This Marriage Is Bound To Sink Anyway 39. Bölüm (Türkçe Novel)


Luciano, tek yaptığı onun hareketlerini desteklemekti. Boyu kendisine göre daha kısa olan ve vasat bir görünüme sahip olan ağabeyinin Ines'in dansını güzelleştirmesi mantıklı değildi.

Farkında olmadan Dante Ihar'ın sözlerini ciddiye aldı ve pek de hoş olmayan tezini çürütmeye çalıştı. 

Ines her zaman bir cenaze törenindeymiş gibi giyinir ve onunla göz teması kuran herkesi lanetlermişçesine bakan kasvetli gözleriyle dikkat çekerdi. Ancak onun şimdiki haline bakınca buna inanmak zordu. Her ne kadar gece gündüz onu düşünüyor olsa da hayalinde bile bu iki kişiliği yan yana kolayca getiremezdi. Siniri yeniden alevlendi.

Böyle güzel giyinmesinden, dans etmesinden, gülümsemesinden... hoşlanmadı. Kutlama ziyafetinde ettikleri ilk danstan itibaren hissettiği uğursuz duygu, Luciano'nun kız kardeşinden kendisiyle dans etmesini istemesiyle netleşti.

Kollarında sallanışı, sahte de olsa tatlı gülümseyişi, kulağına gereksiz yorumlar fısıldayışı... Evliliklerini kutlamak için ziyafet salonunun ortasında onu kollarına alıp izleyenlere gerçek bir gösteri sunmamak için kendini zor tuttu.

Şekilli kalçaları, şişkin göğüsleri ve arzu uyandıran dekoltesi, dans ederken sanki onunla dalga geçiyormuş gibi gözlerinin önüne serilmişti. Herkesin onu izliyor olması onu deli ediyordu.

Carsel yavaşça içini çekti. Bunu düşünmek bile kanının aşağıya doğru akmasını sağlıyordu.

Zaman çok yavaş ilerliyordu. Ziyafet salonundan çıkıp ilk gecelerini geçirecekleri gelin odasına gitmelerine hâlâ vakit vardı...

"Sıkılmış görünüyorsun."

Beklenmedik bir anda arkasından gelen Oscar, Carsel'in önündeki şarap kadehini doğal bir zarafetle aldı. Hiç içmediği yeni bir bardaktı bu.

Bu, 43 yıl önce Balestena Dükü'nün meşhur üzüm bağında üretilen değerli bir şaraptı.

Geriye yalnızca üç şişe kalmıştı ve Ballestena Dükü bunu onun için bizzat doldururken onun gibi bir adamın, her kıymetli yudumu tadarken minnettar hissetmesi gerektiğini söylemişti.

Ortega düğünlerinde en iyi içki sadece gelin ve damada verilirdi ve ne gelinin anne ve babasının, ne de damadın anne ve babasının aynı içkiyi içmesine izin verilmemesi adettendi.

Peki kendisini yaşayan tüm insanların en değerlisi olarak gören bir veliaht prens için böyle bir geleneğin faydası olur muydu?

Carsel, utanmadan yerine bıraktığı boş bardağa bir an baktı, sonra sanki söylemeye değer hiçbir şey yokmuş gibi bakışlarını tekrar önüne çevirdi.

Davetsiz misafir geldiğinde müzik değişti. Oscar'ı görmüş gibi görünen Ines Enrique Osorno ile sohbet ediyordu.

Osorno Dükü'nün torunu, Ballestena Dükü'nün ilk tercihi olarak bahsettiği kişiydi.

"Ballestena şarabı kesinlikle en iyisi. Bana bir şişe vermesi için yalvarsam da umursamayan adam şimdi damadına vermek için hazırda bekliyormuş.”

Oscar, on yaşındayken Ines tarafından acımasızca reddedildikten sonra bile ona gizlice kur yapmaya devam etmişti. İmparator ve imparatoriçe de dahil etraflarındaki hiç kimsenin anlayamadığı utanç  verici bir durumdu.

Gururunu her şeyden üstte tutan adam bunu egosundan mı yoksa ihtirasından mı yapıyordu bilmiyordu ama... hala küçücük yaştaki ilk başarısızlığını telafi etmeye çalışıyorsa, gerçekten çok iğrenç bir adamdı... Oscar'ın iğneleyici sözleri her zamanki gibi Carsel'in bir kulağından girdi diğerinden çıktı. 

Carsel'in askeri akademiye katılmak için Perez'e gittiği yıl tekrar tam gaz ikna turlarına başlayan Oscar, Ines'in çabalarına olan tepkisizliğinden bıkmış ve geri dönüp nişanlanmıştı.

Ve İmparatoriçe'yi dehşete düşürerek yirmi yedi yaşına kadar evlenmedi.

Nişanlısı olan Barca Markisi'nin torunu yirmi iki yaşındaydı ve evlenme yaşını geçmişti. Ancak o, on altı yaşında gösterdiği gibi saçma bir bahaneyle evliliği geciktirip imparatorluk ailesine zulüm ediyordu.

Carsel, Oscar'ın suçlamalarına sıradan bir 'evet' ya da 'affedersiniz' ile karşılık verdi ve tekrar arkasını döndü.

Bakışları Ines'i ​​aramak için etrafta gezindi. Olmasını beklediği yerde değildi ama o kadar dikkat çekiciydi ki onu hemen fark etti. Carsel'in gözleri kısıldı.

Anlaşılan dans edenlerden biraz uzakta Enrique Osorno ile konuşuyordu.

"...Senin yerine Enrique Osorno'yu seçseydi bunu anlayabilirdim."

Oscar'ın mırıldanma sesi kulağını iğne gibi deldi.

“Ines neden senin gibi birini seçti ki?”

“...”

“Baksana, Lord Osorno'nun torunuyla ne kadar iyi anlaşıyor.”

Kısa süre sonra odanın ortasında neşeli bir müzik eşliğinde dans etmeye başladılar.

"Görünüşünün çok iyi olmadığı doğru ama bazı kadınlar da bundan hoşlanıyorlar... Diğerlerinden farklı olarak bronzlaşmış bir tene sahip erkekleri çekici bulabiliyorlar."

“...”

"Kıskanıyorsun, değil mi?"

"Hayır."

“Dans etmek öyle özel bir şey değil. Yıldızı olduğu bir ziyafette doğru düzgün dans edemeyen bir kadın çekici değildir. Ines diğer insanlarla nadiren dans ettiği için ben olsam ben de bundan rahatsız olurdum ama bu herkesin yaptığı ritüel bir aktivite, anlıyor musun seni dar görüşlü adam?"

Sanki cahil birine öğretiyormuş gibi konuşmasını dinledikçe daha çok sinirleniyordu.

Belki de donanmaya katılmasının nedeni evlilikten kaçınmak değil, bu sesten kaçınmaktı. Hayatının geri kalanında bir kadınla yaşamaktansa tüm hayatını sinir bozucu bir efendiye adamak zorunda kalacak olması onu karamsar bir ruh haline sokuyordu.

“Ines, beklendiği gibi çok güzel bir kadın. Onu sürekli yanında tutmak istersin ama o zaman da evlilik hayatınız yolunda gitmez.”

"Evli bile olmayan biri ne bilebilir ki?"

“Bazı şeyleri bilmek için her zaman deneyimlemeye gerek yoktur.”

Sanırım öyleydi. Oscar aniden sanki iyi bir kuzenmiş gibi cesaret verici bir şekilde omzuna hafifçe vurdu.

"Sorun yok. Enrique Osorno senin yerine karını mutlu ediyor.”

Dante Ihar'a yaptığı gibi ona da siktir çekmeye cesaret edemezdi.

"Baksana nasıl gülümsüyor."

“...”

"Seninle dans ederken hiç böyle gülümsediğini görmemiştim. Enrique Osorno'nun mükemmel konuşma becerileri yüzünden mi ki? Sanki her zamanki halliymiş gibi uyumlu gözüküyorlar."

'Kahrolası kuzen!'

Carsel, Dante Ihar'layken hissettiğiyle aynı ölçüde sinirlendi. Onları birbirine bağlayıp Mariana Çukuru'na atarsa içi anca soğurdu.

“İlk dansımız sırasında da gayet güzel gülümsüyordu.”

"Ah doğru. Yalandan gülümser gibiydi. ”

Oscar söylenecek başka bir şey yokmuş gibi neşeyle güldükten sonra Ines'in masada kalan şarap kadehini aldı.

Carsel onu elinden bir kılıç gibi kaptı. Kendisininkinin aksine bu kadehe Ines'in dudaklarının çoktan değmişti. Tek seferde içkiyi kafasına dikti.

Tadına bile varamadan boğazından aşağı inen alkolle başı bir an zonkladı. Bu açıkça stresin neden olduğu bir tepkiydi.

"Ne..."

"Benimki olsa sorun değil ama bu gelinin kadehi."

“Dante Ihar az önce ne diyordu?”

"Bir şey demedi."

"Yüzün aynı şeyi söylemiyor."

“...”

“Yüzünde gerçekten boktan bir ifade vardı.”

"Pek yardımınız dokunmuyor, neden beni rahat bırakmıyorsunuz?”

"Bir efendi astlarına yardım etmez, Carsel. Ben sadece eğleniyorum. Burası da manzaranın en iyi izlendiği yer."

“O zaman tek başına izle.”

"Dante Ihar için endişelenmene gerek yok. Eminim o da babası gibi kel kalacak."

Oscar'ın şu ana kadar söyledikleri arasında en içten sözler bunlardı.

"Elbette senin de biraz dikkatli olman gerekecek. Tehlikeli bir genetik durumun var.”

"Öyle mi oluyormuş?"

“Dante Ihar'ın alnına bak. Tıpkı babasınınkine benziyor."

"Alnınızın tam olarak babanızınkine benzediği gibi mi Majesteleri?"

"...Seni p*ç."

“Sadece söylediklerinizi dinleyince alnınızın şeklinin genetik yüzünden mi böyle olduğunu merak etmiştim...”

'Öyle değil' diye mırıldanırken Carsel tekrar bakışlarıyla Ines'i aradı. Tabii ki Ines hala gülümsüyordu. 'Bu kadar komik olan ne...' diye rahatsız olmuş bir şekilde düşünürken şimdi sadece gülmekle kalmıyor kahkaha atıyordu.

Enrique Osorno'nun gözlerinin parladığını fark etmek hoşuna gitmedi.

Ines Ballestena'nın, ailesi ve nişanlısı dışında kimseyle dans etmemesi yazılı olmayan bir kuraldı. Veliaht Prens'in dans tekliflerini bile herkesin önünde birkaç kez reddetmişliği vardı. Bu yüzden Ines'in uğursuz olarak gördükleri kıyafetlerine rağmen, aile birlikteliğine ihtiyaçları olan soylu ailelerin bile hiçbiri onun yanına yaklaşamayıp sadece uzaktan izlerlerdi.

Ve Enrique Osorno ilk istisna oldu.

Yorumlar

  1. Vay vay vay nasıl kıskanılır mış öğreniyoruz bakalım bunların gereği nasıl olacak deli gibi carsel onu bekliyor 🤣🤣 ayy çeviri için teşekkürler sürekli sayfayı yeniliyom yeni bölüm gelmişim diye

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adam olsun bunca zaman gevşek gevşek takılmış zaten 🤣

      Sil
  2. Bu Oscar da ne salak herifmiş. Sakız gibi yapıştı İnes e Allahım delireceğim 😡😡
    Bu arada harika gidiyorsun admin hanım aman nazar değmesin 🧿🧿🧿
    (Artık her bölüme bir nazar boncuğu asacağım 😅)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet lütfen o nazar boncuklarına çok ihtiyacım var 🧿🤗

      Sil

Yorum Gönder