This Marriage Is Bound To Sink Anyway 37. Bölüm (Türkçe Novel)

Bölüm 4. Hiçbir Şey Planlandığı Gibi Gitmiyor


Sabahki düğün töreni ciddiyet ve saygı dolu bir atmosferde sona erdi.

Saint Elaria yolunun ortasında yer alan şapel yüz elli yıllık bir yenileme çalışmasının sonucunda muhteşem bir yapı olmuştu. Ancak çok az sayıda insan katıldığı için pek çok koltuk boş kalmıştı.

Sadece bir yıl önce, büyük bir asilzadenin ikinci oğlunun düğünü aynı şapelde yapıldığında yaklaşık bin davetlinin törene katıldığı düşünülürse, perişan bir durumdu.

Escalante ve Ballestena ailelerinin bir birlikteliği olduğundan, insanların kayıtsız kalması söz konusu olamazdı.

Bu, Escalante Dükü'nün varisi ve Ballestena Dükü'nün tek kızının düğünüydü.

Birçok soylu, gelin ve damadın nokta gibi göründüğü bir şapelin ikinci veya üçüncü katında dip dibe oturmak, bu nadir manzarayı kendi gözleriyle görmek ve hayatlarının geri kalanı boyunca herhangi bir yerde bunun hakkında konuşmak isterdi.

İmparatorluğun en yakışıklı adamı ile çok iyi bir aile geçmişine sahip cadıya benzeyen bir kadının başpiskoposun önünde eğildiği ve hayatlarının geri kalanında beraber olmak için evlilik yeminiyle birbirlerine bağlandığı anlara tanıklık ederlerdi. Daha sonra Ballestena Düklüğü'nün ziyafet salonuna doğru yürürken kendilerince bahis oynarlardı.

'Bu aralar eşine saygı duyuyormuş gibi davranan Kaptan Escalante'nin kendine yeni bir sevgili yapması ne kadar zaman alır?',  'Bunca zaman kaçınmaya çalıştığı evliliğe ne kadar dayanabilecek?', 'Heyecan verici tek gecelik ilişkiler yerine, dindar geliniyle geçireceği bir balayı onu ne kadar tatmin edebilir?...'

Elbette düğün törenine davet edilmeseler bile bu tür bahisler yapılıyordu. Son zamanlarda bu genç çiftten daha popüler bir konu yoktu.

Veliaht prens ve nişanlısının bile bu kadar ilgi görmeyeceği açıktı. Dolayısıyla, düğün davetiyeleri çok az sayıda kişiye gönderildiğinde, Mendoza soylularının hayal kırıklığına uğramış olmaları doğaldı.

Evlilikleri duyurulduktan sonra bile davetiye gönderilmemesi, söylenti ve spekülasyonları daha da körüklemişti.

Yine de ne Ines ne de Carsel'in bu durumdan pişmanlık duymamasının nedeni basitti: İnsanlar ne söylerse söylesin, gözlerinin önünde gelişen manzara her zaman sessiz ve sakindi.

Bu, sadece imparatorluk ailesinin ve Grandes de Ortega'ya mensup on yedi ailenin temsilcilerinin davet edildiği kapalı bir törendi.

Ortega Başpiskoposu tarafından bizzat gerçekleştirilen düğün töreni görkemliydi ve çok fazla misafir yoktu, dolayısıyla tek bir kişi bile fısıldasa ses geniş şapelde yankılanıyordu.

Mendoza'nın sosyal çevreleri bazen oğlancılık gibi ahlaki olmayan davranışlarıyla bile övünürlerdi. Tek bir saçma sözle ailelerin itibarını kaybetmesine imkan yoktu.

Kimsenin ağzını açıp itirazda bulunmadığı kolay bir törendi.

On yedi yıllık uzun nişanlılık dönemine rağmen aceleye getirilmiş bir düğündü. Büyük soylu ailelerin kızlarının sadece düğün töreni için en az iki veya üç yıl harcadığı ve defalarca gelinlik değiştirdiği bir toplumda, on beş gün içinde planlanmamış bir düğün yapmak sapkınlık gibiydi.

Ines Ballestena zaten bir sapkın olarak bilinse de Carsel Escalante ile 'hayallerindeki' düğünü yapma şansına sahip oldu.

Spekülasyonlar, Ballestana Düşesi'nin kızına karşı duyduğu utançtan kaçınmak için tüm soyluları dışladığı ve Ines'in mümkün olduğu kadar az insan tarafından görülmesini istediği ve bunun Ines Ballestana'nın kapalı, kaba ve dışlayıcı kişiliğinin bir sonucu olabileceği yönündeydi.

Bunu çeşitli soğuk yorumlar izledi.

Ama en azından törene katılan çok az sayıdaki misafirden hiçbirinin aynı şekilde hissetmediği açıktı.

"..."

Ballestena Dükü'nün akşamın erken saatlerinde düzenlediği görkemli ziyafette Carsel masanın başına oturmuş dans edenlere bakıyordu.

Daha doğrusu, şu anda yanında oturması gereken geline bakıyordu.

Kardeşi Luciano ile dans eden Ines'in görüntüsü dans eden kadın ve erkeklerin arasında bir görünüp bir kayboluyor, Carsel'in bakışları da onunla birlikte hareket ediyordu.

Luciano'nun rehberliğindeki hareketleri su kadar pürüzsüzdü. Elbisenin etek kısmı açmış bir çiçek tomurcuğu gibi dalgalanıyordu ve misafirlerin dikkatini çekiyordu.

Luciano'nun yaptığı bir şakaya hafifçe gülümsediğini görmek bir an boğazının yanmasına neden oldu.

Onun gibi buradaki herkes de onu izliyordu ve içinde pek de hoş olmayan bir his belirdi.

Carsel bir bardak su alıp boğazından aşağı kaydırdı ama susuzluğu geçmiyordu.

Şarkı dayanılmaz derecede uzundu ve dans bir türlü bitmiyordu. Etrafında dönmeye devam eden kadın ve adamların arasında Ines'i gözden kaçırmamak için gözlerini kısarken dudakları düz bir çizgi halinde gerildi.

"Şarkı çok uzun değil mi?"

Şarkı çok uzun değil mi... Tam o anda yanından bir ses geldi ve Carsel kısa bir süre için bunu kendisinin söyleyip söylemediğini merak etti.

Ancak bu keyifli, tatlı, alçak notadan oluşan bir sesti.

Elbette Cassel'in duyduğu buydu.

"...Ihar."

Dante Ihar. O, dindarlığıyla ünlü Ihar Dükü'nün en büyük oğluydu. Geriye doğru taranan altın sarısı saçlara ve oldukça düzgün bir görünüme sahip olan bu asilzade, tıpkı babası gibi tutucu ve muhafazakâr bir üne sahipti ama kapalı kapılar ardında oldukça özgür ruhlu bir özel hayatı vardı.

Dük Ihar, sadece varlığıyla bile ortalığı karıştıracak kadar yakışıklı olan Carsel'in özel hayatının arkasına saklanıyordu... Bir ağacın sık dalları arasında saklanan bir kuş gibiydi. Asalak olarak yaşayan bir timsah kuşu gibiydi.

Mendoza'nın her yerinde gizli metresleri bulunan Dante Ihar'ın özel hayatının yanında Carsel'in yaşadıkları gülünç derecede masum kalırdı.

Ancak insanlar ona hiç aldırış etmediler ve nasıl yaşadığını fark etmediler. Fark edilmediği için de kimse tarafından eleştirilmedi.

Carsel, Ines'le birlikte Ballestena Dükü'nün evine döndükten sonra Ines ziyafet için giyinmek üzere üst kata çıkınca, Carsel de Ballestena Dükü'yle hiç bitmeyecekmiş gibi görünen bir süre yalnız kaldı.

Geçen yedikleri akşam yemeğinden farklı olarak Dük sakinleşmiş ve sesini bir an bile yükseltmeyerek ağırbaşlı bir tavır sergilemişti. Ama eleştirilerin sakin bir şekilde ortaya dökülmesi, sinirlenmesinden daha kötü bir işkenceydi.

Mesela Ines'in gelecekte Enrique Osorno ile evleneceğini ve ona seveceği bir torun vereceklerini düşünüyordu. Tek yeteneği tören alanlarında kendini sergilemek olan ve vücudunda kaslardan başka bir şey yokmuş gibi görünen birinin aksine, parlak bir beyni ve yüksek bir eğitimi vardı.

Veya, Leonardo Helves olabilirdi. Erkekler genellikle kadınlardan daha uzun yaşamazlardı, özellikle de Carsel gibi dışarılarda takılan ve sonunda kendilerini utandıran erkekler... Ines onun kadar genç biriyle evlenip patronluk taslayabilir ve istediği her şeyi yaptırabilirdi.

Veya Dante Ihar tam bu iş için biçilmiş kaftandı. Hem yakışıklı bir yüzü vardı hem de babası gibi 'dürüst ve temiz' bir özel hayat sürdürüyordu... Uzun zaman evli kalındığında biraz sıkıcı olsa bile asla yoldan sapmazdı...

Balestena Dükü, Carsel'i dünyanın her alanında diğerleriyle karşılaştırıp ezmeye çalışmak için böyle böyle evlenme çağındaki asil erkekleri tek tek saydı.

Ciddi ve makul bir tavırla, Ortega'daki on yedi ailenin hepsini sayıp paçavra damadının aksine, dünyada birçok mücevher gibi aday olduğunu anlatmaya çalıştı.

Kayınpederinin söylediklerine katılmasa da Carsel kendini nesneleştirme konusunda iyi olduğu için başkalarına da oldukça objektif bakıyordu.

Ne kadar kusurlu olursa olsun, Ines için ne kadar yetersiz olursa olsun, objektif olarak bakıldığında ondan daha iyisi yoktu. Eğer kendisi onun için yeterince iyi değilse, dünyada hiç kimse onun için yeterince iyi olamazdı. Objektif olarak gerçek buydu.

Carsel bu yargıya doğal görünen bir kibirle vardı ve bakışlarını Ines'ten güçlükle ayırarak Dante Ihar'a dikti.

Bu seçeneklerin arasında en şaşırtıcı olanı az önce kendisiyle konuşan Dante Ihar'dı.

Yakışıklı yüz mü? Gözlerinin, burnunun ve ağzının yerli yerinde olması dışında hiçbir özelliği olmayan, sıradan bir yüzü vardı.

Temiz bir özel hayat mı? Asla yoldan sapmaz mı..?

"Gergin görünüyorsun. Şarkının bir an önce bitmesini istemenin sebebi yanında kalmasını istemen mi, yoksa onun herkesin göz hapsinden kurtulmasını istemen mi bilemiyorum."

"Ne olduğu seni ilgilendirir mi?"

"Birileri bu gece bile tek gecelik bir ilişki yaşayacağına bahse girdiler. Şu an seni görüyor olsalardı kaybedecekleri parayı anlayıp çok pişman olurlardı."

“Bunlar bir düğünde duymak istenecek şeyler değil.”

"Bunu kendini kötü hissetmen için söylemiyorum. Sadece onların yanıldıklarını söylemek istiyorum.”

“...”

Dante Ihar omuzlarını silkti ve sinsice gülümsedi. Bu bir paçavranın gülümsemesiydi. Sadece bedeni değil, zihni de pislik doluydu.

Yorumlar

  1. Teşekkür ederim çeviri için her bölümü bekler oldum

    YanıtlaSil
  2. Yaaa admin hanım hızına yetişemiyorum artık😅😅 böyle devam please

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tahtaya mahtaya vuralım pleaseee aman nazar değmesin 😂😂

      Sil
    2. 🧿🧿🧿🧿🧿

      Sil

Yorum Gönder