How to Get My Husband on My Side - 28. Bölüm (Türkçe Novel)


(R)"Öyle değil. Ben…"

(I)"Ne demek öyle değil?" Dev avucunu alnıma değdirerek konuştu.

…Eh, bana vurmadı, sadece avucunu alnıma bastırdı. Ateşim olup olmadığını mı kontrol ediyordu? Geçen sefer de aynısını yapmıştı.

(I) "Çok tuhaf. Ateşin olmamasına rağmen neden bu kadar çok terliyorsun?"

(F)“Bahçedeyken soğuk rüzgara mı maruz kaldınız? Hasta gibi görünüyorsunuz." dedi Freya.

Yardım etmek için çok istekli görünüyordu. Her ne olursa olsun sözleri mantıklı geldi.

Izek sinirli bir ifadeyle bana baktı.

Sadece hayatımı kurtar….

(I)“Evli miyim? Yoksa bir çocuk mu sahiplendim bilmiyorum…”

Hey, seni soğuk kanlı or*spu çocuğu! Evet, ben bir çocuğum! Tek arkadaşı aynı olgunluğa sahip altı yaşındaki masum bir prenses. Evet aptal, olgunlaşmamış bir Güney Prensesi’yim! Lütfen hep böyle düşün!

(R)"Seni rahatsız etmeyeceğim. Dün gece o kadar heyecanlıydı ki iyi uyuyamadım…”

(I)“Bu kadar heyecan verici olan şey neydi?”

'Seninle birlikte yatmak' diyecektim ki son anda bunu gençlerin önünde söylemenin uygunsuz olduğunu düşündüğüm için fikrimi değiştirdim.

(I)"Gerçekten kafanın içinde neler var görmek istiyorum." Bu ürkütücü sözler ağzından çıkarken aynı anda ayaklarım havaya kalktı.

Oh, hayır, hayır, seni or*spu çocuğu! Yine piliç muamelesi görüyorum!

(R)"Haa?"

(I)"Bir dahaki sefere şahsen özür dilersin. Buna ayıracak vaktim yok." (Izek, Lorenzo’ya ithafen söyledi)

Kocam herkese karşı kibirliydi ve kendinin gayet farkındaydı. Düşecekmiş gibi hissettiğim için kollarımı boynuna dolamaktan başka seçeneğim yoktu. Ha, bana çıplak vücudunu gösterdikten sonra sana neler oldu? Bu buket çiçeği kafana vurmak istiyorum ama buna katlanacağım.

(R)"Ben ağırım. Beni aşağı indirebilirsin."

(I)"Sonra tekrar burnun kanasın diye mi?"

Ah, bu kelime. Ah, aynı utanç. O zamanki burun kanamam tam bir utanç kaynağıydı.

Bunun hastalığımdan dolayı olduğu hakkında tartışacaktım ama beni fırlatıp atabileceğinden korktuğum için vazgeçtim. Atılmaktan nefret ederim. Fiziksel olarak çok acıtmasa da yine de bir tür travma.

Bunu yapmaya devam ettiğimize göre, onun sevgisini kazanmak için çalışmaya başlamalı mıyım? Önceki planım başarısız olsa da… Şimdi adım adım…

(R)"Böyle kollarındayken çok mutlu hissediyorum."

(I)“……”

(R)"Düşündüm ki gerçekten de..."

(I)"Lorenzo sana hangi şarkıyı söyledi?"

Ne? N-neden birdenbire bunu soruyorsun? Gerçekten bilmiyor musun?

(R)"Hatırlamıyorum..."

(I)"Kıvırcık saçlarınla ​​dalga geçmek için söylediği bir şarkı olduğunu duydum. Bu doğru mu?"

Aha, yani tek bildiğin buydu. Ben... inanamıyorum. Üstelik saçlarım kıvırcık değil, doğal bir dalgası var!

O korkunç şarkının sözlerini ona söylemek istemedim. Bu söylentileri dikkate almamalıydı. Onlardan nefret ediyorum.

 Kararsız görünmek istemedim.

(R)"Doğru. Evet."

(I)"Hatırlamıyor olmamana rağmen çok hızlı cevap verdin."

(R)"Şey beraber öğle yemeği yiyecekmişiz, doğru mu?"

(I)"Ne... evet. Neden? Niye? İstemiyor musun?"

Hayır, yani bilmiyorum… Yeni bir işkenceye daha dayanamam! Bu sabah yediklerimi kusarken öleceğimi sandım, seni etobur!

(R)"Tabii ki de istiyorum! Sadece inanamadım. Ciddi misin?"

(I)"Zaten bunu yapacağımızı söylemiştim."

(R)"Çok mutluyum!"

Onun sevgisini kazanmak için daha hızlı olmalıyım. Kalbimin yanmasına aldırış etmeden yumuşak dudaklarımı hızla yanağına bastırdım.

Phew, eminim bu seni etkileyecek...

"Lordum…?" (Başpiskopos)

Evet?

Başımı çevirdim ve gözlerimi kırpıştırdım. Ancak o zaman çevremdeki manzarayı gördüm. Azizlerin heykellerinin ciddiyetle üzerinde durduğu muhteşem kütüphane benzeri bir yerdi. Ve rahiplerin utangaç yüzleri.

Hadi ama... Papa'nın kızı da olsam... bu kutsal yerde, insanların gözü önünde kocamın yanağından öptüğüm için günah mı işledim? Canavar kocam tarafından zorla kucağına alınmama rağmen...

Hey kocacığım! Beni buraya kadar bu şekilde getiremezsin!

(BP)"Leydi Rudbeckia, hoş geldiniz. Ziyaretinizi bekliyorduk."

Soluk tenli sarışın Başpiskopos utancını gizlemeye çalışarak beni kibarca karşıladı.

Freya'nın amcası mıydı? Düşündüğümden daha genç görünüyordu.

Izek'e bakıp beni bırakmasını istedim. Kibirli kocam yürümeyi bırakmış bana bakıyordu. Kırmızı yakut gibi gözleri bomboş bakıyordu. Onun nesi var?

(BP)"Kardinal Valentino, kız kardeşine iyi bakmamız için bize mesaj gönderdi."

Cesare'den bahsetmesek olmaz mıydı? Aniden kocamın kollarında kendimi huzursuz hissettim. Kendi başıma yürümeme izin vermesini diledim.

(BP)“Bu tapınak kutsallığı sayesinde Kutsal Baba’mız tarafından uzun zamandır tanınan bir yer. Leydi Rudbeckia, lütfen burayı eviniz olarak kabul edin ve ziyaret etmekten çekinmeyin.”

(R)"Teşekkürler."

Birkaç adım önde yürüyen Başpiskopos, bağın göründüğü girişin önünde durup bize baktı. Yüzünden nezaketi belli oluyordu.

(BP)"Aslında, ikiniz buraya gelmediğiniz için çok endişelenmiştim. Ama bu gereksiz bir endişeymiş."

Bundan bahsetme, lütfen!

Orijinal kitapta Başpiskopos Lee'nin nasıl bir insan olduğunu hatırlamaya çalıştım ama ne kadar düşünsem de hatırlayamıyordum. Rudbeckia buraya girip çıkıyordu. Ama kiminle konuştuğundan ve ne yaptığından bahsetmiyordu. Nerede, ne yaptıklarına dair ayrıntılı bir açıklama yapılmadığı için…bu çok dezavantajlı bir durumdu. 

(I)"Bildiğiniz gibi ben eski geleneklere bağlı biri değilim.’’

Ha? Farkında olmadan gözlerimi kocaman açtım ve kocama baktım. Sadece ben değil, Başpiskopos'un da birdenbire bu cümleyle kafası karıştı.

(BP)"Hehe... Lordum bunu açıkça söylemeniz güven verici olsa da, Leydi'miz Kutsal Hazretleri’nin kızı olduğu için can sıkıcı olsa bile geleneklere uyması doğru olmaz mıydı? Ortaya çıkabilecek herhangi bir yanlış anlaşılmayı önlemek için…”

(I)"Sadece şaka yapıyordum. Karım kendini iyi hissetmediği için dışarı çıkmaktan kaçınıyordu. Bu konuyla ilgili olarak yakında sizi tekrar ziyaret edeceğiz.”

Kibar davranıyordu. Ama neden alaycı konuşuyordu?

Başpiskopos sevecen bir gülümsemeyle karşılık vermişti ama şimdi rahatsız görünüyordu. Bu atmosfer de neydi böyle? Ani bir farkındalık oluştu. Izek'in Başpiskoposu sevmediği belliydi. Başpiskopos da bunu biliyor gibiydi. Görünüşe göre sadece o değil, çevremizdeki diğer rahipler de benzer bir görünüme sahipti.

Sanki barışçıl Lord'un bağına giren hayvanları izliyorlarmış gibiydi… İyi bir paladin olmak, diğer rahiplerle iyi ilişkiler içinde olacakları anlamına gelmiyordu. Ayrıca, bu adamın kişiliği tam bir or*spu çocuğu niteliğindeydi. Anlamadığım tek şey beni buraya neden ve ne amaçla getirdiğiydi.

O ne halt ediyor? Biz ne yapıyoruz? Ne planlıyorsun kocacığım?

Öksürerek Izek'e bakan Başpiskopos tekrar sıcak gülümsemesiyle bana baktı, "Leydi Rudbeckia, burada olduğunuz süre boyunca dini faaliyetlerinizde herhangi bir aksama olmayacağına inanıyorum. Tapınağımız yakında gelecek olan Aziz Agnes Günü'nde bir yardım etkinliğine ev sahipliği yapacak. Katılmaktan mutluluk duyacağınıza eminim."

“Oh..” Artık her türlü şeyin sembolüydüm. Gönülsüz bir şekilde gülümsedim ve kocama baktım. Soğuk kocam, gözlerini Başpiskoposa dikerek konuştu, "Çift olarak katılmamız mümkün mü?"

(BP)"…Elbette. Birlikte gelirseniz daha da hoş karşılanır. Yeni evli olduğunuz için bir an bile ayrı kalmak istemiyorsunuz sanırım. Haha."

Bu sözleri aklınızdan uzaklaştırın Başpiskopos. Bu küstah adam bana tuzak kurmayı, beni tuzağa düşürmeyi ve asıldığımı izlemeyi planlıyor olmalı. Bu nedenle beni bugün buraya getirdi! Babamın casuslarına gözdağı vermek için!

Beni bir piliç gibi izliyordu. Omerta'yı sırtından vurmayı aklından bile geçirme…

Şu adam!

Belki de benim için aklında başka bir şey vardır? Örneğin, Papa'nın kızı olduğum gerçeğini daha iyi kullanmak gibi...

Sonuçta, Kuzey'in rahipleriyle etkileşim kurarak yeni bir pozisyon inşa etmeyi dört gözle bekleyen bir aptaldım. 

Haa, evet, böyle bir dönüş bekleyen bir aptaldım. Şey, saçma beklentilere sahip bir tip değildim. Peki, neden birden bire bunu yaptı? Biraz garip hissettim. Gözlerim tutkuyla parladı, kollarımı boynuna dolama dürtüsünü güçlükle bastırdım.

(R)"Gerçekten mi?"

(I)“…….”

(R)"Gerçekten seninle birlikte katılabilir miyim?"

(I)“Bir kereliğine normal tepki veremez misin?”

(R)"Üzgünüm. Bazı şeylere inanmakta zorlanıyorum."

(I)"Seni o şekilde görmesem de, her zaman çok şüphecisin."

Bu ne anlama geliyordu? Bir süre alaycı davranmasa ağzından başka bir şey çıkacak mıydı?

(BP)"O zaman, ikiniz birlikte katılacaksınız. Bu etkinlik beklenenden daha büyük olacak.”

Yeğenleri ile öğle yemeği randevusu olan Başpiskopos'la görüştükten sonra tapınaktan ayrıldık. Kocam her zamankinden daha heyecanlı görünüyordu, belki de işler yolunda gittiği içindir. Şanssız bir gün.

Ama beklenenden daha büyük derken ne demek istedi?

Aziz Agnes'in günü için nihayet Başpiskopos’un ne demek istediğini anladım.

Buradaki cemaatin düzenlediği hayır etkinliklerinin önceki hayatımdaki hayır etkinliklerinden farklı olmadığını biliyordum. Hele hele dinin bu kadar büyük bir güç belkemiğini oluşturduğu bir dünyada, kısa bir an için bile olsa en güçlü insanlar yüzlerini göstermek için ziyarete gelirdi. Öyle olsa bile, Romagna’nın papalık devletleri kadar büyük olmayacağını düşünüyordum. Ne de olsa burası hayatta kalma savaşlarının dini törenlerden daha önemli olduğu bir yerdi.

(Ivan)"Ah, Leydim, buradasınız!"

(Ivan)“Leydimin de burada olması ne hoş. Ama neden böyle giyindiniz?”

(R)"Ahaha, ben de size gördüğüme çok memnun oldum."

Tabii tahminim yine yanlış çıktı. Bunun bir yardım etkinliği mi yoksa bir ziyafet mi olduğunu anlamak zordu.

Yorumlar

  1. Yavrum bı sağa bakıyor bi sola bakıyor ne olduğunu bulmaya çalışıyor ama yok kurtlar sofrasında kuzu resmen.
    Popo gel götür bizim kızı beraber mutlu olun aslanım

    YanıtlaSil
  2. sanırım bu güne kadar okuduğum en ağzı bozuk novel kadın karakteri Ruby.. birilerine sürekli küfür etmek zorundaymış gibi.. kötü geçmişi ile alakalı olabilir sevse küfrediyor kızsa küfrediyor.. :)
    123. bölüme kadar translate okudum bu novel benim psiklojimi bozdu hakikaten.. kızın yaşadıkları çok ağrıma gidiyor.. Türkçesini de takipteyim ellerine sağlık tatlı güzel çevirmenim :)
    -Sahra..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nerden okudun

      Sil
    2. Bende okudum 100'lere kadar huzur yok resmen....

      Sil
  3. Teşekkürleer

    YanıtlaSil
  4. Ellerinize sağlık 🥰

    YanıtlaSil
  5. Çeviri için teşekkürler böyle daha iyi olmuş artık kimin ne dediği daha net anlaşıyor :)

    YanıtlaSil
  6. Çeviri için teşekkürler 💕💖
    Ayrıca böyle kessinlikle daha iyi olmuş anlaşılması daha kolay

    YanıtlaSil

Yorum Gönder