MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 104. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)


Ertesi gün, büyücüler hemen büyülü formülleri yok etmek için yola çıktılar. Max, Annette, Armin ve Anton ile birlikte kalede kurulu olanların şifresini çözmekle görevlendirildi. Yamaç boyunca kaleyi koruyan devasa duvarlar, karmaşık formüllü ve deşifresi zor olan güçlendirici büyülerle doluydu.

Max, kalenin girişini destekleyen taş sütunları incelerken derin bir iç çekti. Hemen hemen tüm yapı malzemelerinin büyülenmesi gerekiyordu.

“H-hepsini devre dışı bırakmak… en az bir yıl sürer.”

"Hepsini devre dışı bırakmak zorunda değilsiniz. Sadece kalenin ağırlığını destekleyen ana direkleri yok ederseniz, doğal olarak çökecektir.”

Adamlarına önderlik eden ve onları takip eden Kuahel Leon sert bir şekilde konuştu. Yüksek tavana bakarken, Max ona rahatsız edici bir bakış attı. "Bu arada... Sör Leon neden bizi takip ediyor?"

 Tek kaşını hafifçe kaldırdı,

"Size eşlik etmemin bir sakıncası mı var?"

"Ö-öyle değil... Çünkü çok fazla sorumluluğu olan bir pozisyonunuz var... Yapacak çok daha önemli işlerinizin olup olmadığını merak ediyordum."

Rahip net bir sesle, "Emrimde epeyce yetkin yardımcım var." diye yanıtladı ve ekledi. “Ayrıca, bu görev düşündüğünüzden çok daha tehlikeli olabilir. Büyülü formülleri yok etme sürecinde, güçlerinizin tükenmesi veya bazı gizli cihazların etkinleştirilmesi ihtimali var. Her ihtimale karşı, büyüyü geçersiz kılabilecek yüksek rütbeli rahipler, büyücülere eşlik etmeye karar verdiler.”

Max kaşlarını çattı. Güçlendirme formülleri devre dışı bırakıldığında başka büyük bir olayın daha gerçekleşeceğini sanmıyordu ama harabelerde bir golem tarafından saldırıya uğradığını ve neredeyse öleceği zamanı hatırladı. Çıkmak üzere olan muhalefet sözlerini geri yuttu.

İçini çekti ve sessizce ilerledi. Kuahel, kalenin ortasındaki salona ulaştığında kubbeli çatıyı destekleyen taş sütunları işaret etti.

“Bu sütunda bulunan büyülü formülü kaldırmanız yeterli. Hepsinin kilidini açmak ne kadar sürer?”

Anton, iyi hazırlanmış sütunlara yakından bakarak, "Sanırım her sütunun ayrı bir formülü var." dedi. “En az yarım gün sürecektir.”

“Anladım. Lütfen mümkün olduğunca hızlı çalışın.”

Büyücüler kısa süre sonra koridora dağıldılar ve büyülü formülleri devre dışı bırakmaya başladılar. Max, sütuna kazınmış formülü incelemek için, koridorun sol tarafındaki transeptin girişinde bir dizinin üzerine çöktü. Büyünün formülünü çözmek o kadar da zor görünmüyordu ama uzun zaman alacak gibiydi.

Ellerini direğe koydu ve büyü gücünü yavaş yavaş serbest bırakarak büyülü formülü en tepeden dikkatlice devre dışı bırakmaya başladı. Sütunun, takviye büyüsü olmadan tavanın ağırlığını yeterince taşıyabileceğine ikna olduğunda, duvar boyunca ilerledi ve büyülü formülü hızla yok etti.

Bir süre sonra transeptin sonuna ulaşan Max, bükülmüş vücudunu düzelterek arkasına baktı. Annette ve Armin karşı tarafta çalışıyorlardı ve Anton koridordaki tüm formülleri çoktan devre dışı bırakmış ve başka bir yere geçmişti. Yakınında kimse yoktu. Geldiği yoldan geri döndü ve duvara dayalı duran Kuahel'le ihtiyatlı bir şekilde konuştu.

"Bu sütuna yüklenen tüm büyülü formülleri kaldırdım. Şimdi nerede çalışabilirim?”

Kuahel karanlık koridora baktı ve kapıya doğru başını salladı.

"Bu oda şimdilik yeterli, dışarı çıkabilirsin.”

"Bu kadar çabuk mu?"

“Bu durumlarda kapalı alanda çalışmak tehlikelidir. Güçlendirici büyü serbest bırakıldığında geri tepme nedeniyle binanın çökme riski var. İşin geri kalanı kalenin dışından yapılacak.”

Sonrasında kaleden ayrıldılar ve kale duvarları boyunca yürürken, dış duvara kazınmış büyülü formülleri yavaş yavaş devre dışı bırakmaya başladı. Yarım günü bu şekilde geçirmenin bir sonucu olarak Max tamamen bitkin düşmüştü. Büyü gücünü uzun bir süre formüllere aktarırken, düşündüğünden daha fazla manasını tüketmişti.

Tamamen bitkin bir halde soğuk taş basamaklara çöktü. Bir muhafız gibi peşinden ayrılmayan Kuahel, bitkin haline baktı ve düşmanca bir ses tonuyla konuştu. "Büyü gücünüz bu kadar çabuk mu tükeniyor?"

Kamburlaşmış olan Max ona bakıp, “B-burası düşük bir mana konsantrasyonuna sahip!” dedi.

"Görünüşe göre bu ikisi gayet iyi durumda..." Hızlıca hareket eden Annette ve Anton'a bakarak mırıldandı.

Max kızardı. Umli klanından Annette ve Urd'un ileri düzey büyücüsü Anton, Dünya Kulesi standartlarına göre bile olağanüstü büyü gücüne sahiptiler. Onlarla sıradan bir büyücü arasında güç açısından büyük bir fark olması doğaldı. Ancak bu açıklamaları tek tek yapmanın garip olacağını hissetti, bu yüzden sadece mırıldandı.

“…Tuhaf olan onlar.”

"Bunu sizi kınamak için söylemedim. Hanımefendi savaşta uzun bir süre yorulmadan çalışmadı mı? Biraz kafam karışmıştı çünkü güçlü bir büyü gücüyle doğduğunuzu düşünüyordum.”

"Maalesef... büyü yeteneğim vasat. Savaş sırasında... elimden geldiğince dayanmaya çalıştım.”

Son birkaç haftada yaşadıkları ıstırap dolu anılar kafasında canlanırken sesi kesildi ve şehrin ıssız manzarasına kasvetli gözlerle baktı. 

Aniden, meraklı bir kedi gibi kendisini izleyen rahibin tuhaf bakışlarını fark etti ve şaşkın bir ifade takındı. Max kaşlarını çattı.

"Neden... bana öyle bakıyorsunuz?"

Sözleri üzerine gözleri büyüyen rahip başını eğdi ve bir eliyle yüzüne dokundu.

"Nasıl bakıyorum?"

"Sanki… f-fantastik bir varlık görmüşsünüz gibi.”

 Sesindeki hoşnutsuzluk, yüzünün yeniden bembeyaz olmasına neden oldu.

"Rahatsız olduysanız özür dilerim. Bir dahaki sefere, düşüncelerimi açığa vurmamaya dikkat edeceğim.”

Max şok olmuş bir ifadeyle ona baktı, sonra içini çekti. O kadar bitkindi ki onunla tartışacak enerjisi kalmamıştı.

Bir süre sonra Anton ve Annette tüm işleri bitirip dışarı çıktılar ve hemen kampa dönüp mola verdiler. Güneş yavaş yavaş batıda batmaya başlayınca şehrin kenar mahallelerinden ayrılan herkes şehir meydanına döndü.

Bir kamp ateşinin önünde oturup yulaf lapasını yiyen Max, Riftan'ı gördü ve ifadesi hemen neşeli bir hal aldı. Şafaktan beri büyülü formülleri devre dışı bırakmakla uğraştığı için kocasının gölgesini bile görmeye vakti yoktu. Yulaf lapasını bıraktı ve aceleyle ona doğru koştu.

“ Ri-Riftan!”

Çadırların arasında hızla ilerleyen Riftan onun seslenmesi üzerine durup başını çevirdi. Delici gözlerinin tepeden tırnağa üzerinde gezindiğini hisseden Max hızla kafasına dokundu. Saçları o kadar karışmıştı ki elleriyle düzeltemiyordu. İçini çekti, kapüşonunu iyice kafasına geçirdi ve ona yaklaştı.

"Bir yere mi gidiyorsun? S-seni bütün gün göremedim...”

"Şövalyelere çevredeki dağları incelemeleri için önderlik ediyorum. O kahrolası kadın orichalcum madenini bulmak için ateşle bir sürü kaya kazdı." diye fısıldadı etrafa bakarken.

Max onun bakışlarını takip edince, Kraliyet Şövalyeleri ile Agnes'in meydanı geçtiğini gördü ve kaşlarını çattı. Günde bir kez olsun kocasının yüzünü görmekte zorlanırken, başka bir kadın onu bütün gün görebiliyor olması gerçeğine içten içe çok sinirlendi. Dudaklarına sert bir gülümseme yerleştirdi. 

"Öyleyse… m-madeni buldunuz mu?"

“Boş bir işten başka bir şey değildi.”

Talon'un dizginlerini arkasındaki görevli şövalyeye verdi ve yorgunmuş gibi ensesini ovuşturdu.

“Maden gibi bir şey keşfedilirse, sadece anlamsız bir tartışmaya neden olur, bu yüzden iyi sonuçlandığını düşünüyorum…”

“Böyle düşünüyorsan araştırmaya katılmana gerek yok bence.”

Onun hoşnutsuzluğunu fark etmesinden korkarak aşağı baktı ve sakin görünmeye çalıştı. Neyse ki, içinde barındırdığı kıskançlık duygusunu fark etmemiş gibiydi. Riftan düşünceli bir şekilde cevap verdi.

“Canavarların saklanma yerlerini aramak için dışarı çıktım. Her halükarda, şehri en az bir kez kontrol etmeyi planlıyordum. Özellikle bir faydası olmasa da…" diye mırıldandı acı acı, sonra ona dikkatlice baktı. “Daha da önemlisi, sen nasılsın? Bugünden itibaren incelemeye son verip, büyülü formülleri devre dışı bırakmak için çalışmaya başlanacağını duydum. İş zor değil mi?”

"H-hiç de değil. Düşündüğümden daha sakin ilerliyor, bu yüzden yarın bitirebileceğiz.”

"Yarından itibaren Lobar'ı tekrar sana eşlik etmesini için atayacağım, o yüzden onu da yanına al."

Max kaşlarını çattı. Remdragon Şövalyelerinden üç ya da dördünün ona eşlik ettiğini çoktan fark etmişti. Ek olarak, Remdragon sıralamasında altıncı olan yüksek rütbeli bir şövalye eklemeye gerek yoktu.

“Gerek yok. Şövalyeler zaten her zaman peşimizde… Sör Leon bile bugün bütün gün bana yapıştı.” dedi kesin bir dille.

Remdragon Şövalyeleri bayrağının bulunduğu çadıra doğru yürürken, Riftan bir anda durdu. Gözlerini kıstı ve soğuk bir sesle sordu.

"Kutsal Kılıç seni mi takip ediyordu?"

"Sadece beni değil... kalenin içinde çalışan tüm büyücüleri. B-bir kaza olursa diye...”

“Kutsal Şövalyelerin liderinin bu işi üstlenmesi gerekli miymiş?” Kollarını göğsünde çaprazladı ve tehditkar bir şekilde ona doğru eğildi. “Ne kadar tuhaf, bu adam birkaçtır peşinden ayrılmıyor. O piç seninle garip bir şekilde ilgileniyor gibi görünüyor...”

"Hayır ö-öyle değil, hiç de değil! O kişi bana garip biriymişim gibi bakıyor...”

Panikleyen ve bahaneler uyduran Max aniden sustu. ‘Kendisi bütün gün Prenses Agnes ile birlikteyken bana şikayette bulunmaya hakkı var mı? Ayrıca arkadaşı bir başrahip değil!’ Öfke patlamasını bastırmak için yumuşak bir sesle konuştu.

"Kayıtsız bir koca... farkında bile olmadan beni ihmal ediyordu... bu yüzden endişe edeceğini düşünmemiştim, öyle değil mi?" 

Riftan'ın yüzü alaycı sözleri karşısında sertleşti.

"Sana karşı …kayıtsız olduğumu mu söylüyorsun?"

Yorumlar

  1. İçindeki kayıtları dışarı çıkar Riftanım, dünya alem kayıt görsün

    YanıtlaSil
  2. KSOSKEODKE RIFTANIM KISKANCLIGINI DILE GETIRMEYE BASLADI BAKALIM

    YanıtlaSil
  3. İrite ediyor bazen riftan. Sanki markete giderken tanıdık ile karşılaşmış da hal hatır soruyormuş gibi bir havası var bence. Yazar bence bu durumu aşırı abartmış artık. Çeviri için teşekkürler çevirmen 🥰

    YanıtlaSil
  4. İyi dedin kız Maxiii 😁

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çeviri için de teşekkür ederim🌼

      Sil
  5. Riftan ne dese haklı yavşak kuahel'e bakın arkadaşlar max'in evli olduğunu bildiği halde yanağına falan dokunuyor. Riftan görse kırardı o elini. Riftan Agnes'e dokunsa burada riftana sövecek insanlar maxin buradaki tepkisizliğine hiçbir şey demiyor ama. Ben maxiye de kızdım, adam sana dokunuyorsun geri çek elini abi evlisin sen kendine gel

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dokunuyorsa*

      Sil
    2. Bu bölüm özelinde diyorsanız benim anladığım burada Kuahel kendi yüzüne dokunuyor Maxi nin değil. Çeviride öyle sanmışsınız

      Sil
    3. Adam.kendi yüzüne dokunuyor düşünceli anlamında ya da ben öyle algıladım Özge hanım öyle değil mi

      Sil
    4. Evet arkadaşlar Kuahel kendi yüzüne dokunuyor Max'e değill hiç böyle anlaşılacağını düşünmemiştim 😅​

      Sil
  6. Ya nolur bi bölüm daha resmen 3 fündür 2 satır konuştular nolur 1 bölüm daha

    YanıtlaSil
  7. Çevirmenim çok heyecanlı yerde kaldı. Riftan bey döksün şu kayıtları da hepimiz bir rahatlayalim. Bir bolumcuk daha gelmez mi.bugun? 🙏

    YanıtlaSil
  8. Çevirmen kuzum nolur bi bölüm daha yayınlar mısın, pazartesimiz şenlensin

    YanıtlaSil
  9. Hımm kıskançlık başladı en sevdiğim şey🤗 seni çok seviyorum Riftan ım üzümlü kekim ama kıvran birazcık bu ilişkide heyecana ihtiyacımız var buda olmasa hatunla konuşmayacaksın 😏

    YanıtlaSil
  10. Eminim yine gecistirecek ve konuşmayacaklar bile şu an sadece kavga etmelerini istiyorum yoksa konuşmuyorlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok yok konuşuyorlar merak etmeyin az kaldı bi 5 10 bölüme zaten her şey çözülecek

      Sil
    2. Umudumun sebebi sensin ona göre

      Sil
  11. Nolur 1 bölüm daha lütfrn nolurrrrr

    YanıtlaSil
  12. Lütfen bir bölüm daha gelsin bugün lütfen 🙏

    YanıtlaSil
  13. Riftan aç gözünü agnes pesinde koşarken max elden gitmesinn 😄😄

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok len onun Agnes'ı gördüğü yok bence. Agnes'tan emin değilim ama...

      Sil
  14. Ulan tam yerinde bitmiş!
    Lafı güzel koydu maxim ama hehe.
    Fakat Riftan için fazla kayıtsız diyenleri ilk kitaba yönlendirmek istiyorum. Adam kayıtsız değil, sadece kafayı tırlatmamak için soğukkanlılığını sabit bir seviyede tutmaya çalışıyor bence. Hatunu Anatol'e Bi atsın ondan sonra göreceğiz içindeki eski romantik hergeleyi. 😏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anatole döndüklerin de acırım acırım Maxi ye acırım

      All day all night

      Sil
  15. Olm bence riftanın delirmemesi bile şuan bir mucize. Şuan kıskançlıklarını okurken çok zevk alıyorum. Burnu sürtsün biraz.

    YanıtlaSil
  16. arkadaşlar bir sorum var yeni güncele geldim ve çevirmenin bölümleri ne sıklıkta attığını söyleyebilir misiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hergün 1 bölümümüz geliyor. Bazen 2 de olabiliyor tabi kıyak geçiyor çevirmenimiz :)

      Sil
  17. Yaaaa.. bu Riftan'in tavırları beni benden alıyor. Survivor'da yarisip sanki parkur sonu benchdekilere " dokunmayın bana nabzım yüksek benim" triplerinde atar gider yapan hesap. Ayar yok adamda ya paranoyakca kontrol altına almak istiyor ya da tamamen galesiz görünmeye çalışıyor. Ben bu buluşmanın temasının " ceksene elini" şarkısı olacağını dusunmustum, olamadı. Maxi Queen 🥰 farkında olmadığı cazibesi ile yine tahtlar kuruyor gönüllerde habersiz kuzum. Darısı başımıza. Ceviriler çok başarılı. Thanks admin 🥰 emeklerine saglik

    YanıtlaSil
  18. Bu hikaye beni boğdu boğdu duvara atti sıkıldım artik

    YanıtlaSil
  19. Sevgili Özge şu yoğun iş temposunda ve hayat mücadelesinde çevirilerin ile güneş gibi doğdun, her gün heyecanla yeni bölümleri bekler oldum teşekkür ederim çok 😊

    YanıtlaSil
  20. Kuahel’in yüzünde normalde mimik oynamıyor, sadece Maxi’ye kayıtsız kalamıyor adhfhj burda tuhaf bakıyoru iyi anlamda diye yorumluyorum malum Maxi kendiyle alakalı her şeyi hep negatif düşünmeye meyilli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Riftan Kuahel’i gider çeker şimdi agjgjhkğ

      Sil
  21. Neler oluyor. Hikâye nereye doğru gidiyor? Savaştı kale yikmaydir... Bu Leon da ne iş peşinde

    YanıtlaSil
  22. koskoca rahibe kutsal kılıç mı dedi o ahahshhdha

    YanıtlaSil
  23. Haha Kuahel sen biraz uzak Maxi'den hatta büyücülerden. Yoksa kara kaplı deftere ismin yazılacak

    YanıtlaSil
  24. Ay hala Leon bi sey hissetmiyo yorumu görürsem kafayı yerim adamın bi itiraf etmediği kaldı

    YanıtlaSil
  25. offf AGNESLA ÇOK YAKIN OLMALARINDAN HOŞLANMADIĞINI SÖYLE YETER ARTIK

    YanıtlaSil

Yorum Gönder