How to Get My Husband on My Side - 89.Bölüm (Türkçe Novel)

 


İşte böyle gitti…

Kocam ve abim, iki iyi arkadaş gibi balkonda birbirlerine bir şeyler fısıldadılar. Benim, Cesare'ye Elendale’yi gezdirmem konusunda eşlik etmeme karar verdiler.

Kibirli yüzleriyle birbirlerine yaklaşarak fısıldaşmalarını gördükçe öfkem yavaş yavaş kabarıyordu.

(Cesare) "Eşini bir süreliğine senden alıkoyduğum için üzgünüm kayınbiraderim. Bugünden başka vaktim olacağını sanmıyorum. Karşılığında, ikinizin de mutlu olması için özellikle dua edeceğim.”

(I) "Bu gerçekten işe yarıyor mu?"

(Cesare) “Bir bakıma oldukça mucizevi bir durum."

Bu harika. Şakalar yapılmaya başlandı. Gerçekten birbirleri için yaratılmışlar gibi görünüyorlardı.

Haklı değil miydim? Birbirlerine benzemiyorlar mıydı? Neden el ele tutuşup birbirleriyle evlenmiyorlardı?

Memnuniyetle kocamdan ayrılırdım.

Kendi kendime aptal olduğumu hissettiğim için sinirlendim. Şimdilik Cesare ile meseleye odaklanmaya karar verdim. Çünkü festivali görmek sadece bir bahaneydi. Maç başladıktan sonra ayıracak yeterli zamanım olmayacaktı. Bu yüzden maçtan önce görüşmek için bir bahane uyduracağını varsaydım. Bundan kaçamazdım. Çünkü benim de onunla görüşmem gerekiyordu. Cesare'nin oyunculuğuna kanan Izek için biraz karmaşık ve üzgün hissettim.

Neden üzüldüğümü bile bilmiyordum…

Gerçek kahraman o değil miydi? Ana karakterin böyle davranması doğru muydu?

(I) "Umarım eğleniyorsundur."

Bu elbiseyle gerçekten göze çarpıyordum. Önce üstümüzü değiştirmek için tapınağa uğramaya karar verdik. Ziyafet salonundan çıkıp Izek'in hazırladığı arabaya binmeden önce bir süre bekledik.

Dışarıdan bakıldığında tereddütlü görünen escort herhangi bir soru sormadı.

Güvensizce etrafıma bakınırken kayıtsız kahraman sakin görünüyordu.

(I) "Canavarlardan kurtulmamızın üzerinden uzun zaman geçti. Yani güvendesin.”

Konuşma tarzı kendinden emindi.

Festival öncesi canavarlardan kurtulması da önemli bir işti. Kutsal Keşişlerin altında ikinci sırada yer alan birçok Kardinal de Elendale'de toplandı. Bu yüzden çılgın canavarların ortaya çıkması pek mümkün değildi.

(I) "Sorun nedir?"

Ben ona öylece bakarken Izek başını eğdi.

Onun bu gereksiz güzel görüntüsü karşısında acı gözyaşlarımı yutmak zorunda kaldım.

Neden bu kadar güzel giyinmek zorundaydı?

(R) "Hiçbir şey, yakında döneceğim. Teşekkür ederim."

Sıkıca tutmama rağmen elinin benimkinden ayrılması bir şekilde üzücüydü.

Bundan sonra acıya katlanması gereken kişi ben olacaktım ama neden korkunç bir şey yapıyormuşum gibi hissediyordum?

Bana ilk kez Elendale’nin sokaklarını gezdirecek kişi o olmalıydı…

Onun için hiçbir şey ifade etmeyen bu tür şeylerin bana bir nefes gibi geldiğini nasıl anlatabilirdim?

* * *

(Cesare) "Çok şirin."

Tapınağa uğradık ve sokak festivaline varmadan önce kürek kemiği olan bir keşiş kıyafeti giydi.

Rehberimiz, yüzünü gizlemek için kocaman bir kukuletası olan ciddi görünüşlü bir keşişti.

Gerçek bir keşiş olup olmadığını anlayamadım.

O adamın Cesare'ın casuslarından biri olup olmadığını merak ediyordum. Cesare gürültülü sokakları izlerken garip hiçbir şey söylemedi.

(R) "Beni mi kastediyorsunuz?"

(Cesare) "Kocanı."

Cesare'nin avucu, neşeliymiş gibi davranırken nazikçe bileğimi sardı.

Canımı yakmak için yeterli değildi ama yine de sertti.

(Cesare) "Cahil bir Paladin'in bizi gözetlediğine inanamıyorum. Şaşırtıcı derecede dikkatsizler. Yoksa fark edeceğimi bildikleri halde mi bunu yapıyorlar?”

Alay etti. Mırıldanmaları yüzünden ensem üşüdü.

Gözetleme derken ne demek istedi? Bizi kim takip ediyordu?

Etrafa bakmanın faydasız olacağını bilerek şüpheci bir tonda cevap verdim.

(R) "Olamaz. Bunu kimse yapamaz. Hangi nedenle bizi takip etsinler? Belki de bizim gibi festivali izlemeye gelen biridir?”

(Cesare) "Hepsi düşman. Bunu unuttun mu?”

Bileğimi tutan eli daha da sıkılaştı. Bu sefer biraz acıttı.

(Cesare) "Ha? Benden başka kimseye güvenemezsin."

Bir uyarı gibi görünen kısık bir hırıltı ağrıyan bileğimin damarlarını bastırıyordu. Damarlarım nabız gibi atmaya devam etti.

Ben mahkumum… Ben mahkumum….

Bir süre kıvrandıktan sonra tekrar konuştum.

(R) "Elbette unutmadım. Abim, kocamla geçirdiği zamandan keyif alıyor gibi göründüğü için biraz kızmıştım.”

Bileğimi bıraktıktan sonra avucunu başımın üstüne koydu. Sonra aynı anda dudaklarından bir kahkaha çıktı. 

Ah!

(Cesare) “İnanılmazsın! Kıskandın mı?”

(R) "Sadece sizi uzun zamandır bu kadar mutlu görmemiştim."

(Cesare) "Seninle dalga geçmek eğlenceli. Sana böyle bakınca her daim göz hapsinde kalmış olmalısın.”

İmkansız gibi değildi. Bizi gizlice takip eden Paladin'in benimle bir ilgisi olup olmadığı konusunda hiçbir fikrim yoktu.

Izek ona bir şey mi sordu?

Veya bizden nefret edenlerin bir eylemi de olabilirdi.

Her iki durumda da, şaşırtıcı ve beklenmedik bir sorun değildi. Sürpriz olsaydı daha heyecanlı olurdu.

(R) "Ne zaman dışarı çıksam hep böyleyim. Evi özledim."

(Cesare) "Aslında seni geri götürecektim. Ama sen benim için işleri zorlaştırdın sevgili kız kardeşim."

Ne yapmaya çalışıyordu?

Cesare elimi tuttuğunda tekrar terledim. Yüzüne baktığımda nazik bir ifadesi vardı.

Koyu mavi gözleri haylaz bir kıvılcımla parladı.

(Cesare) "Önce onlardan kurtulalım."

Aramızda eğlenceli gizli bir oyun varmış gibi görünüyordu. Bir şekilde bipolar bozukluktan muzdarip olup olmadığını merak ediyordum.

* * *

(Cesare) “Bütün bunlar yağlı ve şekerle kaplı. Ölmek üzereymişim gibi hissediyorum.”

(R) "Nispeten soğuk bir ülke olduğuna göre böyle bir şeyler var. Bundan biraz içmek ister misin?”

Doğduğu günden itibaren lüks içinde büyüyen bir adam için bu caddeyi keşfederken zevk aldığını görmek beni şaşırttı.

Onu caydırıp caydırmama rağmen, Cesare yine de sanki Romagna’ya dönmüş gibi sokak tezgahlarına gelişigüzel bir şekilde dikizlemeye ve oradaki yiyeceklerin tadına bakmaya devam etti. Sonunda beğenmediğini söylerek mırıldandı. Böyle zamanlarda, doğumumuzun karmaşık bir bileşeni yokmuş gibi görünüyordu.

(Cesare) "Teşekkür ederim. Bu arada başkenti daha önce gezmemiş olman şaşırtıcı. Kuzeyde birdenbire ortaya çıkan canavarlar yok mu?”

Kuzeyde kalmanın ne gibi bir fark yarattığını açıkça bilmesine rağmen, bu tür konulardan bahsetmekte ne kadar da iyiydi.

Tatsız hissetsemde gülümsedim ve iç çekiyormuş gibi yaptım.

(R) "Pekala, bu Romagna Prensesi'nin kaderi. Dünyada başka kim sana etrafı böyle gösterebilir?”

(Cesare) "Yani? Bu bana geçmişi hatırlattı. O Noel zamanı."

Anlamlı bir şekilde parlayan gözlerimiz birbirine baktı.

O Noel zamanı ile ne demek istediği açıktı.

Bir yıl önceki Noel zamanı Cesare beni Santa Maria’ya götürmüştü. Sabahın erken saatlerinde geri döndüğümüzde bizi bekleyen babamla karşılaşmıştık. Genellikle Papa'nın ana hedefi baş belası Enzo'ydu. Bu yüzden o zamanlar gerçekten korkmuştum. Böyle bir manzaraya ilk defa şahit olmuştum.

Onları izlesem de izlemesem de, babamın sevgili ve mükemmel en büyük oğlunu, aşağılık annesiyle aynı kana sahip olduğu için böylesine uygunsuz bir hobisi olduğunu söyleyerek her türlü kaba hakaretleri etmişti. 

Babam şahsi olarak annesini ailemizin kütüğüne kaydettirmeyi seçmişti. Komik olan ise annesinin kanıyla ilgili yorumu dinleme zahmetine bile girmemiş olmasıydı. En azından benim bildiğim kadarı buydu.

Neden bu kadar tatsız anıları gündeme getirdi?

(R) "O zamanlar babamın sana vuracağından korkmuştum."

Ağzından bir kıkırdama çıktı. Neredeyse bir kıkırdama gibi geliyordu.

(Cesare) "Aslında ben de biraz korkmuştum. Ama babam bana asla vuramaz.”

Bu doğruydu. Çünkü babası onu seviyordu vs aynı zamanda en büyük oğlundan da korkuyordu. Nedeni onu zapt eden kutsal tarikatlara bağlı olmasıydı.

İlk bakışta baba-oğul ilişkileri iyi görünsede aslında çok karmaşıktı.

Bir süre etrafta dolaştık. Sohbetimiz bu şekilde devam etti.

Elendale'in sokak festivali, Romagna'dakiyle kıyaslanamazdı. Ama soğuk havayla iyi uyum sağlayan eşsiz kültürü nedeniyle kendine has bir tarzı vardı. Özellikle fıskiyenin yanında sergilenen buzdan heykel dekorasyonu o kadar sanatsaldı ki, görenlerin hayretle gözlerini açmasına neden oldu.

Yanımdaki Cesare olmasaydı bu manzaraların tadını rahatlıkla çıkarabilirdim. Ama ne gözüme çarpan ne de ilginç görünen şeyler umurumda değildi.

Zaman geçtikçe aramızdaki gerginlik daha da artıyordu.

Ve başının üzerine düşen ışık huzmesi sonunda alacakaranlığı andıran kırmızı renge dönüştü. Ellerimi bırakmadan sürekli yürüyen Cesare sonunda gökyüzüne bakıp mırıldandı.

(Cesare) "Pek eğleniyor gibi görünmüyorsun."

(R) "Ben mi? Ciddi değilsiniz değil mi?”

(Cesare) "Bence artık tapınağa geri dönmeliyiz."

Koyu mavi saçları gün batımının rengiyle renklenmişti. Tek kelime etmeden bana bakan mavi gözlerinde bir kırmızılık vardı.

Zamanı geldi.

Her seferinde beni kapı dışarı ederek gardımı düşürmeye çalışmak tuhaf bir alışkanlık değil miydi?

Sessizce ortalıkta dolaşan rehber, Cesare ile bakıştı.

Bir süre sonra daha önce yürüdüğümüz yola geri döndük. Tapınağa geri dönmeden önce mekanın önüne park etmiş olan bir arabaya bindik.

* * *

Tapınak… Belki de insanların çoğu Kraliyet Ziyafetine katıldığı için, her zamankinden daha sakin ve ürkütücü geliyordu.

Daha önce burada bıraktığım kıyafetlerimi giymek için keşişlerin hazırladığı odaya gidip aksesuarlarımı toplamamdan hemen önceydi.

Kapının hemen önünde bekleyen kapüşonunu sonuna kadar çekmiş kocaman bir adam kaba ve nahoş bir sesle söyledi.

"Majesteleri sizi orada bekliyor."

Bir süre önce sokak festivalinde bizim için rehber olarak görev yapan kişiydi.

İlk kez konuşuyordu. Söylediklerini bir kez duymuş olmama rağmen derin bir Güney yerli aksanı olduğunu hemen anladım.

Ellendale Tapınağı'ndaki Vatikan casuslarından biri olup olmadığı sonucuna varmak zordu.

Bir keşişe değil de bunun yerine Kuzey'e yeni gelmiş birine benziyordu.

Yorumlar

  1. Gerim gerim gerildim valla bişey olacak diye 😮‍💨

    YanıtlaSil
  2. Yeni bölümmmmmmmm ne zaman gelir ? ( İngilizcesi 123. Bölüme kadar vardı hepsini okudum ama 124. Bölüm ve sonrasını hiç bir sitede bulamadım. Ücretsiz İngilizce devamını okuyabileceğim bir site var mı ? Bilen varsa yazabilir mi? Ve birde sevgili çevirmenim sizde 123. Bölüme gelince artık bölüm atmayı bırakacak misiniz? Çünkü ben hiç bir yerde bulamadım devamını İngilizce olarak 🙁)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder