This Marriage Is Bound To Sink Anyway 42. Bölüm (Türkçe Novel)
Biraz daha hareket etmeden dursaydı nefesinin değil zamanın durduğunu düşünecekti. Kapının önünde durup bir süre ona bakan Ines, süzülür gibi ona doğru yürüdü.
Bir yusufçuğun kanadı kadar ince olan geceliği, hareket ettikçe şehvetli kıvrımlarına yapışıyordu. Zarif hareketlerinin aksine göğüsleri geceliğin içinde serbestçe sallanıyor, ince kumaşta dalgalanmalara neden oluyordu.
Carsel, aşırı ince kumaşın altından çıkıntı yapan meme uçlarına, düz karnına ve mahrem yerine gözünü dikmemek için çabaladı ama ne kadar denerse denesin her şey fazlasıyla ortadaydı.
Kahretsin... Tuhaf bir suçluluk duygusuyla bakışlarını kaçırmaya çalıştı ancak dürtüsüne karşı koyamayarak çaresizce geri baktı.
Bakmaya devam etmezse sanki her şey bir rüyaymış da uyanacakmış gibi endişe ediyordu.
Ines'in mavi satene sarılı zarif terlikleri halıya sürtünürken çok az ses çıkarıyordu ama yine de attığı her sessiz adımda, kulaklarında sağır edici bir gümbürtü duyuyordu. Carsel ancak yirmi saniye sonra bunun kendi aptal kalp atışının sesi olduğunu fark etti.
Gelinin sadık hizmetçisi olan Juana, ancak efendisinin damadın sadece üç adım uzağında durduğunda gördükten sonra kapıyı kapattı.
Yumuşak tık sesini duyduktan sonra kalp atışları daha da fena bir hal aldı.
Dışarıda, Ines'in hizmetçisi de dahil olmak üzere Balestena ve Escalante ailelerinin ana görevlileri bekleyecekti. Yüzyıllar önce bu, akrabaların yapması gereken bir görevdi ama artık bütün gece yeni evli çiftin yatak odasının önünde oturup 'Yeğenim ne zaman boşalacak' diye merak edip nöbet tutan asilzade yoktu.
Bu sayede sabahları göz teması kurmaktan çekinen akrabalar ortadan kaybolmuştu ama onun yerini, ne zaman sabah olacak diye sıkılmış bir şekilde bekleyen bir sürü insan almıştı. Kapı ne kadar kalın olursa olsun sesin kapıdaki boşluktan kaçmasını engellemenin bir yolu yoktu ve zaman değişse de gerdek bekleme olayı devam ediyordu.
Yine de kapı kapandığı anda oda sanki dünyada sadece ikisi kalmış gibi tam bir sessizliğe gömüldü.
Sanki onlar dışındaki herkes dünyanın öbür ucundaymış gibiydi.
Dünyadaki nefes alan her şeyi bir kenara bıraktı ve Ines'in aralarında bıraktığı birkaç adımlık mesafeyi bir çırpıda kapattı.
Masanın üzerindeki mumlar Carsel'in adımlarıyla birlikte sallandı ve gölgeleri bir anlığına uzadı. Artık birbirlerinin yüzlerini görebiliyorlardı.
"..."
"..."
Sessizlik hoştu ama böyle devam edip etmeyeceğini bilmiyordu.
Carsel'in ifadesini kontrol eden Ines, ona ne gülümsüyor, ne kaşlarını çatıyor ne de tamamen ifadesiz bakıyordu.
Tabii bunun Ines açısından oldukça dostane bir tepki olduğu söylenebilirdi. Geceliği omuzlarından kayınca, vücudunu sımsıkı saran siyah elbise tüm vücudunun çıplak bir şekilde sergilenmesini sağlamıştı. Bakışları yine derin göğüs dekoltesine takıldı.
Boğazından kuru bir nefes kaçan Carsel'in ifadesi yavaşça çarpıklaştı.
"...Buraya bu şekilde gelmiş olamazsın, değil mi?"
Yüksek sesle dile getirildiğinde kulağa kızgınmış gibi geldiğinden Carsel hemen yakışıklı yüzüne hafif bir gülümse yerleştirdi. Ama bu bile biraz vahşi görünüyordu.
Ines kayıtsızca omuzlarını silkti.
“Geldim, gördüğün gibi biraz teşhirci biriyimdir.”
"Ne?"
"...Juana'nın kalın sabahlığımı alıp çıktığını görmedin mi? Merak etme, evlenir evlenmez delirmeyeceğim.”
Ines şakayı anlamadığını düşünüp açıkladı. Ancak göğsüne sabitlenen bakışlar hareketsizdi.
Tıpkı ilk kez çıplak kadın vücudu görmüş bir çocuk gibi davranıyordu. Üstelik çıplak bile değildi... Carsel sonunda ne yaptığını fark etti ve gergin bir şekilde iç çekip gözlerini kırpıştırdı.
Biraz şansı yaver gitmiş olmalıydı ki Ines'in bakışları masadaki yemeğe odaklanmıştı.
Tabii bu sadece anlık bir şeydi. Ne olursa olsun onun en ufak bir kusurunun bile olmadığı bir gece olmalıydı.. Nasıl olsa 'işleri' çabucak bitecekti ve Carsel uyuduğu anda yemeklerin hepsi midesine girecekti.
Ines küçük isteklerini bir kenara bırakıp bunların yerine görev bilincini koydu.
Acele edip işleri bir an önce halletmek istercesine, soğukkanlı yeşil gözleri Carsel'in görüşünü engelleyen iri bedeninin etrafından odayı inceledi.
Geceyi geçirecekleri yatak buydu.
"Gitmiyor musun?"
"...Nereye?"
"Yatağa."
Carsel yatağın olduğu tarafa bakmadı bile ve cevap vermek yerine içini çekti. Sanki ne yapacağını, nereden başlayacağını bilmiyormuş gibi kalakaldı. Bütün kanı aşağıya doğru aktı.
Yatak... Tek söylediği buydu. Öylece dururken bir anda Ines'le daha önce rüyalarında deneyimlediği onlarca pozisyon zihninde belirdi. Sadece bunun düşüncesiyle bile kırılacak kadar sertleşti. Bu son derece utanç verici bir sonuçtu.
Bir noktada ilerleyen yıllarda iş göremez hale gelebileceğini düşünmüştü ama alt bedeni çok sertleştiği için iş göremez hale geleceğini hiç düşünmemişti.
O an...
Ines aniden geceliğin omuzlarından yere kaymasına izin verdi ve sakince ayaklarını içinden çıkardı. Sanki bunu daha önce prova etmiş gibiydi.
"...Sen... sen ne... yapıyorsun?"
"Her halükarda soyunmamız gerekmeyecek mi?"
"..."
"Sadece seni zahmetten kurtarıyorum."
Carsel gözlerini kırpmadan onu tepeden tırnağa süzerken, Inés sanki onun farkında değilmiş gibi uzun saçlarını göğsünün üzerine attı.
Kokulu yağ sürülerek taranmış hafif ıslak saçları Ines'in beyaz yüzüne daha da ışıltılı bir hava katıyordu.
"Ya sen?"
"..."
"Üstündekileri çıkarmayacak mısın?"
"..."
"Benim çıkarmamı mı istersin?"
Sanki Ines sürekli bir şeyler soruyormuş gibiydi ancak hiçbiri kulaklarına ulaşmadı.
Bir an için açığa çıkan güzel göğüsleri saçları tarafından yarı yarıya örtülmüştü. Carsel'in bakışları Ines'in gözlerine, şekilli burnuna, dolgun dudaklarına odaklandı.
İşin komik yanı, onu tahrik eden şey sadece rüyalarında gördüğü çıplak vücudu değil, her zaman gözlerinin önünde olan şeylerdi.
Şehvet midesinde sanki ateş yutmuş gibi yükselirken zar zor diliyle dudaklarını nemlendirebildi.
"Ah... giyinik olmayı mı tercih edersin? Bazı insanların bunu sevdiğini duymuştum."
"..."
"Geri giyinebilirim, sorun değil."
Hafifçe eğildi ve sanki geceliğini tekrar giyecekmiş gibi aşağı uzandı. Gerçekten sorun etmiyordu...
Birden, nasıl bu kadar umursamaz olabildiğine sinirlendi.
Sanki ilk geceleri olmasının ya da onun damat olmasının hiçbir önemi yokmuş gibi nasıl davranabiliyordu? Tek bir sözü, tek bir hareketiyle onun başını döndürdükten sonra, bu hiç umurunda değilmiş gibi davranıyordu...
İnsanları küçümsemenin de bir sınırı vardı. Ancak bunu itiraf etmek istemese de gerçekten de gülünç bir adam olduğunu anladı. Özellikle de Ines Ballestena'ya -hayır, artık kendi isteğiyle Escalante adını almıştı- karşı.
Ama daha önce hiç böyle hissetmemişti.
Kıvrımlı sırtından aşağı dökülen saçları, geceliğinin kalkmasına neden olan dolgun göğüsleri...
Çoktan şaşkına dönmesine neden olmuştu bile.
Carsel yutkunarak keskin bir nefes aldı ve cevap verdi.
"Geri giyinmek mi? Benim önümde böyle bir şey yapmayı asla düşünme bile."
Bu sözler üzerine Ines, yerden aldığı geceliğini itaatkar bir şekilde geri koydu. Sanki bu itaat yeterli değilmiş gibi Carsel kolunu tuttu.
Ve Ines'in amaçladığından biraz daha hızlı bir şekilde onu ayağa kaldırdı.
"Çünkü sen olduğun halinle mükemmelsin."
Nadiren şaşkınlık belirtileri gösteren yuvarlak yeşil gözlerine bakmak çok hoştu, ancak onlara rahatça hayran kalacak zaman yoktu.
Onu öpmek üzereymiş gibi başını yana eğince Ines dudaklarından kaçınmaya çalıştı ama Carsel yavaşça yanağının alt kısmını öptü ve hiçbir uyarıda bulunmadan göğsünü kavradı.
Keskin bir nefes aldı. Daha tepki bile veremeden Carsel'in bacağı çıplak bacaklarının arasına girdi.
"..!"
Ines'in bacakları çaresizce iki yana açılmışken dudakları da tekrar tekrar aralandı.
Büyük elleriyle kalçasını avuçladı ve tüy gibi hafifmiş gibi tek eliyle onu kucağına aldı.
« Önceki Bölüm Sonraki Bölüm »
Amanın yorum yapamıyorum 🥴🥴🥴
YanıtlaSilBakalım sonraki bölüm ne olacak 🫣🫣🫣
Nazar boncuğu her bölüm seninle admin💜
Amammmannn yarabbim mm sen büyüksün geliyor sankim gelmekte olan ahh ahh riftancığımı hatırladım 🤩 eh bakalım bunlar nasıl canım admin.. Ellerine sağlık
YanıtlaSilRiftan deme ağlarım bak şimdi🥲🥲🥲 çok özledim Maxi ve Riftan ı. Zaten mangada 3. sezon ne zaman gelecek belli değil. Baştan okutturacaksınız bana😅😅😅
SilYa zaten o başlı başına Bi olay yazar kitabı nasıl bitirdi fiyasko ya ben 1. Kitap bittiğinde ağlamıştım o acı o keder içime çöktü sanki 2.kitabı özgenin sayfasında bulduğumda dünyalar benim oldu okudum hemde o kadar kısa Bi süredeki ama sonu ah o sonu maximle riftancığım daha güzel Bi sonu hakediyordu hele bizler offf kedelendim bakkkk😭😭😭😭😓
Sil