UNDER THE OAK TREE - MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 22. BÖLÜM


Salonda alkışlar yükselirken, ozan memnun bir ifadeyle eğildi. Max rahatladı ve içini çekti. O anda Yurixion'un hüsrana uğramış sesini duydu.

"Bu kompozisyon yetersiz. Hanımım çok daha fazla..."

Tüm gücüyle ayağına basınca Yurixion ona şaşkınca baktı. Max ona, "Bir kelime daha etmene izin vermeyeceğim" der gibi tehditkar bir bakış atıyordu. Yurixion şaşkın gözlerle ona bakmaya devam ederken yüzünde endişe belirdi.

"Yoksa rahatsız mı hissediyorsunuz? Yemek kötüyse..."

"Herkes dinlenmek için odalara dağılsa daha iyi olur." Gözleri kapalı ve sessiz bir şekilde başını duvara yaslayan Kuahel aniden konuştu.

Sakin gözleri bir an için üzerinde durdu, sonra tekrar kapandı. Max'in yüzü kızardı.

Diğer büyücülerde olduğu gibi, yüzünde alay işaretleri olsa daha az utanç verici olurdu ama şövalye, her zamanki gibi kayıtsız bir ifade takınmıştı. Deri bir çanta çıkardı, ozana bir bozuk para attı ve ayağa kalktı.

“Bu, grubumu daha iyi hissettirmenin karşılığı."

"Teşekkür ederim lordum!"

Ozan, sanki başından beri şovunu sergilemek için tutulmuş gibi, madeni paraları kaptı ve grubuyla birlikte yukarı çıktı.

Max, kaçmak için bir fırsat arıyordu, herkes odalarına giderken karmaşadan yararlanarak koltuğundan fırladı.

"Ben de yukarı çıkmalıyım. Yorgunum."

Merdivenleri aceleyle çıkarken Annette onu takip etti. Max, masum bir çocuğun yüzüne sahipmiş gibi görünen Annette'e dikkatli bir bakış attı.

“Sadece dokuz boş oda olduğu için kadınlar ikişerli kalmak zorunda. Benimle aynı odayı kullanmalısın."

"B-ben Sidina ile kalacağım o zaman..."

Merdiven korkuluğunun üzerinden baktı ve Sidina'nın tamamen sarhoş olduğunu gördü. Onunla ilgilenmenin mi daha iyi olacağını, yoksa ona eşlik eden yaramaz Umli büyücünün şakalarına katlanmanın mı daha iyi olacağını düşündü. Annette sırtını sıvazladı.

"Hadi, yukarı çıkalım. Uykusuzluktan ölmek üzereyim."

"……"

"Gnome Hall'daki ortağımın harika bir büyücü olduğunu bilmiyordum. Hayır, bundan sonra sana dev demek yerine, kızıl saçlı melek mi desem?"

Max ellerini yüzüne kapattı. Bunun en az bir ay boyunca şaka konusu olabileceği düşüncesiyle iç çekti.

**********

Yolculuk, canavarların sayısının arttığına dair söylentilerin çok abartılı olduğunu düşündürecek kadar olaysız bir şekilde devam etti.

Bu sayede Roem İmparatorluğu'nun eski başkentine beklenenden daha hızlı ulaşabildiler. Ozanın dediği gibi, büyük bir ziyafet veriliyordu. Kale kapısının önünde uzun bir ziyaretçi kuyruğu vardı ve sokaklar tüccarlarla doluydu.

Max kapıdan içeri girerken başını çevirdi, büyük bir merakla durmadan etrafına bakındı. Balbon, bir zamanlar tüm kıtaları yöneten imparatorluğun prestijini açığa vururcasına muhteşem bir görünüm sergiliyordu.

Efsanevi bir yere girmiş gibi hissederek, iyi cilalanmış yollara ve gökyüzüne yükselen yüksek binalara baktı. Tüm binalar inanılmaz derecede sofistike ve gelişmiş bir tarzda inşa edilmiş olsa da, en şaşırtıcı olanlardan biri şehrin merkezinde bulunan Büyük Sığınak idi.

Max kemerli kapıdan geçerken önündeki manzara karşısında şaşkına döndü. Bir an sustu ve nefesini tuttu. Çalılar ve ağaçlarla çevrili düzgün bir yolun sonunda, Drakium Sarayı'nın iki katı büyüklüğünde görünen devasa bir şapel vardı. İlk defa bu kadar güzel bir bina görüyordu.

Yüksek taş duvarların rengarenk pencereleri vardı, aynı anda binden fazla rengi yansıtıyor gibiydiler. Sütunlar inanılmayacak kadar beyazdı ve tavan parlak buz mavisiydi.

Batı kıtasının ilk imparatoru Darian'ın Tanrı'ya adadığı mimariye hayranlıkla baktı. Osiria'nın büyük kutsal alanı olağanüstü bir güzelliğe sahipti. Dünya Kulesi'nden çok farklıydı. Mekanın manzarası onu sarhoş etti. 

Siyah cübbeler giymiş rahipler şapelin içinden onları selamlamak için dışarı çıktılar.

“Uzak yollardan buraya gelmek için çok zorluklar çektiniz. Başpiskopos birkaç gündür birliğin gelmesini bekliyordu."

"Uzun zaman oldu, Sör Lugias."

Kuahel León atından indi ve kısa boylu yaşlı rahibin önünde diz çöktü. Rahibin buruşuk parmaklarını kibarca öpmesini izlerken Max'in gözleri büyüdü.

Paladinler, şövalye olmanın dışında, yüksek rütbeli rahiplerdi. Yaşlı adama bu kadar nazik davranıyorlarsa bu, yaşlı adamın en azından yüksek rahip statüsüne sahip olduğu anlamına geliyordu.

“Misafirlerimiz de buraya gelmek için çok çalıştı. Ben Tanrı'nın bir kuluyum, adım Lugias Taleman."

Yaşlı rahip başını büyücülere çevirdi ve nazikçe gülümsedi. Anton'un desteğiyle atından inen Calto Serbel, sert ama kibar bir ses tonuyla cevap verdi.

"Bizi ağırladığınız için teşekkür ederiz. Ben, bu müfrezenin lideri Calto Serbel. Ve bunlar da emrim altındaki büyücüler."

Rahip, büyücülerin yüzlerine tek tek bakarak başını salladı.

"Geldiğiniz için hepinize teşekkürler. Başpiskopos da sizinle görüşmek istiyor."

Max meraklı gözlerle bakışlarını lideriyle rahip arasında değiştirdi. Dünya Kulesi ve Büyük Sığınak, birliği oluşturmadan önce bir tür anlaşma yapmış gibiydi.

Anlaşmanın ayrıntılarını bilmiyordu ancak, uzun süredir düşmanca bir ilişki içinde olan iki gücün işbirliği yapması için, belirli bir çıkar anlaşmasına ulaşılmış olmaları gerektiğini tahmin etmek kolaydı.

'Dünya Kulesi, bu soruşturma için işbirliği yaparsa, büyücülerin itibarının lekelenmesini önleyebilir ve ayrıca kara büyücülerin bilgilerini elde edebilir. Ancak, Büyük Sığınak, Dünya Kulesi ile ittifak kurmaktan ne gibi bir fayda elde edebilir ki?' Bu düşüncelere dalmışken Kuahel Leon'un yumuşak sesini duydu.

"Garris'in bir ziyafet verdiğini duydum. Başpapaz da aynı fikirde miydi?"

"Elbette öyleydi. Garris, Başpapaz Hazretleri'nin izni olmadan kilisenin bütçesini kullanmazdı."

Max, yaşlı rahibin kaşlarını çatmasını izledi. Garris'i sevmiyor gibiydi.

“Bu sefer Büyük Sığınak'tan çok fazla muhalefet olmadı. Bu yüzden bazı tavizler vermekten başka çaremiz yoktu." diye ekledi rahip içini çekerek.

"…Gelecekte karmaşa olabilir."

"Bu, halletmemiz gereken bir mesela."

Rahip kararlı bir şekilde konuştu ve hemen üzgün bir şekilde gülümsedi.

“Aman Tanrım… misafirler zaten uzun süredir soğukta duruyorlar. Şimdi atları rahiplere bırakın ve beni takip edin. Dinlenmeniz için size yer ayarlayacağız."

"Önce Başpiskopos'u görmeye gideceğiz."

Kutsal Şövalyeler, uzun bir yolculuğa çıktıkları büyücülere bir şey söylemeden hızla Büyük Mabede girdiler. Max onların arkasından baktı ve çok geçmeden Lugias adındaki yüksek rahibi takip etti.

Ana şapelin sağındaki tapınaktan geçtiler ve bir piskoposluk semineri gibi görünen devasa bir binaya girdiler. Geniş bahçesi, siyah cübbeli rahipler ve genç aristokratlarla doluydu.

Max'in gözleri büyüdü. Kıtadaki en iyi üniversitenin Osiria Katedrali'nin içinde olduğunu çok iyi biliyordu, ama bu büyüklükte olacağını tahmin etmemişti.

"Osiria Üniversitesi, yalnızca ilahi büyüyü kullanabilen yüksek rütbeli rahiplere ve tapınak şövalyelerine değil, aynı zamanda aristokratların çocuklarına ve yedi krallığın kraliyet ailelerine de teoloji ve bilim öğretir. Halk, isterse her türlü eğitimi alabilir. Buranın gerçek bir bilgi yuvası olduğu söylenebilir."

Onlara önderlik eden genç rahiplerden biri bunu gururlu bir tonda açıkladı. Bir anda büyücülerin yüzleri gerildi.

Max, yüksek rütbeli büyücülerin yüzlerini huzursuzca izledi. Onlar, pervasızca ağızlarını açmadan önce, Calto onlara uyarıcı bir bakış attı. Osiria'ya varmadan önce, kulakları ağrıyıncaya kadar, rahiplerin önünde konuşurken pervasız olmamaları konusunda onları uyarmıştı. Ancak, Dünya Kulesi büyücüleri başkalarını dinleyecek kişiler değildi.

“Herkesin eğitim alabilmesi şaşırtıcı. Eğitim alanının büyücülere de açık olduğunu düşünüyorum, öyle değil mi?

Kavalalı yüksek rütbeli bir büyücü olan Alben alaycı bir şekilde mırıldanırken, onlara önderlik eden rahiplerin yüzleri hafifçe sertleşti. Rahiplerden biri ona soğukça baktı ve sertçe tersledi.

"Öyle. Tanrı'nın öğretisi herkese açıktır."

"Bu yerde kalmak kesinlikle sıkıcı."

Max, pervasız sözleri için Annette'i dürttü. Rahipler rahatsız görünüyordu, ama onu duymamış gibi yaptılar. Gergin bir ortamda pansiyona götürülmeleri gerekiyordu.

Max, hazırlanan misafir odasına tamamen bitkin bir şekilde girdi. Ona kapıya kadar eşlik eden Yurixion tereddütle,

"Anatol'a telgraf göndermek için biraz dışarı çıkmam gerekiyor. Hanımefendiyi biraz yalnız bıraksam olur mu?" dedi. 

“Yurixion… bebek bakıcısına ihtiyacı olan küçük bir kız değilim. Büyük Tapınak'ta ne gibi bir tehlike olabilir?"

"Gözlerimi bir anlığına ayırsam bile, aniden tehlikeye girebilirsiniz."

Yurixion ona çok nadiren şüpheli bir ifadeyle bakardı.

“Gözümü sizden ayırmamak için hemen yandaki odayı ayarlamalarını istedim ama bana kadın ve erkeklerin aynı binada kalamayacağını söylediler. Sanırım beylerin kullandığı odalarda kalacağım. Bu yüzden lütfen çok dikkatli olun."

"Sa-sanki unutup duruyorsun ama... ben Yurixion'dan beş yaş büyüğüm!"

Yurixion başını salladı. Bunun için ona bağırdığına inanamadı.

"Yaşın ne önemi var? Şu anda, Lord Calypse'in yerine leydiyi koruyorum."

Sonra kibirli bir ifadeyle arkasını döndü.

"Mümkünse yalnız kalmayın. Kıyafetlerinizi değiştirdikten sonra diğer büyücülerin size eşlik etmesine izin verin."

"Osiria'da yaşayan Remdragon Şövalyelerinden bir muhbirle görüştükten sonra hemen döneceğim."

Max ağzını kapattı ve onun uzaklaşmasını izledi.

'Yalnızca görünüşünün değiştiğini ve içeride hala aynı masum on yedi yaşındaki çocuğun olacağını düşünmüştüm, ama Yurixion bazen son derece kibirli davranıyor.'

Uzun bir iç çekti ve kapıyı kapattı. Tüm Remdragon Şövalyeleri onu böyle aşırı korumaya devam ederse, Anatol'e döndüğünde büyücü olarak çalışabilmesine engel olacak gibi görünüyorlardı.

Yüzü asık bir şekilde çantasını odanın bir köşesine fırlattı ve bütün gün at binmekten kaskatı kesilen bacaklarını ve baldırlarını ovdu.

Bir süre sonra bir rahibe odaya sıcak su dolu bir çaydanlık ve kömür dolu bir mangal getirdi.

Max kirli pelerinini ve ağır zırhını çıkarıp nemli bir havluyla vücudunu sildi. Yolculuk sırasında bile görünüşüne dikkat ederdi ama bu şartlar altında temiz kalmanın da bir sınırı vardı.

Soğuktan titrediği halde vücudunun her tarafını yıkadı ve kalan suyla saçlarını yıkamak için elinden geleni yaptı. Başpiskopos ile görüşme fırsatı bulursa, mümkün olduğu kadar onurlu görünmek istiyordu.

Çantasını karıştırıp en temiz kıyafetlerini çıkardı ve üstünü değiştirdi. Saçlarını özenle taradıktan sonra birinin kapıyı çaldığını duydu.

Hızla üzerini düzeltti ve kapıyı açtı. Güzel, bronzlaşmış bir yüze ve erkek saç kesimine sahip bir kadın önünde belirdi.

İlk başta kim olduğunu anlayamadı. Gözlerini kırpıştırıp tanıdık yüze baktı. Şok olmuş bir ifadeyle kaskatı kesilen kadın hemen gülümsedi ve ellerini tutmak için atıldı.

"Leydimi görünce inanamadım...! Gerçekten Bayan Calypse'sin. Osiria'da sizinle böyle karşılaşmak... Buna gerçekten inanamıyorum!

Max'in gözleri şaşkınlıkla büyüdü.

“I-Idsila„.? Acaba ldsila... sen misin?"

SONRAKİ BÖLÜM

Yorumlar

  1. Riftanın bahsettiği sırf Maxiyi görmek için Croixe giden şövalye Leon mu coook merak ediyorum jfcjdjdj tüm uigru reenkarnasyonu olduğu düşünülen şövalyelerin Maxiyle bir bağı olması tesadüf mü

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lion un maxiye ilgisi mi var ilerki bölümlerde bi bilgisi olan var mı?

      Sil
    2. Ben hiç bilmiyorum ne olacak bunlar hep benim kafamda kurduğum şeyler ciddiye almamanı tavsiye ederim fndndmdmdm

      Sil
    3. hayır leon değil bahsettiği kişi kendisi

      Sil
    4. Nereden biliyoruz bu bilgiyi hiç açıkça ifade edilmedi

      Sil
    5. hayır bahsettiği kişi zaten kendisiydi bunu riftan povdan biliyoruz

      Sil
  2. Çeviri için teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Sonraki butonu da gelmisss 💝 günlük dozumu aldım çok teşekkür ederimmm 💞

    YanıtlaSil
  4. 23 gelsin plsss 💜

    YanıtlaSil
  5. Haydi bakalım işler epey ilginçleşmeye başladı ve Yurixion tamam seni seviyoruz, kızı korumaya çalışıyorsun falan ama biraz toton kalkmış be yavrum

    YanıtlaSil
  6. Gerçekten riftan maxinin büyücü olarak çalışmasına engel olursa onu gırtlaklarım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Riftanın eline düşünce gelen pişmanlık hissi bfhdhdh

      Sil
  7. Riftanın bahsettiği sırf Maxiyi görmek için Croixe giden kişi Riftanın ta kendisi arkadaşlar, Riftanın düşüncelerini okuyun leon ne alaka üfff

    YanıtlaSil
  8. Leon bizim kıza içten içe tutuldu bence şu andan itibaren aşık olduğunu varsayarak okuyacağım chchfchc

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Leon 3 yıldır yanık bence ama bakalım

      Sil
  9. Çeviri için teşekürleeeerr❤️

    YanıtlaSil
  10. Öncelikle çeviri için Allah razı olsun dşslsşele ikinci olarak da yuriiiiiii🤍🤍🤍🤍🤍

    YanıtlaSil
  11. YA YURI BEBEK GIBI DAVRANMASANA MAXE KARSI

    YanıtlaSil

Yorum Gönder