MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 121. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)


Kızardı. Bunu doğrudan Riftan'ın ağzından duyunca, davranışlarının biraz çocukça olduğunu hissetti. Utanan Max dudağını ısırdı ve sonra kederli bir sesle söyledi.

“İ-istediğim… bu d-değildi.”

Riftan'ın bocaladığını hissedebiliyordu. Max onun ifadesini dikkatle inceledi ve dikkatle ekledi.

“İstediğim şey... sen ve ben, daha önce olduğumuz şeye geri dönelim.”

Üzerlerine ağır bir sessizlik çöktü. Max ışığın altında altın rengi parıldayan suya baktı ve yavaşça başını kaldırdı. Riftan bir kolunu küvetin duvarına dayamıştı ve karanlığın çöktüğü pencereden dışarı bakıyordu. Durgun görünüşü karşısında kalbi sıkıştı.

‘Hala öngörülemeyen bir yabancı gibi görünüyor.’ Baygın gözlerle uzak bir yere bakıyordu, az önce gösterdiği tüm tutku dağılmıştı. Kendi düşüncelerine bu kadar dalmış olduğu için görünüşü aşırı derecede soğumuştu.

Aniden bir öfke dalgası hissetti. Kalbini anlamak için böyle bir davranışta bulunsa da mesafesini korudu. ‘Beni böylesine savunmasız ve çırılçıplak köşeye sıkıştırmış olmasına rağmen perdenin arkasından her şeyi benden saklamaya devam ediyor.’

Bacakları titremeseydi, koşar adım odadan çıkmak için küvetten kalkardı. Sessizliği uzadıkça üzüntüsü daha da arttı. Max dudaklarını büzdü ve sudan dışarı çıkan dizlerine baktı. Sonra ona bir şey söylemek için tekrar başını kaldırdığında, ölüm sessizliğinde olan Riftan birden ağzını açıp konuşmaya başladı.

“Sen gittikten sonraki ilk birkaç hafta… o kadar kötüydü ki gözlerimi açamadım bile. O zamanlar beni öyle görmemiş olman büyük şans.”

Max'in tüm vücudu sertleşti. Gözlerini pencereye dikmiş sakince konuşmaya devam etti.

“Sonunda kendime gelebildiğimde, çalışmaya o kadar odaklanmıştım ki, sanki bir ruh tarafından ele geçirilmiş gibi görünüyordum. Hiçbir şey düşünmemek için bedenimin sınırlarını zorlamam gerekiyordu ama yine de zar zor uyuyabiliyordum. Daha sonra zaman biraz geçti... ve bir şekilde hissizleştim. Kulağa tuhaf gelse de hiçbir şey hissetmiyordum.” Dudaklarında acı bir gülümseme belirip soldu. “O zamanlar ben… belki bir daha asla geri dönmezsin diye düşünüyordum.”

Max'in gözleri şokla açıldı. Riftan ona bakmak için zorlukla döndü.

“Anatol'da bir yıldan biraz fazla kaldın. Aslında, kalemde hiç bu kadar uzun kalmamıştım. Benden ve Calypse Kalesi’nden çok daha fazla seveceğin insanları ve yerleri bulabileceğini düşünmek işkence gibiydi. Ve yüz kat daha pişman oldum. Sonunda gerçeği kabul etmeye karar verdiğimde…”

Sesi biraz çatladı ve devam etti. “Mektubun bana ulaştı.”

Max, sıcak ve buharlı suda bile vücudunun her yerindeki tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Boğazında garip bir yumru varmış gibi hissetti. Riftan elini o kadar yavaş kaldırdı ki kendini rahatsız hissetti ve uzun, nasırlı parmaklarıyla kulak memesini okşadı.

“Cümle cümle, harf harf... Sanki her kelimesini elime alıyormuş gibi tekrar tekrar okudum ve okudum. Sen gittikten iki mevsim sonra, zar zor elde ettiğim istikrarın alaşağı edildiğini hissettim. Sanki bir baraj çöküyordu. Sonra ben… iyi olmadığımı fark ettim, tek yaptığım bir ceset gibi çürümekti.”

Zorluk çekmeden devam eden kuru ses kulak zarlarını tırmalıyor gibiydi. Riftan onu çekti ve göğsüne sıkıca bastırdı. Sonra onu sakinleştirmek istercesine sert sırtını okşadı ve bir elini suda yarı yüzen göğsüne doladı. Kulağına doğru ıslak bir iç çekiş döküldü.

“Ne kadar acınası hissettim biliyor musun? Deliriyordum çünkü sana sarılmak istiyordum ama sen orada değildin. Birkaç yaprak kağıttan başka bir şeyim yoktu.”

“Ri-Riftan…”

Sert avuçları, bütün gün ısırılmaktan ve emilmekten şişmiş meme uçlarını acıyla ovuşturdu. Riftan eğildi ve dudaklarını hafifçe onun yanağına koydu, sonra onları geri çekti. Ama o şefkatli öpücüğün aksine kulaklarına dökülen ses kasvetliydi.

“Her mevsimde senden sadece bir mektup susuzluğumu giderebildi. Kuruyan boğazım o küçük damlanın dilimin ucuna düşmesini özlemle bekliyordu… Sonradan bana hiç mektup göndermesen daha bile iyi olacağını düşündüm.”

Max'in vücudu darbenin etkisiyle kaskatı kesildi. Ne diyeceğini bilemeyen Riftan, dudağını ısırdı ve çenesini kaldırıp gözyaşlarıyla dolmuş yüzüne baktı. Aniden, pürüzsüz alnında bir çatlak oluştu.

“Sonra mektubun gerçekten gelmeyince… böyle düşündüğüm için kendimi parçalamak istedim.”

“…..”

“Üç korkunç yıl.”

Max garip bir ürpertiyle gözlerine baktı. Şöminenin ışığı siyah gözlerini bal rengine boyadı. Aniden, nedenini bilmediği baş dönmesi gibi bir şey hissetti. Çok uzun süre sıcak suda kaldığından mı, yoksa ona ifade ettiği derin özlem ve kırgınlık sözlerinden mi kaynaklandığını bilmenin bir yolu yoktu. Riftan baş parmağıyla dudaklarını nazikçe ovuşturdu ve hafifçe fısıldadı.

“Nasıl olur da geceden sabaha o cehennem gibi yıllar hiç yaşanmamış gibi davranabilirim?”

Karşı çıkmak üzereyken, ağzına sıcak bir dil giriverdi. Max şarap aromalı acı dili zahmetle kabul etti ve kısılmış gözlerini sertçe kırptı. O uyurken tek başına mı içiyordu? Ağzındaki ısrarlı kokuyu algılayınca aklına bu soru geldi.

Riftan dilini onunkinin etrafına dolayıp nazikçe emdi, sonra başını eğdi ve yumuşak eti yanağının içine sürterek damağını sıyırdı. Her kuytu köşeyi denedikten sonra bu bile yeterli değilmiş gibi, parmağını ağzına sokup yumuşak ve yapışkan iç kısımları karıştırdı. Sanki tek bir öpücükle onun ne kadar baştan çıkabileceğini test ediyor gibiydi. Max derin bir nefes aldı. Riftan biraz tatminsizce homurdandı.

“Dilimi em.”

Max ısının başının tepesine yükseldiğini hissetti. Yüzünün ağlamaktan çarpıldığına tanık olan Riftan gözlerini kıstı.

“Çabuk.”

Ağzını açtı ve istediği gibi dilini ağzının derinliklerinde emdi. Riftan'ın boğazından cızırtılı bir ses kaçtı.

Max'in omuzları titredi ve görüşünü bulanıklaştıran yoğun bir öpücükle devam etti. O çökerken, Riftan isteksizce dudaklarını ayırdı ve onu ılık sudan çıkardı. Vücudunu temizlerken ve saçlarını kuruturken Max yatakta hareketsiz yatıyordu. Riftan kuru vücudunun üzerine ince bir keten pijama giydirdi ve sonra onu yatırıp sıkıca sarıldı.

Başlarına acı ve sert bir sessizlik çöktü. Max, onun hissettmiş olduğu yalnızlığı, özlemi ve endişeyi düşündü. ‘Ne zaman geleceğini bilmediğin bir mektubu beklemek nasıl bir duygu?’ Göğsündeki ani baskı acı hissetmesine neden oldu.

‘Nasıl hissettiğimi anlamadığı için ona kırıldım, ama görünüşe göre onun sahip olabileceği duyguları ben de düşünmedim.’ Max ıslak gözlerini geniş göğsüne bastırdı. ‘Bu kadar ısrarcı olmamalıydım, bana kalbini açmasını sabırla beklemem gerekiyordu. Tıpkı Riftan'ın beni beklediği gibi.' Kollarını sıkıca beline doladı ve gözlerini kapattı.

‘Bu kişiyi gelecekte asla yalnız bırakmayacağım. Beni kendinden uzaklaştırsa bile, inatla ona bağlı kalacağım, yanından hiç ayrılmayacağım.’

Lüks yatak odasında kilitli birkaç gün geçirdiler. Riftan'ın odadan çıkmasına izin vermeyeceğine dair sözleri hiç abartı değildi. Onun tarafından ele geçirildiği günden bu yana ne kadar zaman geçtiğini bile fark edemedi. Tatlı nektarla dolu bir bataklığa batmak gibiydi. 

Bulutlu gözlerle, kırmızıya dönmeye başlayan gökyüzüne baktı. ‘Bir gün daha geçti.’ Boş boş düşünürken, Riftan düşüncelerinin başka yere sürüklendiğini fark etti, bu yüzden yüzünü yaklaştırdı ve sordu.

“Neye bakıyorsun?”

Başını kaldırdı ve ona baktı. Öğleden sonranın kırmızımsı ışığında, yüz hatları daha da keskinleşmişti. Ona bu manzara tarafından ele geçirilmiş gibi bakan Max, parmak uçlarını ateşte bakır gibi parıldayan yüzünde gezdirdi. 'Tahmin ettiğimden daha sıcak.’

“Hala yeterli değil mi?”

Riftan parmak uçlarını yakaladı ve dilini onlara doladı. Siyah gözlerinde arzunun parıltısını gören Max, hızla başıyla reddetti. Vaj*nası hâlâ tayfun benzeri bir yoğunlukla tekrarlanan sevişmelerinden dolayı karıncalanıyordu. Bunun sonucunda vücudu terden sırılsıklam olmuştu, bu yüzden gizlice onun yakınlaşmasından kaçındı.

“Böyle… kalmaya devam edebilir miyiz? G-ganimet müzakereleri henüz bitmedi ve Yedi Krallık K- konseyi…”

“Önemsiz şeyler hakkında düşünme.”

Riftan soğuk bir sesle sözlerini kesti ve onu kendine çekti. Sıcak teni ona tutkal gibi yapışmıştı. Max yorgun bir iç çekti. ‘Nasıl oluyor da arzusu asla bitmiyor?’  Tatmin hissi çok kısa sürdü, tüm vücudu doruk noktasından parçalanıyormuş gibi hissettikten hemen sonra, arzunun susuzluğu yeniden doğdu. Ve Riftan ondan daha kötü durumda görünüyordu.

Endişeli bir bakışla dudaklarını yaladı ve bir elini bacaklarının arasına itti. Max hafifçe omuzlarını büzdü. Tepkisini hassas bir şekilde okuduktan sonra Riftan, parmağını ondan çekti ve boyun eğmiş bir şekilde içini çekti.

“Bir şeyler yemek daha iyi olurdu.”

Çevik bir hareketle oturduğu yerden kalktı ve tüm masayı kaplayan bir tepsi getirdi. Ilık çorbaya, domuz pastırmasına ve sebze ve kuruyemiş karışımıyla yapılan salataya baktı. Kaygısını yatıştırmak için sessiz kalacaktı ama zaman geçtikçe, bu şekilde kalıp kalamayacakları konusunda giderek daha fazla endişeleniyordu. Sonra gergince ağzını açtı.

“B-başka b-biriyle iletişime geçtin mi? Belki arkadaşlarım da endişelidir…”

“Kocanla birliktesin, neden endişelenmeliler?” Kayıtsızca cevap verip kaşığı ona uzattı.

Max başka bir şey söylemeye çalıştı ama vazgeçip sessizce yemeye başladı. Riftan yemeğini servis etti ve yemek yerken onu dikkatle izledi; o kaşığı bıraktıktan sonra tüm artan yemekleri yedi.

Ona söylemek istediği kelimeler boğazını doldurdu ama onları umutsuzca yuttu. Bu huzurlu sükunetin bozulacağından ve dikenli sözlerle birbirlerini tekrar inciteceklerinden korkuyordu. Ama ona sormak istediği çok şey vardı. Sonsuza kadar yağmur suyu gibi durgun kalmaları imkansızdı.

Elbisesini dikkatlice aldı ve pencereye yürüdü, o tepsiyi temizlerken manzaraya baktı. Müziğin sesi, sık orman ve dallar boyunca uzaktan duyulabiliyordu. ‘Şölen bu gece de devam edecek mi?’

Ç.N: Evettt Riftan'a sayıp sövenler olarak ciğerimiz dağlandı mı dağlandı... Ama ben hala kendisini o davranışları için haksız buluyorum, saygılar :) 

SONRAKİ BÖLÜM

Yorumlar

  1. Kızı bi salmadı yaw

    YanıtlaSil
  2. Riftan' da haklı yani ama kızı korumak için kuleye hapsedip, başına da ejderha dikmesinden korkuyorum. Yine de sonunda iki kelam şey söylemesine çok sevindim.

    YanıtlaSil
  3. Riftan'ın içindeki acının kaynağı Maxi değil, o iyileştiremez. Riftan Maxi ne yaparsa yapsın, neyi seçerse secsin zaten mutlu olmayacak bence. Maxi dünya kulesine gitmeseydi de Riftan mutlu olmayacaktı bence.
    Maxi yıllarca babasından psikolojik ve fiziksel işkence gördü ama çektiği acı Riftan'ın şu üç yılda çektiği acı kadar konuşulmadı.
    Hikayede ilerde ne olur bilmiyorum ama gerçek hayatta olsalardı asla mutlu olmayacaklarını söyleyebilirim.
    Bu novele başladığımda Riftan'ın sevgiyle Maxi'yi iyilestirmasini okuyacağımı sanmıştım ama okuduğun tek şey onu daha da üzmesi ve kendi kronik mutsuzluğu için onu suçlaması. Yazık.

    YanıtlaSil
  4. Bence kimse kimseyi bu kadar sevmemeli. Birini aşırı aşırı sevdiğinde çok büyük bir nefret barındırman da mümkündür. Çünkü her duygu tersini çağırır. Ne bileyim çok ağladığında birden gelen gülme isteği ya da tam tersi. Riftan özlediği için değil de intikam alıyormuş gibi sevişti. Bunu sevemedim maalesef içimde bir şeyler kırıldı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak hissettiğim şeyi yazmışsın, benim de içimde bir şeyler kırıldı.

      Sil
    2. ee ne demişler, insan gibi sev düşmanınmış gibi sevişJWKDBWKDNWKDNKWX

      Sil
  5. Bence Maxi artık çocukken yaşadıklarını konuşur yani yapar diye umuyorum

    YanıtlaSil
  6. Kafam yandı kime kızayım kime üzüleyim bilemedim 🤔

    YanıtlaSil
  7. riftan bu hikayede suçlanacak birisi değil çünkü onun da geçmişi çok kötü. ebeveynlerinden sevgi görmeden büyüdü, hayatında hiç sevgi görmedi ama maxi’ye elinden geldiğince sevgi gösterdi anatol’de. kızı elinden geldiğince kötü şeylerden uzak tutmaya çalışıyor ama kendisini aşırı ama aşırı derecede yanlış açıklıyor. kızı korumak isterken kelimeleriyle daha fazla kırıyor. insan ilişkileri biraz eksik riftan’da. 3 yıl çok kötü şeyler yaşadı biliyorum ama maxi ile de öyle konuşmaması gerekiyordu ki kızın babası tarafından yıllarca şiddet gördüğünü kendi gözleriylr gördü. kızın tutunacak dalı sensin sen de böyle davranırsan kız ne düşünür başka? sen sevdiğini gösteremedikten sonra sevmenin bir anlamı kalmıyor ki. dediğim gibi riftan’ın tek sorunu kendisini ifade edememesi hatta bu konuda baya bir eksiği var. ama yine de gözümde webtoon ve novel dünyasının en iyi ml’i. riftan kadar seven başka bir karakter yok en azından şimdilik

    YanıtlaSil
  8. bu bölümün sonunda tek bildiğim Riftan’ın çektiği acıyı okurken ağlamış olmam. gerçekten acısını içimde hissettim, çok zor. Sevişmelerine gelecek olursak, daha önceleri de böyleydi. Riftan kendisini sert ve bazen haşin olduğu için çoğu zaman tutuyordu, Mxi’yi incitmemek için. Maksimgeneldebzorbyğr-yordu😉 O yüzden sevişmeleri bana eskiye dönüş gibi geldi. Hatırlarsanız Maxi de Riftan’ın seviştiği ilk ve tek kadın!!!!

    YanıtlaSil
  9. Hep aynı soru off offf gitmek mi kolay kalmak mı?
    En güzeli kavuşmak bence 😍😍

    YanıtlaSil
  10. Birbirlerinin hem zehri hem şifası olan Max ve Riftan... Bu gece de sizin için yakıyorum bir dal sigara🚬

    YanıtlaSil
  11. Evet bir romanda ateşli ve ıslak bir seks okumak güzel olsada hikayenin işleniş biçimi, kişilerin arasındaki iletişimsizlik, güven problemleri, sürekli bir tarafın güçsüz görülüyor oluşunun üzerine gidilmesi, karı koca ilişkisi birçok ilişkiden daha yakın bir ilişkidir tabi her karı koca için geçerli değil ben riftanın duygu ve düşüncelerin maxi ile daha fazla paylaşması gerektiğini düşünüyorum ve 2. Kitap bunun tam tersi hızda ilerliyor ve bende duygusal olarak bir şeylerin eksikliğini hissettiriyor ve bu kadar korkunç davranış biçimi ve sözlerden sonra ateşli sevişmeleri bile bu duygusuzluğu yok etmeye yetmiyor. Sağlıklı bir ilişki görmeyi tercih ederdim. Heyecanlanıp ve umutlanmıştım ama inanılmaz sıkıldım gerek riftanın durumundan gerekse maxinin durumundan. Büyücü kulesinden ayrılıp Anadolu’ya dönüp ilişkilerinin daha sağlıklı olduğunu görüp çocukları olsun isterdim ama yok canavarlar yok soğukluklar yok kırgınlıklar vb. Şeyleri okumak yordu beni

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende daha sakin ve iyileştirici bi sezon beklerdim. Sana katılıyorum. 👍

      Sil
  12. Riftan o kadar boktan davranıyor ki sonrada çift kişilikliymiş gibi acınası duygusal hallerini anlatıyor ve yarın bir bakmışız yine soğuk, tersleyici, kısıtlayıcı ve kırıcı davranış ve sözlerine geri dönmüş. Beni böyle değersiz hissettiren kim olursa olsun gözünün yaşına bakmadan ondan uzaklaşırdım ve hayatımdan tamamen çıkarırdım. Ya insan gibi gelip sorunu neyse konuşsun bir sonuca ulaşalım ya da gitsin. Bu konuda acayip soğukkanlıyım. Bu yüzden maxin köpek yavrusu gibi peşinden koşmasına sinir oldum. Bir laf var aşk her şeyi affeder mi diye? Aşk her şeyi çözmez ama hala birisini tüm hatalarına rağmen arzuluyorsan hataların üstünü örtersin sadece o hayvansı ve hormonsal dürtüler yüzünden. Bu da çoğu aşık insanın kendi hayatını veya başkalarının hayatını mahvetmesine neden olmakta. Yazarı anlıyorum ama ben zaten 1. Kitapta bıkmıştım bu durumlarından 2. Kitapta daha şiddetli bir şekilde bu durum devam ediyor. Üzücü.

    YanıtlaSil
  13. Ellerine sağlık 🥰🥰

    YanıtlaSil
  14. Son 3 bölümde yaşadıkları şey bana maalesef kavuşma gibi gelmedi 2. kitabın başından beri herkes bu bölümler için milleti hype'lıyordu aman şöyle güzel aman böyle iyi alev alev falan diye ama ben hiç sevgi hissetmedim, okurken de hiç keyif almadım 1. kitaptaki sahneler gibi değildi asla. Hayvansı bir şey gibi geldi bana. 3 yıl kavuşamamışlar Riftan hemen duvarlarını nasıl indirsin diyeceksiniz belki ama ben aşırı abarttığını düşünüyorum, çok işkence çekmişmiş yav kardeşim bi tek sen mi çektin bu işkenceyi? Öteki vur patlasın çal oynasın eğlendi durdu mu gittiği yerde? Sorgulanacak çok şey var...

    YanıtlaSil
  15. Olm bana sülük yapmıştı bir ara köyde bana kene de yapıştı ama hiçbiri riftan kadar kıza yapışmadi öküz az sal kızı

    YanıtlaSil
  16. Herkes kızı salmıyor gibi yorumlar yapmış ama farkındamısınız bilmem Maxi hala ağzını açıp konuşmuyor. Sorun şu an günleri o odada geçirmelerine rağmen hala karşılıklı konuşmamış olmaları ve maxi hala diyor ki acele etmemeliydim riftan beni bekledi ben de onun bana açılmasını beklemeliydim… ulan böyle gerizekalı bir şey olabilir mi. Maxi tek kelime etmiyor ve hala beklenmesi gerektiğini düşünüyor. Riftan ben de acı çektim ben hep döneceğimi düşündüm zaten seni beklemem dediğinde yine de bir araya geleceğimizi düşündüm falan filan gibi şeyler dese riftana dank edecek bakın ama hala bir cümle çıkmıyor boğazından hala söyleyecek çok şeyim var ama yuttum diyor. Maxi bu zamana kadar konuşmaya çalıştı olarak düşünenler buna inanıyorlar mı cidden ? Maxi konuştuğunda ağzından çıkan şey “özür dilerim” başka bir açıklama yok kendini ifade etme yok ne hissettiğini düşündüğünü aktarma yok sadece o anki duruma dair bir özür ve beni kendinden uzaklaştırma ben sana yakın olmaya çalışıyorum cümleleri var. Lan bir düzgün konuşsa o odadan çıkacaklar zaten normal şekilde. Riftan korkuyor maxi susarak çözmeyi bekliyor falan sıktı artık yani bu mevzu. Ayrıca onlarca kopukluk 3 yıllık uzaklık ve suskunluk falan zaten hata iletişimsizlik diye farkederken, hala beklemeliyim diye düşünen sözcüklerini yutan maxi. Yazar hikayeyi uzatmak için buralarda o kadar saçmalamış ki ve okuyucuların daha çok tepkisini almamak için ateşli bir sevişme eklemiş sadece. Boğucu ve yorucu bir yazarlık. Kusura bakmasın kimse ama bu serinin bu kadar sevilmesine karşın ben çok da şahane bir eser görmüyorum burada. Sonlarını merak ediyorum diye devam edeceğim yoksa baya bunaltıcı ve boğucu ilerliyor. Savaş sahneleri tepki görsede o adrenalin olayları olmasa hikayede ilerleyen hiç bişi olmayacak hatta o derece saçma bi durumda

    YanıtlaSil
  17. Ben sahsen bir kavusma hissedemedim. Daha cok yillarin biriktirdigi sehvet gibiydi, konustular ama sadece konustular. Birbirlerini kendilerine transparan bir sekilde anlatmadilar. Maxiyede kiziyorum, soru sormali riftani kendisiyle birlikte daha rahat ettirmeli ve o iliskideki tum sorunlari tek basina yuklenmemesi gerektigini, maxinin kendi ayaklari uzerinde sorumluluk almak istedigini aciklamasi gerekiyor riftana. Riftana da kiziyorum, maxiyi bir es olarak degil daha cok bakmasi gereken uzerinde sorumlulugu olan bir emanetmis gibi goruyor bence... Sanirim ne kadar konussalarda bana asla tatmin vermeyecek.

    YanıtlaSil
  18. Tamam Riftan içini açtı duygularını döktü ama sonuçta maxin de dediği gibi acı çeken taraf sadece o değildi bence maxin de içini dökmesi gerekiyordu birbirlerinin duygularını bilmeleri gerekliydi şuan yazar sanki sadece riftan haklıymış gibi yazmış şahsen ben riftanın maxin de acısını duygularını dinlemesini ve empati yapmasını beklerdim. Umarım bu birlikte geçirdikleri zamandan sonra yine eskisi gibi soğuk davranmaz kıza.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder