Finding Camellia - 128. Bölüm (Türkçe Novel) (Final)


Mevsimler gelip geçti, kışlar eriyip baharlara dönüştü. Dördüncü bahar başladığında ve bahçeler hala kıştan kalanları tutarken, kuru bahçede iki çift ayak izi belirdi.

"Beni takip etmeyi bırakın Sör Calix." diye uyardı Jessica anlamlı bir şekilde.

"Babam geri geldi, biliyorsunuz." Calix gülümseyerek Jessica'yı takip etmeye devam etti. "Egzotik bir meyve getirdi ve onu önce size vermek istedim leydim."

Jessica, bir görevlinin onun için getirdiği tatlı meyveyi hatırlayarak kaşlarını çattı. "Hepimiz getirdiğiniz meyveden birer parça yedik, sör. Bu yüzden gelecekte lütfen önceden haber vermeksizin beni ziyaret etmekten kaçının."

"Ama özrümü henüz kabul etmediniz leydim. Affınıza sığınıyorum."

"Daha önce de söyledim, sizi affettim. Üç yıl önce ne olduğunu hatırlamıyorum, hepsi geçmişte kaldı. Ayrıca bir hafta sonra Gaior'a gidiyorum. O yüzden gelseniz bile artık burada olmayacağım."

Duydukları karşısında yüzü bembeyaz oldu. Jessica reverans yaptı ama arkasını dönerken ona bakmayı unutmadı.

Calix uzanıp bileğini kavradı ve sanki yanmış gibi hemen bıraktı. "Ü-üzgünüm. Ama neden aniden Gaior'a gidiyorsunuz?"

Jessica, elinin birkaç dakika önce bulunduğu bileğine baktı. "Neden bilmek istiyorsun?"

Calix, Ihar Malikanesi'ni ziyaret etmeye başladığında Jessica'dan özür dilemek istediğini söyledi. Ancak sonraki ziyaretlerinin daha az net bir amacı vardı. Jessica onu gerçekten anlayamıyordu. Onun peşinden dolaşıyor, onu her gördüğünde yüzü kızarıyordu. Bazen ona baktığında çok kırgın görünüyordu.

'Bana karşı çok acımasızsın. Bana tasma taktın ve benimle oynuyorsun.'

Onun sözlerinden hiçbir şey anlamamıştı. Ona "leydim" demeyi bile ihmal etmişti, bu da Jessica'nın ondan daha çok nefret etmesine neden oluyordu.

"Ben de Gaior'a gideceğim."

Jessica şaşkın görünüyordu. "Bu size kalmış, Sör Calix."

"Hayır! Sizinle gelmek istiyorum. Ben de orada okumak istiyorum."

"Neden benimle gelmek istiyorsunuz? Sizin eğitiminizden sorumlu değilim."

"Jessica, benim babam bir kont. Bunun bir dükle kıyaslandığında hiçbir şey olmadığını biliyorum ama yurt dışında okumak için yeterince param var!"

Jessica şimdi daha da kafası karışmış görünüyordu. "Öyleyse git yurt dışında oku. O zaman benimle gelmene gerek yok."

"Aman Tanrım." diye inledi Calix saçını çekerek.

Jessica, zamanını burada Calix'le harcamaktansa Cahrem'le oynamanın çok daha iyi olacağına karar vermeden önce onu birkaç saniye izledi.

"Şimdi, o zaman. İzin verirsen." Arkasını döndü ve arkasında telaşlı bir Calix bırakarak malikaneye doğru yöneldi.

İnsanlar ondan Del Casa'nın güneş ışığı olarak bahsediyordu, ancak Jessica aynı fikirde değildi. Onun gözünde babası kadar güzel ve ışıltılı kimse yoktu ve annesi de hayatında gördüğü en güzel kadındı. Merdivenleri koşarak Cahrem'in odasına çıkarken kendi kendine başını salladı, Charem oyuncak blokları diziyordu ki odaya kız kardeşinin girdiğini fark etti.

Öfkeli bir sesle başını çevirmeden önce ona baktı.

"Cahrem ben buradayım. Neden üzgünsün?"

Jessica dadıya yerinde kalmasını işaret etti ve erkek kardeşine sarılarak onu kucağında zıplattı. Yaşına göre biraz küçüktü ama yanakları hala bir bebeğinki gibi tombuldu. Hiç dört yaşında bir çocuğa benzemiyordu.

"Vay Cahrem! İnşaat konusunda yeteneklisin değil mi? Bu harika!" yanaklarından öperek konuştu.

"Gitme." 

"Hmm?"

"Gitme, Jessie."

Jessica dudağını ısırdı. Cahrem, onun ayrılacağını duymuş gibiydi. Onun somurtkan dudaklarından öptü ve sıkıca sarıldı. Cahrem tombul elleriyle gömleğinin arkasını kavradı.

"Sen farkına varmadan geri geleceğim."

"Yalancı!"

"Hayır, ciddiyim."

Cahrem, yaşlarla ıslanmış gözleri ile yüzünü ovuşturdu. İki kardeş birbirlerine sarılırken görevliler sevgiyle baktılar.

"Öyleyse ağlama, tamam mı? Bunun yerine bloklarla oynayalım."


*****


"Hayır!" Camellia kızarmış gözlerle cıyakladı.

"Jessica'nın istediği bu, Lia. Onu üç yıldan fazla göndermeyi düşünmüyorum. Laura onunla olacak ve sen de ziyaret edebilirsin." diye teselli etti Claude.

"Yine de! Neden yapayım? Ian neden..."

"Gaior kültürü bizimkinden çok farklı. Bunu biliyorsun. Gelecekte Tarafsız Bölge'nin hükümdarı olacaksa, Jessica'nın onların yöntemlerini öğrenmesi çok önemli."

"O daha bir çocuk." dedi Lia inatla.

"Tanıştığımızda seni de o yaştaydın. O zamanlar daha on bir yaşında bir çocuktun, ama yaşının ötesinde bilgeydin. Jessica tıpkı senin gibi, hatta daha fazlası."

"Ama o zamanlar hiçbir şey bilmiyordum. Jessica için her şeyi yapabilirim..."

Camellia, çocukları söz konusu olduğunda diğer ebeveynler gibiydi, onlardan ayrılmaktan korkuyor ve endişeleniyordu. Claude yumuşak bir gülümsemeyle alnını öptü.

Bu kadar zaman geçti mi? Çocuğumuz şimdi aşık olduğumuz yaşta.

Kollarındaki Camellia'ya baktı, o kadar zaman geçmiş olmasına rağmen Lia'nın ne kadar aynı kaldığına şaşırdı- tıpkı Lia'nın ondan bir elbiseyle kaçtığı ya da hislerinden emin olamadığı için onun yüzünden uykularının kaçtığı zamanki gibiydi.

Claude kanepeye yaslanarak onu kucağına çekti. Elini geceliğinin içine sokup yumuşak kıvrımlarını okşadı. Eli kalçasını okşadığında, Lia'nın gözleri burnunu çekerken genişledi. Lia'nın kasıtlı olarak baştan çıkarıcı veya şehvetli davrandığını göreceğini düşünmüyordu. Önemli olduğundan değil - Camellia'yı olduğu gibi seviyordu.

Elbisesinin düğmelerini birer birer açarak bacaklarının üstüne binecek şekilde onu hareket ettirdi. Lia'nın gözleri yana doğru kayarken onun telaşlı ifadesinden zevk aldı.

"Neden çocuk bakımını bir süreliğine vaftiz babasına bırakıp birlikte biraz eğlenmiyoruz, hmm? Üçüncü bir çocuk istemiyorum ama sana ihtiyacım var Camellia."

"Bana her gün sahipsin." diye tısladı Lia. "Sen doyumsuzsun!"

"Bunu kabul etmeliyim." diye alay etti, göğsünü o kadar sert ısırdı ki nefesi boğazında kaldı.

"Sana doyamıyorum."

Ian Sergio, Del Casa'ya üç yıl sonra ilk kez harika bir ruh hali içinde girdi. Gaior'daki eğitimine başlamak üzere Jessica'yı almak için oradaydı. Minik takımının içinde gösterişli görünen Cahrem görüş alanına girince koşmaya başladı. Ancak Cahrem arkasını döndü ve Jessica'nın eteğini kavradı, çenesi güçlükle tuttuğu gözyaşlarından titriyordu.

Jessica onu kaldırıp kalçasına oturttu. Artık bu şekilde kucaklanamayacak kadar iriydi ama onun sarılması sihir gibiydi. Jessica saçlarını sevgiyle geriye atıp yanağını öptüğünde Cahrem ağlamayı hemen kesti.

"Bir seferde sadece on gece gideceğim. On gecede bir görüşürüz. Tamam mı?"

Cahrem, başını sallayarak somurttu. Dökülmemiş gözyaşlarından gözleri kızarmış olan Camellia, Jessica'nın gözleriyle buluşmak için çömeldi. "Annene de sarıl sevgilim. On gece kızımdan ayrı kalacağım için ben de üzgünüm."

"Ben de seni özleyeceğim anne."

Üçü birbirine sarılarak ağlamaya başladı. Tüm görevliler, Ihar Malikanesi'ne felaket getiren suçlu Ian'a baktı. Ama Ian istifini bozmadı.

Claude kollarını göğsünde kavuşturarak ona yaklaştı. "Tarafsız Bölge'de Alexander Dunhill'e dikkat edin." diye fısıldadı. "Jessica'ya bakışından hoşlanmadım."

"Bu konuda söyleyecek bir şeyim varsa, vaftiz kızımın olduğu tarafa bile bakamayacak. Ben daha çok Calix için endişeleniyorum. Akademi'den Gaior'a öğrenci değişim programı için başvurdu. Fazla belli değil mi?"

"Birbiri ardına sıkıntı."

"Ben de tam olarak böyle düşünüyorum."

Biri karısına ve kızına, diğeri ilk aşkına ve vaftiz kızına bakarken iki adam derin bir iç çekti. Camellia, Jessica'nın yüzünü bir mendille sildikten sonra nihayet ayağa kalktı ve adamların yanına gitti. Sırıtan Ian'a dik dik bakarak kendi gözlerine hafifçe dokundu.

"Jessica'yı tek başına gönderemem, bu yüzden ona eşlik etmesi için bir muhafız ve öğretmen ayarladım. O, Edith'in yeğeni ve bu yılki öğretmenlik sertifikası sınavını geçti." dedi Lia, Pipi'ye işaret ederek.

Pipi kapıyı açarak kibirli bir ifadeye sahip olan genç bir kadını ortaya çıkardı. Ian, sade bir kıyafet giyen, siyah saçları sırtından aşağı dökülen ve kalın çerçeveli bir gözlük takan yabancıya gözlerini kıstı.

Jessica'ya gülümseyerek, "Rosé Summerstein." dedi.

Ian'a baktı ve soğuk bir ifadeyle kendini yeniden tanıttı. İfadesi korkudan değil, ilgisizlikten kaynaklanıyordu. Onu bir rahatsızlık olarak görüyordu ve bu, onunla göz teması kurmayı reddetmesiyle daha da belirgin hale geliyordu.

"Ona güvenebilir miyim?" Ian, Camellia'ya sordu.

Ama o cevap veremeden Claude, Ian'ı yakasından tuttu. Ian kaşlarını kaldırarak ona bakmak için döndü.

"Evet, güvenebilirsin. Güvenemeyeceğim kişi sensin. Jessica'ma gerçekten bakabilir misin?" 

"Bu tür bir güvensizliğin gerçekten kökünden sökülmesi gerekiyor." Ian içini çekti. "Sana göstereceğim."

Ona bir böcekten farkı yokmuş gibi bakan Rosé ile yeniden göz göze geldi. Gözleri simsiyahtı; gözlük takmasının nedeninin bu olup olmadığını merak etti.

Sonra elini uzattı, şimdilik ondan uzak durmaya dikkat etmesine gerek yoktu. "Memnuniyetle. Ian Sergio."

Rosé bir an eline baktı, sonra Jessica'yı kollarının arasına almak için eğildi. "Üzgünüm, Jessica'yı tutuyorum." dedi gülümseyerek, sonra yanından geçti. "Gidelim mi?

Jessica el salladı, kolunu Rosé'nin boynuna doladı. Camellia yine mendiliyle gözlerini sildi. Claude, ağlayan Cahrem'i kollarında zıplatırken beti benzi attı.

Del Casa'da yine sakin, kaotik bir gündü. 


Finding Camellia'yı okuduğunuz için teşekkür ederiz..


Ç.N: Ve bu tatlış mı tatlış, içimizi ısıtan, sevgili dolu serimizin de sonuna geldik. Novelimizi sonuna kadar okuyan, yorumlarıyla bizleri destekleyen tüm baldan tatlı okuyucularımıza teşekkür ederiz. Yeni serilerde görüşmek üzere muckkksss 

Yorumlar

  1. harika bir noveldi.ellerine sağlık❤❤

    YanıtlaSil
  2. Neler neler yaşadık ama mutlu sona ulaştık şükür. 🥲 Ian da sonunda birini bulacak gibi görünüyor ve Lia ya benzemeyen biri olleyyyy.

    Çok güzel bir noveldi, her şey o kadar tadındaydı ki hiçbir şeyin eksikliğini hissetmedim okurken ya da fazlalığıdır. Sevgili Özge'ye de çoook teşekkürler. 💗

    YanıtlaSil
  3. Elinize emeğinize sağlık, çok cok güzeldi 😍

    YanıtlaSil
  4. Emeğine sağlık çevirmenim çok teşekkürler harikasın

    YanıtlaSil

  5. Cok keyifli bir noveldi,ellerine sağlık özge 🥰
    Yeni novellerde buluşmak dileğiyle

    YanıtlaSil

Yorum Gönder