This Marriage Is Bound To Sink Anyway 27. Bölüm (Türkçe Novel)


Bölüm 3. İhanet Etmeme Sözünün İhaneti

'Üzgünüm ama bensiz yaşayamazsın. Ines Balestena.'

Altı yaşındaki Ines'in yeni bir hayat için çığır açıcı planlar yapmasından on yedi yıl sonraydı.

Şimdi yirmi üç yaşında olan Ines Ballestena, takıntılı bir şekilde topuklarını yere vurdu.

Masanın arkasından derece huzurlu görünüyordu. Asil ve kararlı bir ifade, düzgün bir duruş, sakin gözler ve bir kitabın sayfalarını usulca çeviren bir el...

Eğer kitabın sayfasını çevirirken buruşturmasaydı, Ines sudaki bir kuğu kadar huzurlu görünecekti.

O anda odayı toplayan hizmetçiler aralıksız çatırtı sesinin kaynağını ararlarken, Ines'in elinde buruşuk bir kağıt parçasıyla donmuş olduğunu gördüklerinde birbirlerine tuhaf bakışlar attılar. Bunu hissetmesine rağmen ayakları durmadı ve takıntılı hareketlerine devam etti.

'Beni onlarca, yüzlerce kez öpeceksin ve binlerce kez vücudunu bana sunacaksın. Senden başka hiçbir kadına asla dokunmayacağım ve çocuk sahibi olduktan sonra da, ne olursa olsun, seni tatmin edeceğim ve senin de beni tatmin etmeni sağlayacağım.'

Ines o günü hatırladıkça daha da utanıyordu. Hatta utandığını söylemek hafif kalırdı.

En son bir erkek tarafından bu şekilde dokunulduğu zamanlar çok geçmişte kalmıştı ve yaşadığı şok tarif edilemezdi ama şu anda Ines'i gerçekten rahatsız eden şey Carsel'in ani öpücüğünü, ne zaman ve neyin tetiklediğini bilmemesiydi.

Ines, elinde tuttuğu kitabın sayfalarını yırtacakmış gibi çevirdikten sonra tedirgin bir şekilde yere koydu.

Kısa ama aşırı samimi öpücük biraz utanç vericiydi ama bunu nişanlısının içten bir selamı olarak görebilirdi. Ortega karmaşık bir yerdi ve bu, bir partide sadece bir anlığına flört etse bile herkesin açıkça yaptığı bir şeydi... Geleceğe yönelik bir görev duygusuyla yapmış olabilirdi.

Dizlerine saplanan çıplak arzu o kadar güçlüydü ki üstesinden gelmesi zordu. O büyük bedenine bakınca... Muhtemelen nereden başlayacağı ve gücünü nasıl kullanacağı konusunda kafası karışmıştı.

Ancak.

‘Senden başka hiçbir kadına parmağımın ucuyla bile dokunmayacağım.’

Başka bir kadına parmağının ucuyla bile dokunmayacak mı... Elleriyle dokunmak dışında her şeyi yapacağını söylemek istiyor olabilir miydi? Ines sanki gerçeği inkar ediyormuş gibi başka bir hipotez yarattı. Ama ellerini kullanmamak çok zordu, çok zahmetliydi... Öyleyse neden...?

Neden?

'Çocuk sahibi olduktan sonra da, ne olursa olsun, seni tatmin edeceğim ve senin de beni tatmin etmeni sağlayacağım.'

Soylu bir çiftin ilişkisinde çocukların önemli olmadığını söylemek mantıklı mıydı?

Ines'in bu hayatta kendisine izin verdiği tek evlilik içi seks, çocuk sahibi olmak amacıylaydı. Veya uzak aralıklarla bir kez düzenlenen bir etkinlik gibi bir şeydi... Bu da evlilik ilişkisinin tamamen ortadan kalkmadığının kanıtı olacaktı.

Boşanma durumunda, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediği şeklinde damgalanmasını önlemek için, çok isteksiz de olsa bunu eklemeye karar vermişti.

Balestena ailesinin avukatı, sürekli olarak sevişmeyi reddetmenin hem erkekler hem de kadınlar için bir suç nedeni olduğunu söylemişti. 'Boşanmaya neden olabilecek şeyler aldatma, sevişmeyi reddetme, şiddet, savurganlık diye devam ediyor... Aslında aldatmaktan ve sevişmeyi reddetmekten daha kolay boşanma sebebi yoktur...' Avukatın söyledikleri sürekli kulağında çınlıyordu.

On üç yaşındaki Ines'in, on yıl önce avukatın tavsiyesi üzerine daha detaylı olarak geliştirdiği planı bu şekildeydi.

Sadakatsizlik ve sevişmeyi reddetmek.

Elbette her ikisi de gelecekteki Carsel Escalante'nin yapması gereken şeylerdi, onun değil.

‘Bunların dışında bir şey yapmak mümkün değil.’

Şiddet... Carsel ona vursaydı sorun hemen çözülürdü ama o şiddet görmek istemiyordu. Hem Escalante'nin aile serveti hem de Ballestena'nın çeyizleri bu nedenle tüketilemeyecek kadar büyüktü.

Bu yüzden zor yolu seçmeye gerek yoktu. Kolay yoldan ilerleyebilirdi. Çapkın Carsel Escalante'nin yasak ilişki yaşaması kaçınılmazdı. Geçmiş yaşamında büyük bir zamparaydı. Söylentiler yaptıklarına kıyasla daha çok ses getirdiği için biraz haksızlık gibi hissedilebilirdi ama bu açıdan bakıldığında gerçekten büyük bir avantajdı...

Kötü alışkanlıklarını açıkça görmesine rağmen bu kadar özensiz bir adamı neden kocası olarak seçmişti? Bu, yakışıklı bir yüz için para ödemek anlamına geliyordu. Bu, evlense de hayatını evlenmemiş gibi yaşayabileceği anlamına gelir.

Bu hayatta Ines, gece gökyüzünde yıldızlar gibi parıldayan Mendoza'nın kadınları arasından yalnızca en güzel kadınları seçip onlarla tanışmasına olanak tanıdığı büyük muhakeme yeteneğine sahipti. Bu kesinlikle kendini küçümsemenin getirdiği bir alçakgönüllülük değildi, çok çalışmasının sonucuydu.

Uzun zamandır bu an için hazırlanıyordu.Üçüncü hayatında inzivaya çekilmekteki ısrarı büyük ölçüde önceki önceki sosyal hayatından bıkmış olmasından kaynaklanıyordu ancak diğer her şey dikkatli bir hesaplamanın ve titiz bir hazırlığın sonucuydu.

Örneğin on yedi yaşındayken, 'birisi ölmedikçe, manastıra girmedikçe veya delirmedikçe' hiçbir kadının giymeyeceği siyah ve koyu renkli kıyafetleri giymekte ısrar etmişti.

Mendoza toplumu, asil bir kadının siyah kıyafetler giymesi durumunda dünyanın sonunun geleceğini düşünüyordu. Ve Ines ortaya çıktığı anda dünyalarını paramparça etti.

Ayrıca saçları bir mürebbiye gibi sıkı bir şekilde topuz yapar ya da bir köylü kızı gibi modaya uygun olmayan bir şekilde örerdi. Hatta bazen elbisenin havasız hissini daha iyi ortaya çıkarmak için dümdüz siyah saçlarını açık bıraktığı da olurdu. Yıllar geçtikçe yöntemleri daha çeşitli ve sistematik bir hale geldi.

Ines gittiği her yerde bu görünümünü korudu. Aslında bu kötü bir fikir değildi. Aynadaki sade görünümüne baktığında bazen kendini abartılı bir şekilde süslediği, daha güzel bir görünüme sahip olduğu zamanları özlüyordu. Ama sonra o zamanlarda yaşadıklarını düşündüğünde bu özlem iz bırakmadan kayboluyordu. Makyaj masasının önünde geçirdiği uzun, sıkıcı saatler, yarım gününü mükemmel elbiseyi seçme endişesiyle geçirdiği günler...

O zamanlar ilk hayatı olduğu için fazla cahildi, bu yüzden tekrar hayata döndükten sonra o sıkıcı şeyleri tekrarlamak istemedi.

Artık dışarı çıkmadan önce elbise bile seçmiyordu. Hangisini seçerseniz seçsin, yine de siyahtı. Başka bir renk olduğunda da çok koyu lacivert, çok koyu kahverengi, çok koyu gri ve bazen de özel günlerin gösterişli rengi olarak siyaha yakın yeşil renkleri oluyordu. Şekil olarak da aynıydılar. Her biri yakasını boynuna kadar kapatıyor, tüm vücudunu sıkıca sarıyordu.

Tam on yedi yıl boyunca bu böyle devam etti. Hayatın parlak renklerden ibaret olduğunu düşündüğü yaşam tarzını terk etti, mümkün olduğu kadar herkese karşı düşmanca bir tavır takındı ve bunu büyük bir çabayla sürdürdü.

Altı aydan kısa bir süre içinde, asla gülümsemeyen yüzü soyluları rahatsız etti ve bir noktada Ines'e 'Balestena Kargası', 'Baktıkça kendini kötü hissettiren kadın', 'Şapelin rahibesi' denmeye başlandı.

İnsanlar ona her baktıklarında ne kadar çok neşesiz, sıkıcı olduğu hakkında fısıldaşıyorlardı. Belki de yakışıklı nişanlısına çok aşıktı ve ulaşılmaz aşktan ümidini kestiği için teselliyi dinde bulmuştu.

Ama Ines dünyanın ne dediğini umursamıyordu. Görkemli geçmiş hayatının tam tersi bir itibar kazandıkça, kendini ödüllendirilmiş hissediyordu. Carsel Escalante'nin önünden pejmürde görünmek kesin bir çözüm değildi. Sadece görsel yargısına güvenmesi yeterli değildi.

Dünyanın onun beynini yıkaması gerekiyordu. ‘Ines Balestena senin için yeterince iyi değil.’ demelilerdi. Bir an bile olsun ilgisini çekmemeliydi.

Ines Balestena karşı cinse çekici geldiğinin farkındaydı. Her ne kadar itici bir görünüm sergilemekte ısrar etse de, tam olarak saklanamayan çekiciliğini ne yapmalıydı? Makyajsız bile çok güzeldi ve koyu renk kapalı kıyafetleri güzelliği saklamaya yetmiyordu... Önceki hayatından miras kalan kibirle, sanki bunu doğalmış gibi düşünüyordu.

Carsel Escalante ne kadar iyi olursa olsun, bu sıkıcı derecede uzun ilişkide bir zaman gelecek ve ona aşık olacaktı.

Böyle bir şey olmamalıydı. Asla.

Kapalı kıyafetler. Kapalı insan ilişkileri. Kapalı gözler... Carsel Escalante'nin onu düşününce bile nefes alamayacak kadar kötü hissetmesi gerekiyordu. İlgisini çekmeden önce sıkılması sağlaması gerekiyordu. Şimdiye kadar bunu başarıyla yapmıştı.

Ines'ten korktuğu zamanlarda, ona birkaç yıl boyunca aşk mektupları ve her türlü hediyeyi göndermişti. Baskıdan bunalıp kaçana kadar bunu devam ettirmişti.

O dönemde Carsel sandığı kadar kolay kaçmamıştı ama bazı sonuçlara ulaşıldığı açıktı. Nihayetinde evlilikten korkmuş ve askeri akademiye kayıt olmuştu.

Ancak artık kaçınılmaz an gelmişti ve Carsel Escalante'nin 'ihmal ettiği' söylenen nişanlısı sonunda Escalante'lere taşınacaktı. Onun için korkulacak bir şey değildi.

Yine de ilk başta tabii ki endişelenecekti. Bu yüzden dizginleri önceden kendi isteğiyle gevşetti. Onu mümkün olduğu kadar suçluluk duygusundan uzak hissettirmeyi planladı. Evlenmek zorundaydılar ve sonrasında da bir ilişkisi olmalıydı.

Sonunda yıllarca ertelediği evliliği yapmak zorunda kalmak Carsel Escalante'nin üzerinde o kadar büyük bir stres yaratacaktı ki onu aldatması kaçınılmaz olacaktı. Yeni evlendikleri için görev gereği belirli tarihlerde ona sahip olurdu ama karısının sert ve ilgisiz tepkilerini, kasvetli kıyafetlerini ve asabi tavırlarını her gördüğünde yaşadığı hayal kırıklığını hafifletmek için başka ilişkiler de yaşardı. Rahatlamak için tekrar tekrar kaçamaklar yapardı.

Ines, evlenmeden önce söylediği 'istediğin gibi yaşa', 'sorun değil', 'önemli değil' gibi sözleri bir kenara atacak ve bir süre sonra tavrını değiştirecekti. Bu durumdan memnun olmadığını, davranışlarını fazla umursadığını söyleyip sorun çıkaracaktı. O zaman o kadar bunalmış hissedecekti ki kendini dışarı atacaktı.... Bu şekilde aldatmaya devam eder ve karısıyla belirli tarihlerde sevişmekten başka seçeneği kalmazsa, bin yıllık tutkusunun soğuduğunu hisseder ve sonunda bir çocukları olduğunda, kendini özgürleşmiş hisseder ve yine aldatırdı. 

İlgi talep etmekte isteksiz olduğu dönemlerde çocuğu ona karşı silah olarak kullanacaktı ve sorumluluk almasını isteyecekti.

O zaman yine bunalmış, nefes alamaz hissedecekti. Çocuk olduğunda özgürleşeceğini düşünerek yanıldığını anlayacaktı. Bir daha asla çocuk sahibi olmak istemeyecek ve o katı, depresif karısıyla bir daha asla birlikte olmamaya karar verecekti... Bu sıralarda da Ines ondan kendisiyle yatmasını isteyecekti, asıl mesele de buydu. Böylece onun tarafından reddedilecekti.

Nefret ettiğiniz, rahatsız olduğunuz eşinizin sizden sürekli onunla yatmanızı istemesi ne kadar korkunç olurdu? Bir zampara olmasına rağmen doğası gereği nazik biriydi ve birkaç kez kabul edebilirdi ama onun da sınırları vardı.

Bu yüzden muhtemelen stresten dolayı tekrar aldatırdı. Geri döndüğünde Ines yine onunla yatmak ister, Carsel yine reddeder, sonra stresten dolayı yine aldatırdı...

Reddedilmeler üst üste yığıldıkça ve tek gecelik ilişki yaşadığı kadınların isimleri arttıkça, Ortega'nın başarılı kadınlarından biri olacaktı.

Escalante Dükü ile birlikte yaşamayan Escalante Düşesi.

O kadar mükemmel, titiz bir plandı ki... Ta ki iki gün öncesine kadar...

'Bana vermeyi çok istediğin özgürlüğe ve mahremiyete ihtiyacım yok. Evliliklerde böyle bir şey olmadığını biliyorum.'

'...'

'Pisliğin teki olabilirim ama sandığından daha sadık biriyim Ines Ballestena.'

Bu, on yedi yıldır tek başıma ve kimseden destek almadan sürdürdüğü büyük planın çöktüğü andı.

‘Bu yüzden aileme asla ihanet etmem.’

Carsel ona ihanet etmeyeceğini söyleyerek beklentilerine ihanet etmişti.

Yorumlar

  1. Kocaman teşekkürlerr

    YanıtlaSil
  2. Sonunda baştaki kısma döndükkk. Devamını heyecanla bekliyorum. 😍 Ve bu kadar sık bölüm atan çevirmenimize teşekkür ediyorum 💗💗

    YanıtlaSil
  3. Gitti kızın yıllardır tasarladığı planlar 😅😅😅
    Devamını dört gözle bekliyorum. Çeviri için emeğinize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder