MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 139. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)


“Oh lütfen, en azından sakin bir akşam yemeği yiyelim.”

Belki de rahatsız hisseden tek kişi o değildi. Sessiz kalan Hebaron, derin bir iç çekerek ağzını açtı.

“Biraz önce bir savaşı bitirdik. Gelecekte bir daha böyle bir akşam yemeği yemeyeceğiz.”

“Ne rahatlatıcı bir bilgi.” Kuahel sertçe içini çekti ve ekledi. “Buraya seninle sakin bir akşam yemeği yemeye gelmedim.”

“Peki neden bu çöplüğe gelmek için zahmet ettin?” dedi Richt Bleston, büyük bardağını tek eliyle karıştırarak.

Kuahel onu umursamadan sakince konuşmaya devam etti.

“Telgrafı çoktan almış olabilirsiniz, Pamela Platosu'nun kalıntıları Lexos sıradağlarının etrafına kurulan bariyerleri yok etmeye çalışıyor. Dört yıl önce, boyun eğdirme birlikleri tarafından ejderhadan gelen büyü gücü akışını kesmek için beş tapınak inşa edildi, bu tapınaklardan ikisi çoktan onlar tarafından ele geçirildi. Müttefik Kuvvetler kaleyi geri almayı başarsa bile, canavarlar tarafından kirletilen kutsal büyü düzgün çalışmayacaktır. Onu arındırmak için kutsal bir kalıntıya ihtiyaç var.

“Bir kalıntı mı?” Riftan gözlerini kıstı ve sordu.

Kuahel başını sallayıp konuştu.

“Bu, ‘Arınma Kupası’ olarak adlandırılan kutsal bir kalıntı. Kusurlu büyü gücünü arındırma ve kutsal su yaratma gücüne sahip bir eşyadır.”

Her zaman her şey hakkında tartışan Richt Bleston, hikayeyle ilgileniyor gibiydi, bu yüzden duruşunu düzeltti.

"Nasıl oluyor da böyle önemsiz bir yerde böyle bir şey var olabiliyor?"

“Öyle değil. Onu Lexos sıradağlarına götürmek için ben...”

“Resmi bir prosedürle kalıntıların icabına baktık.”

Birden keskin bir ses duyuldu. Max başını çevirdi. Uzun siyah cübbe giymiş uzun boylu bir kadın, ağırbaşlı bir adımla odaya girdi. Richt Bleston'a tiksintiyle baktıktan sonra başını Kuahel'e çevirdi ve itiraz edercesine konuştu.

“Kutsal Babamız, ‘Arınma Kupası’nı önümüzdeki on yıl boyunca Darund'da saklamamıza izin verdi. İstedikleri zaman gelip emanetlerimizi alamazlar.

“Darund yok edildi ve ‘Arınma Kupası’nın sergilendiği tapınak da yıkıldı. Kalıntıyı korumaya devam etmenin amacı nedir?”

Kuahel'in duygusuz tepkisi karşısında kadının yüzü karardı. Yaşlı rahibe ve onun arkasındaki papaza yorgun gözlerle baktı ve onlardan fazla bir yardım bekleyemeyeceğini anlayınca başını tekrar kaldırıp konuştu.

“Yine de söz, sözdür. Kalıntıları barındırmak için kilise üniversitesine büyük bir bağışta bulunduk. Ve şimdi, bölgeyi yeniden inşa etmek için bile kutsal emanetlere ihtiyacımız var. ‘Arınma Kupası’na sahipsek, birçok insan Tanrı'nın kutsamasını almak için tekrar gelecektir.”

"Peki onu alıp kaçtığımızda ne yapacaksınız?" Richt Bleston rahatsız edici bir gülümsemeyle sandalyesinin arkasına yaslandı. “Bu kalede doğru düzgün asker kalmamış, Ne yaparsak yapalım karşı koyamayacaksınız.”

“Kapa çeneni.”

Max, sesindeki ani patlamayla Riftan'a baktı. Sadece o değil, yemeği getiren hizmetçiler ve Darund'un hanımı, Richt Bleston'ın kaba tehdidinden çok Riftan'ın ani tepkisine şaşırmış görünüyordu.

Öldürücü bir bakışla Richt Bleston'a baktı ve her kelimeyi kuvvetle söyledi.

“Biz hırsız değiliz. Biz şövalyeleriz. Hiçbir koşulda yağma kabul edilemez.”

Ayrıca Kuahel'e bir uyarı bakışı gönderdi.

“Aynı şey senin için de geçerli Leon. Darund hanımının izni olmadan bu kaleden hiçbir şey almanıza izin verilmiyor. Böyle bir şeye müsamaha göstermeyeceğim.”

“Yedi Krallığın kaderi tehlikede. Miras uğruna yüz binlerce insanı riske mi atacaksınız? Kuahel soğuk bir şekilde yanıtladı, sonra Darund Hanımı'na baktı. Ejderhanın dirilişini durdurmazsak, bu topraklar büyük tehlike altında olacak. Darund'un yeniden inşası da tamamen imkansız hale gelecek. Hanımefendi bunu istiyor mu?”

"Ama şimdi elimizdeki tek şey kalıntılar üzerinde hakkımız! Onu bile kaybedersek Darund için hiç umut kalmaz.”

"Emanetleri kalıcı olarak geri almaya çalışmıyoruz. Savaş biter bitmez geri vereceğiz. Ayrıca, kilise üniversitesi, topraklarınızın yeniden inşası için gerekli masrafları kısmen karşılayacaktır.”

Yüzü fark edilir şekilde aydınlanınca, Max aniden, Bayan Darund'un bu cevabı almak için sorunu kamuoyunda gündeme getirdiğini fark etti. Daha yumuşak bir sesle konuştu.

"Eğer söz veriyorsanız, isteğinizi reddetmek için bir neden yok."

Nazik yanıtı, odadaki atmosferi daha rahat hale getirdi. Ancak Rifan ve Richt arasındaki gergin husumet hiç azalmadı. Max endişeli gözlerle sinirli yüzlerine baktı, sonra Kuahel'e döndü. Şövalye, sanki tüm görevleri bununla tamamlanmış gibi sakince oturduğu yerden kalktı.

“Emanetleri alır almaz Lexos sıradağlarına gideceğiz.”

Dönüp girişe doğru yürürken, tehditkar bir şekilde Richt Bleston'a bakan Riftan, alçak sesle ona seslendi.

“Leon.”

Kuahel durdu ve omzunun üzerinden ona baktı. Onu keskin gözlerle izleyen Riftan yavaşça ağzını açtı.

“Darund, Lexos sıradağlarından çok uzakta. Canavarların bu yere saldırması için hiçbir sebep yok. Kalıntıları da mı hedef alıyorlar?”

Kuahel cevap vermedi. Ama sessizliği bir onaylamaya eşitti. Riftan'ın sesi daha da derinleşti.

“Bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyorsun. Büyük Sığınak'tan bilgi sızdırılmış olma ihtimali yüksek. Bir an önce harekete geçseniz iyi olur.”

Kuahel'in yeşil gözbebekleri karanlıkta ışıl ışıl parlıyordu. Sonra arkasını döndü ve hızla koridora çıktı.

Max tuttuğu nefesini bıraktı. Kafası karışmıştı. ‘Bu, rahipler arasında şeytani güçlere bilgi sağlayan birinin olduğu anlamına mı geliyor?’

Hemen başını salladı. Bir insan ne kadar yozlaşmış olursa olsun, birinin canavarların yanında yer alması düşünülemezdi. Böyle bir ihanetten elde edilecek hiçbir fayda yoktu.

‘İnsanları acımasızca öldüren ve ruhlarını kirleterek onları hortlaklara dönüştüren canavarlarla iş birliği yapmak için ne sebep olabilir?’

‘Öyleyse bu, Büyük Sığınak'ta insan olarak saklanan ve Müttefik Kuvvetler'de bulunan biri olduğu anlamına mı geliyor?’ Derin düşüncelere dalmışken, alçak bir ses ona fısıldadı.

“Kaşığın hiç hareket etmedi.”

Max başını kaldırdığında Riftan’ın endişeli gözlerle ona baktığını gördü. İştahı gitmiş olmasına rağmen, kendini yemeye devam etmeye zorladı. Kaseyi zar zor yarıya kadar boşalttıktan sonra, şövalyelerden erken çekilmeleri için müsaade isteyip oturduğu yerden kalktı. Koridora çıktığında, bekleyen hizmetçi onu temiz bir yatak odasına götürdü.

Paltosunu çıkarıp vücudunu hizmetçilerin getirdiği sıcak suyla yıkadı ve bitkin bir halde yatağa uzandı. Rifan'ın dönmesini beklemek istedi ama o kadar yorgundu ki gözlerini açık tutamadı. Başını yastığa koyar koymaz hemen uykuya daldı.

Max bir süre uyuduktan sonra serin havayı hissedip gözlerini açtı ve şöminedeki alevlerin neredeyse söndüğünü görünce yatağında doğruldu. Ortalık hala karanlık olduğuna göre güneş henüz doğmamıştı.

Yataktan kalktı, şömineye bir odun parçası atıp maşayla közleri dürttükten sonra alevler yeniden yükseldi ve oda aydınlandı. Boş odaya baktı, bir palto giyip dışarı çıktı. Koridor karanlıktı ama kemerli pencerelerden sızan loş ışık sayesinde kaleden düşmeden güvenli bir şekilde çıkabildi.

Soğuk şafak havasını içine çekerek şafak ışığına doğru yürümeye başladı. Hâlâ karanlık olmasına rağmen duvardaki meşaleler sayesinde yolu bulmak zor değildi. Hemen avluyu geçip kalenin dışına çıktı. Daha sonra şapel binasına girdi ve hastaların durumunu kontrol etti. Neyse ki, kimsenin ateşi yoktu veya komaya girmemişti.

Hafifçe rahat bir nefes verdi ve binayı tekrar terk etti. Bu sefer Remdragon Şövalyeleri’nin sancağının yerleştirildiği yere doğru yürüdü.

‘Elbette, Riftan gece geç saatlere kadar şövalyelerle güzergahı tartıştıktan sonra kışlada çok kısa bir süre dinlenmiş olmalı.’

Kışlada bir süre yürüdükten sonra, beklediği gibi, Riftan'ı küçük bir çadırın çatısının altında bir ateşin yanında otururken gördü. Max patlamak üzere olan iç çekişini yuttu ve yavaşça ona yaklaştı.

"Riftan... uyudun mu?"

"Yeterince uyudum." Riftan başını kaldırıp baktı. “Neden bu saatte dışarı çıkıyorsun?”

"Hastaları kontrol etmek için bir süreliğine dışarı çıktım." dedi Max sakince ve ateşin yanına çömeldi. Tam o anda soğuk bir rüzgar esip şiddetli bir şekilde vücutlarına çarptı. Hafifçe omuzları titredi. Kısık gözlerle ona bakan Riftan derin bir iç çekti ve paltosunu açtı.

“Buraya gel.”

Max mutlu bir şekilde bacaklarının arasına oturdu. Kollarını beline dolayıp onu göğsüne doğru çekti ve ardından poltosunu tamamen vücuduna sardı. Kendini anne tavuğun kollarında civciv gibi hissetti.

Yüzünü paltosunun içinden çıkarıp ateşin titreyen parıltılarını ve ara sıra rüzgarda uçuşan kar tanelerini izledi. Bir gün önceki zorlu savaşın hatıraları ya da şafakta uzun bir yol için ayrılmak zorunda olmaları o anın mutluluğunu bozmaya yetmedi.

Max vücudunu onunkine yaklaştırdı. Sonra Riftan başını onun omzuna yaslayıp soğuk ensesine sıcak bir nefes verdi.

“Üşüyor musun?”

Max başını salladı. Nefesi onu nazikçe gıdıklıyor gibiydi. Memnuniyetle sarhoş olarak ağır bir nefes verdi. Soğuk kar taneleri rüzgarda uçuşup soğuk bir şekilde yanaklarına ve alnına değdiğinde bile çok iyi hissettiriyordu.

“Anatol'da ilk karın yağışını birlikte izlediğimizi hatırlıyor musun?”

“Gölün kıyısında mı?” diye fısıldadı, burnunun köprüsünü omzuna sürterek. 

Onun şımartılmış büyük bir köpek gibi davrandığını görünce gülümsemeden edemedi. Başını biraz çevirdiğinde, Riftan'ın dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme gördü.

"Birlikte ata binmiştik."

Yorumlar

  1. Ayy 140 da gelse keşke çok komik 140 ahajzjsjjxjd riftan maxiyle ugrasiyo

    YanıtlaSil
  2. Amanın amanın çok teşekkürler bölümler için gözüm gönlüm şenlendi riftan ve Maxi iyi geçinince savaş bölümleri de güzel oluyor

    YanıtlaSil
  3. Görmek istediğim şeyler bunkar

    YanıtlaSil
  4. O değilde biz 165 ten sonra napıcaz

    YanıtlaSil
  5. 165 bıtıyo deme sakın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En son 167 gördüm. Ağır da olsa güncel bölüm geliyor sanırım.

      Sil
  6. Emeğine sağlık canisi, pazartesimiz şenlendii

    YanıtlaSil
  7. 👏👏👏👏👏

    YanıtlaSil
  8. Tesekkürler 💓

    YanıtlaSil
  9. Ya iki bölüm ya. Özge ve Sabahat süpersiniz

    YanıtlaSil
  10. birisi facebookda vietnamcasını bulmuş, acaba face i olanlar çevirmenimize 165 sonrasını iletse olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vietnamca mı? İşler git gide tuhaflaşıyor SDFGHJKL

      Sil
  11. Çeviri için teşekkürler 😊 Umarım bölümler böyle tatlış tatlış geçer 🥰

    YanıtlaSil
  12. Yukarıdaki 165. bölümle ilgili yorumlara ithafen, aslında güncel bölüm 200leri aştı. Ancak bloğa gelen çeviriler, ne yazıkki hala resmi çeviriye başlanmadığı ve başka herhangi bir alternatif olmadığı için (Aslında orijinal sitede olabilir ama ing dil desteği bile olmadığından sitede gezmek zor. Kaydolma süreci ise ayrı alem. Ve tabi korece gerek alfabe gerek söz öbekleri açısından bambaşka olduğundan koreceden türkçeye çevirmekle ispanyolcadan türkçeye çevirmek başka olacaktır diye düşünüyorum:/) novelın ispanyolca çevirisini yapan bir siteden geliyor. O site de bölümleri çok yavaş güncelliyor maalesef. Aslında uzun aradan sonra iki bölüm daha geldi ve 167'ye çıktı bölümler. Bilmiyorum elbette ama bu hızla giderse biraz bekleyeceğiz gibi görünüyor. Bir de ilerideki bölümler için internette gördüğüm bir sürü yorum 'ne okuyoruz böyle bomboş' tarzında, insanlar hep bıkmış. Kişisel görüşüm, sanırım yazar romanı gereksiz uzatarak bir noktada katlettiği için beklemek sorun olmayacaktık. Aşırı uzun bir açıklama oldu sanırım dsfdsfdscsfd

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar ikinci kitapla bitireceğim demişti yanlış hatırlamıyorsam ama bu gidişle bitmeyecek gibi. Benim için beklemek pek sorun değil eski bölümleri okuyup dururum. 😁 Birde riftan povun devamı yayınlanıyor mu biliyor musun?

      Sil
    2. Umarım bitirir ya. Çünkü gereksiz uzatılıp hikaye ekseninden fazlasıyla kaydırılmış gibi hissediyorum. (Yasak Elma vakası gibi neredeyse hdsvchgds) Aksiyonlu sahneleri seviyorum yanlış anlaşılmasın ama ay savaş kan entrika bilmem ne denen olaylar fıs çıkmış sanırım. O sebeple mutlu sonu bekliyorum sadece. Yazar zaten kesin mutlu son olacağını söylemişti bir röportajında ama UMARIM herkesi tatmin edecek bir mutlu son olur. AY ben yine çok konuştum nasıl dolmuşum belli değil cvzchgzvxch Bu arada Riftan pov ile ilgili bilgim yok. Olsa ne güzel olur tabii. Onun gözünden hikayeyi okumayı daha dokunaklı ve etkileyici buluyorum şahsen.🫶🏻

      Sil
    3. Ben de hikaye çok uzamadan bitsin diyorum ama yinede güzelce toparlanması lazım, henüz ortaya çıkmayan bir sürü şey var. Mesela Riftan'ın babası, ilk tanımaları falan. Bunlar en az bir sezon daha gider bence ama savaş sahneleri azalsa keşke yani bi anatol görsek iyi olurdu

      Sil
    4. Doğru diyorsun işte eksen kaymasından kastım da buydu. Ama yine de ben uzaması taraftarı değilim. Bence bu noveli daha fazla uzatmayıp en azından baba konusu Riftan povda(olursa tabi) bize sunulsa daha iyi olur. Tanışma mevzusunu küçük bir diyaloğa bile sıkıştırabilir yazar bence. Belli olmuyor kendisine koklatıyor resmen mübarek. Dediğin gibi yazar bunun son kitap olduğunu söylemişti. Ama bence şu an o kadar bocalıyor ki ne yapacağını kendi de bilmiyor. Şevkinin kalmadığını düşünüyorum. Bilemiyorum valla ama demek istediğim uzamasın ama uyduruktan da bitmesin. 🤲

      Sil
    5. Sana kesinlikle katılıyorum, başlangıca göre gerçekten büyük bi eksen kayması var hikayede. Birde çok önemli olan yerler kısa diyaloglarla geçilirken önemsiz sahneler bütün bir bölüm devam ediyor. Son cumlene de amin diyor ve yorumumu bitiriyorum. ❤

      Sil
    6. Hemen bitmesin ama ya, mesela ben çocukları olduğunu sonra Maxinin kardeşiyle barıştığını ve babasını yendiğini görmek istiyorum, bu gidişle daha çok var gibi...

      Sil
    7. Bziden başkalarının da yazara sıktığını yazıyor olduğunu öğrenmek güzel 😁

      Sil
  13. Herkes 140 in harikaligindan bahsederken nasıl 1 gün daha bekleyebilecegim

    YanıtlaSil
  14. Ya bu hikaye benim için çok özel herkes pürüssüz riftan max istiyor ama hanhimiz hayatımızda pürüssüzüzki

    YanıtlaSil
  15. Ne bir günde iki bölüm mü yicem sizi öpim ❤️

    YanıtlaSil
  16. Ellerine sağlık 🥰🥰

    YanıtlaSil
  17. 2 bölüm😍 harikasınız öperim ellerinizdenn ❤️❤️❤️❤️

    YanıtlaSil
  18. Çok tatlisiniz minnoş minnoş yeni bölümler gelir inş beklemek çok zor

    YanıtlaSil
  19. Oh çok güzel oh oh oh süper süper bir arkadaşın yorumu aklıma geldi çok şükür Allahım bismillah gkfmfmfmfmfmf Calypse ailesinin yuvasını kurtardık arkadaşlar 💖🤭🤤🤸🏻‍♀️🙇🏻‍♀️ çok keyifliyim 167. Bölüm sonrasına sonra üzülürüm amaaan

    YanıtlaSil
  20. Ya diyorum size flörtlesme kısmı bir ilişkinin en güzel kısmıdır

    YanıtlaSil
  21. Sabahat senin gelişin bir lütuf resmen. Binlerce kez tesekkürler. Özge ve Sabahatin güçleri ile daha uzun riftannn❣️Aman yarabbiiiii!!!

    YanıtlaSil
  22. 140. Bölümü cok merak ettim zaman geçmez artik

    YanıtlaSil
  23. Sabah gözümü Riftan diyerek açıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yrminle bu ben uyurken riftan uyanırken riftan tüm gün riftan

      Sil
  24. Özge yeni bölüm yok mu canım? Hasretle bekliyoruz 🥰

    YanıtlaSil

Yorum Gönder