MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 111. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)


Riftan, wyvern derisinden yapılmış siyah bir yelek ve hafif zırhın üzerine koyu mavi tunik giymişti, belinden sarkan uzun kılıcıyla, bir şövalyeden çok gezgin bir paralı askere benziyordu.

Ayrıca, çoğunlukla geriye doğru taranmış olan kakülleri biraz kısaydı ve güzel alnını düzgün bir uzunlukta nazikçe kaplıyordu. Ensesini kaplayan saçlarının arkası mükemmel bir şekilde düzgündü. Sert, ciddi ifadesi ve kasvetli gözleri olmasaydı, yirmili yaşlarında genç bir adam gibi görünürdü.

“Hafif giysilerle dışarı çıkmışsın.” Riftan ona baktı ve dizginleri hemen yanında bulunan Elliot'a verdi.

Max ona parlak gözlerle baktı ve kaşlarını çattı. 'Beni görür görmez, söylediğin tek şey bu mu?'

Pişmanlık belirtisi bile göstermeyen kuru tavrı karşısında, sakin bir konuşma yapma kararlılığı bir çırpıda çöktü. Ellerini beline koydu ve delici gözlerle onu izledi.

"D-dün tam olarak ne oldu? Bütün gece hangi cehennemdeydin...?!

“Talon'u ahıra bırakın ve önden kulübeye geri dönün.”

Riftan bir eliyle onun kolunu yakaladı ve arkasındaki şövalyelere talimat verdi. O bir şey diyemeden binanın girişine doğru yürümeye başladılar.
Max'in şaşkın bir ifade takındı.

‘Nasıl bu kadar keyfi davranabiliyorsun?!’ İpe bağlanmış bir keçi gibi peşinden koştu ve sordu.

"N-nereye gidiyoruz?"

“İnsanlara tekrar şov yapmayacağım. Hadi odaya gidip orada konuşalım." diye tersledi ve büyük, kalabalık salona girdiler.

Onu keskin bir bakış attı, sonra omzunun üzerinden baktı. Şövalyelerin yüzlerinde endişeli ifadeler vardı ve Sidina da ona kocaman açılmış gözlerle bakıyordu.

Max onlara her şeyin yolunda olduğunu göstermek için zoraki bir şekilde gülümsedi ve büyük salondan misafir odasına giden büyük taş basamaklardan yukarı Riftan'ı takip etti. Sonunda odalarına ulaştıklarında, hemen soru sormaya başladı.

"Şafak vakti kaleden ayrıldığını duydum. Ne oldu? Sör Rikaido ne haber getirdi...?”

“Anatol'da bazı sorunlar çıkmış. Hemen harekete geçmem gerekiyordu, bu yüzden bütün gece telgraflar gönderdim ve tüccarlardan birkaç şeyi halletmeme yardım etmelerini istedim.”

Riftan paltosunu çıkardı ve gelişigüzel bir şekilde sandalyenin üzerine koydu. Max'in yüzü endişeyle bulutlandı.

“Ve bu sorun nedir?”

Bir süre dinlenen Riftan, yorgunmuş gibi ensesini ovuşturdu ve cevap verdi.

“Yedi Krallık Konseyi, savaş malzemeleri sağlamak için Rakashim'in tebaasından büyük miktarda yiyecek sözü verdi. Bu süreçte Anatol Tüccar Loncası aracı olarak hareket ediyordu ve işlem sırasında bazı anlaşmazlıkların ortaya çıktığı görülüyor.”

Max kaşlarını çattı. ‘Kesinlikle Anatol büyük bir ticaret şehri haline geldi ve tüccarlar birliğinin ödediği vergiler muhtemelen bölgenin ana gelir kaynağıdır. Ancak, büyük bir seferi yeni bitirmiş olan lordun, kısa bir mola bile vermeden oraya koşması ve bütün gece sadece bir iş anlaşmazlığını çözmesi biraz garip değil mi?’ Ona şüpheyle baktı.

“Tam olarak neler oluyor? Nasıl büyük bir sorun patlak verdi...?”

Sözlerini bitiremeden Riftan yumuşak bir sesle cevap verdi.

“Doğu Balto bölgesinin limanına giren Anatol gemilerine tek taraflı el konulduğu söyleniyor. Aderon Sowner adlı tüccar birliği temsilcisi, Remdragon Şövalyeleri’nden yardım istedi. Rikaido neler olduğunu anlamaya çalışırken etrafta koştursa da, öyle görünüyor ki lordun temsilcisi için öğrenebileceklerinin sınırı var. Bu yüzden Balto'ya resmi bir mektup gönderdim ve rüşvet veren tüccarlarla ilgili söylentileri araştırmak zorunda kaldım. Ortaklarımı kuzey hapishanesinden bir an önce çıkarmalıydım.”

Max, onun sert cevabına karşı ağzını kapalı tuttu. Sorun beklediğinden çok daha ciddiymiş gibi görünüyordu, bu yüzden tartışmaya devam edemedi.

Ancak içinden çıkılmaz haller olsa da yüreğini kar gibi eriten hüzün kaybolmadı. Bakışlarını indirip yerdeki desenli halıya hoşnutsuz bir yüzle baktı ve içerleme dolu sözler söylemeye başladı.

“En azından bana böyle bir sorunun ortaya çıktığını açıklayabilirdin. Sebeplerinden tamamen habersizdim... ve bütün gece dönmeni bekledim."

“Benim kulaklarıma bile söylediğim her şey sızlanıyormuşum gibi geliyor.’ Max kızardı ve tepkisine baktı.

Max bilinçsizce etrafındaki kasvetli atmosferden uzaklaşırken, Riftan onu karanlık, çökük gözlerle izledi. Ona bakan Riftan, garip bir şekilde sakin bir sesle sordu.

"Kuleye geri dönmek de ne?"

Dalgın bir şekilde gözlerini kırpan Max rahat bir nefes aldı. Sidina'nın kendisinden ulaşılamaz bir şey istediğini duyunca yanlış anlamış olmalıydı. Onu rahatlatmak için neşeli bir sesle cevap verdi.

"H-hiçbir şey değil. Sidina bu iş bittiğinde Nornui'ye dönmeyi planlıyor. Kulede epeyce yaklaşmıştık… o yüzden bir süre homurdanarak geri dönmemi istedi.”

Max, yüzünün hafifçe sertleştiğini görünce aceleyle ekledi.

“Tabii ki, ona kesinlikle kuleye geri dönme niyetimin olmadığını söyledim. Lord Calto da beni ileri düzey büyücülüğe terfi ettirmeyi teklif etti ama ben onu hemen geri çevirdim.”

Son sözleri, yeteneğinin ne kadar takdir edildiğini bilmesini sağlama arzusuyla eklemişti ancak Riftan pek etkilenmiş görünmüyordu. Max, onun garip bir şekilde sakin görünmesi karşısında endişe duygusu hissetti ve gergin bir şekilde ağzını açtı.

"İlk başta Pamela Platosu'nu araştırmak için gönüllü olmamın nedeni adadan bir an önce çıkmaktı. Bütün bunlar bittiğinde, Anatol’a geri döneceğim.”

“Dünya Kulesi'ne git.”

Max aniden dondu. Sanki ne dediğini tam olarak anlayamamış gibi şaşkın şaşkın ona baktı.

“Ne… ne demek istiyorsun?”

“Dediğim gibi.” Riftan rafa doğru yürüdü, bir şişe su aldı ve kuru bir şekilde, "Beni memnun etmek için istediğin şeyden vazgeçmene gerek yok." dedi. “Dilersen Nornui'ye gidebilir, birkaç yıl daha okuduktan sonra geri dönebilirsin.”

Max tamamen şok olmuştu ve dudakları titriyordu, sonra birden yüzü öfkeden kıpkırmızı oldu.

“Ben, ben Dünya Kulesi'ne geri dönmek istemiyorum. Sana dün de söyledim, senin yanında olmak istiyorum. Seninle Anatol'a dönmek istiyorum!”

Onun coşkusundan etkilenmedi. Garip bir şekilde sakin bir tavırla çaydanlığı raftan alıp bir bardak su içen Riftan, ciddi bir bakışla ona bakıp sordu.

“Neden?”

“Nasıl n-neden...?”

"Neden benimle Anatol’a dönmek istiyorsun? Orada sadece bir yıl geçirdin. Sonuçta, Dünya Kulesi'nde geçirdiğin süre daha uzundu.”

Max bir adım geri çekildi ve ona bir yabancıymış gibi baktı. Ona ne dediğini bir türlü anlayamıyordu.
‘Dün gece bana sarılıp, aklını kaçırmış gibi beni öpücüklere boğan adam nereye gitti? Bu tuhaf şeyleri söyleyen önümde adamla o aynı kişi mi?’ Kafa karışıklığı içinde başını salladı.

"Ve bunun ne önemi var? Ben... ben senin karınım. Anatol... orası benim evim. Bunu bana sen söyledin. Benim... senin tek ailen olduğumu söyledin...!”

"Evet, bunu söyledim.”

Riftan usulca içini çekti ve bardağı sessizce masaya bıraktı. Tuhaf bir şekilde, bu sakin hareketi onu korkuttu.

"Seni Anatol’a getiren sadece benim irademdi. Ve benim karım olman Croix Dükü'nün kararıydı.”

"Neden... böyle şeyler söylüyorsun? N-neden bunu şimdi gündeme getiriyorsun?”

“Bu, sana ait olmayan bir kararın sorumluluğunu almak zorunda olmadığın anlamına geliyor.”

Riftan pencereye sırtını döndü. Arkadan gelen ışık yüzüne siyah bir gölge düşürdüğü için artık onun ifadesini göremiyordu. Pencereden dışarı baktı ve sakince konuştu.

“Geriye dönüp baktığımda, kendi özgür iradenle yaptığın tek seçimin bir büyücü olmak olduğunu anladım. Ne kadar itiraz etsem de pes etmedin. Büyü gücünün tükenmesi nedeniyle birkaç kez neredeyse hayatını kaybedecek olmana rağmen, o yolda devam ettin. Bu, bir büyücü olmanın senin için önemli olduğu anlamına geliyor.”

“Bu...!”

“Sana dayatılan bir yükümlülük yüzünden yapmak istediklerinden vazgeçmek zorunda değilsin.”

Max şoktan bembeyaz oldu. ‘Yükümlülük mü? Hayatımın geri kalanında seninle birlikte olma kararlılığım, sana sadece bir görev duygusu gibi mi göründü?’

Titreyen bir sesle, zar zor birkaç kelime söylemeyi başardı.

“Sen... geri dönmemi istemiyor musun?”

“Konu ne zaman benim istediğim şeye geldi?”

Max onun sert sesi karşısında titredi. Riftan, sanki içindeki rahatsız edici duyguları bastırıyormuş gibi bir an için ağzını kapalı tuttu, sonra daha sakin bir tonda konuşmaya devam etti.

"Benim ne istediğim önemli değil. Önemli olan senin gerçekten ne istediğin.”

“Ne istediğimi... sana zaten söyledim!”

“İnsanların sözlerine inanmıyorum. Tek inandığım eylemlerdir.”

Riftan soğuk bir şekilde içini çekti ve ona uçurum kadar kara gözlerle baktı. Sesi daha da alçaldı.

“Seni Croix Kalesi’nden çıkarana kadar etrafında pislikten başka bir şey yoktu. Seni oradan zorla çıkaran ben olduğum için benim isteklerime kafayı takmış olman mümkün. Senin için en önemli olan şey hakkında… dikkatlice düşün.”

Max’in tamamen dili tutulmuştu ve dudakları titriyordu. Riftan tekrar paltosunu aldı ve sanki söylemesi gereken her şeyi bitirmiş gibi kapıya döndü.

O anda, içinde bir şey bir çarpma sesiyle kırıldı. Max paltosunun kenarını tuttu ve tüm gücüyle çekti. Şaşkın gözlerle ona bakıp yoğun bir şekilde bağırmaya başladı.

“Kalbimi benden daha iyi bildiğini mi sanıyorsun?!”

Gözleri hafifçe büyüdü, sonra kısıldı. O karşı çıkamadan önce sözlerini hızlı ateş eden bir top gibi sıralamaya başladı.

“Hayır! Sen, hiçbir şey bilmiyorsun! Büyücü oldum çünkü... senin için bir güç olmak istedim. Büyü öğrendim çünkü sana az da olsa yardımcı olmak istedim! Dünya Kulesi'ne gittim... çünkü bunun bizim için en iyi alternatif olduğunu düşündüm. Çünkü senin ve benim için en iyi yolun bu olduğunu düşündüm! Bu kararı vermenin benim için ne kadar zor olduğu hakkında bir fikrin var mı? Bunu yapmanın benim için ne kadar zor olduğu hakkında en ufak bir fikrin var mı?”

Riftan kıpırdamadan durdu ve ona baktı. Sakinliğini daha fazla koruyamadı ve kontrolünü tamamen kaybedip yumruklarını göğsüne vurdu.

“A-acı çekenin sadece sen olduğunu mu sanıyorsun? Bunun ne kadar acı verici olduğunu hayal bile edemezsin! Beni düşünüyormuş gibi yapıyorsun, ama gerçek şu ki, sadece kendini düşünüyorsun. Şimdi bunu yapıyorsun çünkü incinmek istemiyorsun!”

O anda bir santim bile yerinden kıpırdamayan Riftan sertçe onun kollarından tuttu.


Ç.N: Bu bölümde Max'e çok üzüldüm içim kan ağlıyo şuan. Biri beni sevmiş sevmemiş umurumda değil, ben hissedemedikten sonra ne önemi var... Burada Riftan hiç seven bi adam gibi davranmıyo çok yazık :/

Yorumlar

  1. Nolur 1 bölüm daha ağlcm

    YanıtlaSil
  2. Ahh be çok kötü ya

    YanıtlaSil
  3. 1 bölüm daha gelse ne güzel olurdu aslında ah Maxim çok üzüldüm bebeğim

    YanıtlaSil
  4. Salak max Salak Salak tamam asidam çok yakışıklı zengin anladık ama bu konuma nedir ya

    YanıtlaSil
  5. En kötü kavga bile iletişimsizlikten iyidir sevindim ben bu gelişmeye

    YanıtlaSil
  6. Olm şu romanda şüphe etmediğim tek şey riftanın aşkıydı ama artık ondan da şüpheleniyorum

    YanıtlaSil
  7. Kalbim öyle kırıldı ki. Maxi hayatında ilk kez Riftan tarafından sevildi ama bu sevgi onu daha çok yaralıyor ama sevginin insanı iyileştirmesi gerekir. Maxi sürekli kendini anlatmaya ve sevgisini kanıtlamaya çalışıyor ama Riftan'ın sevgisi asla tartışılmıyor. Riftan'a çok çok kızgınım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ilk defa biri tarafından sevildiğini hissetmişti Maxi'm umarım kendini eskisi gibi hissetmez öyle olursa ağlarım

      Sil
    2. Bende ağlarım

      Sil
  8. Sevgili çevirmen, emeklerin ve merakımızı bastırdığın için çok teşekkür ederim. Çok şey istiyoruz senden farkındayım. çeviri işi (özellikle manalı çeviri yapma kısmı) çok zor, lakin bir bölüm daha çevirmen mümkün mü? Bu konuşmayı yarıda kestik şimdi duygular eksik kaldı hep :(

    YanıtlaSil
  9. Riftan sen bu kız gitmeden sert davrandın,sonra gemi gidince geldin ağladın şövalyelerin kollarında bu kız senin için kuleye gitti. başarılarını kaybetme diye senin şimdi ona yaptığın bu mu?kuledeyken tek düşündüğü sen olan kıza tavrın bu mu? Maxi haketmedi,kuleye Riftan için gitti lordluğuna zarar gelmesin diye.baloda dans etsin Sejourumla sonra aklın yerine gelsin yok öyle dünya aklını başına al artık hep bi "fufufu(anladınız)" dan sonra kıza gerçekten iyi davranıcaksın bu böyle devam etmez kaç yıldır evliler şu kadar yılda düzene giremediler.(içimi döktüm oh)

    YanıtlaSil
  10. Karsisinda ölüp bittigi sevdigi kadin aglarken buz gibi sakin nasil kalabiliyor? Duygularini baskilayabilmek icin beynini de kapatiyor bu cocuk akli basina sonradan geliyor

    YanıtlaSil
  11. zaten zor dayandığım bir güne , max için ağlamak yakışır:)

    YanıtlaSil
  12. Ben riftani haklı bulmuyorum ama sürekli kızı kapatıyor kararlarına engel oluyor diyen insanlar niye bunu da eleştiriyor? Riftan diyor ki içinden geleni yap, seni zorlamak istemiyorum. Benimle mutluysan gel değilsen git karışmak istemiyorum diyor, onu serbest bırakmaya çalışıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam da bunu yaparken destekleyici şefkatli bir eş nidasıyla yapmıyor ki. Araya duvar örerek, alınarak, kendine dair her şeyi geri çekerek yapıyor bu şekilde uzaklaştıktan sonra yanındayım seni destekliyorum demesinin bir anlamı yok. Kuleden döndükten sonra nasıl bir buz dağı ile karşılacağının hiç garantisi yok zaten.

      Sil
    2. Davranış şeklinden olabilir mi?
      Yapıcı değil sözleri davranışıları, dozerden beter etkiye sahip uzun zamandır

      Sil
  13. Offf ki ne offf nasıl ateşli bi kavga böyle,yarıda kaldı yarına kadar nasıl beklicez sevgili cevirmenim, eeee yazık değil mi

    YanıtlaSil
  14. Kızlar valla sıktı beni bu kavgalar şu bitmeyen savaşlar ben artık bekleyemiyorum birisi bana ne olur söylesin şu 165 den 200 e kadar nerden okuyabilirim nasıl öğrenirim valla bıktım ilerlesin şu hikaye artık yeterrrrrr artık bi dönsünler anatola çocukları olsun kavga savaş olmasın yeterrr plsss yazın bi bana

    YanıtlaSil
  15. Bu yorumda, bir miktar Spoiler ve bir miktar zapt edilemez duygu ifşa edilecektir dikkatinize!
    Bu bölüm max'e çok üzüldüm. Tam da söylemek istediklerimi söyledi, kendini ifade etti. Ama hala olması gerektiği kadar değil. Hala bir "Seni seviyorum" demekten aciz. Riftan'a gelince, (şimdi spoiler kısmı gelıyor) okuduğum kadarıyla öldürdüğü ejderha sekto dirilecekmiş, Riftan'da bunun haberini almış, Max'i o yüzden güvende olacağı dünya kulesine göndermeye çalışıyormuş. Kendi açısından belki haklıdır ama ben artık öyle göremiyorum. Anladık seviyor ama kızı koruyacağım derken ilişkiyi yaşanılmaz hale getiriyor. İlişki sürekli çıkmazda, niye? Aman Max'a bir şey olmasın, Riftan'ın canı yanmasın! Hay canına tüküreyim, kızın ağzına okudun kendi canının derdine. Neyseki Maxim bal böceğim bu bölümde bunu haykırdı da azıcık içim soğudu. Ama hala yeteri kadar değil. Baloda kudurduğunu görmek istiyorum Riftan Calypse. Umarım uzun bir sahnede...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaağğ spoiler için teşekkürler 😊 bekliyorum bekliyorum bekliyorum. . .

      Sil
    2. Sağol kardeşim Riftan'ı bi tık affedebilirim 🥲

      Sil
    3. İçime su serpildi yemin ediyorum öküz oturmuştu artık içime çok sağol spoiler için 112 bölüm trip at gitti diye sonra her şey bitsin hadi yine git de beynim yanmıştı

      Sil
  16. Bu bölüm burda bitemez

    YanıtlaSil
  17. Ben sabrımı kaybediyorum artık bana balyoz getirin içeriye giricem. Ya riftan dediklerinde haklısın tamam Maxi'nin istediği bir şeye izin veriyorsun ama bunu o kadar yaralıyıcı şekilde yapıyorsun ki karşındakini yerle bir ediyorsun. Maxi'nin dükün kalesinde yaşarken neler çektiğini gördümten sonra onun sevgiye aç olduğunu gördükten sonra nasıl hâlâ bu şekilde davranabiliyorsun aklım almıyor. Maxi:ye gerçekten kızıyordum ama şu anda Riftan her şeyi hak ediyor. Maxi keşke şu herifin suratına kocaman bir tokat atsa ve ikisi de aslında neler olduğunu anlasalar

    YanıtlaSil
  18. Ey çevirmen, Maxi'ye üzüleceğine bize üzül de bir doz daha ver Allah aşkına

    YanıtlaSil
  19. Olum hikayeyi niye bu kadar ciddiye alıp bu kadar dertleniyoz ya ağağağağ ağlıcam artık Riftan konuştukça içime bir şey oturdu. Riftan eskiden de böyle miydi? Böyle donuk ruhsuz ifadesiz Maxi'nin ağzından çıkan kelimeler karşısında buzdan duvar gibi duran... Böyle değildi sanki. Ben bu adamı sevgisini korkusuzca gösteriyor diye sevdim. Riftan ağır depresyonda arkadaşlar bu adama bir şey olmuş.

    YanıtlaSil
  20. Bu Rif’e saglam dayak lazim kas yapayim derken goz cikariyor kazma yaa.Odunla girisecem en sonunda kafasini gozunu yaracam agzini burnunu kiracam heee! Daha da gelmem Davos’a yeto bee! SOZ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maxi çırpınıyor seninle olacağım diye, adam öyle duruyor. sen ne istediğine karar ver. e verdi işteee, söylüyor….yok anam anlamadım ben bu işi -EV

      Sil
  21. ilk kez bu bölüm riftana sinirlendim çünkü yanlış bir şekilde konuya daldı. ‘bana sorarsan senin gitmeni istemiyorum ama eğer hayalin büyü konusunda daha iyi yerlere gelmekse eğer 1-2 yıl daha kulede yaşayabilirsin’ diyebilirdi. kız onca şeyi senin için yaşadı sen zorlukla kazandığın malını mülkünü kaybetme diye gitti her ne kadar sen istemesen de. şu an berabersiniz ve kız anatol’e dönmek istediğini açık açık söyledi. insanların söylediği şeylere inanmam ne maxi senin için yoldan geçen herhangi biri mi? bu kadar çok istiyorsan boşanın abi ikiniz de birbirinize iyi gelmiyorsanız, sen kızın eve dönmesini istemiyorsan boşanın. maxi olmadan yapamazsın ki maxi de sensiz yapamaz, birbirinizin yaralarını sarın ya da ayrılın. kız bugüne kadar babasından bile görmediği sevgiyi senden gördü şimdi senin gelip böyle söylemen kızı ofc kötü hissettirecek. bir gün kızı seviyorsun öpüyordun diğer gün kıza tekmeyi basıyorsun olmaz ki böyle

    YanıtlaSil
  22. ben bu bölüme kadar haklı buluyordum aslında şimdi de haklı ama çok berbat şekilde fikrini dile getirdi. karşımda en çok sevdiğin biri bu cümleleri söylese oturur ağlarım sevmiyor musun istemiyor musun beni diye. maxi herhangi biri değil, babasından neler çektiğini kendisi de gördü. ve doğal olarak maxi ile konuşurken ağzından çıkan kelimeyi 2 kez düşünmeli ama yapmıyor

    YanıtlaSil
  23. Yeminle birkaç bölüm sonra neler olacağını bilmesem kesin felç inerdi bana sinirden stresten. Firdevs Yöreoğlu gibi çıkardım bugün bu blogdan. Hey allam ya sabır az daha sabır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu bölümden sonra güleceğimi füşünmezdim ama güldürdün beni sllsmdsk

      Sil
  24. riftan ne mal adamsın ya koruyacağım derken kırıyorsun aw

    YanıtlaSil
  25. Gerçekten Maxi 100 küsür bölümdür sürekli kahroluyo ben de onunla birlikte keşke Kuleye dönersem bir daha orada çıkmam falan deseydi de Riftan da sözlerinin ağırlığıyla yaşasaydı of

    YanıtlaSil
  26. kusuru bakma riftan ama karı için ölüp bittiğini bakış açından değil de sözlerin ile duymuş olsak. kız senin yüzünden gelgit yaşıyor sürekli acaba beni seviyor mu diye.

    YanıtlaSil
  27. Ellerine sağlık 🥰🥰

    YanıtlaSil
  28. Ya bak bu bölüme kadar riftana da hep hak vermiştim . Riftan pov’dan falan ama yani neden abi neden ? O kadar ağır konuştu ki benim kalbim kırıldı . Ayrıca eğer bu kavgadan sonra o fufufu sahneleri direkt gelirse de sinirlenirim çünkü riftanın maxi sadece bunun için sevdiğini düşünmeye başlayacağım .

    YanıtlaSil
  29. Ooo Riftan sen resmen iyice ortalığı tuzla buz ettin, ne kadar seversen sev. Senin de dediğin gibi eylemler önemlidir ve sen resmen batırdın. Ben olsam giderim ve geri dönmem. Takılırım öyle platonik platonik sen de ölğrsün kahrından

    YanıtlaSil
  30. Doğru şeyi yanlış şekilde söyledi riftan. Üzülüyorum çünkü doğrusunu bilmiyor. İkisi de nasıl doğru konuşacağını bilmiyor ve ikisini de tüketen şey bu asıl

    YanıtlaSil
  31. Ah canım çiftim 🥹 aslında Riftan ya tehlike var ondan korumak istiyor ya da sevdiği kadının en mutlu olduğu şeyi yapmak için yönlendiriyor kendine zorunlu olarak gelsin istemiyor onun için de çok zor bunu demesi ama yine de çok seviyorum bu öküzcüğü😘

    YanıtlaSil

Yorum Gönder