MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 45. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)


"Ö-öyle deme. Benim için... o çok değerli bir nesne.”

Riftan'ın yüzü hafifçe çarpıldı. Alay eder gibi ona baktı.

“Sana dağ kadar mücevher aldım, ama sonunda senin için yıpranmış bir madeni para daha mı değerli?”

"Bana verdiğin hediyelerin... hepsi çok değerli. Ama... b-bu para uzun zamandır Riftan'a ait olan bir şey. Ona her baktığımda... seni düşündüm." diye fısıldadı, onu rahatlatmak için yanaklarını okşarken.

Riftan'ın gözbebeklerinin üzerinde sıcak bir dalga patladı. Tam o anda, tamamen savunmasız bir çocuk gibi görünüyordu. Max dudaklarını nazikçe onunkilere sürterek, gözlerine yansıyan acıyı silmeye çalıştı. Sonra Riftan'ın tüm vücudu sanki bir şeyi zorla bastırıyormuş gibi gerildi, alçak bir inilti çıkardı ve aniden ona sertçe sarıldı. Tutkuyla titreyen parmakları, terden ıslanmış sırtından aşağı indi. Dili tekrar şişmiş dudaklarının arasına kaydı. Max yavaşça yaladı. Kalbinin göğsünün altında davul gibi attığını hissedebiliyordu. 

Riftan onu giysi yığınının üzerine yatırdı ve üstüne uzandı. Sonra yüzünü öpmeye ve tüm vücudunu iyice okşamaya başladı. Max hemen vücut sıcaklığının yükselmeye başladığını hissetti.

Başı yavaşça boynundan aşağı indi, bir süre pembe meme ucunda oyalandı, sonra gerilimle bükülen karnına indi. Nefes nefese kalan Max, yerdeki elbisesinin eteğini yakaladı. 

Göbeğinin altını ısırdı ve kırmızı bir iz olana kadar yavaşça emdi. Aşağı inmeye devam edince ne yapmaya çalıştığını fark etti ve aceleyle kalçalarını sıktı.

"B-bu, b-ben istemiyorum..." Max dudağını ısırdı.

Riftan dizlerinin üzerine çöküp bacaklarını ayırdı, sonra dudaklarını vulvasına doğru götürdü. Max onun sıcak nefesinin ısısını hissedince, sanki yırtmak istercesine yerdeki elbisesinin kenarını çekiştirdi. Uyluklarındaki kaslar sertleşti ve sırtı kavislendi. Mağaranın karanlık tavanına doğru sisli bir iç çekti. Kaygan ıslak dili onu her yaladığında vulvası kızardı. Omurgasının acıya yakın bir zevkle eridiğini hissetti. Bu yoğun duyguya dayanamadığı için vücudu büküldü. Ama Riftan poposunu daha sıkı kavradı ve dilini acımasızca içine soktu. Max bir çığlık attı. Yüzü o kadar kızarmıştı ki patlayacak gibiydi.

Dilini kadının kaygan boşluğunda daha derine itti, tekrar tekrar dışarı ve içeri hareket ettirdi. Max, bacaklarının arasına sıkışan siyah saçlarına baktı ve vücut ısısıyla baş edemediği için gözlerini sımsıkı yumdu. Zevk gitgide daha da artıyordu. Max onu saçlarından yakaladı ve yıldırım çarpmış gibi sarsıldı. Önünde havai fişekler patladı. Belini bir yılan gibi bükerken zihninin boşaldığını hissetti.

Doruk nihayet yatıştığında, başını bacaklarının arasından kaldırdı. Riftan başparmağını nemli dudaklarında gezdirirken, Max onu kafası karışmış bir bakışla izledi. Onu çevirdi ve üstüne çıktı. Kalçalarını tuttu ve sert, şişmiş organını kalçalarının arasına soktu. Max, eklemleri dışarı çıkana kadar ellerini acıyla sıktı. Altında, sanki üzerine yanan bir metal parçası yerleştirilmiş gibi keskin bir yanma hissi vardı.

Dağınık saçlarını sırtından çekti, kalçalarını yavaşça ileri geri hareket ettirdi ve nazikçe ensesini okşadı. Aklının yarısı güçlü uyarılma tarafından çoktan uçup gitmiş olsa da, onun içine girmeye hiç niyeti yokmuş gibi görünüyordu.

Max, Riftan'ın sert vücudu tarafından ezilirken nefesi kesildi. Bacaklarının arasındaki bölgeyi tekrar kızıştrmak için elini indirdiğinde, vücudu yine tutkuyla titredi. Artık doğrulacak gücü bile kalmamıştı. Köşeye sıkışmış bir canavar gibi hıçkıra hıçkıra ağlayarak kaba kumaşa yüzünü ovuşturdu. Ve aniden çöktü. Bütün gün gergin olan kasları çabucak gevşedi ve vücudundaki güç çekildi. Max, Riftan'ın kulaklarına dökülen iniltilerinin sesini dinlerken, yavaş yavaş bilinçsizlik dünyasına geri döndü.

**********
Islak ve sıcak bir şey nazikçe tenine değince yavaşça gözlerini açtı. Mağaranın karanlık duvarları ve neredeyse sönmüş alevler ilk dikkatini çeken şeylerdi. Titreyen altın alevlere bakarken, bacaklarının arasındaki boşluğa soğuk bir şey dokundu.

Geri çekildi ve aşağı baktı. Riftan nemli bir bezle kasıklarını nazikçe siliyordu. Bu utanç verici manzara karşısında, sanki utançtan yanıyormuş gibi kıpkırmızı oldu. Max ayağa fırladı ve keskin bir acı tüm vücudunu kapladı. Acı dolu bir inilti çıkardı ve sıkıntıyla homurdandı. Tüm vücudu sanki vurulmuş ve uzuvları zayıflamış gibi zonkluyordu.

"Biraz daha uzan. Tüm vücudun yaralı.”

Riftan onu nazikçe itti, bir battaniyeye yatırdı ve kıyafetleriyle örttü. Çantasından merheme benzer bir şey çıkarıp ve ağrıyan baldırlarına ve kalçalarına sürmeye başladı.

Max yüzünü etek ucuna gömdü ve acıyla iniltisini bastırdı. Riftan ilacı yaralanmış baldırlarına ve ayaklarına sürdü, ardından bacaklarını giysilerle kapattı. Ve bu sefer sırtına ve ön kollarına ilaç uyguladı.

Şifalı bitkilerin keskin kokusuna burnunu kırıştırdı ve ona baktı. Mağaranın içi beyaz nefeslerini görebilecek kadar soğuk olmasına rağmen, Riftan sadece bir pantolon giymişti. Sonra Max nedenini anladı. Tüm vücudunu kurumuş giysilerle örtmüştü.

Şaşırdı ve vücudunun üst kısmını örten kıyafetleri uzattı. Soğuk hava çıplak tenine dokunduğunda tüm vücudu titrese de, onun üşümesinden daha çok nefret ediyordu.

"Ri-Riftan... Hadi, şunu giy. Eğer üşütürsen..." Kurbağa gaklamasına benzer bir ses çıkardığında Max konuşmayı kesti. O kadar çok inlemişti ki sesi kısılmıştı. Kızardı ve kıyafetlerini aramak için yere dokundu. “Ben-ben kıyafetlerimi giyeceğim, yani...”

"Henüz tamamen kurumadılar, o yüzden benimkileri giy." dedi ona mağaranın kenarını işaret ederken. Max oraya baktı. Zincirlere ıslak giysiler asılıydı.

"A-ama...”

"Böyle kalırsak, sorun olmaz.”

İçini çekti, merhem kavanozunu yere koydu, sonra kolunu onun etrafına sardı ve onu kucağına yerleştirdi. Sonra duvara yaslanıp kalın kollarını onun beline doladı. Max onun kollarına düştü.
Riftan'ın vücudundan yayılan ısı, vücudunun derinliklerine sızmış gibiydi. Yorgun bir iç çekişle onu örttü. Gömleğini dikkatlice ensesine kadar çekti, bir şişe su aldı ve ağzına götürdü.

"Karları erittim. Çok terledin, o yüzden iç.”

Şişeyi dikkatlice yana yatırırken, suyu içti. Kuruyan boğazından birkaç yudum su akarken zihni biraz temizlendi. Dudaklarını yaladı ve huzursuzca mağara girişine baktı.

"Ben uyurken...m-mağaradan çıktın mı?"

"Seni böyle bir yerde yalnız bırakamam." diye çıkıştı. “Ayrıca, kar fırtınası henüz durmadı. Tek yaptığım girişin yakınında biraz kar küremekti.”

"Anlıyorum," diye ekledi, yutkunduktan sonra huzursuzca. 

“Diğerleri... İyi olacaklar mı? Herkes endişeli olmalı...”

"Muhtemelen öyledir." diye kuru bir şekilde itiraf etti.

İfadesini ihtiyatla izleyince, çok sinirli olduğunu fark etti. Heykelsi çenesini, patlayıcı doğasını kontrol etmeye çalışıyormuş gibi sıkıyordu. Dudakları bile yoğun bir şekilde gergindi. Max gözlerini devirdi. Öfkesinin nedenini tam anlayamadı. Onu bu hale getirebilecek çok fazla şey vardı, bu yüzden sebebini keşfetmek onun için gerçek bir meydan okumaydı.

Uzun ve ağır bir sessizlikten sonra önce Riftan ağzını açtı.

"Yeni bir ateş yaksak iyi olur... Kaç tane ateş mana taşın kaldı?"

"Onun hakkında...”

Alnında hafif bir kırışıklık gören Max aceleyle ekledi.

“Ben… bunun yerine beş sihirli ejderha taşım var! Bunları kullanabiliriz... Bunlarla ateş yakmak zor değil.”

“Kar fırtınası durana kadar dayanmalıyız.” Riftan küçük bir iç çekti, mana taşının olduğu çantayı aldı ve ona verdi.

Max ateş taşını çıkarıp neredeyse sönmek üzere olan ateşin yanına koydu. Ardından, ateşleme büyüsü gücünün etkisiyle, yeni mana taşından bir alev yükselmeye başladı. Havanın ısındığını hissederek omuzlarını gevşetti.

Mağara bir mezar kadar kasvetli ve sessizdi ama Riftan'la birlikte olduğu için buna katlanılabilirdi. Pürüzlü kayaların olduğu tavana baktı ve sonra vücuduna daha da sarıldı. O anda bir süredir unuttuğu kas ağrısı geri geldi, Riftan'ın dediği gibi vücudunun her yerinde morluklar vardı.

Max, patlayan bir acıyla iniltisini yutmak için mücadele etti. Sırtı özellikle ağrıyordu ve utanç verici bir şekilde kasıklarında ve meme uçlarında ağrı ve yanma vardı. Yavaşça göğüslerinin kenarına dokundu, sonra kıyafetlerini kaldırdı ve vücuduna baktı. Meme uçları hafif şişmişti. Kollarında ve uyluklarında morluklar ve kızarıklık izleri vardı ve dizinin rengi özellikle koyuydu, bu da mor görünmesine neden oluyordu.

Yaralanmaların çoğu uçurumdan yuvarlanmaktan kaynaklanıyor gibiydi, ancak göğüslerindeki ve uyluklarındaki morluklar, onunla olan yoğun ilişkisinden kaynaklanıyor gibi görünüyor. Fazla cüretkar olduğu için pişman oldu ve uyluğundaki el izine dokundu.  

Başının üstünden lanet sözleri işitince, hızlıca kıyafetlerini geri giydi. Riftan kıyafetleri çekti ve daha iyi görebilmek için ateşin ışığında vücudunu iyice inceledi. Riftan'ın yüzü sanki çöküyormuş gibi korkunç bir şekilde çarpıktı.

“Morluklar düşündüğümden daha fazla.”

"Bu... Riftan'ın suçu değil... G-golem yüzünden..."

Bir elini şişmiş göğsüne sararak, "Bu da golemin hatası mıydı?" dedi soğuk bir şekilde.

Max'in yanakları kızardı.

"Bu... çünkü seni tahrik ettim..."

“Evet, gerçekten yaptın.” Riftan sert bir şekilde başını salladı.

 “Yine de geri çekilmeliydim. Muhtemelen sen de o noktaya gelmek istemedin. Az önce incinmiş birine deli gibi azdım...”

"Ö-öyle olsa bile... Ben-benim... hoşuma gitti..." diye mırıldandı parmaklarını hareket ettirirken.

Ancak yüzünün yanı sıra kulak memelerinin, boynunun ve göğsünün de kırmızı olduğu açıkça görülebiliyordu. Onun fazla şehvet düşkünü olduğunu düşünürse ne yapacağını merak ederek aceleyle ekledi.

"Üç yıl oldu.  Böyle bir durumda bile... R-riftan'ın kollarına dönebilmek... bu beni çok mutlu ediyor.” dedi.

Yorumlar

  1. evet artık kıvama gelmeye başladılar :) lütfen yine güzel bir çift olun... Ellerine sağlık admincim iki bölüm çok iyi oldu :)

    YanıtlaSil
  2. Admin sen bizi mutlu ettin allahta seni mutlu etsin

    YanıtlaSil
  3. Maxi sadece Riftan’ın karşısında kekeliyor

    YanıtlaSil
  4. Ah ah benim biriciklerim yavaş yavaş düzeleceksiniz işte

    YanıtlaSil
  5. Riftan naz yapma da barışın hadi

    YanıtlaSil
  6. Bölüm için teşekkürler iki bölüm birden gelince kalbim ağzımdan çıktı

    YanıtlaSil
  7. Ellerinize sağlıkkkk cok teşekkürler

    YanıtlaSil
  8. Merak eden arkiler varsa öküz riftan buna yanıt olarak "yalandan da olsa mutlu olduğumu söyleyemem" diyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şaşırtmadı ama bencilce davranıyor tüm acıyı çeken kendisi değil

      Sil
    2. Yok ya yapmamıştır deme,vay öküz vay🤬-ozzy

      Sil
    3. Besteee,koş nerdesin,sen güzel saydırırsın bu riftan öküzüne🫥-ozzy

      Sil
    4. Pahalı mücevherlerle maxiyi mutlu edebileceğini sanan riftan öküzlüğü 😐😂 Parası değil maneviyatı önemli bebeğim riftan anla bunu artık herşey elbise mücevher değillll😂😂😂

      Sil
    5. Vallahi maxi benim yerime karşısına geçip sayar artık umarım -beste

      Sil
    6. Riftan a şöyle bir tane okkalı tokat yapıştırsa hiç fena olmaz beyni yerine gelir belki 😂😂

      Sil
  9. Admin, 2 bölüm çevirisi için çok teşekkürler 👍🏻

    YanıtlaSil
  10. 2 bölüm için çok teşekkürler. Bir solukta okudum☺️🙏🏻 Bana garip gelen bir şey var; Maxi’nin Riftan ile 3. tekil şahısmış gibi konuşması. Neden sen demiyor da “Riftan’ın hoşuna gitti” diyor mesela? Korece’de farklı bir yazılış mı var acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bunu bende merak ediyorummm

      Sil
    2. Aynen böyle konuşması biraz tuhaf oluyor özellikle böyle mi yazılmış

      Sil
    3. Bana çok tatlı geliyo öyle konusunca dfjdjdj

      Sil
    4. Korecede insanlar birbirine isimleriyle hitap ediyorlar genelde. "Sen" hitabı yerine, karşıdaki kişinin ismi kullanılıyor

      Sil
  11. Cok tesekkurlerrr❤️

    YanıtlaSil
  12. Admincim kuşum 2 bölüm harikanın da harikasıydı, emeğine sağlık canısı. Yoğun bi temponun ardından çok iyi geldi :))))))

    YanıtlaSil
  13. Admin seni seviyorum bee 😍😘

    YanıtlaSil
  14. Eline sağlık

    YanıtlaSil
  15. Allah'ım sana geliyorum, böyle uzun bi aradan sonra sizi yanyana dizdize görmek çok heyecanlı 🤤

    YanıtlaSil
  16. İki bölüm için de çok teşekkür ederim ❤️

    YanıtlaSil
  17. Ellerine sağlık🥰

    YanıtlaSil
  18. Çok teşekkürler çeviri için. Harika gidiyor. Nihayet açılıyorlar yavaşça.

    YanıtlaSil
  19. Sonunda aferin size♪⁠ ⁠\⁠(⁠^⁠ω⁠^⁠\⁠ ⁠)
    Ellerine sağlık

    YanıtlaSil
  20. Yaa kızlar ben Bi yeri tam anlamadım hani maxiyi hamile bırakmak istemiyor ya ama maxiyi ters cevirip ilişkiye giriyor yani orada sey mi yapıyor bu dag ayısı anladınız siz onu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayır bence hamile bırakmak istemiyor diye karnına şey yaptı ama bence arkadan olmadı ahshsjdkskfkeöfkwlfjemd

      Sil
    2. Onu çevirdi ve üstüne çıktı. Kalçalarını tuttu ve sert, şişmiş organını kalçalarının arasına soktu. Max, eklemleri dışarı çıkana kadar ellerini acıyla sıktı. Altında, sanki üzerine yanan bir metal parçası yerleştirilmiş gibi keskin bir yanma hissi vardı.

      Dağınık saçlarını sırtından çekti, kalçalarını yavaşça ileri geri hareket ettirdi ve nazikçe ensesini okşadı. Aklının yarısı güçlü uyarılma tarafından çoktan uçup gitmiş olsa da, onun içine girmeye hiç niyeti yokmuş gibi görünüyordu.

      Sil
    3. Simdi bişey yapmasa nie yanma hissetsin👀

      Sil
    4. İçeri derken düz yolu kastetiyor ama başka yerden olmasa kız neden bu kadar acı çeksin

      Sil
    5. Sürtünme diyelim organını kalçasının arasına koyuyor git gel yapıyor bu şekilde boşalıyor. Maxi’nin canın acımasının sebebi de sürtünmeden kaynaklı

      Sil
  21. kızın bir yeri kırılmadıysa yine iyi yırttı ahshejfjejdj cidden riftan kendisini tutmadaydı kız ezilip büzülürdü

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başka bir şeyi yırtmıs olabilir ama

      Sil
  22. Maxim Riftana onu özlediğini söylüyor resmen duygulandım. Ama Riftan duygulanabilemeyecek zannımca-beste

    YanıtlaSil
  23. Sayfayı yenilemekten helak oldum sjdjdj hadi yeni bölümmmm lütfennn

    YanıtlaSil
  24. 44.bölüm açılmıyor

    YanıtlaSil

Yorum Gönder