How to Get My Husband on My Side - 39. Bölüm (Türkçe Novel)

how to get to my husband on my side novel

Bu sefer öncekinden daha farklı görünüyordu. Kulaklarını hafifçe geriye yatırmış bir kedi ya da vahşi bir canavar gibi Izek'e bakıyordu. Mavi pulları tüm vücudunu kapladı ve birbirine çarptı.

Görünüşe göre ejderha da bizim gibi Izek'e karşı tavırlıydı. Pekala bu gerçekten sinir bozucuydu.

Bana taştan bir heykel gibi bakan kocam yavaşça gözlerini çevirdi ve ejderhaya baktı. Bu manzara karşısında bir anda tüylerim diken diken oldu. Bekle, o p*ç muhtemelen şu an fazla heyecanlıydı. Sözü edilen yarı deli hali…

(Paladin)"Lord'um!"

“Crawaaaaaaah!

Ejderha siyah ağzını tekrar açtı. Ejderhanın saldırısı ve Kutsal Kılıc'ın kalkanı çarpışırken, kırılan soğuk hava fırtınası havaya doğru yükseldi. Gökyüzünden geçen kuşlar dondu ve yere düştü.

(Ivan)"Hey, seni obez kertenkele yavrusu..."

(Ivan) "Ne yapıyorsunuz sizi p*çler!"

Aşırı soğuk olduğu için dişlerim birbirine çarpıyordu. Kulaklarım kıpkırmızı ve acı içinde yanıyordu. Anlamsız çatışma devam ederken, yarı saydam kalkan yavaşça çatlamaya başladı. Birkaç adım geri giden ejderha buz gösterisine kaldığı yerden devam etmeye hazırlanırken, Izek yere gömülü kutsal kılıcını sert bir şekilde çıkardı.

Beyler! Bu nasıl bir Elsa'ya vs Ejderha Avcısı şovu böyle?!

(R)"Yapma!"

Bir çığlık attım. Daha önce yapmadığım şeylerden biriydi. Yıkıcı soğuk fırtına aniden durdu. Kelimelerle ifade etmesi bile zor olan garip bir sessizlik oldu. Nefes nefese zar zor iki ayağımın üzerine kalktım. Ejderha ağzı yarı açık bana bakıyordu. Parlak altın gözleri garip bir ışıkla parlıyordu. Izek de tuhaf bakışlarıyla bana bakıyordu.

Beni gerçekten dinlediler mi?!

"Kr..."

(I)"Siz…"

Afedersiniz, afedersiniz. Sakın bana bu ikisinin hedefi haline geldiğimi söyleme....

(Paladin)"Bu da neydi böyle?"

(Paladin)"Ne oldu?"

Arkada bir kıpırdanma oldu. Paladinlerin şaşkın ve şüpheli sesleri kulaklarımı doldurdu.

Geri adım atar atmaz gözleri üzerime dikilen kocam aniden arkasına baktı.

Gürültü durdu. Ve…

(R)“…Aaaaaa!

Boom!

Yer bir kez daha sarsıldı ve bedenim havaya yükseldi. Pis ejderha beni aniden yakaladı, pençelerini sıktı ve güçlü bir şekilde yukarıya havalandı.

Hey, görgüsüz kaltak!

(Ivan)"Leydim!"

"Po, po!"

Griffin'in iki ön bacağını bir tavukmuşcasına tutan Popo, ejderhanın kuyruğuna yapıştı. Çiğ tavuk eti gibi sallanan Griffin hoşnutsuz bir şekilde gagasını hareket ettirdi. Ama başka çaresi yoktu.

"Crowaaaaaaaaa!"

Çok yüksekti. Çok yüksek…

Başım döndü ve bir süre sonra tamamen bayıldım.

Çıtır çıtır. Çıtır çıtır.

Gözlerimi tekrar açtığımda, hareketli bir terazi yığınına yaslanmıştım.

Kafam davul gibiydi. Gözlerimi çevirdiğimde gün batımıyla kırmızıya boyanmış güzel kuzey gökyüzünü görebiliyordum.

Neredeyiz?

Çıtır çıtır. Çıtır çıtır. 

Bu gürültü de neydi?

Derin mavi pul denizine başımı yasladım.

(R)"Haa...!" Ayağa kalktığımda, acımasızca ölü bir canavarı yiyen ejderha bana baktı.

Küskün görünüyordu. Kocaman kuyruğu sallandı ve beyaz zemine çarptı. Etraftaki kar her yere sıçradı ve zeminde titreşimlere neden oldu.

Anne, bu günahkar çocuğu bağışla... ama hangi ara kar yağdı?

“Gr…….”

(R)"B-Bana aldırma ve yemeye devam et."

Thuk.

Gözleri bendeydi. Etleri vahşice çiğnedi. O kadar sert bir bakışı vardı ki... Elimi ağrıyan başıma koydum. 

Griffin'in nehrin bir tarafında bacakları katlanmış halde çömeldiğini görebiliyordum. Sanki gözleri kapalı uyukluyormuş gibi başı eğikti.

Ha, sevindim... Ama Popo neredeydi?

Sendeleyerek kalktım. Her yer bembeyazdı. Kuzey de olsa bu mevsimde bu kadar kar yağması garipti. Ayaklarım uyuşmuş ve üşümüştü. Daha yakından bakıldığında, tam bir felakettiler. Şey, birkaç gündür yalın ayak yürüyordum. Bu yüzden bunu hak etmiştim. Ayaklarım kadın ayağına hiç benzemiyordu. Vahşi bir ayak gibiydi.…

Hah bundan sonra ne olacak? Romagna'ya geri mi dönmeliyim? Yoksa Britannia'da kalıp yaşananları kendi başıma mı çözmeliyim?

“Grraaa…….”

Ben hareket eder etmez, pis ejderha tekrar hırladı.

Griffin bana bakarken başını salladı. Tekrra kontrol ettiğimde başımı düzgün hareket ettiremediğimi hissettim.

(R)"İyi misin?"

“Purg...”

(R)"Üzgünüm, bu aptalca bir soruydu."

Muhtemelen bundan sonra da iyi hissetmeyecekti. Bir canavar yaralandığında ne yapılırdı ki? Ayrıca Popo'yu neden göremiyordum? Belki yiyecek bir şeyler almaya gitmiştir?

(R)"Popo nerede?"

Dikkatlice sorduğum soruya karşılık Griffin bir tarafı işaret etti.

Seğiren gagasının gösterdiği yönde sık bir orman ve küçük bir gölet vardı. Bu da Popo'nun oraya doğru gittiği anlamına geliyordu.

Bir an tereddüt ettim ve ejderhaya baktım. Ejderha hâlâ bana bakıyor ve eti parçalıyordu.

Bu korkunç duruma rağmen, içimde bir anda acıma duygusu doğdu.

O da muhtemelen hayatını yaşamaya çalışıyordu. Evet, burada suçlu kimdi?

Hazineleriyle birlikte kış uykusuna yatan ejderhayı ilk başta uyandıran bendim.

Bir grup Durahanlıdan kaçarken kaza eseri buraya gelmiştim...

Popo ile tanışmasaydım, onunla buraya gelmeseydim, Griffin bu kadar incinmezdi.

Aceleyle göl kenarına koştum.

Ejderhanın arkamdan baktığını hissedebiliyordum. Nasıl olsa görüş alanındaydım.

(R)"Popo. Popo?”

Neyse ki Popo oradaydı. Ben çalıların arasından gölete yaklaşırken, dümdüz uzanmış ve yerden bir şey topluyormuş gibi görünen Popo çabucak ayağa kalktı.

O iyiydi!

"Po, po, po!"

(R)"İyi misin? Ne yapıyorsun?"

"Po, po, po."

Popo bir kolunu çırptı ve ayaklarının altını işaret etti. Beyaz donmuş yabani otların arasında mor parlayan güzel mantarlar vardı. Bu da neydi? Canavarlara özel bir yiyecek miydi?

(R)"Bu yemek için mi?"

"Po."

(R)"Griffin için mi?"

"Po."

Anladım. Bunu yerse çabucak iyileşecek miydi? Popo'nun yanına oturdum ve birlikte mantar toplamaya başladık. Gerçekten işe yarayıp yaramadığını bilmiyordum. Popo öyle söylediği için bir faydası olduğundan emindim. Ben de orada kaldığım süre boyunca benimle ilgilendikleri gibi bu iyiliğin karşılığını ödemek istedim. Sonuçta bundan sonra ne olacağını bilmiyordum...

O kadar dalmıştık ki çok fazla mantar topladık. Eteğim mantar doluydu.

Eteğimdeki mantarla birlikte ayağa kalktım. Griffin ve Ejderha'ya doğru giderken...

Flop!

Bir şey ayaklarının dibine düştü ve yuvarlandı!

Popo ayağa fırladı.

(R)"Öf!"

Ensemdeki tüyler diken diken oldu. Kırık bir basilisk kafasıydı!

Ondan geriye kalan kafası toz gibi yavaşça ufalandı ve yerinde sadece siyah canavar çekirdeği kaldı...

Bu neydi böyle…

Popo korkunç ağzını açar açmaz bir ışık parladı.

Tıpkı silah sesi gibi.

(R)“Popo!! Popo!”

(I)"Gizlendiğin yer burası mı?"

Tanrım, lütfen hayır!

Bu ölüm meleği değildi. Vücudumda tüyler diken diken oldu. Devrilen ağaçlara sinirli bir şekilde yaklaşan kişi Izek'ti. Derin bir nefes alarak hemen bana baktı. Sanki tüm duyguları tamamen kaybolmuş gibi, gözleri deli deli parlıyordu. Gözbebekleri aç bir canavar gibi bakıyordu.

Sert ve yıpranmış sesi de gözleri kadar tuhaf ve tehlikeliydi.

Kalbim şiddetle çarptı ve vücudum titredi.

Aşırı heyecanlı kocam beni canavarlarla işbirliği yapan bir cadı olarak görüyor olmalıydı. Şuan burada kılıcını bana doğrultup beni parçalara ayırsa asla şaşırmazdım.

“Crowaaah!

Neyse ki ya da ne yazık ki ejderha hemen cevap verdi. Kişilik yıkıcı ejderhamız kükredi ve koşmaya başladı.

Izek'in kendisini tehdit altında hissetmesini beklemiyordum. Bakışlarını sessizce Ejderhaya sabitleyen Izek gülümsedi. Boğazımı kurutan kanlı bir gülümsemeydi.

(I)"Sesin çoktan gitmiş. Kaçmak için bu kadar hevesli olmana şaşmamalı."

"Crrrrrrrrrr!"

(I)"Başkasının karısını kaçırmayı insanlardan mı öğrendin?"

"Growaaaa!

O neden bahsediyordu? Aklını kaçırmış olmalı! Adrenalin sarhoşu! Ejderhayı yenebileceğini mi düşünüyordu?!

O zaman hatırladım – Kocam bu dünyanın ana karakteriydi. Ana karakter olarak, bu kadar pervasız, hayır hayır, çılgınca bir güven gösterisi yapmak onun için çok fazla değildi.

Belki de Ejderhayı bir şekilde yenip, Ejderha Katili olarak daha da tanınır hale gelecekti…

Ejderha öfkesini dışa vurmamak için kendini tutuyor gibiydi.

Bu sırada kocamın kılıcı parladı.

Aman Tanrım!

(I)"Onu bana vermezsen elimden başka bir şey gelmez..."

(R)"Yapma!"

Tak!

Elimden fırlayan bir mantar Izek'in alnına çarptı...


****

Ç.N. Izekciğimizin kafasına kocaman kocaman taşlar kayalar mı düştü acaba??!! Ejderhaya meydan okuyor!!! 😂😂 Onu böyle göreceğim aklıma gelmezdi 😆😆 Rubycim hemen affetme lütfen biraz daha süründür ana karakterimizi 😒😒 Eminim sevgili okuyucularım da benimle aynı fikirdedir 😍😍

Bu arada hikayemiz nasıl gidiyor? Benden istediğiniz veya tavsiyeleriniz varsa yoruma bekliyorum 😍😍 Değerli yorumlarınızı tek tek okuyorum destekleriniz içinde gerçekten çok teşekkür ederim 😚😚💝💝

Yorumlar

  1. Ellerine sağlık 🥰🥰

    YanıtlaSil
  2. Bu novel çok güzel, zevke okuyorum. Emeğinize sağlık teşekkürler. Alttaki yorumlarınız da çok beğeniyorum böyle devam lütfen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumların için teşekkür ederim sizi çok sıkmamak için arada böyle küçük notlar bırakabiliyorum 🥰💗 ~Çağla

      Sil
  3. Karın olduğunu biraz geç idrak etmedin mi İzek efendi kızı tüm ülke olarak resmen itip kaktınız soylusundan hizmetçisine kadar. Ruby affetme bebeğim sürüm sürüm sürünsün g*t

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geç olsun ama güç olmasın demek isterdim amaaa Rubymiz gerçekten çok yalnız kaldı 🥹 ~Çağla

      Sil
  4. Eline emeğine sağlık admincim harikasın böyle devam lütfen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederizzz 😻~Çağla

      Sil
  5. Bu bölümler çok heyecanlı arada iki bölüm atsan ne güzel olur çevirmenim 🥰

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bende fazla fazla bölümler vermek istiyorum ama iş yoğunluğum nedeniyle henüz bunu yapamadım 🥺 Ama hep aklımda bir gün size bu güzelliği yapacağım 😻💗

      Sil
  6. Eline sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim 🥰💗~Çağla

      Sil
  7. Bu hikayeyi çok seviyorum açıkçası. Bölümler için teşekkürler ❤️❤️❤️🥰

    YanıtlaSil

Yorum Gönder