MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 120. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)


“Ye.”

Max onun yumuşak ama baskın sesi karşısında çenesini mekanik bir şekilde hareket ettirdi. Boğazından biraz yiyecek geçirmeyi başardığında, ona küçük bir parça kek yaklaştırdı. Ağzını inatla kapalı tutan Max, eliyle çenesini okşayarak ısrar etmeye devam edince isteksizce küçük bir ısırık aldı. Leziz kremsi tat bütün ağzına yayılıyordu ama hemen hemen hiç tatmin olmuş hissetmiyordu.

‘Hayatımda hiç bu kadar müstehcen ve tuhaf bir davranış hayal etmemiştim.’ Hala vücudunun derinliklerini dolduruyordu, üzerlerinde bir iplik bile olmadan heykelimsi çıplaklığının üzerinde oturuyordu.

Böyle gerçekçi olmayan bir durumda aklı başına gelemezdi. Öte yandan Riftan umursamaz bir yüzle yemeği ağzına tıkmakta kararlıydı.

Max gitgide daha gergin oluyordu. Alt bedeni, iradesi dışında kasılmaya, gerilmeye ve bedeni ısınmaya başladı. Ama Riftan tepki vermedi. Bir eli hafifçe kıvranan kıçını tutarken, alçak sesle inledi.

“Bu kadar sıkmanın bir faydası yok. Yemek yemeyi bitirene kadar olmaz.”

“S-seni… sıkmadım!” Yüzü kıpkırmızı olurken yüksek sesle bağırdı.

Şımarık bir kız çocuğu gibi davranırken onu azarlamaması tamamen saçmaydı.

Aksine, Riftan hiçbir şey olmamış gibi onu tekrar beslemeye başladı. ‘Yemek bitene kadar bu şekilde kalmaya gerçekten kararlı görünüyor.’

Max onun ifadesiz yüzüne ve yemek dolu tepsiye endişeyle baktı, sonra ısrar ettiği gibi yemeye başladı. Bunu yapmasaydı, bu utanç verici ve tahrik edici eylem asla bitmeyecek gibiydi.

Midesindeki ısı dayanılmaz bir seviyeye ulaştığı için bu kadar küçük bir ekmek parçasını ya da bir meyve parçasını çiğnemek çok zordu.

Max yakıcı sıcaklığı yatıştırmaya çalışarak gözlerini sımsıkı kapadı, ama çok geçmeden kontrolünü kaybetti ve kalçasını kasıklarına doğru hareket ettirmeye başladı. Ancak midesinde biriken ısı dağılmak yerine sadece daha da güçlendi.

İtibarını düşünmenin sırası değildi. Sert mermer karnını okşadı ve ivedilikle kalçalarını hareket ettirmeye başladı. Ancak böylesine yüzeysel bir hareket, yakıcı ve tatmin edici bir haz sağlayamıyordu. Max endişeli gözlerle ona baktı.

“Y-yemek yemeyi… bırakmak istiyorum.”

Kızın kızarmış yüzüne baktı ve tabaktan küçük bir çilek aldı.

“Yeterince yemedin. En azından bunu ye.”

“Z-zaten çok yedim. Y-yani…”

Dudağını ısırdı, hareket edemedi. Birden üzerine bir ızdırap çöktü. Aksine Riftan çok sakin görünüyordu. ‘Sanki bir yeniyetmeymiş gibi ortalıkta yalpalayan tek kişi olmam çok utanç verici.’

İfadesiz yüzüne kırgın bir şekilde bakan Max, titreyen uyluklarına güç verdi ve vücudunun üst kısmını kaldırdı. Yavaşça belini kaldırdı ve erkekliğini vücudundan çıkarmaya çalıştı ama Riftan dilini şaklattı ve belini sertçe aşağıya doğru bastırdı.

Max başını geriye attı ve ağzını açtı. Karnından bıçaklanmış gibiydi, ensesindeki tüyler diken diken oldu ve beli titremeye başladı. Riftan onun titreyen narin bedenini göğsüne çekti ve sert bir şekilde konuştu.

“Bunu yersen, tatmin olmuş hissedeceksin.”

Max çileği dudaklarına götürdü ve ona sanki bir deliye bakıyormuş gibi baktı. ‘Bu adam da kim?’ Kendi arzularına bu kadar kayıtsız kalan ve ona bu şekilde eziyet eden adamı tanımıyordu. Gözlerinde yaşlarla onu izledi ve sonunda itaatkar bir şekilde ağzını açtı. Riftan meyveyi ağzına itti. Yeterince çiğnenene kadar bekledi, sonra başını eğdi ve onun şişmiş dudaklarını öptü.

Sonunda kıçına sertçe hücum etmeye başladı. İşkencenin sona erdiğini fark edince rahatlamasına rağmen, tüm vücudu giderek sertleşen hareketler karşısında kaskatı kesildi. Tutkuyla yanan bedeni, beline aldığı birkaç darbeyle bir anda doruğa ulaştı ama Riftan yavaşlamadı.

Duygu güçlendikçe, karnının üzerinde aşağı yukarı durmadan hareket ederek başını deli gibi salladı. Zevk artık acıya yaklaşmıştı. Karnı kaynıyormuş gibi hissediyordu ve kalbi patlayacakmış gibi atıyordu.

Acı içinde kıvranmaya başladı. Ama leğen kemiğini kavrayıp birkaç kez daha derine ittiğinde, ıstırabın yerini hemen daha yoğun bir zevk aldı. Bataklıkta boğulmamak için savaşıyor gibiydi. Sona ulaştığını düşündüğünde, tekrar daha derin bir yere sürükleniyordu.

Max bir şaşkınlık duygusuyla başını salladı ve sonra sanki bir şeye ilgi duyuyormuş gibi belini sallamaya başladı. Bir süre sonra, gözlerinin önünde havai fişekler parladı ve omurgasına, başına kadar ulaşan bir yıldırım düştü. Vücudu titremeye devam ederken başını geriye attı. Bacaklarının arasında bir şey patlamış gibiydi.

“Ah hayır… hayır… hayır…”

İrkildi, bacaklarının arasına baktı ve gözyaşlarına boğuldu. Doruk bitmedi, devam etti. Tepkisini bastırmaya çalıştı ama nafile.

Bir şey fışkırırken onu saran iç kısmı tekrar tekrar gerilmeyi bırakmadı, sanki tamamen yok olmuş gibi, uzuvları titremeye devam etti. Yoğun tepkiye şaşırmış gibi görünen Riftan, ona sıkıca sarıldı ve belini bastırarak ona güçlü bir şekilde çarptı.

Max çığlık attı ve tüm vücudu gerildi. Kısa bir süre sonra Riftan'ın doruğa ulaştığını da hissedebiliyordu ama başka bir tepki gösteremiyordu. Yanıp sönen ışıkla titrerken; tamamen çökmüş gibi yığıldı.

Ne kadar zaman boyunca baygın olduğundan emin değildi, bir ses duyunca gözlerini açtı ve Riftan'ın pantolonuyla kapıda dikildiğini gördü. Max korktu ve hemen vücudunu kaldırdı. Hareketi sezen Riftan dönüp ona baktı.

“Düşündüğümden daha erken uyandın.”

Ne diyeceğini bilemedi, sadece şişmiş gözlerini kırpıştırdı. Riftan yaklaştı, havlusunu yatağın başına koydu ve onu zahmetsizce kaldırdı.

Max titreyerek vücudunu sertleştirdi. Şömineye doğru yaklaştı ve onu hazırlanmış küvete soktu. Max yorgun kaslarının gevşediğini hissedince alçak bir inilti çıkardı. Sanki kemiklerindeki her bir eklem eriyor gibiydi.

“Su çok sıcak değil mi?”

“S-sorun değil.”

Şaşıran Max, mükemmel bir şekilde düzenlenmiş odaya huzursuz bir ifadeyle baktı.

“Y-yine… bir mi geldi?”

“Hizmetçiler.”

Sabırlı bir şekilde cevap verdi, sonra raftan küçük şişeyi kaptı ve dişleriyle mantarını çıkardı. Kokulu yağı küvete döktü, sonra suyu toplayıp Max'in omuzlarına döktü. Ona şaşkın şaşkın baktı.

“N-ne zamandır uyuyorum?”

“Yaklaşık iki saat.” Nazikçe omzunu ovuştururken cevap verdi.

Max bilinçsizce onun elinden kaçınıp küvetin duvarına yaslandı. Riftan gözlerini kıstı ve hemen bol pantolonunu kalçalarına doğru indirip onun yanına oturdu. Banyo suyu taşıp pahalı görünen halıyı ıslattı, ama umursamışa benzemiyordu.

Sakince küvetin duvarına yaslanan Riftan, onu kucağına yaklaştırdı. Max korkmuş görünüyordu. Kalçalarının arasından sarkan sert, şişmiş erkekliğini hissedebiliyordu. Kızardı ve acilen haykırdı.

“D-daha fazla yapamam. G-gerçekten... artık yapamam.”

“Merak etme. Ben de bir daha yapmayı da düşünmüyorum.”

Ona şüpheli bir bakış atınca, Riftan hafifçe içini çekti ve onun sert belini nazikçe ovuşturdu.

Sanki tetikteymiş gibi vücudunu geren Max, zonklayan kaslarına hafif bir kuvvetle masaj yapılırken omuzlarındaki gücü serbest bıraktı. Yorgun vücudu, sunduğu rahatlamayı memnuniyetle kabul etti. Ama garip bir şekilde, rahatsızlık hissi kaybolmadı. Max mumlarla aydınlatılan masaya ve pencereye baktı, sonra boğuk bir sesle sordu.

“B-burada kalabilir miyiz? B-başkası kullanıyor gibi…”

“Bu oda ziyafetteki misafirler için ayrıldı.”

Sanki hissetmiş gibi sakince soruyu yanıtladı ve sonra bir çocuğun bakımını üstleniyormuş gibi yüzünü yıkadı. ‘Bunu çok özlemiştim. Yine de neden bu kadar endişeli hissettiğimi anlayamıyorum.’ Belirsiz bir bakışla ona baktı.

“H-hala… b-bana kızgın mısın?”

“Öyle gibi mi görünüyorum?”

Ona baktı ve tekrar sordu. Max dudağını ısırdı.

“B-bu kadar alaycı olma. Ben, ben sadece…”

“Sınırlarıma kadar sinirlendiğimi görmek için beni kızdırmak istedin ve bu sonucu hazırladın.”

Keskin sözleri ona bir kamçı gibi vurdu. Max, yan yan ona bakan bir kaplumbağa gibi başını eğdi. Ancak, Riftan ona yalnızca düşünceli bir bakışla baktı, tam olarak kızgın görünmüyordu.

Dudaklarını nazikçe onunkilere sürttü.

“Planın başarılı olduğuna göre neden bu suratı yapıyorsun?”

SONRAKİ BÖLÜM

Yorumlar

  1. Maxi sen de kaşındın be yavrum

    YanıtlaSil
  2. Sen bu Riftan' ı istedin be Maxi, masum masum takılma şimdi. 116 bölümün hatırı var kızım.

    YanıtlaSil
  3. Maxi doruklardan doruk beğendi. Her kadına nasip olmaz go girl!😃

    YanıtlaSil
  4. Yorum yapamayacak kadar hırslı okudum 😍

    YanıtlaSil
  5. ben hayatımın riftanını bulmazsam evlenmeyeceğim galiba

    YanıtlaSil
  6. Olm şimdi sen kaşındın bu kadar

    YanıtlaSil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. aldmlwnflenfkms maxi kedi gibi her şeyi yapıyor yapıyor sonra kendisi yapmamış gibi masum masum bakıyor

    YanıtlaSil
  9. 112 yi arayim evin tepesinden bile belli oluyor. 💥🔥🔥🔥🔥🔥

    YanıtlaSil
  10. Ellerine sağlık 🥰🥰

    YanıtlaSil
  11. Kız niye masum ayağına yatıyorsun sen de istihordun bunu baya baya, sadece Riftan insan üstü o ayrı

    YanıtlaSil
  12. Bölümleri okurken zihnimde canlandırmamak için zor tuttum kendimi... Akrep burcuyum ve hayat gerçekten çok zor :/

    YanıtlaSil
  13. Adam kızın içindeyken kıza yemek yedirmeye mi çalışıyor ben mi yanlış anladım ? Şehvet dolu sahne yazcam diye olayın bokunu çıkarmışlar… zaten şu bölümler benim çok da beğendiğim bölümler olmadı konuşmadan devamlı cinsellik bu ne yani. insan mısınız yoksa hayvan mı hani bunu espri olarak yazmıyorum cidden yazıyorum kızıyorum çünkü şu aşırılık olayına. onca zaman adam gibi konuşamadılar bir ton kırgınlık var yanlışlar var ve hemen bu mu. çok saçma ve itici üstüne bir de bu kadar uzun sürüyor, hadi ilkini ikincisini falan anladık özlemden savaş sonrası duygu karmaşası dersin onca korku ölümle karşılaşma. Ama yazarın burada bir ilişki sorununu düzgün çözmeyi akıl edemediğini ve nasıl yazacağını da bilemediğini düşünmeye başladım bu noktada. Bir de yaparken nimet yenilmesin mümkünse yuh artık yuh

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gavurlar ne bilir, hem zaten yabancılara göre bu normal... ha bir de, başta soylediklerine istinaden, bu sahnelerin neyin getirisi olduğunu unutmamak lazım. zaten kavgalılardi ve eski döneme göre, bunu öteki karakterlerin nasıl yansıttığını da gördük, bu tarz mesafeleri gidermek için eşle birlik yaşamak normaldir. ha tabii konuşmalarını istiyoruz, konusmadan o sorunlar çözülmez diyoruz ama zaten bizim ikili bunu böyle ateşli gecelerin ardından daha rahatlıkla yapıyor. ilk sezondan da aşinayız aslında ama tabii anlayabiliyorum sizi de...

      Sil

Yorum Gönder