How to Get My Husband on My Side - 53.Bölüm (Türkçe Novel)

how to get to my husband un my side novel - chapter 53

Duyduklarımdan şüphe etmeye dahi fırsat bulamadan, kocamın korkunç tutuşuyla doğruca dans salonuna ilerledim.

Ne yapacağını bilemeden geriye bakan gözlerim kocamın üç arkadaşının şaşkın gözleriyle buluştu.

Hey, öyle değil.

(R)"Biliyorsun, şu anda ben gerçekten..."

(I)"Birden utangaç mı hissettin?  Diğerlerinin devam edebilmesi için önce bizim dans etmememiz gerekiyor.”

Haklısın ama!  Benimle bu şekilde dans etmen mantıklı mı? Bu kıyafetle! Bu gösterişli kıyafetle! Kimi baştan çıkarmaya çalışıyorsun?!!!

"Öyle değil. Her şey rüya gibi."

Şu anda gülmüyorum. Lütfen biri bana ölüm bayrağımı sallamadığımı söylesin.

Hatırladığım kadarıyla, orijinal hikayede Izek, benimle veya başka biriyle dans etmeyen, eski kafalı bir adamdı.  Böyle beklenmedik davranışı karşısında nasıl olur da şüphelenmem?

Sen de kimsin?  Izek'in suikastçısı mısın?

Şaşkınlığımı gizlemeye çalışırken birlikte dans pistine vardığımızda kalabalığın tepkisi ikiye bölündü.

Şok ve çılgınlık.

"Ne, Izek dans mı ediyor?  O nerede? Hangi cehennemde o!?”

"Umarım karısının ayağına basar ve rezil olur!"

"Düş ve bacağını kır!"

Kocamın paladinlerle olan ilişkini görmek beni çok heyecanlandırdı. Hayatını nasıl yaşadın?

Kaostan kaçmaya çalışan benim aksine, bundan sorumlu olan adam, gökyüzünün altında utanmadan durdu.

Ana karakter böyle miydi?  

Ne kadar da her şeyi biliyordu.

(I)"Heyecanla önerdiğin için hoşuna gideceğini düşünmüştüm. Ama aniden benimle dans etmek istemiyor gibi görünüyorsun?"

(R)"B-Böyle söyleme. Sadece biraz gerginim. Çünkü çok uzun zaman oldu.”

Kalbim çok hızlı atıyordu.

Sakinleşelim. 

Ben bir kuklaydım. 

Sadece dans eden bir kukla.  

Her zaman olduğu gibi...

(I)"Romagna'da popüler olan bir dans var mı?"

(R)"Var, ama belki biraz..."

(I)"Öyleyse tamam.  Bana yol gösterebilirsin.”

Ne?  Yol göstermek mi? Hayır...

Buradaki soyluların düşündüğü en önemli şeydi.

Kısa topuklu ayakkabı giydiğim için mutluydum.

Müzisyenlerin çaldığı neşeli bir vals, kasvetli bir melodiyle dramatik bir şekilde yayıldı.

Bana neden Kıyamet Günü'nde ki Requiem'ı hatırlatı.

Haha, önümde yarı çıplak, suikastçı görünümlü bir canavar var... O metal ayağına  basarsam kendi ayağımı kırabilirim.

Ben dans eden bir kuklayım...

Suikastçımın merhametini kazanmak için ilginç bir dans hareketi göstermem gerekiyor.

Fikre odaklanmaya çalışarak kendimi akan melodiye bıraktım.

Başlangıçta birbirine yakın olunması gereken bir danstı. Bu yüzden karın kasları ve zar zor ortaya çıkan çıplak göğsü beni öldürüyordu.

Beni baştan çıkarmaya çalışmaktan vazgeç!  Bu taş heykel neden bu kadar düşüncesiz?

(I)"…İlginç."

Dansa kıyasla onun daha ilginç olduğunu düşündüm. Gerginliğimin azaldığını hissettiğim için başımı hafifçe kaldırdığımda onunla göz teması kurdum.

Avizenin altındaki güzel parlak kırmızı gözler!

Çok gizemliydi.  Önceki hayatımda mücevherlere benzeyen çok güzel gözler gördüm. Ama bu set kadar güzel ve ürkütücü gözlerle karşılaştığımı hiç hatırlamıyordum.

(R) "Beni çok iyi takip ediyorsun.  Her şey mükemmel!"

(I) "Çok garip."

Hiç de garip değildi.  Beni takip etmekte neden bu kadar iyiydi?

Tabii ki, ayağıma basmasından çok daha iyiydi ama en son dans etmesinden bu yana gerçekten uzun zaman geçmiş miydi?

Geçen sefer yaptığımız şeyle ilgili perde arkasında gizli bir hikaye olduğunu hissetmiştim.

Yani aslında, o bir münzevi gibi davranan bir liberaldi.

Vuruş hızlandıkça, uzaktaki bedenlerimiz yakınlaştı.

Ellerimden birini tutarken beni kendine çevirdi ve neredeyse kucağına düşmeme izin verdi.

Kalın kasları... Bu dansın bir parçasıydı, art niyet yoktu!

Bir sonraki hamle en zoruydu.  Bu kısımda tek başıma dans etme zamanım gelmişti. Ayaklarım güvende olacaktı.

Kocamın elini tamamen bıraktım. Topuklarımı kaldırdım. Kollarımı hafif geriye kavuşturup hızlıca onun etrafında döndüm.

Önceki hayatımda bale öğrendiğim için şanslıydım. Yoksa bunu nasıl icra edeceğimi bilemezdim.

Bu dans ''Kelebekler ve Çiçekler'' in dansıydı.

Böylesine büyük bir dansı kim popüler yaptıysa güney halkının dargınlığını alırdı.

Her neyse, en azından dans ederken sadece güzel müzikler duyabiliyorum.  Mırıldanma, hatta nefes alma sesi bile yok gibiydi.

Dönerken beni yakalamaya çalışan Izek'in gözlerine karşı genişçe gülümsedim.

Kocam sen bir çiçeksin! Sen!  Sen, canavar benzeri suikastçı!

Ve ben bir kelebeğim. Merhametini kazanmak için tüm vücudumu kullanıyorum...


Zirve sona erdiğinde aynı anda döndüm ve bir kelebek gibi kollarına düştüm.

Üst bedenim geriye doğru yaslandı ve güçlü tutuşu hızla ince belimi destekledi…. Mükemmeldi! Dolandırıcı olmadığına göre kesinlikle yetenekliydi, değil mi?

İster heyecandan, ister müzikten olsun, bana bakan kırmızı gözleri beni cezbediyor gibiydi. İçlerine çekildiğimi hissettim. Gözlerimi başka tarafa çevirmek neredeyse imkansızdı.

Neden bana öyle bakıyor?...

Tam o sırada, birinin ıslık çalması ve bağırmasıyla muhteşem bir alkış koptu.


Vücudum düzeldi. Zihnim orijinal haline geri döndü. Beklenmedik bir şekilde gelen yüksek alkışlar karşısında biraz daha rahatlamış hissettim. Burada bir ''Coda'' bitişi olması gerekiyordu. Ama kimin umurundaydı. 

***

(Ç.N. Coda: Kuyruk demektir. Bir bale temsilinin sonunda herkesin kuyruğa girip’ svrayla yürümesi veya hareketlerini son kez yapmasıdır. -Bale sözlük teriminden alıntıdır-)

***

Dans etmeyeli uzun zaman olduğu için nefes nefese kalmıştım.

Geri çekildim, eteğimi hafifçe tuttum ve eğildim.

Izek de kusursuz bir nezaketle selamladı.  O kadar kibar ve disiplinli görünüyordu ki, suikastçıyı etkilemeyi başardığımı hissettim.

(I) "Hoşuna gitti mi?"

(R) “…Güney dansları zordur.”

Evet, ama neden umursuyorsun ki?  Sen inatçı bir adamsın!  Bana o tuhaf bakışını atma! Ahh, neredeyse etkilendiğini düşünerek onu yanlış anlayacağım.

Müzik yeniden akmaya başladığında diğer çiftler de dansa katılmaya başladı.

Tekrar elini tuttu ve beni içkilere doğru sürükledi. Resim böyle görünüyordu.

(Andy) "Hoş geldiniz!  Bunu sizin için hazırladım!”

Bu da neydi?! Beni korkuttu!

Tepsiyle bir bardak meyve suyu tutan Andymion önümüzü kesti.  Kehribar rengi gözleri bugün özellikle parlıyordu.

Izek de şaşkın görünüyordu.

Andymion konuştu, "Ne harika..."

(I)"Sus!"

(Andy) "Evet, ama Lordum, o dans sadece..."

(I)"Yeter."

(Andy) “Bir bahar perisine benziyordu…”

(I) "Kaybol."

(Andy) "Ama hayatımda ilk kez böyle etkileyici bir manzara izledim..."

Andymion'a ne kadar çok bakarsam bakıyım hikayede onun ne kadar zor biri olduğunu düşünüyorum...

Kocamın onu burada döveceğinden biraz endişelensem de neyse ki bu olmadı.

(I) "Bir saniye burada bekle!"

Andymion'u ensesinden tutup dışarı atmak üzere olan Izek, bunu söyleyerek aniden yanımdan ayrıldı.

Ne olduğunu anlamak için arkamı döndüğümde direk gibi heybetiyle duran kayınpederim merdivenlerden iniyordu.

****

Ç.N. Ne kadar güzel bir bölümdü 😇 Bu tarz bölümleri çevirirken daha da zevk alıyorum 😍 Umarım sizde keyifle okursunuz 💓 Bu arada hikayenin bazı kısımlarında çevreden gelen fısıldaşmalar oluyor kime ait olduğu belli olmadığı için bende belirtemiyorum😇 Ayrıca bazı güzel sahneleri gerçekten görmenizi istediğim için arada görsellerle destekleyeceğim😚 Bir sonraki bölümde görüşmek üzere tatlı okuyucularımız sevgiyle kalın 😻😍😘💘💘💘

Yorumlar

  1. Ellerine sağlık 🥰🥰

    YanıtlaSil
  2. Sabırsızlıkla bekliyordum 🥰🥰

    YanıtlaSil
  3. Çok bekletme bizi tatlı çevirmenim

    YanıtlaSil
  4. Lütfen biri bana ölüm bayrağımı sallamadığımı söylesin.🤣🤣🤣Bu replikte koptum ya Ruby çok tatlı 🥰 sevgilim çevirmenim bölüm dediğiniz gibi çok keyifliydi ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Eline emeğine sağlık çevirmenim okurken bizde çok keyif aldık.

    Ama bunlar ne zaman daha da yakınlaşacaklar merak etmiyor değilim. 🤭

    YanıtlaSil
  6. Çeviri için teşekkürler emeğinize sağlık ayrıca resimlerle desteklediğiniz için de tekrar tekrar teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  7. Yaaa şu andy ne çekiyor izekten kskakks Ruby gerçekten te peri gibiydi izek düşmeseydi robot derdim..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder