A Barbaric Proposal - 7. Bölüm (Türkçe Novel)
(Rienne) "Bu...”
Bu nasıl bir saçmalıktı?
Kimsenin almasını istemedi mi? En başta onu çalan oydu.
Ama Black, Rienne başından beri ona aitmiş gibi konuşuyordu.
(Rienne) “Ne demeye çalışıyorsunuz?”
(Black) "Sadece seni başka birinin almasına izin
vermediğim için mutluyum Prenses.”
(Rienne) ”Lord Tiwakan..."
(Black) "Başka biriyle evlenseydin işler
karışırdı... Bunu halledebileceğimi sanmıyorum.”
Black neredeyse kendi kendine konuşuyordu, sesi ve sözleri
bir rüya kadar puslu ve belirsizdi.
(Black) "Seni öpebilir miyim?”
Tam o sırada sersemlemiş gözlerini Rienne'in dudaklarına çevirdi.
Susuzluktan ölüyormuş gibi dilini kendi kuru dudaklarının üzerinden geçirdi.
(Rienne) “Ben...”
(Black) "Bu hayır demek mi?”
‘... Bu bir tuzak.’
Rienne o an dudaklarına baktı ve yoğun bir istekle doldu.
‘Hayır, buna kanamazdı.’
Her şey ateş yüzünden olmuştu.
Bu sadece, hastalığından kaynaklanan ısıyı arzuyla
karıştırdığı için oluyor diyerek kendini kandırmak istiyordu. İyileştiği zaman
sakinleşecek ve tüm bunlar sona erecekti.
Çünkü Black, ona kur yapmaya çalışmıyordu.
Gerçekten ondan izin istemiyordu.
(Black) "Benden sonsuza kadar kaçamazsın. Ben
sadece dikkatini çekmek isteyen biri değilim. Yakında evleneceğiz.”
Black’in ifadesindeki ateş hala sönmemişti. Rienne onun
sisli gözlerine bakarken dudağını ısırdı.
(Black) "İzin vermen için ne yapabilirim?”
‘... Ama belki...’
Belki, ateşi yüzünden yeterince çılgına döndüyse, isteğini
kabul edebilirdi. Aslında bunu kendi lehine çevirebilirdi.
(Rienne) ”Söz vermenizi istiyorum.”
(Black) "Ne için?”
Gerçekte, ona zaten bol bol söz vermişti. Nauk'u
koruyacağına, çocuğunun güvenliğini ve doğum hakkını sağlayacağına ve tahtın
kendisinin yükselmesine yardım edeceğine söz vermişti.
İşlerin nasıl gittiğine bakılırsa, Rienne anlaşmadan
yararlanan tek kişi gibi görünüyordu.
Black, düşmanlarının kalesine asla girmesine izin vermeyecek
güçlü bir askeri güce erişmesini bile sağlamıştı ve karşılığında Rienne'in ona
vermesi gereken tek şey kendisiydi.
Belki de Nauk'un Black gibi bir krala ihtiyacı vardı.
Ondan başka bir şeye ihtiyaç duymadan pozisyonu
doldurabilecek güçlü birine.
Bu yüzden Rienne, daha önce söylediği her şeyin doğru
olduğuna dair ona söz vermesini istedi. Onunla konuştuğunda, sözlerinde dürüst
davrandığını ve kolayca sözünden geri dönmeyeceğini söylemesini istedi.
Eğer evlenmek zorundaysa, o zaman bunu düzgün bir şekilde yapmak
istiyordu.
(Rienne) "Bu evliliği sürdürmek için elinizden
geleni yapmanızı istiyorum.”
(Black) "Ne demek istiyorsun?”
(Rienne) “Bana verdiğiniz sözleri bozmamanızı veya
yok etmemenizi rica ediyorum.”
Black, sözlerini anlamaya çalışıyormuş gibi nefes verdi.
(Rienne) “Tüm kalbimle söylüyorum Lordum, sizden tek
istediğim bu.”
(Black) "Peki böyle bir söz karşılığında bana ne
vereceksin?”
Bu sefer yavaş nefes alan taraf Rienne oldu.
(Rienne) "Eğer bana bunu vaat edebilirseniz, o
zaman karşılıklı arzu hissi için elimden gelenin en iyisini yapmaya yemin
ederim, Lord Tiwakan. Size söz veriyorum.”
Cevabı çabuk geldi.
(Black) "Çok iyi.”
(Rienne) ”Lord Tiwakan..."
(Black) "Sözümden geri dönmeyi planlıyor
olsaydım, bunu en başından yapardım ve ilk etapta sana asla evlenme teklif
etmezdim.”
Bunu söyleyen Black, kollarını Rienne'in beline doladı ve o
kadar hızlı hareket etti ki, bir süre önce omzuna bir ok yediğine inanmak
zordu.
Onu bir koluyla sarınca, Rienne başının hafifçe geriye
yasladığını hissetti.
Sonra bir anda Black Rienne’i kollarının arasına aldı ve dudaklarına
küçük bir öpücük kondurdu. O an ikisinin de içi hazla dolmuştu. Black
karşısındaki güzelliğe gülümseyerek şehvetle tekrar dudaklarını birleştirdi.
Öpücüklerinin sesi Rienne'in kulaklarına çarptığı an, sanki kalın bir sis
zihnini tamamen bulanıklaştırmış gibiydi.
Ona yabancı olan sıcaklık hissi dudaklarını karıncalandırdı ve
Rienne içgüdüsel olarak kendini desteklemek için kollarını Black'in boynuna
sardı. Ona asılması gerektiğini, yoksa dizlerinin üzerine çökeceğini hissetti.
Adamın dudaklarının verdiği his tamamen yeniydi.
Daha önce hiç yaşamadığı bir şeydi.
Rienne'in bildiği öpücükler yumuşak ve nazikti, asla böyle
tutkulu değildi.
(Black)"... Burada durmalıyız.”
Sonunda, kendini kaptırdığı ebedi kasırga durma noktasına
geldi. Yüzünü boynunun yumuşak tenine gömen Black, usulca fısıldadı.
(Black) "Artık ateşi bahane edebileceğimi
sanmıyorum.”
Rienne, tenine değen nefesinden dolayı gıdıklanana kadar dudaklarının
hala boynunda olduğunu fark etmemişti. Kendine geldiğinde ne kadar titrediğinin
belli olmadığını umarak Black'i uzaklaştırdı.
(Rienne)"Yaralandığınızı unutmuşum.”
(Black) “…”
Black, Rienne'i nazikçe serbest bırakarak yataktan
kalkmasına izin verdi. Rienne onunla konuşmak için arkasını döndü. Sakin
davranması gerekiyordu.
(Rienne)"O zaman, sizi dinlenmeniz için yalnız
bırakacağım. Lütfen çabuk iyileşin, Lordum.”
(Black) “Çabucak iyileşeceğim Prenses. Artık ateşimi
bahane olarak kullanmama da gerek kalmadı. “
Black yavaşça konuştu, sözleri son derece tatlıydı. Sesi
bile sanki bir şeyden sarhoşmuş gibi geliyordu.
(Rienne) "İyi uykular.”
Aynı rüya gibi ses kulaklarına dokunduğunda, Rienne elinden
geldiğince çabuk odadan çıktı. Sahip olduğu enerjiden etkilenmek istemedi.
Odadan çıktıktan sonra kendi kendine sessiz bir dua etti.
‘Lütfen sözünü unutma.’
‘Bir gün sana yalan söylediğimi öğrensen bile, lütfen
bana söz verdiğin gibi yap.’
*****
Ancak vaatleri yerine getirmek zor bir şeydi.
[???] “Prenses.”
Rienne yatak odasına döndüğünde onu bekleyen biri vardı.
Odanın boş olmasını bekleyen Rienne neredeyse çığlık atıyordu.
(Rienne)"Weroz—!”
(Weroz)"Sh..!”
Weroz parmağını ağzına dayadı.
Etrafta başka kimse olmadığından emin olmak için odanın etrafına
bir kez daha baktı. Bu, kesinlikle sır olması gereken bir şey söylemek istediği
anlamına geliyordu.
(Weroz) "Bir anlığına uzaklaşmayı başardım.
Henüz şüphelendiklerini sanmıyorum ama takip edilip edilmediğimden hala emin
değilim.”
Rienne fısıldarken sesini alçalttı.
(Rienne) “Neler oluyor?”
(Weroz) “Size göstermem gereken bir şey var.”
Weroz, saldırganı bulmak amacıyla kurulan arama grubunda hem
Phermos hem de Tiwakan'ın diğer birkaç üyesiyle birlikte çalışıyordu.
Bunu yaparken başka bir şey bulmuştu. Barbarların farkına
varamadığı bir şey.
(Rienne) ”Bu..."
Weroz cebini karıştırdı ve bir şey çıkardı.
(Weroz) “Bunu tanıdınız, değil mi?”
(Rienne) "…”
Weroz'un elinde bir yaprak vardı. Uzun ve kalındı, kabaca
iki parmak büyüklüğündeydi. Sıradan insanlar için diğer yapraklardan farklı
değildi, ancak Rienne bir ucuna bağlı ipliğin küçük izini tanıdı.
Sevgilisinin bir zamanlar oklarını süslediği türden bir
şeydi.
(Weroz) "Onu bulalı çok olmadı.”
(Rienne)"…”
(Weroz) “Saldırganın geride bıraktığı izi takip
ederken keşfettim.”
Rienne'in başı dönüyordu.
Ne ima ettiği belliydi.
Rafit Kleinfelder ölmemiş olabilirdi. Hala hayatta olduğunu
bilmiyor olabilirlerdi, böylece Nauk Kalesi'ne girmek için Tiwakan'ı
kandırabilirdi.
... Ve sonra ok atmak için bir yay kullanırdı.
... Black’i hedef alırdı...
(Weroz)"Prenses, iyi misiniz?”
Weroz ona yardım etmek için uzandığında Rienne onun çelişkide
olduğunu fark etti.
(Rienne) "Yani hala yaşıyor olabileceğini mi
söylüyorsun?”
(Weroz) “Kesin olarak söyleyemem. Biri Sör
Kleinfelder'ın oklarından birini kullanmış olabilir.”
Kanıt olmadan bir sonuca varmak imkansızdı.
(Rienne) "Tabutları açan oldu mu?”
Black tarafından getirilen altı tabut, son yolculuklarına
uğurlanmak için kraliyet şapeli'ne yerleştirilmişti. Doğal olarak, Rienne
onlardan birinin eski sevgilisinin cesedi olduğunu varsaymıştı.
(Weroz) “Henüz değil. Onları kontrol etmek ister
misiniz?”
(Rienne) “... Evet. Yapmalıyım....”
(Weroz) “Muhtemelen en iyisi bu, ama kendinizi
şimdiden hazırlamalısınız Prenses. Gerçek ne olursa olsun.”
Weroz'un sesi özellikle ağır geliyordu. Sanki ona
söylediklerinin ağırlığını hatırlatıyormuş gibi.
(Weroz) “Sör Kleinfelder gerçekten yaşıyorsa, evlilik
konusunda ne yapacaksınız?”
(Rienne) "…”
Soruya cevap veremedi.
Vedalarını düzgün bir şekilde yapamadan, Rienne başka bir
adamın teklifini çoktan kabul etmişti.
Ve sadece birkaç dakika önce nişanlısına, bir okla
vurulduktan hemen sonra evliliklerini olabildiğince gerçek kılmak için bir söz
vermişti.
Ve o oku atan kişi eski sevgilisi olabilirdi.
(Rienne)"... Sadece kendi gözlerimle görmem
gerekiyor.”
Rienne, kendisini tüketmekle tehdit eden baş dönmesine karşı
savaşarak kendini dik durmaya zorladı.
(Rienne) “O zaman ne yapacağımı düşüneceğim.”
‘Eğer gerçekten yaşıyorsan…’
Bu evlilik anlaşmasını yok etmek için hayatını riske
atmaya istekli olsaydı…
Ne yapardı?
(Rienne) "…”
Düşüncelerini görmezden gelen Rienne hızla şapele gitmek
için yola koyuldu.
*****
... Güm!
Tabutun kapağı kenara itilip zemine çarparken ağır bir ses
çıkardı.
(Weroz) “... Prenses, yaralandınız mı?”
Weroz, neredeyse ağır taş örtü tarafından ezilen Rienne'i
yakalamak için hızla harekete geçti.
(Rienne)"O... O burada değil, değil mi?”
Yeni açtıkları tabut sonuncusuydu.
Black'in getirdiği altı tabuttan hiçbirinde Lord
Kleinfelder'in cesedi yoktu. Bunun yerine, Kleinfelder ailesinin armasının
işlendiği bir pelerinle sarılmış bir ceset vardı.
Birisi, hayatını kurtarmak için onun yerini almaya razı
olmuş olmalıydı.
(Weroz) “Bu doğru.”
(Rienne) "Yaşıyor.”
Rienne'in solgun alnında ter boncukları birikmeye başlamıştı.
(Weroz) "Öyle görünüyor. O zaman attığı okla
birlikte... “
(Rienne) "Savaşmak istiyor demek, değil mi?”
(Weroz) "Büyük olasılıkla. Yerinde olsam ben de
aynısını yapardım.”
Alnındaki terler gittikçe artıyordu.
Rienne bir seçim yapmak zorundaydı. Savaşmak ya da teslim
olmak zorundaydı. Sevgilisinin bağlılığına inanmak ya da şiddetli tutkunun geçici
hevesine düşmek.
(Weroz) “Sör Kleinfelder muhtemelen heyet tarafından saklanıyor.”
Weroz bundan bahsettiği gibi, aramanın bir sonuç vermemesinin
muhtemel nedeninin bu olduğunu fark etti.
(Weroz) “Güvende olacağı tek yer orası. Her şeyden
önce ona gizli bir mektup göndermenin bir yolunu bulmalıyız... ”
Weroz’un konuşması, bir gıcırtı sesiyle kesildi.
Çığlık!
Şapel kapısının açılma sesi Rienne'in kulaklarını şiddetle
tırmaladı. Şaşkınlıkla başını sallayan Rienne, Phermos ve diğer birkaç Tiwakan
paralı askerinin içeri girdiğini gördü.
(Phermos) "Bir prenses için ne kadar garip. Burada ne işiniz var sizin?”
*****
Rienne, Phermos’un ne hakkında konuştuklarını duyup
duymadığını anlayamadı, ama en azından şapel tamamen karanlıktı.
Bu, Phermos'un orada durduğunu fark ettiği anda Rienne'in
şok olmuş yüzünü göremedikleri anlamına geliyordu, sanki onu okumaya
çalışıyormuş gibi inceliyorlardı.
(Phermos) "Sizi buraya getiren nedir?”
Sesinde bariz bir şüphe vardı.
Sadece muhafız kaptanının eşlik ettiği Prenses Rienne’nin
neden bu kadar geç bir saatte ana saraydan bu kadar uzaktaki şapelde olduğunu
merak ediyordu.
(Phermos) "Cesetleri incelemeye mi
çalışıyordunuz? Ne tuhaf.”
Phermos'un tek camlı gözlükleri, küçük pencereden içeri
giren ay ışığını yansıtıyordu. Işık soğuktu ve düşmanca bir niyet taşıyan bir
bıçak gibi havayı kesti.
(Phermos) "Yanılmıyorsam, Nauk'ta ölenlerin
yüzlerini cenaze gününe kadar görmenize izin vermeyen bir gelenek yok muydu?”
(Rienne + Weroz) “…”
Yanılmamıştı. Rienne ve Weroz karşılık verememişlerdi.
(Phermos) "Onaylamanız gereken bir şey mi
vardı?”
(Rienne) “Bu...”
Rienne bir şeyler demeden önce dudağını ısırdı.
Bir bahane uydurmak zorundaydı.
Eski sevgilisinin hala hayatta olduğunu öğrenirlerse, işler
hızla kontrolden çıkardı.
(Rienne) “... Sadece veda etmek istedim.”
Tiwakanlar hala Arsak Şövalyeleri’nin komutanının öldüğüne
inanıyorlardı. Eğer durum buysa, o zaman bu varsayıma devam edilmesi
gerekiyordu.
(Rienne) "Şimdi yapmazsam, asla şansım
olmayacak.”
(Phermos) "... Öyle mi?”
Bir şeyler gevelemiş olmasına rağmen, Phermos'un ona pek
inanmadığı açıktı.
(Rienne) “Lord Tiwakan ve ben evliliğimizi mümkün olduğunca gerçeğe dönüştürmek için birbirimize söz verdik. Bu amaçla ...”
(Phermos) "Yani ölen aşkınızdan ayrılmak için kendinize
bir fırsat vermeniz gerektiğini mi söylüyorsunuz?”
(Rienne) “... Evet.”
Phermos'u kandıracak kadar kendinden emin olup olmadığından
emin değildi, ama sözlerinin resmen Rafit'i ölü bir adam yaptığını biliyordu.
Bunun farkına varmak vücudundan garip bir ürperti geçmesine
neden oldu. Sanki yoğun bir kar fırtınasının ortasında çırılçıplak tek başına
duruyormuş gibi hissediyordu.
Phermos'un tek gözlük camları bir kez daha bıçak gibi ışığa
karşı parlıyordu.
(Phermos) "Hmm ... eğer sebep buysa, bunu Lord
Tiwakan'a söylediğimden emin olacağım.”
(Rienne) “... Eminim anlayış gösterecektir.”
Rienne, aldatıcı bir şekilde sakin bir tavırla nazikçe
başını salladı.
(Rienne) "Şimdi izninizi isteyeceğim. Umarım bu
gece aramada bir ilerleme kaydedebilirsiniz.”
(Phermos) “Eğer dürüstseniz, o zaman ilginiz için
size teşekkür edeceğim Prenses.”
Bununla birlikte Phermos kenara çekildi ve kibarca Rienne'e
şapeli terk etmesi için yeterli alanı verdi.
(Phermos) "Güle güle. Başka zaman tekrar
görüşmek dileğiyle.”
(Rienne) “Elbette.”
Ona sırtını çeviren Rienne, Weroz'u takip ederek odadan ayrıldı.
Arkadaşlar... ilk kissimizi de almış bulunuyoruz. Bölüm hakkında
ne düşünüyorsunuz yorumlara bekliyorum. Çevirirken Phermos burdan beni bile gerdi valla 😊 Umarım hoşunuza giden heyecanlı bir bölüm
olmuştur. Hepinize keyifli günler diliyorumm.. Tekrardan tatlı yorumlar için de
teşekkür ediyorum<3333
~Elif~
« Önceki Bölüm Sonraki Bölüm »
Vallahi çok gerdi phermos, sanki insanın içini görüyor gibi. Şu eski sevgili aradan bi çıksa. Hiç güvenmiyorum ona çünkü başrol değil 😂 Çeviri için tesekkurler❤❤
YanıtlaSilRica ederiim<33 sana katılıyorumm😂😂
SilBu yeni novel gerçekten çok ilgi çekici, çeviri için teşekkürler.
YanıtlaSilYaa çok mutlu oldum öyleyse 🥰 beğenmene çok sevindim,rica ederim❤️
SilBlack aşk adam ya nasıl fırsat kolluyo kızı öpmek için vghvdyvc çeviri için teşekkürler
YanıtlaSilValla Black hep böyle devam edecek gibi🤣
SilAh çok aşk bu black,yeni bölüm hemen gelse
SilRica ederimm🥰 Black tam bir aşk adamı ileriki bölümlerde anlayacaksınız 🤭 fazla spoi vermeyeyim🤣
SilEline sağlık
YanıtlaSilRica ederim ne demek ❤️
SilEllerine sağlık 🥰🥰
YanıtlaSilNe demek🥰❤️🥰
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilÇeviri için teşekkürler
YanıtlaSilRica ederim <3
SilFırsatçı başrolleri severim 😎
YanıtlaSil🤣🤣 daha neler neler olacak bir bilsen🤭
Silfırsatçı black yürü be
YanıtlaSil🤣
SilTesekkurler
YanıtlaSilrica ederimm<33
SilYiaaa ilk öpücük geldiii😍🤩 umarım devamı için fazla beklemeyiz😁😎
YanıtlaSilLan ben bu eski sevgili rafit'e güvenmiyorum kızı sevdiğinden değil de kral olmak için ona yakınlaştığını düşünüyorum🧐
Ellerine sağlık
Teşekkür ediyorumm<3 devamının çevirilerini buldumm:)
SilBi tavşan da burda mı yoksa shshdhdhd
YanıtlaSilFkkfkdkddkkd
SilOlmazsa olmaz ama kimse riftanı geçemez
Abi bu kız çok s*çıplak sıvıyor gibime geliyor hadi hayırlısı
YanıtlaSil