Finding Camellia - 7. Bölüm (Türkçe Novel)


Marki Bale, purosunun ucunu kesti ve pencerenin yanında durdu.

Kar bir an durduktan sonra yeniden yağmaya başlamıştı. Üç uzun saatin ardından Lia, melek heykelinin altında saklandığı yerden çıktı. Elleriyle başını örttü ve Betty'nin kalın bir paltoyla beklediği eve doğru koştu.

Marki, Betty'nin Lia'yı eve götürmesini izledi. Bakışları daha sonra yatağın ayakucunda kitap okumakta olan Leydi Bale'e kaydı.

“Çocuğu bir erkek olarak yetiştirmeye devam etmeyi planlıyorsan, biraz saygı duymayı öğrenmelisin.”

Markiz sessizliğini korudu. Odadaki tek ses, yavaşça çevrilen sayfaların hışırtısıydı.

Marki, sert bir yüzle karısına dönmeden önce, dumanın dağılması için pencereyi açtı.

"Anastasia." Marki sertçe onun adını seslendi.

Markiz sonunda kitabını kapatıp yavaşça yukarı baktı. "Saygı nedir bilmediğim için mi Lius'u cezalandırdığımı söylüyorsun?"

"Hayır, sanırım saygı anlayışın oldukça taraflı. Lius artık bizim oğlumuz. Nasıl ona vuracak kadar kalpsiz olabilirsin?”

"Ben sadece ona yerini bildiriyordum. Eğitimini bana bıraktın ve bu konuda söz hakkın yok.”

"Yerini mi?"

“Bale Hanesi'nin iyiliği için çocuğu cezalandırdım! Bugünden sonra asla aynı hatayı yapmayacak. Daha fazla aksilik olmazsa, onu tekrar disipline etmek zorunda kalmam.”

Öfke patlamasından sonra kendini toparlaması bir saniye sürdü.

Marki derin düşüncelere dalmış bir şekilde purosunu tüttürürken, baharatlı, keskin aroması yatak odasına yayıldı.

Tek oğluna ne kadar değer verdiğini biliyordu, ama bu farklı bir şeydi. Lia'nın gelişinden sonra Leydi Bale'in daha da sinirli olduğu, o ve malikanedeki herkes tarafından hissediliyordu.

Leydi Bale hayal kırıklığı içinde yataktan kalktı ve makyaj masasının önüne oturdu.

"Kieran bu evin onurunu lekeleyecek bir şey yapmış olsaydı," dedi saçlarını örerek, "onu da aynı şekilde cezalandırırdım."

"Lius'un aile adını lekelediğini mi söylüyorsun?"

"Hatalar gözden kaçırıldığında, zayıflık kök salar."

“Bir çocuğun hatasının ailemizi zayıflatmak için gereken tek şey olduğunu bilmiyordum. Bence bu aileyi utandıran sensin."

Marki, purosunu söndürdü ve odadan çıktı. Yalnız kalan Leydi Bale, öfkeyle titredi.

Gecenin bir yarısıydı ve yatak odasının kapısını koruyan Anghar dışında tüm hizmetçiler dinlenmeye çekilmişti. Anghar, yorgun görünen Marki'yi takip etti.

"Onu buldun mu?"

"Sanırım Louvre'u terk etmiş, Lordum. Bazıları çocuğu bulmaya gittiğini, bazıları da başına bir şeyler geldiğini söylüyor."

Anghar'ın sakince şömineyi yaktığı çalışma odasına girdiler. Parlak alevler, Marki'nin sıkıntılı yüzünü aydınlatırken, kuru odunlar hızla alev aldı ve odayı ısıttı. Anghar ateşe bakarken ifadesiz kaldı.

"Üşüteceksiniz Lordum." dedi çalışma odasının zilini çalmaya giderken. "Size çay getireyim."

"Anghar, bunu görüyor musun?"

Marki, göğsündeki cebe uzanarak aile arması kazınmış küçük, siyah deri bir kutu çıkardı. Bu, onu sadece hane reisinin açabileceği anlamına geliyordu.

Anghar onun yanına gitmeden önce sakince kapıları kilitledi. "Daha önce bahsettiğiniz şey buydu."

Marki başını salladı ve bir adamın başparmağının ucu büyüklüğünde bir mücevheri ortaya çıkarmak için kutuyu açtı. Dünyanın en değerli taşı olarak kabul edilen bir elmastı.

"Orası tam da düşündüğüm gibi, bir elmas madeniydi."

Anghar gözüne bir büyüteç tuttu ve elması inceledi. O sadece kahya değil, aynı zamanda imparatorluktaki en iyi gemologdu. (Gemoloji: Değerli taşları profesyonelce tanımlama ve değerlendirme bilimi ve sanatı)

Gözleri heyecanla parlayarak, titreyen elleriyle tuttuğu büyüteci indirdi. "Daha önce hiç, netlik derecesi bu kadar yüksek bir elmas görmemiştim."

"Ben de. Gaior Kralı'nın bir şeyler çevirdiğini biliyordum."

"Bunu Tarafsız Bölge'de mi buldunuz Lordum?"

"Evet. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu toprakların yarısı Dük Ihar'a ait. Eğer İmparator müdahale etmeseydi ve tarafsız bir bölge haline getirmeseydi..."

Hepsi Dük'e ait olacaktı.

Marki, mükemmel olan elması dikkatle inceledi, neredeyse tanrısal bir şeydi.

Anghar kapının vurulduğunu duyduğunda, sadece çay tepsisini alacak kadar açtı ve hızla arkasından kapattı.

“Lordum… Bir savaş olacağını mı düşünüyorsunuz?”

Derin düşüncelere dalmış olan Marki, soruya kaşlarını çattı. Çayı karıştırdı, papatyasında küçük bir girdap yaptı ve hoş kokusunun burnuna ulaşmasına izin verdi.

“Gaior Krallığı şimdiden hamle yapıyor. Bayrağı yakında Del Casa'da dalgalanacak.”

"Görünüşe göre Kral Lewin Sergio sonunda gerçek yüzünü gösteriyor."

“Uzun bir hainler soyundan geliyor, ama bunu daha uzun süre gizli tutacaklarını düşünmüştüm.”

Cayen İmparatorluğu'nun -Grandük Ihar'ın yetkisi altındaki- kuzey bölgesi yüzyıllık savaşın gerçekleştiği batıdaki Verovia sıradağları ile sınırlandı.

Her iki ulus da uzun süren çatışmalardan sonra, geriye hiçbir şey bırakmamıştı. Böylece Nante ve nehir arasında bir ateşkes yeri olan Tarafsız Bölge'yi kurdular ve onu Gaoir ve Ihar evleri arasında eşit olarak böldüler. Bununla birlikte, iki ulus arasında sonunda bir barış sağlanmış gibi görünüyordu.

Otuz yıl sonra, ilk Kral Sergio yetmiş yaşında vefat ettiğinde, onun yerine ilk doğan oğlu Lewin tahta çıktı ve gidişatı tamamen değiştirdi. Lewin Sergio, okunması çok zor bir adamdı.

Babası vefat etmeden önce tahtı alma konusunda hiçbir zaman hırs göstermemişti. Sadece etkisini genişletmekle yetiniyordu. Ancak kral olur olmaz, orada ne tür hazinelerin saklı olduğunu biliyormuş gibi, Tarafsız Bölge'ye bir ordu yerleştirdi.

Dük Ihar haberi duyunca çileden çıktı ve Lord Bale'i toprakları teftiş etmesi için gönderdi. Dük, ordusunu seferber etseydi, savaşa yol açabilirdi. Bunun yerine, bir kapitalist ve işadamı olan Marki'yi kullanmak, daha az düşmanlık anlamına geliyordu. Dük bunu biliyordu ve bunu kendi yararına kullanacak kadar akıllıydı.

"Grandük elmasları biliyor mu?"

"Tabii ki. Bu gerçeği saklamaya çalışsam bile, arazinin kendisine ait olduğunu düşünürsek, eninde sonunda öğrenecekti. Açgözlülüğün seni alt etmesine izin vermektense, işbirliği yapmak daha iyidir.”

Bunun da ötesinde Marki'nin, çok sevilen kraliyet ailesi Cayen ile güç dengesini korumak için çok daha fazla sermayeye ihtiyacı olacaktı. Aristokrat bir hanenin, bir kraliyet ailesine rakip olmasının tek yolu daha fazla servet biriktirmesiydi. Marki, güç dengesinin ancak Kraliyet'in, aristokratlara borçlu olduğu zaman korunacağını biliyordu. Sıkı bir kontrol ve denge sistemi, ideal bir saltanatın temeliydi. Elmaslara bakarken çayını yudumladı.

Malikanede ani bir ses yankılandı. Biri ısrarla Kieran'ın yatak odasındaki çanları çalıyordu. Çalışma odasına doğru koşan ayak seslerinin ardından hızla kapıya vuruldu.

"Lordum, Lord Kieran bayıldı! Nefes almıyor!"


*****


Endişeli Leydi Bale, geceliğiyle Kieran'ın odasına daldı ve yere yığıldı. Hizmetçiler hemen kalkmasına yardım etti.

Marki Bale ve Anghar peşinden koşarak yatağın yanına gittiler.

Neyse ki Kieran tam zamanında gelen doktor sayesinde yeniden nefes alıyordu.

"Ne oldu?" Marki sordu.

"İlaç artık işe yaramıyor Lordum."

"O zaman yeni bir tane bul!"

“İmparatorlukta sınırlı sayıda tedavi var. Ve korkarım ciğerleri bir süre önce sınırına ulaştı..."

Endişeli doktor elini Kieran'ın burnuna tuttu. Nefesi normale dönmüştü ama ne zaman uyanacağını söylemek zordu.

Leydi Bale'in aklı sonunda başına geldi ve yatağında bir ceset gibi solgun yatan Kieran'a doğru koştu. Onu kucaklayıp kayıtsız yüzünü okşadığında gözyaşları yanaklarından aşağı süzüldü.

Şömine, odadaki bütün umutsuz suratları aydınlatıyordu. Marki duygularını bastırarak yumruğunu sıktı. Daha sonra Claude'un, efsanevi sanatçı Margaux'nun The Healing Forest adlı resminin altındaki duvara yaslandığını fark etti.

Claude gölgelerden çıkarken, "Gaior'da, Schmidt adında bir doktor var." dedi. “Ona, şifacıların şifacısı diyorlar. Tedavi için Kieran'ı kuzeye götürebilirim."

"Claude, Schmidt..."

"Biliyorum, Sergio Hanesi'nin kraliyet doktoru. Ama aynı zamanda babama borçlu. "

Claude'nin bakışları Kieran'ın soluk eline indi.

Marki, Kieran ve Claude arasında bir ileri bir geri baktı ve düşüncelere daldı.

Cayen İmparatorluğu'nda başka bir tedavi bulmayı beklemiyordu. Bir tedavi bulabileceklerinden emin olan sayısız doktor görmüştü, ancak hiçbiri başarılı olmamıştı. Hatta Kieran'ın hastalığını daha da ağırlaştırmışlardı.

Leydi Bale ellerini Kieran'ın yüzüne doladı. "Lütfen! Her şeyi yaparım. Kuzey, diğer ülkeler, fark etmez! Oğlumuz... Oğlumuz!”

Markiz'in çırpınışları hizmetçileri endişelendirdi.

Claude onun için üzülmeden edemedi. Başkalarının işlerine karışacak biri değildi, ama Kieran gibi parlak bir genç aklı kaybetmenin utanç verici olacağını düşündü. Ayrıca, sohbetlerinden oldukça keyif alıyordu.

Claude teklifi yaptıktan sonra, Marki'yi kararını vermesi için bıraktı ve odadan ayrıldı. Koridorda yürürken, gözleri kapalı ve elleri kenetlenmiş halde duran Lia'yı gördü.

Beni her gördüğünde sinmiş küçük bir köpek yavrusu gibi görünmeseydi, ben de onun arkadaşlığından oldukça zevk alırdım.

Lia saygıyla eğilirken yanından hızla geçti.

"Kaç yaşındayım demiştin?" Claude arkasını dönerek sordu.

Onun bakışlarını yakaladığını düşünerek, hemen aşağı baktı.

Yüzü kırmızıya döndü. "On iki, Lordum."

"Akademiye katılıyor musun?"

"Hayır, Usta Theodore'dan özel ders alıyorum."

"Doğru. Sanırım sonraki yıllarında görüşeceğiz. "

İmparatorluğun yasalarına göre, soylu bir ailede doğan bir oğul, on yedi yaşından önce Akademi'ye kaydolmak zorundaydı. Bundan sonra, asil bir unvana hak kazanmak için en az bir yıllık derslerden geçmesi gerekiyordu. Aristokratlar, eğitime en üst düzeyde önem veriyorlardı, bu yüzden okula kayıt olmayan herkesle yetersiz oldukları için alay ediliyordu.

Bunun yalnızca tacın bir stratejisi olduğu bilinen bir gerçek olsa da, değerli yeteneklerin yabancı ülkelerce kapılmasını önlemek için, tüm hanımlar çocukları için en iyi öğretmeni işe almaya çabaladılar. Ve Usta Theodore içlerinde en iyisi olarak ün yapmıştı.

Claude, Leydi Bale'in, Lius için böyle bir öğretmen tuttuğunu öğrenince şaşırmıştı. Kieran'ın yerine geçebileceğini düşündüğü bir çocuk için haddinden fazla bir yatırımdı.

Ama o zaman neden bu kadar çaba sarf ettiğin bir çocuğa tokat atıyorsun?

Çocukla ilgili bir şey onu rahatsız etti. Düşünürken oradan uzaklaştı.

Yorumlar

  1. Eline sağlık adminciim

    YanıtlaSil
  2. Webtoonunu okuduğum şeylerin novellarını okumak kesinlikle çok eğlenceli, daha çok detay görmek hoşuma gidiyor dkkfjdk
    Bölüm için teşekkürler💜

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende webtoonu bitirdim günceldeyim 😯

      Sil
  3. Çevirmenim ellerine sağlıkkk

    YanıtlaSil
  4. Eline emeğine sağlık admincim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder