MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 137. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)


Riftan kılıcını savurdu, böylece diğer koluyla hemen hemen aynı yükseklikte bir kalkan taşırken tek bir darbeyle dört hortlağı devirdi, sonra kılıcını eğik bir çizgi halinde indirdi. Ve Max',n gözüyle takip etmekte zorlandığı bir hızla kılıcının yönünü değiştirdi ve tekrar kaldırıp tekrar savurdu, tekrar tekrar aşağı yukarı salladı...

Sanki bir sinekkuşu kanatlarını çırpıyormuş gibi kılıcını göz kamaştırıcı bir şekilde salladı. O kadar heybetli bir sahneydi ki, akıldan çıkmayacak kadar muhteşemdi.

Bacakları hala demirle kaplıyken, kar alanında çevik bir şekilde yürüdü, durmadan canavarlara saldırdı ve sonra başını sola çevirdi. Rüzgarı savuran ve hortlakları tekmeleyen Ruth'a yüksek sesle bağırdı.

“Ruth! Yakınlarda hortlakları kontrol eden bir büyücü olmalı! Onun büyülü gücünü takip et!”

“Bir süredir bunu yapıyorum! Ama kahretsin, büyü gücünün akışı çok geniş!”

Max sonunda soğukkanlılığını yeniden kazandı ve çevresini inceledi. Büyücülerin hızlı tepkisi sayesinde, arabaların ve atların çoğu zarar görmemişti, ancak birkaç asker yaralanmış ve kar alanında yatıyordu.

Max, onlara doğru koşan beş veya altı iskeleti gördüğünde, hemen elini yere koydu ve büyü gücünü yükselterek dolaşıma soktu. Sonra, düşmüş askerler ve canavarlar arasında, yaklaşık 10 kvets (yaklaşık 3 m) yüksekliğinde bir toprak duvar yükseltti.

“Çabuk, yaralıları bariyere doğru taşıyın!”

Acil çığlığıyla dehşete düşen askerler, koşarak yaralıları vagonun kenarına taşıdı. Bu arada, Riftan ezici bir hızla koşarak iskelet askerleri tek bir darbede yok etti.

“Siz de geri dönün ve safların gerisinde kalın!”

Max onun emirlerini yerine getirdi ve safların en arkasına geçti. Riftan'ın yaptığı büyük görev nedeniyle canavarlar ve arkadaki birlikler arasında belirli bir mesafe sağlanmıştı.

Hemen bir savunma duvarı kaldırıp bir kalkan genişletti. Kalkan somut olmayan bir engel olduğundan ve savunma duvarı somut bir engel olduğundan, aynı anda farklı doğaları olan iki büyüyü gerçekleştirmek muazzam bir konsantrasyon gerektirdiğinden uzun süre dayanamazlardı.

Biraz vakit bulduğunda, vücudunda kalan büyü gücünü topladı ve savaş alanına baktı. Hattın ön sırasını koruyan askerler canavarlara karşı cesurca savaşıyor, birliğin ortasına yerleştirilen askerler atları ve arabaları korumak için çaresizce dövüşüyor ve hattın gerisinde konumlanan mızraklılar da yüzlerce iskeletle çevrili şiddetli bir savaşa giriyorlardı. Ve son olarak, arka birimler önden ve arkadan çevriliydi. Max dudağını ısırdı.

Whedon'un Kraliyet Ordusuna ait üç büyücü aynı anda canavarlara ateş alevleri gönderdi, ancak iskelet askerler, onlara aldırış etmeden kulakları sağır eden bağırışlarla üst üste yığılmaya devam ettiler. Askerlerin ezdiği kemiklerin canlandığını, bir mıknatıs tarafından çekilen buz parçaları gibi iç içe geçtiğini fark etti. ‘Tıpkı Riftan'ın dediği gibi, yakınlarda yaşayan ölüleri diriltebilecek bir büyücü olmalı.’

Kafasını Ruth'un olduğu yere çevirdi ve ciddi bir ifade takındı. Ordunun malzemelerinin depolandığı bir vagona tırmanıp askerlerin inşa ettiği savunmaları delip geçen hortlaklara rüzgar okları atarken, vagonun etrafına büyük bir kalkan inşa etmiş ve aynı zamanda arama büyüsünü yaymıştı. İki tür büyüyü eyleme geçirmek zaten son derece zor bir şeydi, ancak üç türe kadar kullanabiliyor olması neredeyse imkansızdı.

Belli bir süre dayanabilmesi için vagonun etrafındaki kalkana bir büyü yaptı ve ardından kalan büyü gücüyle arama büyüsü yaptı. Çeliğin çarpışması, çatlayan kemiklerin sesi, savaş atlarının ağır nefesleri ve askerlerin gök gürültülü kükremesinin ortasında, gerekli konsantrasyonu toplamak son derece zordu, neredeyse gökyüzündeki bir yıldızı tek elle tutmak istemek kadar imkansızdı.

Max büyü gücünün akışının kesilmemesi için öyle konsantre olmuştu ki soğuk terler döküyordu. Bir süre sonra canavarları kontrol eden büyülü enerjiyi hissedebildi.

Örümcek ağı gibi karmaşık bir şekilde birbirine dolanmış büyü gücünün akışını dikkatle takip ederken garip bir şey fark ederek sırtını sertleştirdi. Büyü savaş alanının dışından değil, bir birimin içinden geliyordu.

Bunun ne anlama geldiğini anlayan Max, hemen yoğun bir şekilde sıralanmış arabaların arasında koşmaya başladı. Birimin içinde hortlakları diriltmek için büyü kurulu olduğu açıktı.

Şiddetli bir savaşın sürdüğü cepheden uzaklaştı ve safların merkezine gitti. Kalkanın genişliği sayesinde vagonun etrafındaki alan nispeten güvenliydi, ancak savaşın heyecanı nedeniyle soğukkanlılığını kaybeden askerleri yarıp geçmek kolay olmadı.

Çılgına dönmüş silahlı askerlerden olabildiğince uzaklaşıp etrafına dikkatlice baktı ve sonunda, büyücünün başladığı noktayı bulabildi.

Kampın sonunda bulunan bir vagonun içinden büyülü güç akıyordu. Max hızla vagona tırmandı. Daha sonra yığılmış kasalarını ayağıyla itip dışarı attı ve içeriye baktı. Vagonun tabanını karmaşık bir formül doldurmuştu.

“Bunu ne zaman kurdular?”

Max aklındaki soruları çabucak uzaklaştırdı. ‘Şimdi akıl yürütme ve spekülasyon yapma zamanı değil.’ İki eliyle yere dokunup büyü gücü enjekte etti. Büyülü formülü içeriden yok etmeye çalışırken aniden kafasına siyah bir gölge düştü.

Max yukarı baktı. Gür sakallı bir adam arabanın girişini kapatmış ve ona bakıyordu. Ekipmanları koruyan askerlerden biri gibi görünüyordu.

Durumu açıklamak için ağzını açtı ama askerin baltasını kaldırdığını görünce kaskatı kesildi. Askerin boş gözbebekleri bir sürüngen gibi daraldı, sonra kırmızıya döndü.

Max hemen yana doğru uçtu. Kalın bıçak ağır bir şekilde arabanın zeminine düştü. Kalbi deli gibi atıyordu ve sırtı soğuk terle ıslanmıştı. Vücudunu vagonun duvarına yaslarken hızla büyü gücünü yükseltti. Asker baltayı tekrar kaldırdı.

O anda, kılıcın ucu, deriyi yırtıyormuş gibi ağır bir sesle askerin göğsünün içine girdi. Gözleri kocaman açıldı. Göğsünü delen kılıca şaşkın bir ifadeyle bakan asker, yavaşça başını çevirdi. Ama daha kendisine saldıran adamın yüzünü göremeden, askeri delen bıçak kemiğini ve etini yırtıp böğrünü deldi. O kadar gerçekçi olmayan bir sahneydi ki, korkutucu olduğunu bile düşünemedi. Yarısı kesilen askerin vücudundan çağlayan gibi koyu kırmızı kan döküldü.

Max hıçkırıklara boğuldu. Sakallı askerin yüzü balmumu gibi eriyerek koyu kırmızı pullarla kaplı bir sürüngen yüzünü ortaya çıkardı. Canavar midesinden akan kanı durdurmaya çalışıyormuş gibi öne doğru eğildi ve pullarla sarılı iki eliyle midesini tuttu. O anda canavarın kafası yere düştü.

Max, canavarın boynundan akan kanın yüzünü ısıttığını hissedince çığlık attı. Zırh kaplı büyük beden yavaşça öne eğildi ve bir çatırtıyla yere düştü.

Derin bir nefes aldıktan sonra onu kurtaran kişiyi görmek için başını kaldırdı. Siyah kapüşonlu bir adamdı ve yüzünde çapraz çizgi bulunan yüz kalkanı arabanın girişini kapatıyordu.

‘Giysisine bakılırsa, bir Whedon ya da Balto askeri gibi görünmüyor.’ Max alarma geçti. Tekrar ordunun içine sızmış bir düşman olup olmadığını merak ettiği için bir savunma duvarı örmeye hazırlanırken, yüzünü kapatan kalkandan derin bir ses çıktı.

“Büyülü formülü etkisiz hale getirmeye çalışmıyor muydun?”

Max'in gözleri tanıdık sesle irileşti. Adam kolunu hafifçe sallayarak kılıcındaki kanı sildi, vücudunu çevirdi ve sert bir şekilde konuştu.

“Acele et.”

Max boş gözlerle adamın sırtına baktı, sonra kendini toparladı ve ellerini kıpkırmızı zemine koydu. Canavarın kanı sıcak ve ıslaktı.

Mide bulantısını bastırarak formüle büyülü güç uygulamaya başladı. Plana göre çılgınca akan büyü gücü geri itildi ve her yöne püskürtüldü. Bir süre sonra, büyünün akışı nihayet tamamen tersine döndü ve vagonun zeminini dolduran karmaşık desen kayboldu.

Büyülü formülün tamamen yok edildiğini gören Max, yorgun bir iç çekti ve kan gölünün ortasından ayağa kalktı. Arabanın girişini koruyan şövalye başını ona çevirip,

"İşe yaramış gibi görünüyor. Ghoulların hareketleri yavaşlıyor.” dedi.

Bir elini kaldırıp siperliğini çıkardı. Max kalkanın altındaki benekli yeşil gözlere baktı ve kaşlarını kaldırdı. Adam Kutsal Şövalyelerin komutanı Kuahel Leon'du.

"Neden buradasınız?"

“Buraya karanlık büyücülerin peşine düşmeye geldim." diye yanıtladı Kuahel kuru bir sesle ve yere düşen canavara baktı, sonra tekrar ona dönüp sakince ekledi. “Görünüşe göre tam zamanında geldim.”

Max, onu son dakikada kurtarmış olduğu gerçeğini hatırlayarak, ona teşekkür etmek için çabucak ağzını açtı.

"Y-yardımınız için teşekkür ederim. Siz olmasaydınız... başım büyük belada olurdu.”

Şövalye siperliğini tekrar yüzüne geçirdi ve sert bir şekilde ona baktı.

“Şükür bitti. Onu kurtarmak zorunda kalmaya yavaş yavaş alışıyorum.”

Max şaşırmış görünüyordu. ‘Bu soğuk, insanlık dışı rahip, benimle alay mı ediyor?’ Şövalye ona şaşkın bir bakışla bakarak çenesini kaldırdı ve,

“Durum düzelene kadar güvenli bir yere çekilin.” dedi.

Ondan sonra biraz daha geri çekildi ve bekleyen bir şövalyeye canavarın cesedinin parçalarını koruması talimatını verip savaşın devam ettiği cepheye yürüdü.

Max canavara bakmak için başını çevirdi. Resimli kitapta gördüğü Kertenkele Adam'ın görünüşü arasında büyük bir fark vardı. Vücudu bir insanla aynı büyüklükteydi ve kafası vücudundan biraz daha büyüktü ama bir yılan ya da kertenkeleden çok bir yarı ejderha ya da wyverne benziyordu.

Ağzının içini incelediğinde, dikenli dişlerle doluydu olduğunu gördü. Göz kapaklarında şişkin bir çentik vardı, keskin pullarla kaplı uzun bir burnu vardı. Mide ağrısının arttığını hissettiğinde bakışlarını durdurmak zorunda kaldı. ‘Belki de karanlık büyücülerin melezlenmesinden doğan bir mutanttır?’ 

Yüzü ciddi bir ifadeyle gerildi. Canavarların, biçim değiştirme gibi yüksek seviyeli büyülerle insanları kandırmasına hala inanamıyordu.

Birden içini güçlü bir korku kapladı. Askerler arasında insan kılığına girmiş daha fazla canavar olabilirdi. Gözlerinde ihtiyatlı bir bakışla etrafını taradı ve hızla Whedon'un kampına geri döndü.

Neyse ki, durum önemli ölçüde iyileşiyordu. Büyü güçleri kaldırılan hortlaklar, askerlerin saldırılarıyla acımasızca ezildi ve Darund'u çevreleyen hortlakların neredeyse tamamı bastırıldı. Tepeye tırmanan ve savaş alanına bakan Max, hızla Riftan'ın olduğu yere gitti.

Ç.N: Nihayet iş gezisinden döndüm arkadaşlar bu hafta düzenimiz bozulmadan devam edecek inşşşş :) Sabahat ile ekip olduğumuza göre buna inancım sonsuz 💃​💃​

Yorumlar

  1. Oha oha çok güzeldiii

    YanıtlaSil
  2. Sabahat, Özge teşekkür ederim hafta sonumu şenlendirdiniz. 🥳💃

    YanıtlaSil
  3. Süperdi
    Ellerinize sağlık Özge ve Sabahat🤍🤍

    YanıtlaSil
  4. Ya Kuahel Leon ya da Riftan kurtariyor her seferinde. Bence riftan kiskanmakta hakli her erkek Maxi nin yaninda dolaniyor hepsi de kahramanlik yapiyor

    YanıtlaSil
  5. Emeklerinize sağlık 💓

    YanıtlaSil
  6. Gözlerini Maxi'den ayıramayanlarda bu hafta

    YanıtlaSil
  7. Bu bölüm çok heyecanlıydı. Güzel kurgulanmış. Keşke yazar hep aynı iştahla yazsa. Böyle olunca savaş ve canavar hikayesi okunabilir oluyor.

    YanıtlaSil
  8. Aww Kuahoaşko gelmiş hoşgelmiş meydan yiğit görsün. Maxi nin mide bulantıları şokları neden hala tecrübeye dönmedi. Riftan a yeteneklerini göstermesini istiyorum. Mesela tepesindeki insan kılıklı canavara kılıcını geçirebilirdi.

    YanıtlaSil
  9. Offf ya bence max şu efsanedeki şövalyenin sevgilisinin reenkarnasyonu riftanda zaten şövalyenin reenkarnasyonu olarak biliniyor boşuna bu kadar yirtmiyo yazar kendini 😁

    YanıtlaSil
  10. Ya Max seninle gurur duyuyorum. Bu cesaret bu savaşma aşkı. Nasıl da büyüdün gözlerimizin önünde

    YanıtlaSil
  11. Çeviriler için teşekkür ederiz Sabahat ❤️

    YanıtlaSil
  12. Aferin sana maxi hep böyle ol tabi biraz daha tedbirli olsan fena olmaz çok heyecanlı bir bölümdü çok sevdim ya 🤗

    YanıtlaSil
  13. Emekleriniz için teşekkürler. Devamı için resmen kıvranıyorummm.

    YanıtlaSil
  14. Özge ve Sabahat ikiniz de ballı kaymaksınız, harikasını, ve deeee mükooosunuz, öpüyorum siziiii

    YanıtlaSil
  15. Seriyi Khuael Leon için okuyorum

    YanıtlaSil
  16. Çok heyecanlıydı beeeehhh tadı damağımda kaldı😋

    YanıtlaSil
  17. Maxi herkesi kurtarir kendisi hariç günün kahramani ama fark edilmicek tesekkurler harika oldu iki bölüm 😍

    YanıtlaSil
  18. maxi yine birilerinin götünü kurtarıyor waaah umuyorum birileri fark eder ne yaptığını

    YanıtlaSil
  19. Maxin kurtardığını anlarlar umarım

    YanıtlaSil
  20. Offf Maxi bayılıyorum senin bu güçlü haline ve riftan onu itmiyor savaşması için yardım ediyor bu da bir gelişmedir

    YanıtlaSil
  21. Run the world Girls

    YanıtlaSil
  22. Leon un bu şekilde Maxi bulup ona çekilmesi artık korkutucu geliyor...orada herhangi bir şövalye de olabilirdi.

    YanıtlaSil
  23. off nefesimi tuttum, kuahel leon tam vaktinde geldi... bu adamı sevmeye başladım fşlksdjfşldjfg

    YanıtlaSil
  24. Bölüm çok heyecanlıydı ya , Leon da heryerden çıkıyor ya

    YanıtlaSil

Yorum Gönder