramış olsaydı daha da tehlikeli olurdu.
Şimdi, kocam ve Freya'nın ne kadar yakın olduklarını tahmin
edebiliyorum.
Muhtemelen şimdiye kadar bana karşı bu kadar nazik olduğu için
pişman olmuştur...
(R)“Uh……”
Beynim o kadar karmaşıktı ki vücudum daha da garip hissetmeme
neden oluyordu. Vücuduma iğneye benzer bir batma hissi ile birlikte yanan bir
ağrı yayıldı. Yıllık hastalığın belirtileri yine vurmuştu. Bu yıl çoktan iki kez
olmuştu, tekrar olmasını beklemiyordum.
Beklenmedik aksilikler peş peşe devam etti.
(R)"Öksürük! Haa!” Bütün gün yataktaydım. Gece boyunca
inledim. Yanan bir susuzlukla kalktım ve masanın üzerinde duran suyu içerken
boğazıma bir şey takıldı. Aniden midem bulandı.
Tuvalete gidip kustuğumda acı mide sıvısı, kan ve kum
taneleri aktı.
Su şişeme kim kum koydu? Freya'nın hissetmiş olduğu acıyı
benim de mi hissetmemi istediler?
Kahretsin! Freya’nın yerinde olmak eminim harikadır. Çünkü herkes
onun tarafında. Ha, sorun değil. En azından ben kendi tarafımdayım. Lanet olsun!
Ailem benim karanlık tarafım… Ne yapabilirim ki?
Yarın küstah kocamla konuşma
şansı yakalamam gerek.
Banyodan yarı uykulu bir şekilde çıktığım anda…
(R)"Ah!"
Ah, bir şey düştü sandım. Aniden ortaya biri çıktı. Banyo
girişinin önünde duran Ellenia'ydı.
Son birkaç gündür onu görmüyordum. Ellenia odaya geldiğinde
beni yatağımda görememiş ve bu yüzden banyoda mıyım diye kontrol etmek istemişti.
Fakat…
İfadesiz bir yüzle durup bana bakan Ellenia, her zamankinden
biraz daha ürkütücü görünüyordu. Sessiz bakışları beni gerçekten sinirlendirdi.
Boğaz ağrımı umursamadan kuru tükürüğümü yuttum.
(R)"Ellen, neler oluyor..."
Boom!
Kapalı banyo kapısına sertçe vurdu. Gözlerim fal taşı gibi
açılmıştı, neredeyse yerinden fırlayacaktı. Ellenia beni geri itiyor ve
omuzlarımı sıkıyordu.
Her zamanki zarafeti öyle ürkütücü bir güç haline gelmişti ki,
kimse onu tanıyamazdı.
Hayır, hadi güzel baldız, sende mi!
Soğuk, tehlikeli sesi neredeyse uyuşmuş, sağır kulaklarımı tırmaladı, "Neden, bunu neden yapıyorsun?"
(R)"…Ne?"
(Elle)“Başından beri bazı şeyleri doğru yapıp yapmayacağını
merak ediyordum. Ama sen gerçekten!”
Ellen? Neden elime bakıyorsun? Sakın bana senin de bir
suikastçı olduğunu söyleme!
Uyuşmuş bedenimi şiddetle sarstı. Nefes almak oldukça güçtü.
(Ellen)"Söyle bana. Bunu neden yapıyorsun? Dikkat çekmek
istediğin için mi? Yemek yemek sana kendini pis hissettirdiği için mi yoksa amacın açlıktan
ölmek mi? Neden üzgünsün? Böyle ölmek istiyorsan isyan etmeyi kes ve sessizce
öl!”
Sen ne halttan bahsediyorsun?
Elenia'ya boş boş baktım. Daha doğrusu alev gibi yanan
gözlerine baktım. Sanki asıl kızdığı kişi ben değilmişim gibiydi. Ağzımı zar
zor açtım ve beklenmedik bir şey söyledim.
(R)"Çünkü kontrol edebildiğim tek şey bedenim."
Yanan kırmızı gözleri titredi ve ardından sessizleşti. Kısa
ama uzun bir sessizlikten sonra, Ellenia gözlerini yavaşça kırptı ve
bakışlarını indirdi. Sonra hiçbir şey yapmamış gibi ellerini çekti.
(Ellen)"Ben ne yaptım…"
(R)“……”
(Ellen)"Üzgünüm."
Her zamanki soğukkanlılığını geri kazanmış gibiydi. Aynı
zamanda kafası karışmış görünüyordu. Gözlerinde tanıdık ifade yoktu... Sanki
acısını bastırıyormuş gibiydi.
Sorun olmadığını söylemeli miydim? Birdenbire ona ne olmuştu?
Ellenia son kez bana boş boş baktıktan sonra döndü ve hızlı adımlarla
odadan ayrıldı. Gecenin bir yarısı beklemediğim bir tepkiydi.
Uzaktan elime baktım. Daha doğrusu, sağ elimin işaret
parmağının altında sıktığında yumruğun çıktığı yere. Benim gibi kusmayı
alışkanlık haline getiren herkesin başına gelen şey buydu. Artık ellerimi
eskisi kadar kullanmadığım için, insanların fark etmeyeceği hafif bir yara
iziydi.
Bir yabancının sadece silik bir nokta olarak görebileceği
bir işaret. Ellenia’nın elimdeki yara izini fark etmesi onun da benzer bir
deneyim yaşadığı anlamına geliyordu. Bana söylediklerine bakılırsa, kendisi gibi
görünmüyordu.
Kimi düşündü? Poker yüzlü Elenia’yı bu kadar duygulandıran
kimdi... Onu inciten biri miydi?
*****
Bütün gece uyuyamadım. Belki de aklımda çok fazla düşünce
olduğu içindi.
Uzun bir aradan sonra Ellenia ile yalnız kahvaltı yaptım. Ama
atmosfer çok garipti. İkimiz de tek kelime etmeden yemeğimizi yedik.
Vücudumdaki ağrı yüzünden yemek yemek her zamankinden daha
zordu.
Ayrılmadan hemen önce Ellenia, Başpiskopos’un benim tapınağı
tekrar ziyaret etmemi istediğini söyledi. Zaten bugün biraz hareket etmeyi
düşünüyordum, bu yüzden hemen dışarı çıkmak için hazırlandım.
Yüzüm hastalık ve uykusuzluktan dolayı zayıf ve çirkin
görünüyordu. Makyajla kapattığımda insan içine çıkılabilir olmuştu. Beni neden görmek
istediğini bilmiyordum ama muhtemelen o günle ilgiliydi.
Cesare olayın arkasındaysa, Başpiskopos’un onun casusu olma
olasılığı yüksekti. Ama yeğenine böyle bir zarar vermeyi seve seve kabul eder
miydi? Bilmiyordum. Onu bir kez görsem anlardım.
Yarı uykulu bir zihinle tapınağa vardım.
Arabadan inip bir ejderhanın kanatları kadar korkunç olan ön
kapıdan geçtikten sonra durdum. Tapınağın eğitim alanına bir göz atmak istedim.
Kocamın bugün orada olacağının garantisi yoktu ama kontrol
etsem fena olmazdı. Yine de karşılaşırsak ne diyeceğini görmek istedim. Hafta
sonu boyunca yanıma uğramadın bile seni küstah or*spu çocuğu. Aklını kaçırmış
olsan bile bana açıklama fırsatı verebilirdin. En azından beni tehdit etmek
için gelseydin!
Heykellere bakarken eğitim alanına giden bir koridordan
geçtim.
Granit fıskiyeyi görebildiğim merdivenlere yöneldiğimde
gördüğüm manzara karşısında o kadar şaşırdım ki hemen sütunun arkasına
saklandım.
Bunu içgüdüsel olarak yaptım.
Yakalandım mı? Beni gördüler mi?
Ellerine sağlık 🥰
YanıtlaSilTeşekkürler 🥰
SilÇeviri için teşekkürler
YanıtlaSilTeşekkürler 🥰
SilRubyim nedir bu çektiğin
YanıtlaSilRubymizi çok üzüyorlar...
SilEmeğine sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler 🥰
SilAhh kuzum dikkat et köşelerden hep g.t Lorenzo çıkıyor
YanıtlaSilBaşta bende kızmıştım ama bazı şeyler için Lorenzo'ya teşekkür bile edebiliriz hahaha
SilBu arada çeviri için teşekkürler harikasınız
Sil"Çünkü herkes onun tarafında. Ha, sorun değil. En azından ben kendi tarafımdayım."
YanıtlaSil"Böyle ölmek istiyorsan isyan etmeyi kes ve sessizce öl!"
Bu iki cümle benim canımı o kadar çok yaktıysa rubyimi düşünemiyorum