Şiddetli bir kar fırtınası bedenlerine acımasızca çarptı, altlarında dibi görülemeyecek kadar derin bir uçurum uzanıyordu. Gözleri şaşkınlıkla, sivri uçuruma baktı ve sonra tekrar yukarı baktı. Kar fırtınası o kadar şiddetliydi ki tam olarak ne kadar uzağa düştüklerini söyleyemiyordu.
"Kollarını boynuma dola." diye sert bir ses tonuyla ona bağırdı.
Dehşete kapılmış yüzünü kırpıştırırken, sinirli bir şekilde tekrar etti.
“Acele et!”
Bir hipnoz durumundan uyanmış gibi kendine geldi ve titreyen kollarını boynuna doladı. Riftan'ın vücudu kaya gibi gergindi. Nabzı, boynunun arkasındaki gergin kasların altında o kadar hızlı atıyordu ki neredeyse kendi gözleriyle görebiliyordu. Düşeceğinden korkan Riftan, bir koluyla onu sıkıca tuttu ve diğeriyle tutunacak bir şey bulmak için kayaları yokladı.
Sonunda parmaklarının ucuna çıkıntılı bir parça takıldı. Riftan duvara tutundu, gövdesini yukarı itti ve bir yere bastı. Duruşu sabitlendiğinde, ona biraz daha sarıldı. Kar fırtınası arkalarında yoğunlaştı, hiçbir şey göremediler. Max yüzünü onun boynuna gömerek yumuşak bir hıçkırık çıkardı. Riftan, onu rahatlatmak için kulağına bir şeyler fısıldadı, ama sözlerinin sonunu anlayamadı. O bile ne dediğini anlamamış gibiydi.
“Biraz daha dayan. Her şey iyi olacak. Büyücüler yakında bize yardım edecek. Biraz daha dayanırsan...” Sonra kar tsunami gibi başlarına yağdı. Zincirlerin asılı olduğu kancalar çarpmanın etkisiyle yerinden oynayarak boşluğa düşmeye başladı.
Riftan dövüş eldiveni ile duvarı sıyırdı. Çaresizce kayalara yapıştı ama tutunacak başka parça bulamadı. Boynuna yapışan Max, yüzen büyüyü kullanmaya çalıştı. Ancak büyü gücü kontrol edilmekten çok uzaktı, istediği gibi gelişmedi. Büyü gücünü açığa çıkarmak için kalan manasının son damlasını sıktı. Vücutları yere çarpmak üzereyken yüzmeye başladılar. Riftan vakit kaybetmeden kancayı tekrar kayalara çarptı ve çevik bir şekilde yere indi.
Ama dinlenmek için zamanları yoktu. Bu sefer de doğrudan üzerlerine çok fazla kar yağdı. Max hemen bir savunma duvarı dikti. Etraflarını karanlık sardı, ardından çarpışmadan gelen yüksek bir gürültü her yere yayıldı.
Max bir süre hiçbir şey hissedemedi, çoktan ölüp ölmediğini merak etti. Kulakları sağırdı, nefesini bile duyamıyordu. Şokun ortasındayken yavaşça kaldırıldığını hissetti. Ne zamandır Riftan'ın boynunu tutuyordu?
Riftan buzlu karın içinden çıktı ve onu zahmetsizce dışarı çıkardı. Max, burnundan ve ağzından karı sildikten, saçını gözünün önünden çektikten sonra defalarca öksürdü. Ancak, bir an bile rahatlayamadan, şiddetli bir kar fırtınası sebepsiz yere onlara çarparak yüzlerini dondurdu. Ona baktı, yüzü soluk maviydi. Riftan, düştükleri uçuruma bakarak ona sıkıca sarıldı. Max ne kadar düştüklerini bilmiyordu ama çok gibiydi.
Sert bir ifadeyle onu yukarıdan izleyen Riftan, kısa süre sonra onu kaldırdı ve karda yürümeye başladı. Max, Riftan'ın yoğun kar fırtınasından korunmak için bir yer aradığını fark etti ve donmuş yüzüne karşı konuşmak için mücadele etti.
"Be-be-ben... rüzgarı engellemek için bir savunma duvarı öreceğim..."
"Ağzını kapalı tut," diye sert bir şekilde çıkıştı ve daha hızlı yürüdü.
Başka bir öneride bulunmaya çalıştı ama manasının bittiğini anlayınca ağzını kapattı. Ancak, kar fırtınasından kaçacak bir yer bulana kadar bu şekilde dolaşamazlardı.
Gözlerini endişeyle devirdi ve kollarının arasından baktı. Göğsüne koyduğu ateş mana taşından gelen ısıyı hissedemiyordu. Muhtemelen mana taşının gücü de büyülü formül tarafından emilmişti. Artık işe yaramaz olan büyülü taşı paramparça etti ve omuzlarını sertleştirdi. Onu rüzgardan korumaya çalışarak pelerinini sıkıca sardı ve umutsuzca etrafta sığınacak bir yer aradı.
Bir süre yürüdükten sonra, Riftan mucizevi bir şekilde devasa kaya duvarında bir çatlak buldu. Onu karın üzerine indirdi ve kontrol ettikten sonra eğilip onu içeri çağırdı. Max dizlerini bükerek mağaraya girdi. Giriş çok dardı, bu yüzden girmek için vücudunu eğmesi gerekti, ancak içerisi inanılmaz derecede genişti. Max yere oturdu ve rahat bir nefes aldı. Sadece dışarıda esen şiddetli kar fırtınasından korunabilmek bile burayı bir saray haline getiriyordu.
Riftan, mağara duvarına yaslanarak nefesini düzene sokmaya çalışırken ona baktı ve sordu.
“Bir yerin yaralandı mı?”
Kafası karışan Max başını salladı.
"B-ben emin değilim." Düştüğü, yuvarlandığı ve bir yerlere çarptığı için bazı morlukları olması gerektiğini düşündü, ama şimdi vücudunda hiçbir şey hissedemiyormuş gibi kafası karışmıştı.
Nerede bir yarası ya da kırık bir kemiği olabileceğini anlamaya çalışıyormuş gibi vücudunu paltosunun üzerinden kontrol etti ve telaşlı bir sesle sordu.
"Manan mı bitti?"
"İ-iyiyim. Çok fazla büyü gücü kullandım... ama onu tüketecek kadar değil," diye yanıtladı, dişleri kemiklerine işleyen soğuk yüzünden titrerken.
Riftan eldivenlerini çıkardı ve donmuş yüzüne dokundu, sonra kaşlarını çattı.
"Ateş mana taşların var mı?"
"Çan-çantamda..."
Bunu söylerken, hala belinde olduğundan emin olmak için onu aramaya başladı. Saldırıya direnen deri çanta beline sağlam bir şekilde bağlanmıştı. Riftan onu alıp aceleyle içini aradı Paketler halinde otlar, yiyecekler, parşömen parçaları ve çeşitli mana taşları düştü. Bir ateş mana taşı çıkardı, yere koydu ve ona büyü gücü verdi. Sonra karanlıkta bir ışık parladı ve kamp ateşi büyüklüğünde bir alev yanmaya başladı.
Max ateşin karşısına oturdu. Ancak donmuş vücudunu ısıtmaya yetmemişti. Dudaklarından bir inilti kaçtı ve bir an için elini ateşin yanına koymak için uzandı. Tam o anda Riftan kolunu tuttu.
"Yanacaksın."
"B-ben çok üşüyorum." Ona yalvarır gibi baktı.
Riftan'ın yüzü biraz çarpıktı. Kıyafetlerine uzandı, buz gibi ensesini ovuştururken nefesinin altından küfürler savurdu. Pelerinini ve zırhını çabucak çıkarıp mağaranın kenarına yığmasını izlerken Max'in dudakları titredi. Riftan bir anda kendini silahsızlandırdı, kalın paltosunu ve yün tuniğini çıkarıp ateşin yanına yaydı.
Max gözlerinin önünde bakır gibi parlayan güçlü göğüslerine baktı. Böyle acı bir soğukta bütün kıyafetlerini çıkaran bir deliye benziyordu. Botlarını çıkardı ve başını ona doğru çevirdi.
“Sen de soyun hemen.”
“Hayır istemiyorum!” Şaşkınlıkla pelerinini sıkıca sıktı.
“Karın içindeyken giysilerin ıslandı. Böyle ıslak giymeye devam edersen vücut ısın düşmeye devam edecek. Çabuk çıkar.”
İnanamayarak ona baktı. Riftan'ın kendisine zarar verecek bir şey yapmayacağını bilmesine rağmen, onun önünde soyunmaya cesaret edemiyordu. Max düşünürken, Riftan onu kollarına aldı ve kucağına oturttu. Islak çizmelerini ve pelerinini çıkarıp mağaranın bir köşesine fırlattı. Sonra elini sokarak ceketinin düğmelerini açtı. Soğuk parmaklarıyla ona dokunduğunda omuzları titredi. Riftan kemerini gevşetti ve onu yere bıraktı. Kıyafetlerinin içine uzandı ve serin tenine dokundu. Parmakları buz gibi soğuktu ama avuçları ve ön kolları ateşteki bakır kadar sıcaktı. Max göğsüne yaslandı ve vücudundan sızan sıcaklık karşısında fark etmeden inledi.
Riftan yün tuniğini başının üzerinden geçirip çıkardı. Vücudunu örten tek şey iki keten kaşkorse, yün keçeli deri pantolon ve kalın tayttı. Riftan pantolonunun içine uzandı ve garip bir ifade takındı. Sıkıntı ya da mutluluk değildi.
“Bir sürü kıyafetin var.”
Sonra pantolonunu indirdi. Max kollarını onun boynuna doladı ve ürkek bir gıcırtı çıkardı. Giysileri ayaklarının altında toplayıp onunkilerin üzerine yerleştirdi, sonra buz gibi tenini ovuşturdu.
Sıcak, pürüzlü avuçları onun kalçaları, uylukları ve baldırları arasında ileri geri hareket etti. Max'in yanakları kızardı, ona çıplak vücudunu defalarca göstermiş olmasına rağmen, küçük bir utanç ve mahcubiyet hissetti.
“Hala çok üşüyor musun?”
Onu kucağına aldı, sıkıca sarıldı ve hafif bir sesle sordu. Max başını salladı ve göğsüne yaslandı ama cevabının aksine hâlâ titriyordu. Titremeye devam ederken, Riftan sert ellerini sırtına sürttü, ince keten kaşkorsesini yukarı çekerken alçak bir inilti çıkardı.
Max bilinçsizce kıyafetin kenarını çekiştirdi. Ama Riftan üzerindeki iki kat giysisini acımasızca başından çıkardı ve pelerinini vücutlarını örten bir battaniye olarak kullandı. Kollarını çıplak beline dolayıp derilerini temas ettirdi ve ona sarıldı.
Max, vücudundaki her hassas noktanın uyandığını hissetti. Onun pürüzsüz tenini, vücuduna yayılan o eşsiz sıcaklığı kemiklerinin derinliklerine kadar hissedebiliyordu. Kanının, başından ayak parmaklarına kadar hızla dolaştığını hissetti. Bir rahatlama mırıltısı çıkardı. Bedeni onun sıcaklığıyla eridiğinde, endişeler kafasından uçtu. Kendini çok güvende ve kayıtsız hissediyordu.
Max başını Riftan'ın omuzlarına sürttü ve yüzünü geniş göğsüne gömdü. Bedenleri mükemmel bir uyum içindeydi. Rüzgarın sesini ve alevlerin yanışını duyan Max, onun sıcak, sağlam göğsüne ve karnına dokundu. Yavaş yavaş, Riftan'ın vücudu terlemeye başladı. Parmak uçlarıyla, mermerden yapılmış gibi görünen göğüs kaslarına dokundu ve düz meme uçlarını okşadı. Kalçasının altında, erkekliğinin sıkıca sertleştiğini canlı bir şekilde hissedebiliyordu. Riftan derin bir nefes alıp ellerini göğsünden itti.
"Bana gereksiz yere dokunma.”
Max utançtan kızardı.
“Ri-Riftan da bana dokunuyordu. Kalçalarıma... karnıma... bacaklarıma... Ellerinle... bana dokunmaya devam ettin.”
"Donacaksın diye korktum...!" Ona gergin bir şekilde bağıran Riftan, aniden ağzını sıkıca kapattı.
Sonra kafasını mağaranın duvarına dayadı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. İlk başta kulağa, şövalyelerin yemin ederken söylediği dua gibi geliyordu. Ona baktı, elini tuttu ve nazikçe göğüslerine koydu.
"Öyleyse... Ri-Riftan da bana dokunmak istiyor mu?"
Elini kadının dolgun göğsüne bastırırken Riftan'ın çenesi gerildi. Kara gözleri karanlıktaki kömürler gibi yanıyordu. Max meme uçlarının sertleştiğini hissetti ve kızardı.
Bir an için, onu böyle baştan çıkaracak kadar cesur olup olmadığını merak etti ama ona sahip olma arzusu utançtan daha güçlüydü.
Belki de neredeyse ölecek olmaları hissinden dolayı, ellerinin hareketi daha çaresiz hale geldi. En son ona dokunmasının üstünden epey zaman geçmişti. Onun dokunuşunun ya da ona dokunmasının yarattığı coşku hissini yaşamak istiyordu. Bir ihtimal bu tehlikeli yolculuk güvenli bir şekilde tamamlanamazsa, bir daha asla onunla bu şekilde birlikte olamayabilirdi.
Max, içinde biriken korkuyu gidermek için dudaklarını onun boynuna sürttü. Riftan, tüm vücudunu güçlü bir titremenin kapladığını hissetti.
Ovvv…
YanıtlaSilOff bir çırpıda bitirdim yine
YanıtlaSilLütfen devamı gelsin burada kalamayızzz😥
YanıtlaSilMaxii eıdjsjw adamı delirteceksin kuzum
YanıtlaSilMax bisiler yapmasa Riftanin hic bisi yapacağı yok nfjgjgjjgkg
SilE bitti bu 😭
YanıtlaSilAy nolur bir bölüm dahaaaa
YanıtlaSilNdksnsksks ölüyorsunuz ama inatla sevişmiyorsunuz. Sevişin gerginliğinizi atın bir yav relax olun
YanıtlaSilHerkes okula gitmiş snsksks ilk defa bu kadar az yorum var
YanıtlaSilGaliba 😂😂
SilAteşle oynuyorsun maxiii🔥😂
YanıtlaSilYa burda biter mi hiçççç yazık değlmi bize ühühüğğğ - riftanın pelerini
YanıtlaSilRiftan lütfen artık inat etme :)
YanıtlaSilRiftanın bu kadar sabır taşı olduğunu bilmezdik
YanıtlaSilTaş olsa çatlardı 😂😂
SilBeni sen kışkırttın demesi lazımdı yüz kere, sabrını çom geliştirmiş
SilBu sayfayı bulduğum için çok mutluyum. İkinci kitabı okumak için bakmadığım yer kalmamıştı. Hızır gibi yetiştiniz diyebilirim ^^ Ellerinize sağlık 🌸
YanıtlaSilof admincim okuldayım tenefüs tenefüs okuyup bitirdim yandı buralar offf 😋😋😋
YanıtlaSilEline koluna sağlık çevirmenim 😍😍😍🥰🥰🥰
YanıtlaSilÇeviri için çok teşekkürler harikasınız admincim elinize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilÇeviri için teşekkürler ❤️
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYine en heyecanlı yerde bitti 😁
YanıtlaSilMerhaba admin, ispanyolca bilmiyorum siz biliyor musunuz onu da bilmiyorum ama çeviri konusunda yardımcı olabilirim böyle bir isteğiniz olursa. Kabasını çevirip size yollayabilirim ve siz de revize edersiniz. Twitter’dan yazacaktım ama sanırım mesaj atamıyorum. Buradan takipte olacağım cevabınızı. Teşekkürler.
YanıtlaSilMerhaba :) Utot çevirisi için bi arkadaşımla çalışıyorum şuanda o yüzden destek ihtiyacı yok ama ilerde birçok yeni seriye başlamayı düşünüyorum o zaman ingilizce çeviri için gönüllü olursanız iletişim halinde olabiliriz <3
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilBu bölümde aklıma şey geldi "Bana dokunmak istemiyor musun? benim dokunuşum seni ikiye böler" aynı o misal hocam hshsjsjsj.--cursedsouls
YanıtlaSilBöyle bir bölüm mu vardı ben hatırlayamadım da
SilÖyleyse... Ri-Riftan da bana dokunmak istiyor mu?"
Silmaxine böyle diyor ya, bunu deyince benim de aklıma bir tane replik var o geldi
Hahaha buna çok güldüm ya tam olarak bu xjxh
SilYine ben djdjd https://youtu.be/d-sp-b6gU4I under the oak tree editimi izlerseniz çok sevinirim çeviri için teşekkürler admin
YanıtlaSilYaaa yeter artık, kavuşun, bitsin bu işk😫
YanıtlaSilYaa lütfen burada bırakma bir bölüm daha çevirsen olmaz mı? Lütfen
YanıtlaSilÇeviri çok hızlı. Her gün yeni bir bölüm. Uzun zamandır beklediğimiz olacak galiba. Riftan ve Max ateş bacayı sarıyor 🎉
YanıtlaSilKekliği düz ovada avlarlar
YanıtlaSilRiftanı mağarada yakalarlar
Maxi üstüne gidince
Mercimeği fırına koyarlar
Hahahahahah harika kafiye 😂😂 ama riftan böyle direnmeye devam ederse bu gidişle mercimeği fırına koyamicaklar 😐😐😂😂
SilHep şu sefer yüzünden, geberesice canavarlar
SilBağımlı oldum resmen çıkamıyorum bu hikayeden
YanıtlaSilYa yeni bölüm gelene kadar ben burayı unutcam ama ya lütfen 44 45 beraber gelsinnn ♥ - rfiftanın pelerini
YanıtlaSilHasret kaldık Maxi-Riftan'a
YanıtlaSilGör bizi yazar gör
Onlar yandıkça biz de yanıyoruz
Hikayenin yazarinin instagrami yada twitter hesabi var mi
YanıtlaSilbilen paylaşirsa cok sevinirim
https://twitter.com/citcittoz
SilRiftan üç yılda keşiş ya da rahibe oldu herhalde bu ne sabır
Silyeniden arka plan siyaha dönmüş. mavi tonlarda iyiydi bence :)
YanıtlaSilbir şey fark ettim bu hikaye the kiss tablosundan çıkmadıysa neyim he. Lütfen kültür ödülümü falan verin 😂. İlk defa böyle bir şeyi kendim keşfettim. Çok gururluyum şu an nxjdjd
YanıtlaSilHakikaten ilk yayınlanan sarı renk yoğun afiş de çok benziyor tabloya.. müthiş detay kültürüne sağlık dostum :)
Silthe kissin hikayesi de bu aslında uottaki efsane direk tablonun hikayesinden türemiş -yorumun sahibi ve ağlamaklı yüz
SilBizler sabır taşıyız arkadaşlar - riftanın pelerni
YanıtlaSilHocam hocam şu adamın sınırlarını zorlama be sjsbwncjsgmdkx çocuk zor dayanıyor zaten sırf yorulma canın yanmasın diye ulan maxi ;)) az değil bu kız
YanıtlaSilmaxi 3 yıl içinde çok utanmaz oldu çokkk
YanıtlaSilMaxinin karakter gelişiminin bu kısmını da çok beğendim jcjxmxncjdjj -beste
YanıtlaSilUzatmayin yapin hemen 👽
YanıtlaSil44.bölüm yook :(
YanıtlaSil44.bölüm yook :(
YanıtlaSil44. bölüm açılmıyor
YanıtlaSilRiftanla oradan nasıl düştüler nereye tutundular anlamadım çok kötü anlatmış betimlemesini seri boyunca ilk kez bu kadar kötü gördüm. Çeviriden kaynaklı değil yanlış anlaşılmasın. Çeviri düzgün belli cümlelerden ama betimleme korkunç. Okuduğu şeyleri kafasında canlandırabilen oldu mu gerçekten merak ettim
YanıtlaSilAyni sekilde bende anlamadim
Sil