This Marriage Is Bound To Sink Anyway 38. Bölüm (Türkçe Novel)


Metresleri, birbirlerinin varlığından tamamen habersiz, Dante Ihar'ın tek aşkı olduklarına inanan masum kızlardı. Bir gün evlenecekleri umuduyla kendilerini seve seve ona adayan sadık genç kızlardı.

Dük Balestena da, 'Böyle bir genç adam, damadım olmaya layık dürüst biridir.' diyordu.

Bir an için kayınpederine güldü. Dük tüm bunları görmekten acizdi ama neyse ki Ines'in iyi bir muhakemesi ve büyüklerin isteklerine karşı koyacak gücü vardı.

“Kaybedecekleri paraya değecek. Ines'e baksana."

“...”

Ne zamandan beri Ines'e hayranlık duyuyordu? On yıldan fazla bir süredir Carsel'i her gördüğünde onunla dalga geçip 'bana bir kargayla evlenmenin ne kadar berbat bir his olduğunu anlat.' diyen oydu. Yeni evli kadına şeker kabuğu yalıyormuş gibi bakması sinir bozucu ve iğrençti.

Carsel sanki onunla uğraşmak istemiyormuş gibi başını çevirdi ve somurtkan bir ifadeyle dudaklarını büzdü.

Ancak Ines'i kısılmış gözlerle incelemeye konsantre olan Dante aniden gülmeye başladı.

"Sanırım neden gözlerini ondan bir saniye bile ayıramadığını anlayabiliyorum."

"Kimsenin anlayıp anlayamaması umurumda değil."

"Düğün ayininde bir an aklını kaybedeceğini sandım. Açıkçası, o anı görmek için yüklü miktarda para harcardım."

“...”

"Kimse gözlerine inanamadı. Balestena ailesinin bilmediğimiz başka bir kızı daha mı var acaba diye düşündüler."

Carsel cevap vermedi.

Her zamankinden daha gösterişli ve parlak bir elbiseyle zarif bir şekilde dans eden Ines, eski moda güzel gelinliğiyle ortaya çıktığında olduğu gibi insanlarda şaşkınlık, hayranlık ve şok uyandırmaya devam ediyordu.

Şok. Evet, sanırım duruma en çok uyan kelime şoktu.

Hâlâ şokun etkisinde olan insanların onu görebilmek için düzensizce dans ettiklerini, birbirlerinin ayaklarına bastıklarını ve onu tepeden tırnağa hayranlıkla seyrettiklerini bulunduğu yerden açıkça görebiliyordu.

Carsel, Ines'e hayran hayran bakarken tökezleyen adama böcek görmüş gibi baktıktan sonra bakışlarını tekrar Ines'e çevirdi.

Ayin sırasında özenle arkaya toplanmış olan saçları gevşemiş, örgü haline getirilmiş ve arkası birkaç mücevherle süslenmiş olan Ines garip bir şekilde masum görünüyordu.

Omuzlarını ve dolgun göğüslerinin üst kısmını gözler önüne seren baştan çıkarıcı elbisesi ince beline kadar vücuduna yapışırken alt kısımları çiçek yaprağı gibi genişliyordu. Döndükçe dalgalanan saçları ve en ufak bir gariplik hissettirmeyen kendine güvenen yüz ifadesi vardı.

İnsanların şaşkın bakışlarına karşılık nazikçe gülümsedi ve onu rahatsız edenleri sanki duymuyormuş ya da görmüyormuş gibi görmezden geldi.

Başka biriymiş gibi hissettiriyordu ama hareketleri çok doğaldı. Sanki yıllarca insanlara hükmetmeye alışmış gibiydi. Böylesine büyük bir ziyafetteki en güzel kadın olarak ilgi odağı olmak, insanları etrafında toplamak, kiminle konuşursa konuşsun sohbeti yönlendirmesi... Carsel için bunların hepsi çok yeniydi.

Görünüşe göre Düşes için de yeniydi.

Yine de tepeden tırnağa harikaydı. Ines'in elbiseden pek memnun olmadığını biliyordu ama sonuçta her şey mükemmel görünüyordu. ışıl ışıl parlıyordu. Bunu kabul etmemek için hiçbir neden yoktu.

Cassel kurumuş boğazını suyla ıslattı ve Luciano'nun heyecanlı yüzüne dik dik baktı.

"Sadece..."

Ines, Ines'ti. Değişen tek şey kıyafetleri ve saçlarıydı. Daha önce asla gülümsemediği kadar çok gülümsemesinin dışın da yüzüne takındığı ifade aynıydı.

Yine de herkes ona tamamen farklı biriymiş gibi bakıyordu. Bu komikti, hatta biraz da sinir bozucuydu. İster parlak bir elbiseyle salına salına dolaşsın, ister düğmelerini boynuna kadar ilikleyip bir rahibe gibi vakur bir ifade takınsın, Ines ne olursa olsun Ines'ti.

Her zaman o kadar güzel görünüyordu ki, onu gördüğü anda kıyafetlerini yırtıp üstüne atlama dürtüsüyle baş etmek zorunda kalıyordu. Çuval bile giyse onu heyecanlandırıyordu. Tedavisi olmayan bir hastalıktan muzdarip gibiydi.

Ines Ballestena ister daha güzel görünsün, ister parlasın ya da nedeni ne olursa olsun, bir anda bu kadar dikkat çekmesinden memnun değildi. Çünkü ona bakanların gözlerini dürtüsel olarak oymak istiyordu.

"Böyle bir mücevher birdenbire nereden ortaya çıktı?"

Mesela ona mücevher demeye cüret eden Dante Ihar'ın ağını burnunu kırabilirdi. Ne de olsa hafif sıklet bir herifti.

Ines'in yeni evlenmiş olması bir kenara, Carsel'i kullanarak Ines'e yaklaşmak gibi hayaller kurması akıl ötesi bir durumdu.

"Her gün cenaze törenine gidiyormuş gibi kasvetli göründüğünde yüzüne odaklanmamıştım bile."

"Ne manyak dolu bir dünya burası..." Carsel ağzını hafifçe oynatarak sessizce mırıldandı.

Bunu fark etmeyen Dante, konuşmaya devam etti.

“Yine de senin için yeterli olmayacağına eminim. Sadece şu an için yeni bir lezzet yüzünden dikkatin dağılmış durumda.”

"..."

“Muhtemelen kapalı kıyafetlerin altına itinayla gizlediği vücudunun böyle olmasını beklemiyordun. Tabii Ines tamamen örtünmüş olduğunda bile..."

"Ne?"

Carsel devam etmesini söyler gibi başını belli bir açıyla eğerek ona bakınca Dante umursamazca güldü.

"Her neyse... sanırım bu senin için hayal bile edemeyeceğin bir şans oldu. Bir bataklığa sıkışıp kalacağını sanıyordum...”

“Aksine tam da hayal ettiğim gibi. O yüzden ortada şaşırtıcı bir durum yok."

“...?”

Gayet anlaşılır bir cevap vermesine rağmen Dante hemen anlamadı, şaşkın görünüyordu.

Carsel sanki 'bu seni ilgilendirmez' dermiş gibi umursamaz bir tavırla elini sallayınca Dante sanki ortada bir sorun yokmuş gibi sinsice gülümsedi.

"Arkadaş olduğumuz için..."

“Biz arkadaş falan değiliz.”

“Eğlenceli vakitlerinizi tabii ki bölmeyeceğim. Hem bu vücudu ve yüzü nasıl yenebilirim ki?”

“Eğer bunun farkındaysan kaybol gözümün önünden.”

“Ama yeni evliliğinden sıkılırsan bana haber ver ki karını teselli edebileyim.”

“Yaşamaktan sıkılırsan bana haber ver de seni öldüreyim.”

“Sen öyle bir adamsın ki, elini kaldırmana bile gerek kalmadan kadınlar sanki seni bekliyormuş gibi sihirli bir şekilde ortaya çıkıyorlar. Sen istediğin her şeyi yaparken onun evde beklemesi hiç adil olmaz, değil mi? Eğer bir sevgilisi olursa, altı yaşından beri sana karşılıksız aşık olan kıza karşı hissettiğin suçluluk duygusundan kolayca kurtulabilirsin.”

İt herifin aralıksız havlaması moralini dibe vurdurdu ve karşılıksız aşk kelimesini duyduğunda sanki diken yutmuş gibi, içinde acı verici bir rahatsızlık uyandı.

Düğün töreni o kadar sessiz geçmişti ki sıradan bir ziyafetten hiçbir farkı yoktu. 

Düğün günü gelin evinde düzenlenen ziyafette masanın başında oturup misafirleri görmezden gelmesi mümkün değildi... Carsel parmaklarını şakaklarına bastırdı ve sanki rahatsızlığı defetmek istermiş gibi elini salladı.

“Tanrım, o dönüşü gördün mü? Ines'in bu kadar iyi dans ettiğine inanamıyorum."

“Siktir git.”

“...Her zaman bu kadar iyi miydi? Seninle dans ettiğinde hiç etkilenmemiştim. Luciano etkisi mi mi acaba?”

“Kapa çeneni ve siktir git.”

Dante omuzlarını silkti v eortadan kaybolmadan önce “Luciano'dan sonrası için sıramı bekleyeceğim." dedi. 

Ines zaten böyle bir şey yapmazdı. Carsel gergin gözlerle Ines'e baktı.

Pek sosyal olmayan kişiliğine rağmen Ines, sosyal olayların zirvesi olan dansta son derece başarılıydı. 'Başkalarının önünde dans etmek, bir gösteri yapmak demektir.' demişti.

Küçüklüğünden beri Ines, yetişkinlerin emirlerine itaat eden bir çocuk olmamıştı, ancak söyleneni yapmamak çoğu zaman daha rahatsız edici olduğundan istekleri yerine getirirdi. Örneğin Carsel'e bazı etkinliklerde eşlik ediyor veya ara sıra onunla dans ettiği oluyordu.

İnsanların önünde dans etmekten hoşlanmadığını söyleyerek on seferin sekizini reddetse de diğer iki seferde yetişkinlerin kızmasını önlemek için bunu periyodik olarak kabul etti.

Elbette dans ettiği kişi çoğu zaman nişanlısı Carsel oluyordu. Carsel değilse de eşlik ettiği kişiler ya Ballestena Dükü ya da erkek kardeşi Luciano oluyordu.

Böylelikle ailesi dışında dans ettiği tek partneri olan Carsel, onun mükemmel dans hareketlerini bedeniyle her deneyimlediğinde garip bir şüpheye kapılıyordu.

Soylu kadınların çoğu çocukluklarında ailenin katı bir kadın üyesi tarafından eğitilir ve onlara düzgün bir soylu kadın olmak hakkında bilmeleri gereken her şey öğretilirdi. Sosyal etkinliklerde dans etmek de bunlardan biriydi.

Ancak Ines'in bu tarz işere kalkışan yetişkinleri üç gün içinde kaçırdığına dair beşten fazla durum vardı. Çoğu ona 'bir Ortega kadını olarak müstakbel kocasına nasıl onurlu bir şekilde itaat edeceğini' öğretmeye çalışmıştı ama Ines'in zihinsel dünyası itaatkar olmaktan uzaktı, dolayısıyla belki de öğretmenlerinden hiçbiri üç günden fazla dayanamaması doğal bir sonuçtu.

'Bunu nereden öğrendi o zaman?'

Bu soru tekrar kafasına takıldı ama sonra önemi yokmuş gibi ortadan kayboldu.

Ballestena Dükü'nün gençliğinden beri pek çok alanda olağanüstü bir deha olduğu söyleniyordu dolayısıyla bu da babasından aldığı bir özellik olabilirdi.

Carsel, onlarca yıldır Ballestena Dükü tarafından beyninin yıkandığını düşünüyordu. Ne de olsa o bir dahiydi...

Yorumlar

  1. Ayy hergün yolunu bekler oldum yaa keşke daha fazla bölüm olsa ama elinize sağlık çeviri için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşleri yoluna koyduktan sonra daha çok bölüm paylaşıcam inşallah 🙏🤍

      Sil
  2. Karısını teselli etmek mi? dalga geçiyor bu herif değil mi? Carsel değilim ama ben bile çok sinirlendim 😡😡😡

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sinirden tırnaklarımı kemire kemire çevirdim 😒

      Sil

Yorum Gönder