MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 130. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)


Şimdi her şey mükemmel bir şekilde yerine oturmuştu. Çaresizce sandalyeye çöktü ve son birkaç yıla ait anılarına baktı. Anatol’da ilk kez kar gördüğü zamanı hatırladı. Tesadüfen, Riftan Secto’yu boyunduruk altına alıp döndükten sonra sıcaklık düşmeye başlamıştı.

'Pamela Platosu canavarları o zamandan beri Secto'nun dirilişine mi hazırlanıyorlar? Ama bu nasıl mümkün olabilir?’ Ruth, onun tereddütünü fark etmiş gibi açıklamaya devam etti.

“Mana taşları, yapısı gereği mana çekme özelliğine sahiptir. Ancak, tüm büyülü güçlerini tüketmiş olan mana taşlarının doğal olarak yenilenmesi on yıllar veya yüzlerce yıl alır. Bence karanlık büyücüler bu süreci hızlandırmak için bir yol üzerinde çalışıyorlar.” Ruth düşünceli bir şekilde çenesini okşayarak ekledi.

“Muhtemelen böyle bir araştırmayı başından beri ejderhanın dirilişi düşünülerek yapılmamıştır. Mana taşları, çimenlerin yetişmediği çorak bir arazide yaşamak için gerekli bir kaynak olmalı, bu yüzden doğal olarak, onları geri dönüştürmenin bir yolunu buldular.”

“Sence neden ejderhayı diriltmek istiyorlar?”

Alevlere kara gözlerle bakan Riftan aniden konuştu.

"Mana taşlarıyla yapabilecekleri başka bir şey var mı? Neden nihai hedeflerinin Secto'yu diriltmek olduğunu düşünüyorsun?”

“Bu, Canavarlar Şehri’nde bulduğumuz tüm kayıtlara ve koşullara baktıktan sonra vardığımız sonuç.”

Ruth kararlı bir sesle cevap verdi.

“Lord Calypse muhtemelen Pamela Platosu'nda bulduğu büyük tapınağı hatırlıyordur. Ejderhalara tapıyorlardı. Kara büyücülerden 'din' kavramını öğrenen canavarlar kendi 'dinlerini' yarattılar. Ve bence ejderha onlar için bir 'tanrı'nın en yakın şekliydi. Pamela Platosu'nun canavarları için çok kutsal olan bir varlığa zarar veren insanlar, cezalandırılmak üzere hedef alındı.”

Bir an duraksadı ve kara gözlerle Riftan'a baktı.

"Üç yıl önceki savaşın amacı toprakları ele geçirmek ya da karanlık büyücülerin intikamını almak değildi. Bu tamamen dini nedenlerle başladı. Bütün bunları insanları cezalandırırken, aynı zamanda 'put'larını geri kazanmak için yaptılar.”

Bu son sözlerle birlikte odaya ağır bir sessizlik çöktü. Max kollarını kendine sardı. Yirmi altı yıldır ektiği tüm iyi muhakeme ve bilgisi bir çırpıda sarsıldığında korkunç bir korku duymadan edemedi.

‘Canavarlar, Tanrı'nın iradesine karşı gelen kötü yaratıklardı. Bu tür canavarlar doktrinlerine göre dinler yaratıp savaşlar çıkarıyor ve insan gibi mi hareket ediyorlar?’

Ben böyle sapkın düşüncelere dalmışken, Riftan'ın sakin sesi duyuldu.

“Papa'ya ne kadarını açıkladın?”
Pamela Platosu'ndaki canavarların Kızıl Ejderha'yı diriltmeye çalıştıklarından bile konuştuk. Görünüşe göre Büyük Sığınak, mana taşlarının çalınma amacından habersizdi.

Ruth derin bir nefes verdi.

"Büyük bir telaş olacak. Önceki papazlar ve protestan rahipler, eski mezhebin güç kazanmasını önlemek için Secto’nun mana taşını kaybettikleri gerçeğini saklıyorlardı. Tüm bu gerçekler öğrenilirse, Büyük Sığınak kitleler tarafından sert bir şekilde yargılanacaktır."

“Bütün bunları Papa'nın huzurunda anlattıktan sonra bile canlı olarak geri dönmeyi başarmışsın.”

Riftan'ın alaycı bir şekilde mırıldanması karşısında Ruth omuzlarını silkti.

“Neyse ki, yeni papa sağduyulu bir adam. Ejderhanın dirilişini durduramazsa ne olacağını gerçekten anladı.”

Ciddi gözlerle Riftan'a baktı.

"Lexos Sıradağları yakınlarında çok sayıda ölümsüzün ortaya çıkması tesadüf değil. Mana akışını kesmek için Kızıl Ejderha boyun eğdirme operasyonu sırasında kurduğumuz bariyerleri yok etmek için doğu bölgesine saldırmış olmalılar. Dağların yakınında bulunan birçok şehrin yerinden edilmiş olduğu söyleniyor.

Riftan keskin bir sesle kabul etti. Ruth, beklendiği gibi sakince konuştu.

"Öyleyse kaybedilen şehirleri tekrardan almakla başlamalıyız. Ejderhanın dirilmesini önlemek için ateş manasının dağlara akmasını engellemeliyiz."

Sonra pencereden dışarı baktı ve ekledi.

"Bariyerleri tekrar harekete geçirirsek bu kar duracak."


**********


Ruth'un dediği gibi, Yedi Krallık Konseyi toplandı ve bir kargaşa çıktı. Max, konseye katılmadığı için neler olup bittiğini tam olarak bilemiyordu, ancak Büyük Sığınak'ın otoritesinin ciddi şekilde tehdit edildiğini tahmin edebiliyordu. Neyse ki, siyasi kargaşaya rağmen, müttefik kuvvetler için hızla hazırlıklara başlandı.

Max, yüzünde karmaşık bir ifadeyle geçitin üzerindeki uzun araba sırasına baktı. Askerler yakacak odun, yiyecek, ok ve çeşitli silahları taşımakla meşgul görünüyorlardı. Hizmetçilere gelince, onlar da bitmek bilmeyen karı süpürüp temizlemekle meşguldüler.

Kara gözlerle sahneyi inceledi, sonra uzaklaştı.‘Yedi Krallığın hükümdarlarının vahşi köpekler gibi tartıştıktan sonra bile durumu çözmek için hızla harekete geçmeleri beni rahatlattı ama yine de, savaşa döneceğimizi bilmek üzücü. Anatol'a dönmek için daha kaç zorluğun üstesinden gelmemiz gerekecek?’

Merdivenlerden aşağı inip karla kaplı tesisten geçerken göğsünde kaynayan hayal kırıklığını bastırmaya çalıştı.

Richt Bleston'ın aklından çıkmayan görüntüsü zihninde canlandı. Yedi Krallık Barış Anlaşması’nın da tehlikede olduğunu biliyordu. Ejderhanın dirilişini durdursalar bile barış gelmeyebilirdi. Bunu düşünmek bile göğsünde ağırlık yapıyordu.

Riftan'la birlikte savaşma kararlılığı değişmemiş olsa da, hayatını sonsuza kadar savaş alanında dolaşarak yaşama düşüncesi onu ezici bir korkuyla doldurdu.

‘Öyle olsa bile... bu, Riftan'ı tek başına savaşa göndermekten daha iyidir.’

Bu tür zayıflık duygularını kontrol etmeye karar verdi. Sevdiği kişinin yanında savaşmak, kalede kalıp çaresizce dua etmekten yüz kat daha değerliydi. Omuzlarını dikleştirdi ve büyücülerin kaldığı yatak odasına doğru yürüdü.

Büyük Sığınak ile yapılan bazı görüşmelerden sonra, Dünya Kulesi büyücüleri ejderhanın dirilişini durdurmak için işbirliği yapmaya karar vermişlerdi. Ayrıca kendisi de Dünya Kulesi'nin bir üyesi olarak savaşa katılacaktı. Sert bir ifadeyle merdivenlerden yukarı çıktı. O sırada arkadan tanıdık bir ses geldi.

“Demek buradaydınız. Uzun zamandır size arıyordum.”

Max soğuk sese doğru başını çevirdi. Uslin Rikaido ona her zamanki gibi ifadesiz bir yüzle bakıyordu. Max ona şaşkın şaşkın baktı.

“Neler oluyor?”

“Komutan leydimi getirmemi emretti.” Omuzlarını silkerek sert bir şekilde cevap verdi. “Beni 
takip edin.”
Max gözlerini kıstı. ‘Geçen seferki gibi Anatol'a dönmem için beni ikna etmeye mi çalışıyorsun?’ Şövalyenin sakin yüzüne endişeli gözlerle bakan Max kısa süre sonra onu takip etti.

Şövalyeler tarafından kullanılan misafirhanenin arka tarafındaki uzun koridordan yürüdüler. 

Geniş boş arazi yoğun bir şekilde geçici ahırlar ve arabalar ile doluydu ve çevresinde düzinelerce mavi pelerinli şövalye vardı. Bazıları atları kontrol ederken diğerleri de ekipmanları yüklemeye hazırlanıyordu.

Onu tanıyan ve selam veren şövalyelere cevap vererek iki yanda sıra lanmış arabaların arasından hızla yürüdü. O anda başının üstünden neşeli bir ses duyuldu.

“Hanımefendi selamlar. Her zamanki gibi bugün de çok sevimli görünüyorsunuz.”

Max başını kaldırdığında, Hebaron'un arabanın tepesinde oturduğunu gördü ve gözleri fal taşı gibi açıldı. Hebaron ona göz kırparak, “Buradan bakıldığında, başınızın tacı bile inanılmaz derecede güzel.” dedi.

“Orada ne yapıyorsun?”

“Arabanın çatısına demir çiviler koyuyorum.”

Jilet gibi keskin dikenli teli eldivenli elleriyle kaldırırken ona gülümsedi.

“Çatıya böyle dikenler koyarsanız, uçan canavarların arabayı çalmasını önleyebilirsiniz.”

“Ghoullar dışında başka canavarlar da ortaya çıktı mı?”

“Bazı wyvernler ortaya çıktı. Çok yüksek bir sayı değil ama... canavarları kontrol etme yetenekleri var, bu yüzden önceden önlem almakta yanlış bir şey yok.”

Hebaron kayıtsızca cevap verdikten sonra çekici ve çiviyi tekrar aldı ve teli arabaya sabitlemeye başladı. Endişeyle ona bakarken, biri omzunu tuttu. Max başını çevirdiğinde, Riftan ona soğuk bir ifadeyle bakıyordu.

"Neden böyle bir yerde gevezelik ediyorsun? Seni görmek istediğimi duymadın mı?”

“B-ben yoldaydım.”

Max onun emir verici ses tonu karşısında elini oldukça soğuk bir şekilde uzaklaştırdı. Tepkisinden tatmin olmamış gibi ona bakan Riftan, ağzını kapadı ve vücudunu çevirdi.
,
“Beni takip et.”

Max gözlerini kıstı. ‘Neden yine sinirlisin? Beni gerçekten geri göndermeye çalışmıyorsun değil mi?’ ona şüpheyle bakan Riftan, başını omzunun üzerinden çevirip tek kaşını kaldırdı.

“Neden beni takip etmiyorsun?”

Max bir an tereddüt ettikten sonra içini çekti ve onu takip etti. Riftan, arabaların arasından, kamaranın arkasındaki küçük bir binaya doğru uzun adımlarla yürüdü. Max içeriye baktı, her türlü sandık ve yük kutuları sanki geçici depo olarak kullanılmış gibi üst üste istiflenmişti. Riftan içeriden büyük bir paket alıp açtı.

"Sana uyar mı bilmiyorum. Dene.”

Max ona boş boş baktı. Dizlerine kadar uzanan kalın kahverengi bir kumaş özenle dikilmiş, beline ve kollarına deri kemerler asılmıştı. Kaşlarını kaldırdı.

“Bu nedir?”

"Wyvern derisinden yapılmış bir *gambeson. (Zırh olarak kullanılan pamuklu bir ceket.) Bu normal dolgulu zırhtan daha güçlü ve hafiftir. O yüzden dene.”

Olduğu yerde boş boş durunca, Riftan onu biraz aceleye getirdi.

"Neden almıyorsun?"

Max aceleyle aldı. Beklediğinden çok daha ağırdı ama Uslin ve Yurixion'un giydiği çelik zırhın yanında hiçbir şeydi. Hemen cüppesini çıkarıp üzerine giydi. Onu keskin gözlerle inceleyen Riftan, zırhını düzeltmek için eğildi ve kemerini sıkıca bağladı.

“Ağır mı?”

“Sorun değil.”

Biraz ağırdı ama Max kendinden emin bir şekilde karşılık verdi. Riftan ona şüpheyle baktı ve bu sefer duvardaki rafta duran bir kılıcı aldı.

Yorumlar

  1. En sevdiğim replik diğer bölümdr galiba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nedir o replik

      Sil
    2. Şey diyordu riftan ben seni güzel elbiselerle takılarla süsleyip onları sana hediye etmek isterdim bu zırh ve silahlar yetine ama sen istemedin ve nasıl istiyırsan öylr yaşamalısın saygı duyucam falan diyordu

      Sil
    3. Klasik rifto Ama haklı aşkm

      Sil
  2. Eline sağlık çevirmenin ❤️ çok teşekkürler. İnşallah iyisindir. Endişe ettik biraz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İş yoğunluğum nedeniyle bölümleri yetiştiremiyorum her zamanki saatinde:( Ama onun dışında iyiyim sorun yok ❤️😘​❤️

      Sil
    2. Beklerken kaç defa sayfa yeniledim bilmiyorum 😄 olan iş olsun, sana bir şey olmasın 😇

      Sil
    3. Çok teşekkürler Özge
      İyi olmana sevindim, işlerine kolayliklar🙏🤍

      Sil
  3. Eline emeğine sağlık Özge💓

    YanıtlaSil
  4. Ellerine sağlık 🥰🥰

    YanıtlaSil
  5. Çok tesekkurler yogun islerinin arasinda bizi unutmamissin 🥰🥰🥰

    YanıtlaSil
  6. Uyumadan bakayım dedim yeni bölüm yarin tatlış bir bölüm geliyor sanırım teşekkürler

    YanıtlaSil
  7. ellerine sağlık çevirmenciğim

    YanıtlaSil
  8. Eline sağlık Özge . İtinalı çevirilerin için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  9. Uyumlu hallerine bayılıyorum bunların

    YanıtlaSil
  10. Diğer bölüm çok tatliliktan çığlık atacağım gibi hissediyorum. 😁

    YanıtlaSil
  11. Herkes tatlılık demiş ama Riftan hala soğuk Nevale. Niye böyle oldu bu çocuk ya🙄

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım Riftan'ın iletisim sekli bu. Boyle gelmis boyle gidecek asla kibar bi cumle duyamayacagiz agzindan 😂

      Sil
    2. bence hebaronu duymuş olabilir ldfjglkdfjgl leydisine iltifatlar yağdırıyordu :D

      Sil
  12. Yaa ayy ne kadanda sevimliler ya,karısını savaşa hazırlıyor( bu arada bıktım bıktım bıktım bu canavarlardan da savastanda) evinize dönün yaaa

    YanıtlaSil
  13. Tesekkurler❤️❤️

    YanıtlaSil
  14. Riftanın normal hali bu arkadaşlar yapacak bir şey yok sjsjdjsjks karısını köpek gibi önemsese bile böyle bu yani sürümü bu, yükseltemiyoruz bir türlü

    YanıtlaSil
  15. Özge,yeni bölüm saatine okadar alışmışız ki sabahtan beri sayfa yenilemekten bir hal oldum 😔😔

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende saat başı bir umut bakıyorum 😊

      Sil
  16. Artık savaş canavar bi parçamız gibi oldu bari çiftçimizin keyfi yerinde olsun tabi otomatik bizde iyi oluruz 🙃

    YanıtlaSil
  17. Emeğine sağlık Özgee 🥰 yoğunlukta bile bize bölüm atan yüce gönüllü insan

    YanıtlaSil
  18. Özgeeee❤️❤️❤️

    YanıtlaSil
  19. Bekliyorum bir umut bölüm gelir mi 😊😍

    YanıtlaSil
  20. Çevirmenimiz sanırım bugün biraz yoğun. Sağlık olsun bekleriz biz. 😚

    YanıtlaSil
  21. Teşekkürler. Elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  22. Hebaron Maxiye sevimli dedi 😂😆

    YanıtlaSil
  23. Off çok sıkılıyorum artık okurken, savaş savaş bi bitmedi savaş...

    YanıtlaSil
  24. 🧡Allahım çok tatlısınız, hayatta böyle işte, ne kadar seversen sev sürekli mıç mıç olmaz

    YanıtlaSil
  25. Haberonun leydiyle şakalaşması her seferinde beni koparıyor akskdldld bir ruth bir de haberonun atışmaları aşırı komik ya ahahahah

    YanıtlaSil

Yorum Gönder