How to Hide the Emperor's Child - 14. Bölüm (Türkçe Novel)

how to hide the emperors child novel - chapter 14

Çoğu zaman babası Dük bununla ilgilenirdi ama bazen Astelle tuzaklardan kendi başına kaçardı. Böyle birkaç kötü deneyimden sonra her zaman etrafına bakarak ve eylemlerine dikkat ederek yaşadı. Geriye baktığında, sürekli ince buz üstünde yürümeye benzeyen bir hayattı.

“Tamam. Büyütülecek bir şey değil.”

Astelle, şimdi bile böyle bir hayattan kurtularak ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Eğer bu iş iyi giderse, büyükbabasının malikanesinde Theor ile mutlu ve sessiz hayatına geri dönecekti.

İyi gitmeliydi.

Kaizen üzgün bir suratla sıkıntılı bir nefes verdi.

“Böyle bir şey bir daha asla olmayacak. Seni koruması için askerler göndereceğim.”

“Hayır, Majesteleri. Ben iyiyim. Ben-“

“İnatçı olma. Daha yeni tehlikeli bir durum atlattın.” Kaizen kararlı sesiyle Astelle’in sözünü kesti.

‘Ben mi inatçıyım? ...’

Astelle sinirini bastırdı ve kibarca başını eğdi. “Eğer Majestelerinin askerleri bana, eski kraliçeye, eşlik ederse insanlar yanlış düşünebilir. Aksine, insanların dikkati boş yere benim üzerime çekilirse daha riskli olacağını düşünüyorum.”

Astelle, bu adamın hiçbir şey yapmamasını umuyordu. Şu an Astelle için en tehlikeli insan Kaizen’di. Zaten her şey Kaizen’in ona elbise gönderip yemeğe çağırmasıyla başlamıştı. Bunu yapmasaydı Marianne, Astelle’i ciddiye alıp uğraşmazdı.

'Neden öyle işe yaramaz bir şey yapasın? Bu senin yüzünden oldu. Nasıl bir koruma bu?’

Ama Kaizen, Astelle’in ne demek istediğini anlasa bile sinirlerine hâkim olamıyordu.

“Tamam. Nasıl istiyorsan öyle yap.”

Kırmızı gözleri doğrudan ona bakıyordu. Bakışlarında alay ve sinir karışımı bir şeyler vardı.

Astelle, Kaizen'in hoşnutsuzluğunu görmezden gelerek tatmin edici bir şekilde gülümsedi. Dizlerini hafifçe eğdi ve selamladı.

“Anlayışınız için teşekkürler Majesteleri.”

 

***

 

“Dikkatli olsanız iyi olur.”

Astelle arkasından kapıyı kapatıp koridora çıktığında Vellian da ofisten çıkmıştı. Onu umursamadan odaya dönmeye yeltendi ancak Vellian ona sorulmadan bir hikâye anlatmaya başladı.

“Croychen Markisinin üç kızı var. İlk kızı… Nasıl olduğunu gördünüz. Ancak ikinci kızı öyle değil.”

O kimdi? Astelle hatırlayamadı. Croychen ailesi geçmişte bu kadar büyük değildi bu yüzden soyluların sık sık toplandığı yerlere gelmezlerdi. Astelle onların üç kız kardeş olduklarını biliyordu ama isimlerini hatırlamıyordu.

Astelle’in hatırlayamadığını görünce Vellian söylemeye başladı.

“O Leydi Florin. Doğum gününü kısa bir zaman önce kutladı. Şu anda en umut verici kraliçe adayı o.”

İsmini duyduktan sonra bile Astelle onun yüzünü hatırlamadı. Vellian, Astelle’e yakından bakarak açıklamaya devam etti.”

"Croychen ailesi, ikinci kızının yetişkin olmasını bekliyordu. Marki Croychen'in ikinci kızını kraliçe yapmak için yıllardır çok uğraştığı söyleniyor.”

Bu hikâye kulağa tanıdık geliyordu.

Astelle acı bir şekilde mırıldandı. “Demek ki her yerde aynı…”

Ailenin gücü için kızlarını bir oyuncak bebek gibi büyütür ve kumar oyununda ortaya el atıyormuş gibi onu kraliyet sarayına atarlar. Eğer kızları amaçlarına ulaşırsa bütün aile sevinçten uçar, eğer başarısız olursa onu acımasızca terk edip bir kenara atarlar.

Her ailede aynı hikâye. Değişen tek şey ailenin soyadı.

"Her neyse, sadece dikkatli olmanızı istiyorum çünkü Leydi Florin ablası Leydi Marianne gibi bir kız değil.”

‘Eh, Leydi Astelle’in pek etkileneceğini sanmıyorum.’ Vellian içinden mırıldandı.

Onu çok tanımasa da eski kraliçe birçok yönden zekiydi. Kraliçe olduktan bir gün sonra toplanıp sarayı terk ettiğini duyunca onun çekingen ve pasif bir kişiliğe sahip olmasını beklemişti.

Ama bu tamamen yanlış bir düşünceydi. Ama neden kraliçe tahtını bu kadar kolayca bırakmıştı?

‘Bu kişi Majesteleri İmparator’a herhangi bir duyu besliyor muydu ki?’

Duyguları olsa bile, şimdi ortadan kaybolmuş olmalıydı.

Sadece ilk gece için görevini yerine getirmişti ve ertesi gün kovulmuştu. Ama planlıydı. Vellian’ın bildiği kadarıyla Kaizen uzun zamandır imparator olur olmaz Dük Reston’ı temizlemeyi düşünüyordu.

O bu tür düşüncelerle boğuşurken sessizce önünde duran Astelle hafif bir gülümsemeyle konuştu.

“Croychen ailesinin ikinci kızı Majestelerini çok seviyor gibi görünüyor.”

“Efendim? ...”

"Bu, kız kardeşi Majestelerinin etrafında yaygara kopardıktan sonra Leydi Florin’in ayıplanacağı anlamına gelmiyor mu? Yoksa neden dikkatli olayım ki?”

Astelle, Vellian'ın ne demek istediğini anladı ama sanki hiçbir şey anlamamış gibi farklı bir sesle güldü ve ona kafası karışık bir halde bakan Vellian’a karşı kesin bir dille konuştu.

“Kraliçe Dowager’ın vasiyet sorunu çözülür çözülmez başkenti terk edeceğim. O yeni kraliçe olacak ve bunun benimle hiçbir ilgisi yok. Dahil olmak istemiyorum.”

 

***

 

Astelle pencerenin kenarında oturdu ve yağmurun çiselediği bahçeye baktı.

Leylak yapraklarının gölgeleri sakince pencerenin kenarına düşmüştü. Açık mor yapraklar yağmurlu rüzgârda hafifçe sallanıyordu. Cam pencere, puslu gökyüzünün rengine boyanmış grili bir suluboya tablosu gibi duruyordu.

Astelle sakin ve güzel sahneye bakarken son derece gerçekçi bir şekilde düşündü.

Bu kahrolası yağmur ne kadar daha sürecekti?

Gri bulutlarla uzayan gökyüzü o kadar karanlıktı ki şaka niyetine bile havanın açtığını söyleyemezdiniz.

Kaleye geldiğinden beri birçok şey olduğunu düşündü.

‘Ne zaman buradan gidebilirim?’

‘Büyükbabam mektubumu aldı mı?’

O bunları düşünürken diğer odada oynayan Theor ağlayarak ve ayıcığını tutarak geldi.

“Levin yaralandı…”

Ayıcığın omuz kısmı patlamıştı. Saf beyaz pamuk yırtık kumaştan fırlamış ve parçalanmıştı.

“Sorun yok. Hemen düzelteceğim.”

Astelle, hizmetçilerden kahverengi iplikler ve iğneler istedikten sonra ayıcığı tamir etti. Theor, Astelle'in ayıcığını tamir etmesini yakından izlerken seraya gitmemişti.

Böyle iyiydi-

“Ups, oyuncak bozulmuş.”

İmparator yardımcısı Vellian çıkagelmişti. Astelle çay masasında onun karşısına oturdu ve önüne bir fincan çay koydu.

Çayını yudumlayan Vellian, dikiş dikmekte olan Astelle'i izlerken konuştu.

“Neden hizmetçilere bırakmıyorsunuz?”

“Oyuncak çok eski o yüzden benden başka kimse tamir edemez.”

Oyuncağın kendisi çok eski değildi ama eski perde kumaşlarından yapılmıştı o yüzden sık sık böyle sökülürdü. Eğer Theor’un onu bu kadar seveceğini bilseydi daha başka türlü kumaşlar kullanırdı.

Astelle iğneyi oyuncağın karnına sapladı.

Normalde bu adamın burada olup olmaması önemli değil ama şimdi Theor seraya gitmemişti ve onunla aynı odadaydı bu yüzden endişeli hissetti.

'Çabuk fark eden insanlar beni endişelendiriyor.’

Bu adam imparatorun en yakın yardımcısıydı. Ve bir nedenden ötürü Astelle'i izlemeye devam ediyordu.

Sıklıkla ziyaret ediyor, onunla muhabbet ediyor ve onu inceliyordu. İnsanlarla birkaç kez konuştuktan sonra nazikti ama Astelle onun göründüğü kadar masum olmadığını biliyordu.

Bu kişi İmparator’a çok yakından hizmet ediyordu bu yüzden Kaizen’i iyi tanıyordu. Theor’un ona benzediğini fark edebilir miydi?

Teori hala ayıcığının yavaş yavaş iyileşmesine odaklanmıştı. Astelle oyuncağı tamir edene kadar, seraya gitmesi söylense bile dışarı çıkma havasında değildi.

Vellian çay fincanını masaya koyar koymaz Astelle özür dileyen bir ifadeyle söyledi.

"Meşgul olmalısınız, Kont’u çok uzun süre tutuyor muyum bilmiyorum.” Ancak Vellian, Astelle’i dinledikten sonra yalnızca güldü.

"Hayır, iyiyim. Majesteleri, Leydi Marianne'nin tüm şikayetlerini duymak istemediği için ava çıkacağını söyledi.”

“Majesteleri ava mı gitti?”

“Evet. Çoktan hazırlanıp başlamış olmalılar. Bugün biraz yağmurlu. Eminim sinirleri bozulmuştur.”

Astelle kaleye kapatılmıştı ve yağmur konusunda uyarılmıştı ancak imparatorun kendisinin ava çıkması saçmaydı.

Ama iyi bir fikri vardı.

Astelle, Theor’a döndü ve sordu. “Theor, ben Levin'i tamir ederken sen de çıkıp şatoyu görmek ister misin?”

“Gerçekten mi? Gidebilir miyim?”

Theor keşfetmeyi severdi. Bu zamana dek onun sadece serada ve bahçede oynamasına izin vermişti ve kalede çok dolaştırmamıştı. Theor, imparatorun dolaştığı kalede tek başına bırakılamazdı nihayetinde. Çünkü Astelle, Kaizen'in Theor ile görüşmesini olabildiğince engellemek istiyordu.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder