How to Get My Husband on My Side - 16. Bölüm (Türkçe Novel)
O korkunç timsaha benzeyen dişlerden başka ağzında ne vardı?
Belki de cesetler?
"Ah..."
Sırtımındaki bütün tüylerim diken diken oldu. Çığlık
atmamak için dilimi ısırarak hızla geri çekildim. Kanat benzeri kısımlarında
pençeleri varmış gibi görünen tuhaf kolunu çırparak garip bir ses çıkardı.
"Po, po..."
"U-uzak dur..."
"Po, po, po, po..."
….tehlikeli olduğunu hissetmem gerekirken, bir şekilde
kulağa komik geliyordu.
Çırpınan kolları da üzerinde iyi görünmüyordu.
"Orada…"
"Po, po."
"Hadi…"
"Po, po, po."
Çaresiz çabalarıma rağmen, gizemli yaratık bana doğru yürüdü
ve gizemli bir ses çıkardı. Geniş açık ağzındaki manzara korkunçtu. Vücudum
tekrar havalandığında gözlerimi kapattım.
Uzaktan garip bir çığlık duyuldu. Sanki biri hüzünle ağlıyor
gibiydi. Belki de sadece kalbimin sesiydi.
Bir kızın böyle ölmesi çok üzücü değil mi?! Kocam tarafından
öldürülmemeye çalışırken onun yerine bir Popo canavarı tarafından öldürülmek istemiyordum!
Popo canavarı kısa kollarıyla beni kaldırdı ve kimsenin olmadığı sakin bir yer
aramak için dolandı. Beni arkasındaki bir kayaya sürükledi. Çığlık
atmak istedim ama çığlık atar atmaz kafamı tek lokmada koparacağından korktum.
Ayrıca, ani uğursuz bir üşüme beni boğuluyormuşum gibi
hissettirdi.
Yaklaşan toynak sesleri…
Çığlık atmaya çalışıyordum ama bir şekilde bu beni rahatsız
hissettiriyordu. İçgüdüsel olarak burada olduğumu kimsenin bilmemesi gerektiğini hissediyordum. Popo canavarı nefesini tuttu ve beni kollarına
sıkıca sardı.
Sonunda bize doğru yaklaşan kişi görebileceğimiz bir noktaya
geldi.
"Uuuu!"
Ay ışığı olmasaydı, onun şövalye olduğunu düşünürdüm. Soluk
mavi bir atın üzerinde oturan şey kesinlikle bir şövalyeye benziyordu. Kafası yok
gibiydi. Kolunda kesik kafaya benzeyen bir şey vardı.
Durahan dedikleri şey bu muydu?
***
Ç.N. ‘’Durahan/Dullahan:
At üzerinde, kendi başını elinde tutan başsız bir binici.’’
***
Gerçekte hayal ettiğimden daha korkunçtu.
Durahan bir an atını durdurdu ve hareketsizce bekledi. Popo
ve ben nefessizlikten ölmek üzereyken yavaşça başını çevirdi. Yanağımdan soğuk
bir ter süzüldü.
"Ooo..."
"Po."
Ayaklarım yere değdi. Popo canavarı beni nazikçe yatırdı ve
paytak paytak yürüdü. Onu uzaktan izliyordum. Aniden yattığım yere saçılmış enkazı
fark ettim. Pitona benzer kalın sarmaşıklar enkazın parçalarıydı.
Bileğim zonkladı. Elimi kaldırıp çenemden akan teri sildim. Avucuma
baktığımda gördüğüm şey ter değil kandı.
"Po, po."
Dev bir yaprak alan Popo bana döndü. Sonra yaprağı alnıma
yapıştırdı ve bir anlık sessizlik oldu.
"Hey…"
"Po."
"Bir ihtimal hayatımı kurtarmış olabilir misin?"
"Po."
Dev gövdesini onaylıyormuş gibi ileri geri salladı.
"Beni anlayabiliyor musun?"
"Po."
"İnsanları anlayabiliyor musun?"
Bu sefer vücudunu iki yana salladı.
İnsan olmadığım için beni anladığını mı söylüyorsun?
"Şey... bana bir kez daha yardım edebilir misin? Eve dönmeliyim. Ama çıkış yolunu bilmiyorum."
Ormanda ne kadar sürüklendiğimi bilmiyordum. Üstelik, ayın
yükselişine bakacak olursak bir süredir baygın olmalıydım. Kanamam vardı… Eğer tek
başıma dolaşmaya devam edersem, bırak bir canavarı, bir dağ hayvanının bile akşam
yemeği olabilirdim.
Popo canavarı bir an
bana bakıyormuş gibi göründü fakat kısa süre sonra kulakları düştü ve vücudunu
ileri geri salladı. Hey, neden birdenbire böyle bir bakış attın? O ağzındaki
onca çer çöpte ne?
"Bekle…"
Popo beni tekrar havaya kaldırdı. Bu sefer öncekine
göre daha yüksekti. Sırtına binmem gerekiyordu. Bu yüzden otururken uzun
kulaklarını nazikçe tuttum. Şaşırtıcı derecede yumuşaklardı.
Puuuf!
Bedenim o kadar sert döndü ki kulaklarını tutan ellerime güç
verdim. Popo son derece hızlı bir şekilde koşmaya başladı – Uçuyor muydu koşuyor
muydu? Bunu kim bilebilirdi ki?
Kocaman gövdesiyle bile inanılmaz hızlıydı. Rüzgar yüzüme
çarptığı için gözlerimi sıkıca kapatmak zorunda kaldım.
Ne zamandır koştuğunu merak ettim. Sonunda Popo koşmayı
bıraktı ve ayağıma vurdu. Bacaklarımı dikkatlice indirirken, kaygan kolu
ayaklarımı destekledi ve inmeme yardım etti.
"Po."
Her yer gürültülüydü. Yakınlarda bir yerlerde yeşil ışıklar vardı.
Sanırım beni arıyorlardı.
"Pekala, teşekkür ederim."
"Po."
Popo bu sefer hoşça kal der gibi kollarını çırptı. Arkasını döndü
ve karanlık ormanın içinde kayboldu.
Işığa doğru karanlık çalıların arasından topallayarak yürüdüm.
“……woa!”
"Ahh!"
Çalıların arasından geçtiğimde bazılarının çığlık attığını
görmek beni şaşırttı.
"L-L-Leydim?!
"Ah, Andymion?"
Yorgun olduğu her halinden belli olan Andymion "O-onu bulduk! Güvende! Onu bulduk!
Leydim, iyi misiniz?" diye sordu. Beni arıyor gibiydi.
Çevrede herkes sevindi. Paladinler birer birer koştu.
Rahatlamam gereken bir durumdu ama tüm sinirim beni ele geçirdi. Kalbim endişe
içinde şiddetle çarpmaya başladı.
"Aman Tanrım…"
"Leydi Rudbeckia güvende!"
"İyi olmanıza çok sevindim. Yaralandınız mı? Bu... bu...”
Eğilip bana bakan Andymion dikkatle uzandı ve alnımdaki dev
yaprağı çıkardı. Düşmemiş olması şaşırtıcıydı. Kana bulanmış yaprak alnımdan uçup
gitti.
"Andy, yoldan çekil. Leydim, bu tarafa gelin.” Diğer paladinlerin
arasından geçen Sör Ivan, bana kolunu uzattı. Daha önce hiç görmediğim korkunç
bir bakışı vardı.
O zaman-
"Karım bir gün bile başı beladan kurtulamayacak
kadar sabırsız." Tanıdık sesi duyduğum anda istemsizce irkilerek Sör
Ivan'ın koluna doğru yaklaştım.
Ona boş bir bakışla bakan Andymion sessizce ağzını açtı,
"Lordum, eşiniz...."
"Kapa çeneni."
Andymion hemen ağzını kapattı ve bana acınası bir bakış
attı. Izek'in daha önce görmediğim benzersiz bir görünüşü vardı. Cehennemin
alevleri gibi yanan kan kırmızısı gözleri, bir süre önce gördüğüm Durahan'la
aynı görünüyordu.
"Sanırım sana bu şekilde dikkat çekmene gerek
olmadığını söylemiştim."
"Sorun yarattığım için özür dilerim. Ama isteyerek
yapmadım..."
"Gerçekten çok yardımcı oluyorsun." Ağzının
köşeleri bir sırıtışla yukarı kıvrıldı. Soğuk, alay eder gibi.
Bu durumda ne yapmam gerekiyordu, seni p*ç? Sakın bana
bilerek ormanın diğer ucuna sürüklendiğimi düşündüğünü söyleme? Ben durumu bir
şekilde açıklamaya çalışacakken Sör Ivan araya girdi.
"Sakin ol. Olanları bir de onun tarafından dinlemelisin.”
Ha? Beni dinlesin mi? Neden?
"Dinleyecek bir şey yok."
"Sakin ol ve..."
"Tek bir şey daha söyleyecek olursan yumruğu yersin!"
Korkunç bir şekilde konuşmuştu.
"Yolumdan çekil."
"Hey, Iz..."
"Çekil."
Beni desteklemeye çalışan Sör Ivan aniden düştü.
"Seni kahrolası pislik!" yüksek sesle bağırdı.
Buna aldırmayan Izek hızla beni tek omzuna aldı ve yoluna
devam etti.
Vücudum titredi.
Kocamın bu sefer neyi vardı?
Hatamın farkındaydım. Çenemi kapalı tutmaya karar verdim
çünkü bu sefer beni gerçekten fırlatıp atabilirdi. Izek beni ormanın dışında bekleyen
ata bindirip yoluna devam etti. At dörtnala giderken yaralı bileğim zonkladı
ama dudağımı ısırıp ağrımı bastırmaya çalıştım.
"Abi?"
Konağın her tarafı aydınlandı. Biz salona girer girmez
kanepede oturan Ellenia hemen ayağa kalktı. Her zamanki halinden farklı olarak,
yüzü gergin görünüyordu. Freya da onunla birlikteydi. Elinde sırılsıklam bir
mendille ayağa kalkarken gözyaşları yüzünde parıldadı, "Ah, Leydim,
güvendesiniz! Çok rahatladım. Nasıl oldu bilmiyorum...”
"Ruby, neler oldu? Neden yaralısın?”
Kocam daha önce sözümü kestiği için ağzımı açmakta tereddüt
ettim.
"Sergei'yi ara. Buraya gelsin."
"Ama abi..."
"Beni takip etme!"
O kadar sert bir tonda konuştu ki Ellenia cevap veremedi.
Hizmetçilerin yüzlerindeki ifadeler korkunçtu. Beni suçlayan bakışlarını görünce ne yapacağımı bilemedim.
Topallamamaya özen göstererek kocamı takip ettim.
Huu, seni böyle takip etmek istemiyorum. Gerçekten çok
korkutucusun.
Beni götürdüğü yer, çalışma odasını andıran bir yerdi.
« Önceki Bölüm Sonraki Bölüm » ‹ ›
Webtoonda ve Novelde farklılıklar var. Burda İzek daha kaba davranıyor. Emeğinize sağlık teşekkürler.
YanıtlaSilWebtoonda da kabaydi kskskaj
SilWebtoonda duygusal noktalara pek fazla değinilmiyor. Novelda bu tarz şeyleri daha ayrıntılı görebiliyoruz. Ruby'nin veya Izek'in duyguları olsun. Ruby sürekli Izek'i şeytan kocam diye bizlere gösteriyor ama ilerleyen zamanlarda bambaşka bir şekildede gösterebilir birlikte göreceğiz 🥰
SilAynn haklısın çevirmencim birde webtoonda izek kötü davransada yakışıklılıği aklımızı celiyordu burda göremediğimiz için karakterine istediğimiz kadar sovebiliriz ksjsnak
SilBırakın da kız bi kendini açıklasın sürekli cümlesini ağzına tıkmak ne ya
YanıtlaSilinan bende buna çok sinir oldum
SilEmeğinize sağlıık
YanıtlaSilTeşekkürler 🥰
SilEllerinize sağlık 🥰
YanıtlaSilTeşekkürler 🥰
Silİzek seni odun kafalı aptal
YanıtlaSilodun kalas say say bitmez...
Silİzek senden bir b*k olmaz bir canavar kadar nazik olamadın
YanıtlaSilCanavar canavar diyorlar ama hepsinden güzel kalbi var :(
SilPopo ile evlenirim
Sil