UNDER THE OAK TREE - MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 21. BÖLÜM


"Ziyafet mi?"

Şöminenin önünde oturup ısınan Calto, şaşkınlıkla Kuahel Leon'a baktı. Sert yüzünden bir tiksinti ifadesi geçti. Canavarların müttefik kuvvetlerinin arkasında hangi korkunç güçlerin olduğu bilinmiyordu. Ziyafetler gibi abartılı etkinliklere ev sahipliği yapmak yerine, yaklaşmakta olan bir savaşa hazırlıklı olmaları gerekmez miydi? Şövalyeye sitemle baktı. Ama Kuahel umurunda bile değilmiş gibi masaya doğru yürüdü ve boş bir sandalyeye oturdu. Ve kendisiyle konuşan adama sordu.

"Ziyafetin organizatörü kim?"

"Başrahip Garris olduğunu duydum. Soyluları kutsal şenlik için davet ederek büyük bir etkinlik düzenleyeceği söylendi. Haberi alır almaz aceleyle Arex'ten yola çıktık. Eğer gidersek bir iş bulabilir miyiz diye merak ediyorduk."

"İşte oradalar.” dedi gezgin, işaret parmağını yanındaki mandolinin üzerinde sallayarak.

Max, adamın bir ozan olduğunu ancak o zaman anladı. Biraz ileride oturan altı genç erkek ve kadın, adamın yoldaşları gibi görünüyordu. Hepsi sırtlarında müzik aletleri taşıyorlardı ve bellerinde kendilerini savunmaya yarayan sopalar ve hançerler vardı. Başlarını kaldırdılar ve dostça gülümsediler.

"Biz göçebe bir performans grubuyuz. Bu yıl kış çok erken geldiği için hasat yeterli olmamış ve ziyafet veren lordların sayısı azalmış gibi görünüyor. Geçim derdi zor olduğu için, Osyria'nın refah seviyesini duyunca oraya koştuk.

"Drystan'dan geçtiniz mi?"

Adam başını sallarken, deri eldivenli eliyle çenesini ovuşturan Kuahel Leon, başını çevirip çalışana işaret verdi.

"Bir bira getir."

Sonra arkasına baktı ve konuştu.

"Sakıncası yoksa bize katılır mısınız? Drystan'ın durumu hakkında bilgi almak istiyorum. Son zamanlarda canavarların sık sık ortaya çıktığını duydum, yoldayken herhangi bir saldırıya uğradınız mı?"

"Bir gorgon sürüsü bize zor anlar yaşattı ama sınırda başka bir gruba katılarak güvenli bir şekilde kaçmayı başardık. Ancak, gulyabaniler genellikle güneyde ortaya çıkıyor. Göçmen sayısı arttıkça, kuzeybatıdaki gıda durumu daha da kötüleşti."

Göçebeler gönüllü olarak onlarla sohbet etmek için masaya yaklaştılar. Max meraklı gözlerle onları izledi. Soyluların, şatoya gezginleri davet etmesi çok yaygındı ve Croix Dükalığı'nda soytarılar ve ozanlarla karşılaşmış olmasına rağmen, onlarla ilk kez bir masaya oturmuştu.

Seyahat ederken gördüklerini ve duyduklarını çok akıcı ve neşeli bir şekilde canlandırdılar. Max kısa süre sonra Drystan'ın, tahta geçmek için savaştığını ve yiyecek sorunlarının, batıda yeniden toprak anlaşmazlıklarına neden olduğunu öğrendi.

Sadece o değil, diğer büyücüler de ilgileniyorlarmış gibi hikayelerini dikkatle dinlediler. Küçük bir adada yıllarca tecrit edildikten sonra, Dünya Kulesi'nin büyücüleri yeni söylentilere kendilerini açtılar.

Otuzlu yaşlarının ortalarında görünen olgun ve güzel bir çingene kadın, birayla dudaklarını yaladı ve koyu bir tonda konuştu.

“Drystan şu anda bir karmaşa içinde. Siyasi sorunlar, yiyecek kıtlığı, hatta canavarlar... Paralı askerlere göre, gulyabanilerin ortaya çıkma sıklığı geçen yıla göre üç kat daha fazlaymış. Belki de üç yıl önce yaşanan savaş nedeniyle sayıları katlanarak arttı. Bir canavarın eliyle kirlenmiş bir cesedin bir gulyabana dönüşme şansının yüksek olduğu söylenir. Rahiplerin kurtaramadıkları on binlerce ceset toprağa gömülür ve bu dünyada canavar gibi dolaşırlar."

Max, Etilen Kalesi'ndeki savaşı hatırlayınca dudağını ısırdı.

Geçmişte o kalede hortlaklarla yaşadığı savaşın anıları bir anda içini doldurdu. Bu tür anılar sırtının terden ıslanmasına neden oluyordu.

Şans eseri Pamela Platosu'nda bir kazada ölse ve bedeni ıssız bir yere gömülse, ruhu ahirette sonsuza kadar acı çekecekti.

Aniden, tehlikeyi teninde canlı bir şekilde hissedebildiği için tüm vücudu soğudu. Sanki tek korkan o değilmiş gibi büyücüler sustu. Ağır atmosfer can sıkıcıydı ve kuzusunu ısıran Annette kaba bir şekilde dilini şaklattı.

“Depresif ve korkutucu hikayeler hakkında konuşmayı bırakalım. Sonunda bir mola verip sarhoş olabileceğiz, kötü bir havaya girmeyelim."

"Aman Tanrım, bağışlayın. Ortamı mahvediyoruz."

Adam cesareti kırılmış bir ifadeyle sırtını kaşıdı.

"Özür dilemeye gerek yok. Alkol karşılığında küçük bir performansla bizi ödüllendirmeye ne dersiniz?"

Adam, yanındaki deri kutudan mandolinini çıkardı ve nazikçe gülümsedi.

“Tabii ki, doğu bölgesinde iyi bir üne sahip göçebe bir grubuz. Eğer istek bir şarkınız varsa onu çalabiliriz."

"Bir kahramanlık destanı duymak istiyorum!"

Rüzgar büyücülerinin olduğu duvarın yanındaki masada oturan Sidina, sevinçle haykırdı.

"Lütfen Darian ve Uigru'nun on iki şövalyesinin maceralarını içeren bir şarkı çalın. Mümkünse yakışıklı erkeklerin hikayelerini anlatan şarkılar dinlemek istiyorum!"

Yüzü çoktan sarhoşluktan kızarmıştı. Max, Kutsal Şövalyelere gizlice baktı. 

'Rahiplerin önünde sarhoş olmak doğru mu?'

Ama bütün şövalyeler susmuştu. Kuahel Leon duvara dayalı masanın başında oturmuş, düşünceli bir yüzle yalnızca şöminenin yanan alevlerine bakıyordu.

Max, ateşin titreyen gölgesi kasvetli yüzüne düştüğünde ne düşündüğünü merak etti. Şövalyeler tüm yolculuk boyunca gerekli olmadıkça konuşmamışlardı. Büyücüler de şövalyelerle konuşmak konusunda isteksizdiler, bu yüzden onlara, yolculukta tesadüfen onlara eşlik eden yabancılar gibi mesafeli bir tavırla yaklaşmışlardı.

Nihayetinde, en başından beri Kutsal Şövalyeler ve Kule Büyücüleri'nin dostane bir atmosferde işbirliği yapmaları beklenmiyordu.

Hafif bir endişeyle yüzü kasvetli bir hal aldı ve restoranda müzik sesi yankılanmaya başladı. Loş ışıkta bile mandolini ustaca çalan adama şaşkınlıkla baktı.

Becerikli elleri onun ne kadar iyi bir müzisyen olduğunu gösteriyordu. Adam mandolinin tellerini muhteşem el hareketleriyle çekip eski kahramanların hikayelerini söylerken, grubu sırasıyla flüt, tef, mandolin, ud ve ravel çaldı.

Aniden başlayan şenlikli atmosferde, Max tüm endişelerinin eridiğini hissetti. Müzik doruğa ulaştığında, sarhoş olan Sidina, rüzgar kulesinden sihirbaz Kiel'in elini tuttu ve onunla dans etmeye başladı.

Annette, Sidina'nın asık suratlı Kiel'i sürüklediğini görünce birkaç damla gözyaşı dökecek kadar yüksek sesle güldü. Bazıları Sidina'ya eşlik ederek müziğin ritmine ayak uydurdu.

Büyücüler o kadar eğleniyorlardı ki, müzisyenler sekiz şarkı çaldıktan sonra bile çalmaya devam etmeleri için yalvarıyorlardı.

"Bu sefer güzel bir kadınla ilgili şarkı söyleyin!"

Undaim'den Royald ve Joel, bira bardaklarını sallarken onlara bağırdılar. 'Hepsi bu kadar sarhoş olduğuna göre rahiplerin varlığını unutmuş olmalılar.'

Max, Şövalyelerin ifadesiz yüzlerine baktı.

Rahipler etraflarındaki kargaşaya aldırmıyormuş gibi, yiyeceklerini sessizce ağızlarına götürdüler. Dikenli bir minderin üzerinde oturuyormuş gibi kıçını sandalyeden kaldırmak isteyen Max, meslektaşlarını uyarmak için ağzını açtı. O anda ozanın parlak sesi duyuldu.

"Eğer güzel bir kadınla ilgili şarkı istiyorsanız “Kızıl saçlı leydi" iyi olur."

"Bu ünlü bir şarkı mı?"

Sidina'nın sorusu üzerine adam başını eğdi. "Hiç duymadınız mı?"

“Bu, kıtadaki en büyük şair ozan Balrog tarafından yazılmış bir şarkı. Son zamanlarda tüm kıtalarda en sevilen şarkıdır."

Mandolinin tellerini akort ederken açıkladı.

"Sir Balrog, üç yıl önce savaşa katıldıktan sonra hayatını kaybetmek üzereydi ki o sırada hayatını "Kızıl Saçlı Leydi" kurtardı. Sör Balrog, savaştan sonra onu minnetle öven şarkılar söylemeye başladı. Bu şarkı şimdi tüm kıtalara yayıldı ve en popüler şarkılardan biri haline geldi."

"Tanrım, çok romantik bir hikaye."

Romantizm tutkunu Sidina, yoğun parlayan gözlerle ellerini çırptı.

"Bir ozan ve bir leydinin aşk hikayesi!"

"Ne yazık ki, o türden romantik bir şarkı değil. O kişi için saf hayranlıkla şarkılar yazdı. Kızıl saçlı leydinin zaten bir kocası vardı."

Adam gülümsedi ve,

"O adam, kıtadaki en iyi şövalye, Sör Riftan Calypse."dedi.

Max neredeyse burnundan bira fışkırtacaktı. Eğilip şiddetle öksürürken Yurixion ayağa fırladı ve sırtına vurdu. Adam onun tepkisine şaşırmış gibiydi.

"Tanrım, iyi misiniz hanımefendi?"

"İyiyim..."

"Yani... şarkının ejderha avcısının karısını övdüğünü mü söylüyorsun?"

Annette'in titreyen sesini duyduğu Max titredi ve omuzları gerildi. Ozan, büyücüler arasındaki tuhaf sessizliği fark etmemiş gibi neşeyle konuşmaya devam etti.

"Aynen öyle. Leydi Calypse'i duymuş olmalısınız, değil mi? Üç yıl önce yıkılmak üzere olan Etilen Kalesi'nde iblis ordusunu yenen ve savaşı zafere taşıyan büyücüdür. Savaşa katılan askerlere göre Leydi Calypse parlak saçlara ve meleksi bir güzelliğe sahipmiş! Kıtada söylentiler yayıldıkça, genç kızlar arasında kırmızı peruklar moda haline geldi."

Max sessizce kukuletasını yüzüne kadar çekti. Yüzü alev almış gibi kızarmıştı.

'Böyle söylentileri kim yaydı?' Onu boynundan yakalayıp sarsmak istedi.

Bir yere saklanma arzusuyla gözlerini bir o yana bir bu yana çevirirken, Yurixion konuşmaya başladı.

"Söylentiler genellikle abartılı olur, ama leydim hakkın söylenenler az bile. O sadece bir melek kadar güzel değil, aynı zamanda bir periden daha güzel, bir bilgeden daha akıllı ve hatta bir aslan kadar cesurdur!"

Max ağzını kapatma ihtiyacı hissederek dişlerini gıcırdattı. Neyse ki çevre gürültülüydü, bu yüzden ozan Yurixion'u duymuyor gibiydi.

Annette kıs kıs gülüp konuşurken ilgiyle Max'ı izledi.

"O kadar etkileyici bir hikaye ki, en azından bir kez dinlemeliyim."

"Senin için harika bir şekilde çalacağım."

Adam hafifçe boğazını temizledi ve alçak, nazik bir sesle şarkıyı söylemeye başladı.


"Tanrım, yalvarışlarımızı duy

O duvarın ötesinde, siyah canavarlar

Demir mızrak kullanıyorlar

Yüce Tanrım, bize elini uzatman için çok geç olmasın.


Dualarımızı dinle

O sizin elçiniz olan

Kızıl saçlı leydi dağa tek başına tırmandı 

Kızıl saçlı leydi karanlığın içinden geçti


Cesareti demir bir darbeye dönüştü

Düşmanlarımızı alaşağı etti

Zafer çığlığı duvarları sarstı

Kurtuluşun elinin gökten indiğini gördük.

Tanrım, güneş ışığını kaybetse ve dünyayı karanlık kaplasa bile

Unutmayalım ki şafak sökerken kızıl saçlı melek

Bize zafer bayrağını getirdi."


Hanın içinde narin ve güzel bir melodi hafifçe çınladı. Max, saf bir işkence hissederek şarkının bitmesini bekledi. Çok acı verici bir şekilde, şarkı dördüncü satıra ulaştı! Meslektaşlarının yüzlerine bakmak için başını kaldırmayı bile düşünemiyordu, gergin bir şekilde terlemeye başladı. Müzik, tam üzerine çöken utançtan bayılmak üzereyken sona erdi.


Ç.N: Günceldeki son gelen bölümleri okumuyorum ki beklemenin ne kadar zor olduğunu unutmayıp size biran önce çevirileri hazırlayayım. Hayat bazen çok zor asdfghjk

SONRAKİ BÖLÜM

Yorumlar

  1. Oyyy çokk iyii hemen diğerine koşuyorum 💞💞

    YanıtlaSil
  2. Sen de olmasan ben ne yaparım. Çeviri için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Yaaa notuna çok güldüm çok tatlısın <3 ve haklısın, bizi unutma cjdjdjdj Maximin kıtalara yayılan şöhretine bayıldım savaşın seyrini değiştirdi ama Kral bunun hakkında hiçbir şey söylemedi. Halkın onu bilmesine sevindim Riftan kadar ünlü olmayı hakrdiyor kahramanlığı

    YanıtlaSil
  4. Aaaaaağğğ 2 bölüm birden mii süpersiiin 💘✨💃

    YanıtlaSil
  5. Vay daha birkaç yıl önce tramva bozukluğuna sahip özgüvensiz,kekeme kızımız halkın ona kurtarıcı meleğimiz adıyla methiyeler dizeceğini nereden bilebilirdi helal kız sana .Yüzünde patlasın Dük Croix.

    YanıtlaSil
  6. Ellerine sağlık harika bir bölümdü(。♡‿♡。) maxi daha fazlasını hak ediyor ve artık kavuşsunlar ya yetti ಥ‿ಥ

    YanıtlaSil
  7. Çevirmenimiz de çookk tatlı

    YanıtlaSil
  8. Sen ne güzel çevirmensin öyle ya😍😍

    YanıtlaSil
  9. Maxi ya sksndksnskks ay o utancı iliklerime kadar hissedebiliyorum sksnsksmsmsmsm

    YanıtlaSil
  10. yyyyaaaaaağğğğğğğ maxi'm benim hakkında şarkılar yazılıyo seninle gurur duyuyorum güzel kızım

    YanıtlaSil
  11. riftan bunu hemen dinlesin istiyorum hhahahaha. ayrıca leon un tepkisini de merak ediyorum

    YanıtlaSil
  12. Yaaaaa biricik çevirmenimiz bizimle empati kurup aynı anda okuyor. Ne kadar tatliş şeysin sen öyle 😝

    YanıtlaSil
  13. Kızıl saçlı meleğim Maxi'm... Sen harika bir detaysın (Sevgili Çevirmenim sende ayrı bir harika detaysın)

    YanıtlaSil
  14. Çevirmen notu çook tatlıydı

    YanıtlaSil
  15. Vay Maxi vay adına şarkılar he

    YanıtlaSil
  16. Maxi bin kat daha fazla övgüyü hak ediyor

    YanıtlaSil
  17. Çok teşekkür ediyorum empati için emeğinize sağlık❤️❤️

    YanıtlaSil
  18. Yaaa Maxi için böyle bir şarkı yazılması ve herkesin bunu çok seviyor olması ne kadar güzel ya acaba bu şarkıyı riftan da duymuş mudur

    YanıtlaSil
  19. Abi endkwbwkxkdj çok iyi ya, delirdim resmen ve Maxi'nin ünü... Vay be dedirtti, hak ettiği buydu. sonunda yaptığı şeyler abartiliyorrr

    YanıtlaSil
  20. Maxim bu şöhreti haketmişti Tamda kocasının karısı minik kuşum

    YanıtlaSil
  21. Hele şükürrrr maxinin savaştaki önemli rolü nihayet dillendirildi 🤦🏻‍♀️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder