Devasa kayalar taş duvarlara çarparken yer titredi ve herkes savaş çığlıkları attı. Max patlamak üzere olan kulaklarını kapatarak aşağı baktı. Kalkanlı askerler, tepeden aşağı azgın bir bizon sürüsü gibi koştular ve duvarları çevrelediler. Onları iki vagon, on kuşatma merdiveni ve üç kuşatma kulesi takip etti.
Olayı gören canavarlar hemen tatar yaylarıyla nişan aldılar ve tekrar ok atmaya başladılar. Max, mancınıktaki ipleri sıkan askerlere aceleyle bağırdı.
“A-acele edin!”
Hemen fırlatma rampasına bir taş yerleştirdiler, mancınık direğini sıkıca sabitlediler ve fırlatma için bağlantı mandalını serbest bıraktılar. Yere çömeldi ve kayaların duvarların üzerinden uçuşunu izledi. Dev kaya, duvara çarptığında donuk bir gümbürtü duyuldu, canavarlar hemen ateş etmeyi bırakıp dağıldılar.
Kalkanlarının arkasına sığınan askerler hiç vakit kaybetmeden merdiveni hızla duvara doğru uzattılar. Ama onlar daha duvara tırmanamadan, gözetleme kulesinden ateş okları yağmaya başladı. Saldırı destek biriminde konuşlanan büyücüler kalkanlarını yükseltmek için çabaladılar, ancak boşunaydı.
Max, siyah petrol ve alevlerin duvarın altında toplanmış askerlerin başlarına dökülmesini dehşet içinde izledi. Uzaktan, yanan askerlerin acı içinde çırpındığını açıkça görebiliyordu.
Midesinin bulandığını hissetti ve aceleyle başını çevirdi. Soğuk, derisini soyuyormuş gibi şiddetli olmasına rağmen, kalbi kontrolsüz bir şekilde atarken, vücudundan soğuk terler boşandı. Gözlerini bu korkunç manzaradan ayırmaya çalıştı, sonra sendeleyerek toprak duvarın üzerinden geçti ve taş taşımaya başladı.
Toplam seksen asker, bariyerlere dizilmiş kırk mancınık üzerine yerleşti ve sırayla kayaları fırlattı.
Kayalar fırlatıldıktan sonra mancınıkların tekrar ateş etmesi biraz zaman alıyordu çünkü askerlerin halatı tekrar gerip, durmadan içlerine kaya yerleştirmesi gerekiyordu.
Mancınık standındaki önceden hazırlanmış kayaları kontrol etti, sonra toprak duvarın altında doğru boyutta bir kaya buldu ve onu havaya kaldırma büyüsü ile kaldırıp mancınığın altına yerleştirdi. Platform yerden yaklaşık 20 kvet (yaklaşık 6 metre) yükseklikteydi ve büyük kayaları bir merdivenle devamlı olarak taşımak için çok yüksekti.
Ön saflarda neler olup bittiğine dikkat etmemeye çalışarak bilinçli olarak kayaları taşımaya odaklandı. O anda, Yurixion'un aşağıdan gelen acil çığlığını duydu.
“Dikkatli olun!”
Taş taşıyan Max, içgüdüsel olarak telaşla savunma kalkanını kaldırdı ve neredeyse aynı anda gözlerinin önünde güçlü bir darbe ile bir kıvılcım parladı. Max başını örttü ve çığlık attı. Ne olduğunu anlaması birkaç saniyesini aldı.
Canavarlar mancınık kullanarak onlara bir ateş topu fırlatmışlardı. Tam zamanında savunma duvarını kaldırarak kendisini ve askerleri ezilmekten kurtarmış, ancak toprak platform yarıya inmiş ve bunun sonucunda mancınık yana yatmıştı.
Tuttuğu taşı düşürdü ve bariyeri eski haline getirmek için hızla yere indi. Ancak, zaten ağır bir şekilde bir tarafa yaslanmış olan mancınık aşağı yuvarlandı.
Max hemen platformun altına baktı. Kuşatma silahı tamamen parçalanmıştı ama neyse ki platformun altında ölü yatan kimse yoktu. Rahatlayarak içini çekerken, Yurixion'un gür sesi bir anda kulak zarını deldi.
“Çabuk, büyünüzü yükseltin! Mancınıkları hedefliyorlar!”
Başını hızla kaldırdı. Uzun yatay bariyerin üzerinden devasa bir ateş topu uçtu. Annette ve Armin ile aynı anda bir kalkan oluşturdu, ancak düzinelerce ateş topunu durduramadılar.
Yerdeki platformda sıralanan mancınıklardan ikisi ateş topları tarafından vurulup parçalandı ve bunun sonucunda bazı askerler platformdan düştü. Boğazını yırtacak kadar yüksek sesle bağırdı.
"H-herkes yere yatsın!"
Bu sefer sesini duymuşlar mıydı yoksa herkes korktuğundan mıydı, platformda duran askerler bile aynı anda eğilmişlerdi.
Bariyeri bir anda kaldırdı. Eğer çok acele ederlerse, mancınıkların geri kalanı da aynı kaderi paylaşabilirdi. Hızını olabildiğince kontrol etmeye çalışırken alnında boncuk boncuk terler oluştu.
Zemini eski haline döndürürken cephede şiddetli bir kuşatma yaşanıyordu. Ateşli kayalar ve oklar gökyüzünde durmadan uçuyordu. 'Her şey çok gerçek dışı geliyor.'
“Bu tarafa gelin! Onları saldırı menzilinin dışına çıkarmalıyız.”
Sonunda yere ulaştığında, Yurixion omuzlarını tutmak için ona doğru eğildi. Sonra yüksek sesle askerlere talimat verdi.
"Mancınıkları geri çekin!"
O askerlere talimatları aktarırken, Max bir o yana bir bu yana sendeledi. Duvara yaklaşmaya çalışan iki kuşatma kulesi yanıyordu. Bir diğeri yerde yıkılmıştı ve kale kapısına yönelen koçbaşı da tamamen kırmızı alevler içinde kalmış yanıyordu. Müttefik kuvvetlerin ilk saldırısının feci bir başarısızlığa dönüştüğünü fark etti.
“Acele edin!”
Trans halinde sahneyi izlerken Yurixion hızla onun kolunu tuttu ve Max mekanik bir şekilde hareket etti. Sonunda canavarların saldırısının ulaşamayacağı bir yere ulaştıklarında bacaklarındaki gerginlik gevşedi.
Yere düştü ve derin bir nefes aldı. Yurixion, tek dizinin üzerinde yanına oturdu ve korkmuş bir yüz ifadesiyle sordu.
“Sorun ne? Tüm mananızı tüketmiş olabilir misiniz?”
“H-hayır, hayır, öyle değil. İyiyim. B-ben sadece... biraz yorgunum.”
Başını salladı ve hızla ayağa kalktı. Bacakları ilk kez yaşadığı şeyin şokuyla titriyordu ama tüm iradesiyle vücudunu düzeltti ve etrafına baktı. Merkez birlik, komutanının emriyle hızla geri çekiliyordu ve tepenin eteğindeki sağ ve sol birlikler şehri saldırı menzilinin dışında kuşatıyordu. Max solgun ve yorgun bir yüzle Yurixion'a döndü.
"Ş-şimdi ne yapacağız?"
"Saldırıya devam etmek gibi bir niyetleri yok gibi görünüyor. Ancak canavarları nasıl dışarı çıkarabiliriz bilmiyoruz.”
Gerginlik dolu bir bakışla şehrin kapısına baktı. Canavarlar ortaya çıkar ve bir yakın dövüş gerçekleşirse, müttefik kuvvetler için mükemmel olurdu. Ancak kapılar sıkıca kapanmıştı, hiç hareket yoktu. Atlı birlikler tepeye yayıldı ve şehri nöbet tutuyormuş gibi izlediler.
Bu sükûnetin ne kadar süreceği tam olarak bilinmiyordu. Güneş dağların ardında kaybolurken müttefik kuvvetler surların etrafına kışlalar inşa edip kamplar kurmaya başladılar.
Max, yaralılarla ilgilenmek için sıranın arkasına geçti. Sadece ilk savaşta seksen asker yaralanmıştı ve bunları yarısı büyünün bile iyileştiremeyeceği kadar ağır vakalardı.
Etraf tamamen kararana kadar, kanlı zırhları askerlerin vücutlarından çıkarmaya, yaralardaki kiri yıkamaya ve kırık kemikleri birbirine sabitlemeye devam etti. Bu sırada diğer askerler yaklaşan savaş için kuşatma silahları ve diğer saldırı silahlarını hazırlıyor, rahipler ise hayatını kaybeden askerler için arınma törenleri düzenliyordu.
Böylece gece uzadı. Birkaç saat yaralıları kontrol ettikten sonra, Max yorgunluktan tamamen bitap düşmüş hissetti ve sendeleyerek bir mangalın yanına oturdu. Onunla beraber yaralı askerlerle ilgilenen Ben, ona bir bardak bira getirdi.
"Bununla boğazını ıslat.”
Max titreyen eliyle bardağı aldı ve hemen içti. O zamana kadar ne kadar aç olduğunu fark etmemişti bile. Bir askerin getirdiği ekmeği tek lokmada yuttu ve sürekli bağırmaktan dolayı boğuk çıkan bir sesle sordu.
“Henüz Ri-Riftan ile iletişime geçemediniz mi?”
“Peri henüz dönmedi.”
Ben iç çekerek cevap verdi. Dudağını ısırdı ve yüzünü dizlerine gömdü. Nefes almaya zar zor vakti olduğu için, gün içinde gördüğü dehşet sahneleri aklına geldi ve gecikmiş bir şokun akıbeti içini kapladı.
Varlığının özüne sızan dehşeti dağıtmak için gözlerini sımsıkı kapadı. Riftan için çok endişeliydi ve gelecekte uğraşmak zorunda kalacağı şeyleri düşündüğünde gözleri karardı. Ellerini birbirine kenetledi ve cesaret için hararetle dua etti.
O anda, kışlanın dışında, gece saldırısını bildiren yüksek bir borazan sesi duyuldu. Oturduğu yerden fırladı ve dışarı çıktı. Sonra binlerce meşaleyle tepeden aşağı doğru koşan bir grup karanlık gölge gördü.
Sürpriz bir saldırıya hazırlıklı olan şövalyeler hemen atlarına atlayarak düşmanlara doğru koştular. Kısa bir süre sonra, yüksek sesli savaş çığlıkları etrafta yankılandı.
Max, sahneyi görünce, aceleyle vagonların etrafına bir savunma duvarı kaldırdı. Kargaşanın ortasında saklanan canavarlar yemeği ateşe verirse her şey biterdi. Kışlada koşturan büyücülere bağırdı.
“H-herkes savunma duvarlarını yükseltsin! Ne olursa olsun, yiyecekleri korumak zorundayız!”
Talimatlarını hemen yerine getirdiler. Max kalkanını yukarıda tutarken ileriye doğru baktı. Mızrakçılar kampı bir duvar gibi sarmıştı ve onun ötesindeki atlı birlikler canavarlarla şiddetli savaşlar yapıyordu. Nefes almayı bile unutarak manzarayı izledi.
Karanlıkta ilerlerken binlerce gölge titreşti. Etraf çok karanlık olduğu için kimin kazandığını veya kaybettiğini anlayamasa da şiddetli bir savaşın gerçekleştiğini canlı bir şekilde hissetti.
Max bayılacak gibi oldu ama direnerek gözlerini açık tuttu. Ne olursa olsun üzerine düşeni yapmalıydı. Bütün gece korkunç bir acı, gerginlik ve yorgunlukla ayakta kaldı.
Sonunda şafak söktüğünde canavarlar hızla geri çekildiler. Soğuk dağların mavi ışığında, tepelere saçılan trollerin ve askerlerin cesetlerini görebiliyordu. İçini güçlü bir umutsuzluk kapladı.
Ç.N: Yorumlara bakıyorum da Riftansız geçen bölümleri çevirmek ne kadar zordur diye düşünüp hal hatır soran yok :( Sadece siz acı çekmiyorsunuz ben de çok bunaldım özledim valla yeter artık 😅 Riftağğğğnnn evine dön kocacım seni çok özledim Riftağğğğn diye kendimi yırtmama az kaldı 😇
Az kaldı gelecek riftan az kaldı 7 bölümcük falan kaldı
YanıtlaSil7 mi
SilOha bana bi şeyler oluyo ahahah savaş sahnelerini sevsem de arada Riftan da okumak istiyo bu bünye ahha
SilGünde 2 bölüm olsa riftana daha hızlı kavuşurduk🤣
YanıtlaSilAhahahh aradığım yorum 😂
SilÇevirmenimize sonsuz teşekkür ederek Kpss sonucunu bu kadar heyecanlı beklememiştim iki bölüm gerçekten harika olurdu 🤗
SilÇok teşekkür ederim çevirmen emeklerine sağlık. Çok heyecanla ilerliyor. Herkes riftanı bekliyor 😭
YanıtlaSilSizin işiniz de zor farkındayız tabi :) her gün düzenli olarak ceviri yüklüyorsunuz bende her gün aynı saatte burada alıyorum soluğu. Bazen savaş sahnelerinden ve Riftan hasretinden 10 günde bir girip okuyayim desem de merakıma yenik düşüyorum her seferinde :)
YanıtlaSilValla hiç tadı tuzu yok kavgada etseler de Rıftansız olmuyor . Ellerine sağlık 🥰
YanıtlaSilRiftani beklemek hepimiz icin zormus bunu anladim😊 iki bölüm gelse ne guzel olurdu haftasonuna özel tesekkurler ceviri için 💕💕💕
YanıtlaSilYaa nolur bu haftasonu ikişer bölüm gelsin.
YanıtlaSilEn sonunda yorumum yayınlandı. Geçen bir arkadaş demiş tarayıcı değiştirdim diye. Sağolsun akıl.verdi bana. Teşekkür ederim çeviri icin
YanıtlaSilTarama geçmişini temizlersen de yazabiliyorsun ama manga falan okuyorsan tüm okundu görünmelerin gidiyor :(
SilÇok güzel bir savaş sahnesi.
YanıtlaSilÇeviri için teşekkürler elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilADMINN NOLUR HEMEN 117.BOLUM GELSIN AGLICAM LUTFENN
YanıtlaSilAdmin bosver buraları 115. Bölümden çevir buraları okumuyoz bile önemli olan 115 ve sonrası😍
YanıtlaSilOkuduğun bir sayfa var mı ben bulamıyorum çünkü... adminimiz her gün düzenli olarak çeviri atıyır, güzel elleri dert görmesin ama ben de sabırsızlıktan çatlayacağım fjxmdnxnd
SilBajo el roble libro 2 diye aratırsan google'dan ispanyolcası çıkıyor. Oradan sayfaları kaydedip yandex görsel çevirden çeviriyorum ben eğer sonraki bölümde ne olacağını aşırı merak ediyorsam. Tam olarak anlamak için türkçe, ingilizce, azıcık da ispanyolca arası gidip geliyorum açıkçası çünkü çok iyi çevirmiyor bazen. Meşhur spicy bölümleri çok merak ettiğimden oradan okudum mesela hdsvjhcvbdsf🔥 Ama insanın düzgünce, kendi dilinde okuması bambaşka elbette. O sebeple teşekkürler çevirmenimize, takipteyim her gün:) S.
SilTeeeşeekkküüürrr ederiiiiimmmm🤍🤍🤍
SilEllerine sağlık Özge, her gün heyecanla burdayım 💕 savaş mavaş ben hepsine varım ya çeviri yarım kalacak diye ödüm kopuyor 😁
YanıtlaSilAynen hahaha daha kitap devam ediyor kitabın ortasında çeviri biter diye ödüm kopuyor. İspanyolca bölümler bitince napcaz daha çooook çilemiz var
SilDeme İspalyolca çeviri gü cel değil mi?
SilMaxi gibi hergün Riftan diye geziyorum. 🤤
Bu sahneyi animasyon ya da webtoonda görmek için neler yapmazdım ya
YanıtlaSil2027’de fln görürüz heralde
SilBölümler cidden çok ara veriyor manga ama çizimleti çok güzel değil mi
SilEvettt çok güzel belki de hikayeyle bu kadar bağ kurmamıza o çizimler sebep oldu <3
SilÇizimlerine bayılıyorum…çok başlarda daha hikayenin bu kısmlarıma gelmesi 2027’yi bulur gerçekten çok ağır ilerliyor çizimler.
SilEvet manga aşırı yavaş geliyor. Büyük ihtimal 2.kitao gelmez
SilOlm çok heyecanlı. Bilmiyorum ama savaşta güzel okuması çok heyecanlı .
YanıtlaSilÇok güzel. Yaaa.. bir kaç bölüm bekleyip okumak istiyorum ama yok arkadaş dayanamıyorum
YanıtlaSilEline sağlık çevirmenin 👏
YanıtlaSilcidden riftansız bölümlerin tadı tuzu yok 🫠
YanıtlaSilÖncelikle itinalı çevirileriniz için çok teşekkür ederim. Gayet akıcı ve anlaşılır bir şekilde tüm bölümler çok kaliteli.Elinize sağlık çölde vaha gibisiniz bu mecrada ♥️
YanıtlaSilMaxi için okuyan bi ben miyim yaa ve savaş çok heyecanlı gidiyor bence. Ama Riftan'ın canavarların arasına sızdığı kısmını da çok merak ediyorum, oradan da anlatılsa harika olurdu.
YanıtlaSilÇeviri için de çok çok teşekkürler🌼 Harikasınız🌼
Hepsini her şeyi merak ediyorum, keşke daha çok okuyabilsek
SilEmeğine sağlik çevirmen kuzu, sen olmasan napardıkk
YanıtlaSilAdmin eline emeğine sağlık
YanıtlaSilBen hala Maxi'nin Riftan'ı kurtarmasını istiyorum bu konuda birş spoiler verirse çok mutlu olurum.🤗
YanıtlaSilMaxi öyle güçlü bir kadın ki düşmemek elde değil 🥵
Maxinin kendi ürettiği büyüyü kullandığı bölüm ne zaman gelecek acaba çok heyecanlı bekleyemiyorum
YanıtlaSilBisey soracam bizim okuduğumuz bu sitedeki noveller ne diye geçiyor,bu tarz kitaplar almak istesem ne diye arayacağımı bilmiyorum 😅 romantik manga filanmı ama mangada degil😅biri beni aydınlatsın lütfen
YanıtlaSilÇevirmen notu olunca ayrı bir coşmuş burası 🌸 yorumları okumak çok keyifli
YanıtlaSilBayram hediyesi yokmu bu okurlara tesekkurler
YanıtlaSilÖzge adminim eline sağlık, sen olmasaydın ne yapardık biz. Ne kadar şikayet etsek, şikayetimiz sana değil. Sen baş tacısın 👑👑
YanıtlaSil