MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 117. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)
“Sör Triden'ın zamanından beri lideri böyle giyinmiş gördüğümü sanmıyorum.”
Koridor tarafından ağır ağır yürüdüğünü gören Hebaron gülümseyerek konuştu. Riftan kaşlarını çattı ve boğazını sıkan ceketinin düğmesini açtı. Onun zamandan beri kimse giyimi hakkında gevezelik etmemişti, uzun zaman sonra ilk defa bu kadar gösterişli bir kıyafet giyiyordu.
Kralın etkisiyle, resmi şekilde giyinmek zorunda kalmıştı. Takım elbise ve altın mücevherlerle bezenmiş bir kemer giyiyordu. Kaşlarını çatarak uyluklarına kadar inen zarif koyu kadife ceketi düzeltti. Hatta asistanının göz alıcı bir parlaklık vermek için dikkatlice cilaladığı botları bile giymişti.
‘Neyse ki, bana o saçma sivri burunlu ayakkabıları giydirmedi.’
Hafifçe dişlerini gıcırdattı ve konuştu.
“Eğer yapmazsam onun itibarını zedeleyeceği konusunda beni tehdit etti. Kıyafet kadar önemsiz bir şey için tartışmanın anlamsız olacağını düşündüm.”
“Haklısın, şu anda, o sahip olduğumuz en güçlü müttefik, dolayısıyla itaatsizlik etmek iyi olmaz.” Hebaron yeni tıraş edilmiş pürüzsüz çenesini kaşırken mırıldandı.
Riftan kaşlarını çattı. ‘Müttefik’ kralın düşüncelerine hiçbir zaman tam olarak katılmadığından bu kelime onun için tamamen bilinmezdi. Ancak, Kral Ruben Barış Antlaşması'nın ateşli bir destekçisi olduğu için tamamen şanslıydı.
‘…Her ne kadar istikrarsız bir barış olsa da, hiç yoktan iyidir.’
Görkemli ziyafet salonunun girişine kasvetli gözlerle baktı. Etrafının şarlatanlarla çevrilmesi ve ona alay ve iltifat bakışları atarlarken, egzotik bir türmüş gibi bütün gece izlenmeye katlanmak zorunda kalmanın düşüncesi karşısında başı daha şimdiden şiddetle zonkluyordu.
Ancak, her ülkeden nüfuz sahibi insanların aynı yerde toplandığı, sınırsız alkol içtiği ve bağlarını güçlendirdiği bir etkinlikten eksik kalmak imkansızdı. Dünyanın hiçbir yerinde, soyluların sosyalleşme etkinliklerinde olduğu gibi, tüm sırların, komploların ve söylentilerin gelip geçtiği bir yer yoktu.
Birkaç gündür gördüğü kabusların ardından aşırı derecede hassaslaşan sinirlerini temizleyerek görkemli ziyafet salonuna gitti. Sonra kendisini izleyen yüzlerce çift göze aldırmadan geniş koridoru geçti ve içki ve yiyeceklerle dolu bir masanın sonuna doğru ilerledi. Arada oturan Uslin yerinden kalktı ve onu karşıladı.
“Evet uzun zaman aldı.”
“Gördüğün gibi, majestelerinin bana gönderdiği hediyeyi yok sayamazdım.”
Hoşnutsuzlukla cevap verip masadan bir kadeh şarap aldı. Daha sonra duvara doğru yürüdü ve hareketli ziyafet salonunu inceledi.
Yiyecek ve içecek taşıyan hizmetçilerin, bolluk içinde yiyip içmekle meşgul olan soyluların, bunun yanı sıra avizelerin parıltısının altında zarif bir şekilde dans eden genç erkeklerin ve kadınların her yeri doldurduğunu gördü.
Richt Bleston'ı zorlanmadan bulan Riftan gözlerini kıstı. Kapalı geçitteki bir sütunun altına yerleştirilmiş yuvarlak bir masanın önünde oturuyor, boynunda kırmızı bir pelerin olan orta yaşlı bir rahiple konuşuyordu. Riftan sabit şekilde onun görünüşüne baktı ve Uslin'e sordu.
“Bu rahip hakkında bir şey biliyor musun?”
“Bu Başrahip Garris.” Uslin onun bakışlarını takip ederek başını çevirdi ve alçak sesle açıkladı. “O
eski düzen katolik kilisesinin bir temsilcisi ve bu seçimde Papa'ya mağlup olan kişi.”
“Başka bir şey keşfettin mi?”
Hebaron'un sorusu karşında Uslin kaşlarını çattı.
“Yalnızca herkesin bildiği birkaç bariz gerçek var.”
Riftan döndü, ona baktı ve sordu.
“Ne mesela?”
“Ziyafet başladığından beri, Başrahip Garris, VI. Heimdall ve halkıyla açıktan açığa uyumlu davranıyor. Dostluk kurduklarını söylediler, ancak eski mezhebin rahipleri ile Balto’nu kraliyet hanedanı arasında bir tür bağlantı olduğu fark etmeyen kimse yok. Bu son Papa seçiminin tarafsızlığını sorgulamaya devam ediyorlar ve bariz bir şekilde isyan eylemi yaratıyorlar.”
“…Görünüşe bakılırsa Papa’nın otoritesi düşündüğümüzden çok daha fazla tehlikede.”
Eski Papa’nın, protestan mezhebinin lehine bir sonuç elde etmek için kasten seçimi öne çektiğinden şüpheleniyordu.
“Canavarlara karşı yapılan savaşların arkasında karanlık büyücülerin olduğunu gizliyor olmaları gerçeği, eski mezhebin rahiplerinin kızdığı bir şey.” Uslin derin bir nefes verdi. “Papa olağanüstü bir zafer ziyafetiyle kamuoyunu sakinleştirmeye çalışıyor, aksine onlar ise bu ortamı bir kışkırtma yeri olarak kullanıyor. Bu gidişle daha fazlası ona katılacak.”
Riftan kadehini dudaklarına götürdü ve Başrahip Garris ve Richt Bleston’a dik dik baktı. Bleston bakışını sezmiş gibi kafasını çevirdi ve dudağının kenarlarını kaldırarak sırıttı.
Gözlerini kıstı. Sanki savaş tehditleri hiçbir şeymiş gibi, burunlarının dibinde huzursuzluğu körüklediğini görünce, içini buz gibi soğuk bir öfke kapladı. Tek seferde şaraptan bir yudum aldı ve sert bir sesle sordu.
“Kim onlara yakınlık duyuyor?”
“Arex’in soyluları. Eski kilisenin yüksek rütbeli rahiplerinin, sıklıkla Kral Balial’ın hanesini ziyaret ettiği söyleniyor…” Uslin aniden konuşmayı bıraktı.
Riftan ona şaşkın bir ifade yöneltti. Şövalye, bir şeye şaşırmış gibi ağzı açık bir şekilde ziyafet salonunun girişine gözünü dikmiş bakıyordu.
Riftan bakışlarını takip etmek için döndü ve Maximilian Calypse'i salona girerken görünce keskin bir nefes aldı. Onun ziyafet salonuna doğru ağır ağır yürümesini izlerken, sanki bir aygır midesine tekme atmış gibi güçlü bir şok onu ele geçirdi.
“Bu gerçekten… oldukça cüretkar bir meydan okuma.” Hebaron mırıldandı ve gülümsedi.
Riftan dişlerini gıcırdattı. Normalde teğmene öldürücü bakışlar atardı ama gözlerini Max'ten bir an için bile alamıyordu. Ziyafet salonundaki bütün erkekleri baştan çıkarmaya kararlı görünüyordu.
İncecik inci ipek elbisenin üzerinde kaymak gibi göğüsleri yarı açıktaydı ve zarif dalgalı eteği şehvetli kıvrımlarını tamamen ortaya çıkarıyordu.
Riftan zımpara gibi çok sert bir hırıltı çıkardı. Eğer ondan intikam almaya karar verdiyse, bundan daha etkili olamazdı.
“Bu... bu haddinden fazla uygunsuz değil mi? Erdemli bir leydi böyle giyinmez... Uslin Rikaido titrek bir sesle mırıldandı, sonra hızla ağzını kapadı.
Ama Riftan ne söylemeye çalıştığını açıkça anlayabiliyordu. Görünüşü erdemli bir leydininkinden çok uzaktı. Aksine, bir sonraki sevgilisini ateşle oynamak için baştan çıkarmaya çalışan bir femme fatale gibiydi. (Ç.N: Femme fatale: ilişkiye girdiği erkeklere sonunda büyük sıkıntılar yaşatan çekici ve baştan çıkarıcı kadın.)
Kadehini sıkıca kavradı. Karısının gerçekten böyle bir niyetle ziyafet salonuna geldiğine inanamıyordu. ‘Tabii, sadece bana kızgın olduğunu göstermek istiyor.’ Ama arkadan onu takip eden adamın elini tuttuğunda bu düşünce kayboldu.
Hebaron küçük bir ıslık çaldı.
“Görününen o ki leydimiz savaş ilan etmeye gelmiş.”
Riftan şarabın parmaklarına bulaştığını hissetti. Şarap kadehi elinde korkunç şekilde sıkışıkmıştı. Riftan kadehi fırlattı ve alevler içindeymiş gibi kömür karası gözleriyle karısına dikkatle baktı.
Maximilian Calypse, endişe ve heyecan karışımı bir ifadeyle ziyafet salonuna baktı ve Sejour Aren dudaklarında yumuşak bir gülümsemeyle onu nazikçe teselli etti. Adamı hiç bir pişmanlık duymadan ikiye ayırabilir gibi görünüyordu.
Uslin Rikaido gergin bir şekilde öne çıktı.
“Gidip Bayan Calypse'e ziyafet salonunun dışına kadar eşlik edeceğim.”
“Dur.” Hebaron, Uslin'i sert şekilde durdurdu. Sonra Riftan'a döndü ve yavaşça konuştu. “Liderimiz leydinin gitmesini planlamamış mıydı? Eğer durum buysa, yaptığı işe burnunuzu sokmayın.”
Riftan ona şiddetle baktı. Hebaron yalanlamasını beklermiş gibi tek kaşını kaldırdı.
“Lider onu umursamadan bırakırken, onun bir rahibe gibi beklemesini umduğunu söyleme bana?”
“Hey! Sözlerin çok sert! Leydinin güvende olması için komutan…”
“Leydi bu gerçeği bilmediğine göre...” dedi Hebaron acımasızca. “Lider, kimsenin ona dokunmaması için onu vitrinde saklamak istiyor gibi görünüyor, ama bu imkansız. Eğer elini bırakırsan, başka biri onu tutmaya gönüllü olacaktır.”
“Kapa…”
Riftan onunla o kadar yumuşak bir sesle konuştu ki, kulaklarına bile ürkütücü geldi.
“Çeneni.”
Bir şey daha söylemek üzere olan Hebaron, gözlerinin tehlikeli bir şekilde parladığını görünce ağzını kapadı. Riftan tekrar başını çevirdi ve Sejour Aren'in onu batılı soyluların toplandığı yere götürmesini sessizce izledi.
Etrafındaki tüm erkeklerin yüzleri bir anda kırmızıya boyandı. Gözleri acımasızlıkla parlarken yapışkan ellerini peçeteyle sildi.
**********
Max bu kadar ilgi göreceğini tahmin edemezdi, sakin kalması zordu. Sejour Aren tarafından tanıtılan Livadon'un gençleri, bir aziz ile tanışıyormuş gibi davrandı ve hatta bazıları onu sıcak bir şekilde övdü.
Ziyafet salonuna girdikten on dakika sonra tüm enerjisini tüketmişti. Yurixion’ın yüzlerce kopyasıyla uğraşıyormuş gibi hissediyordu.
“Leydi epeydir yanıyormuş gibi görünüyor, sıcaklamışa benziyor. Yüzü kırmızıya döndü. Neden pencereye gidip biraz hava almıyorsun?” dedi Sejour Aren, onu terasa götürerek.
Max onu minnetle takip etti.
“Bu macera düşündüğümden daha heyecanlı.”
Aralık pencerenin önünde duran Sejour Aren, hafifçe ona doğru eğilirken fısıldadı. Max şaşkın bir ifadeyle ona baktı. Şövalye kaşlarını kaldırdı ve şakacı bir şekilde gülümsedi.
“Fark etmedin mi? Riftan Calypse sanki öldürmek istiyormuş gibi beni arkadan izliyor.”
Max refleks olarak başını çevirdi. Sonra Riftan'ın siyah bir gölge gibi büyük bir sütunun yanında durduğunu gördü. Max farkında olmadan omuzları titredi. Dar siyah bir ceket giymiş, inanılmaz derecede yakışıklı görünüyordu ama aynı zamanda kaygı verici bir şekilde tehlikeli görünüyordu.
Kuru tükürüğünü yuttu. Sadece göz teması kurarak bile, duygularının tehlikeli bir seviyeye ulaştığını açıkça hissedebiliyordu. Korku, başının dönmesine neden oldu. Ama aynı zamanda, kalbi garip bir duyguyla aniden çarpmaya başladı. Sanki vahşi bir ata binmiş gibiydi. Şimdi amacı ya hedefine ulaşmak ya da attan düşüp toynakları tarafından çiğnenmekti, elinde yalnızca bu iki seçenek vardı.
“Sör Aren, benimle dans eder misiniz?” dedi meydan okurcasına, Riftan'a sabitlenmiş bakışını sürdürerek.
Sejour Aren bir an sessiz kaldı, sonra küçük bir kahkaha attı.
“Leydiyle bir dansı reddetmeye nasıl cüret edebilirim? Tabii ki yürekten bir memnuniyetle kabul ederim.”
Bakışlarını Riftan'dan zar zor ayırdı ve şövalyenin koyu yeşil gözlerine baktı. Neyse ki, ikisi aynı görüşteydi.
Elini tuttu ve ustaca sahnenin önüne doğru yürüdüler. Sonra elini beline koyup melodiye uyarak zarafetle dans etmeye başladı.
Max çabucak kritik bir hata yaptığını farketti. Hiç kimseyle dans etmediği gerçeğini gözden kaçırdı. Her şeyden önemlisi Riftan'ın tepkisini izleyecek zamanı yoktu çünkü dans partnerinin ayağına basmamak için mücadele ediyordu. Utançtan yüzü kızararak konuştu.
“Ü-üzgünüm. B-ben daha önce bir ziyafet salonunda hiç dans etmediğimi unutmuşum.”
“Leydimin ilk dans partneri olmak benim için büyük bir onurdur. Sadece rahatla, bana güven ve beni takip et. İlk dansını büyük bir başarıya dönüştüreceğim.”
Sejour Aren gülümsedi ve onu ustaca döndürdü ve mucizevi bir şekilde yerine geri getirdi. Max düşmemek için bir eliyle omzunu sıkıca tutarak ayaklarını dikkatli bir şekilde hareket ettirdi.
Sonunda bir fırsat bulduğunda, Riftan'ın olduğu yere doğru baktı. Oynadığı tehlikeli oyunu sakince izliyordu.
Max kalbinde hafif bir hayal kırıklığı hissetti. Kontrolünü kaybedip kendisini oradan çekmesini bekliyordu, ama sessiz serenat bittikten sonra yeni müzik çalınana kadar Riftan bir direğe yaslanarak hareketsiz kalmıştı. Gözleri yavaş yavaş ısındı.
“S-Sanırım bu yeterli. Yeterince... dans ettim.”
“Ah hayır… mutlu zamanlar hep bir anda biter.”
Sejour Aren böyle güzel sözler söyleyerek onu şarapların olduğu küçük bir masaya götürdü. Max boğazını ılık şarapla ıslattıktan sonra Riftan'a bakmak için döndü. Hızla büyük salonun etrafını aradı ama onu hiçbir yerde göremiyordu.
Şaşkın bir ifadeyle bir yandan diğer yana bakan Max, gözyaşlarını bastırmak için dudağını ısırdı. Riftan'ın az önce gittiğine inanamıyordu.
“A-aptalca bir şey yaptım.”
“Leydim…”
Sejour Aren yüzünde gözle görülür bir şaşkınlık ifadesiyle cebinden bir mendil çıkardı. Aldı ve nemli gözlerine bastırdı.
“Ş-şimdi Riftan'ın bana olan tüm sevgisini tamamen kaybettim.”
“Leydim, sizi temin ederim ki bu asla olmayacak. O arkadaşım zor bir şeyden geçiyor olmalı.”
“V-ve nedir o ‘bir şey’”?
“Onun…”
Sejour Aren yüzünde şaşkın bir ifadeyle ağzını kapalı tuttu. Max umudunu yitirmiş bir ifadeyle bakışlarını indirdi. Daha fazla rezil bir sahne yaratmak istemiyordu. Titreyen sesini zar zor temizledi ve gülümsedi.
“Ü-üzgünüm, bana buraya kadar eşlik ettiniz a-ama… erken dönmem mümkün mü?”
“İzin verin sizi götüreyim.”
“H-hayır. Yalnız gideceğim. Sör Aren'in gecesini daha fazla berbat etmek istemiyorum.”
“Berbat etmek gibi, böylesi hoyrat bir şey söylemeyin.” Kararlı bir ifade takındı.”Leydimi sağ salim odasına götürene kadar görevim bitmeyecek. Bir dakika bekleyin lütfen. Ceketimi alıp hemen döneceğim.”
Şövalye, ona reddetmesi için zaman vermeden kahyasına doğru yürüdü. Ama tam paltosunu alıp arkasını dönecekken biri alelacele yanına koştu ve onunla konuştu. Max anlamadan ona baktı. Sejour Aren ona biraz daha beklemesini söylermiş gibi şaşkın bir bakış attı, sonra adamla konuşmaya başladı. Önemli bir şey olmuş gibi görünüyordu.
Max hafif bir iç çekti ve girişe doğru döndü. Sejour Aren için biraz üzüldü ama yalnız kalmak istiyordu. 'Bu gece tamamen bir aptal gibi görünüyordum.' Çıkışa doğru güçlükle yürüdü.
O anda güçlü bir kol vücudunu kavradı ve onu acımasızca koridorun karanlık bir köşesine doğru itti. Max şaşkınlıkla içini çekti. Büyümüş gözbebekleriyle yukarı bakınca, Riftan'ın taş gibi sert yüzünü gördü.
Her iki eliyle onu belinden kavradı, kaldırdı ve yüzüne yaklaştırdı. Max korku ve heyecanla titredi.
Nefesinde hafifçe bulunan şarap kokusu dudaklarını gıdıkladı.
“Neden şaşırdın?”
Ürkütücü ve yumuşak sesi tüylerini diken diken etti.
“Niyetin beni öfkeden deliye döndürmek değil miydi?”
Ç.N: Nefesler tutulsun ve hemen sonraki bölüme geçilsin 💃💃
Geldim geldim okumadan yazıyorum ellerinize sağlıkkk çok tesekkurlerr💜✨
YanıtlaSil🥳🥳🥳🥳🥳🥳
YanıtlaSil❤️❤️❤️❤️❤️
YanıtlaSilAlahimmmmmm
YanıtlaSilHeyecandan yazamıyorum bile
SilMaxi üzme beni neden bu kadar kırılgansın. Ama gerçekten riftan sinirlenmekte haklı. Eğer riftan baloya prensesler katılsaydı ölüm çanları çalardı .
YanıtlaSilSon yaptığıyla çizgiyi aştı Riftan
SilAma unutma ki Sir Aren ve Max hakkında bir evlilik dedikodusu dönmedi yedi krallıkta
SilÇeviri için teşekkürler 🌺🌺
YanıtlaSilÇevirmen bebeğim sen bir harikasın yaaaaa bi sürü bölüm yayınladın inanamıyorummmmm
YanıtlaSilHerkes sonraki bölüme koşmuş. Çeviri için çok teşekkürler google translate berbattııı. Ayrıca hebaron havucum sana aşığım ❤️
YanıtlaSilOha oha oha oaha
YanıtlaSilÇok iyi bebbebeb
YanıtlaSilRiftan'ın sadece yakışıklı bir adam ve çok güçlü bir şövalye değil aynı zamanda her şeyi alttan alta takip eden çok zeki bir yönetici olmasına bayılıyorum. Adam dream man resmen. Kurgu bir karaktere bu kadar yükselmemeliyim!
YanıtlaSilYalniz değilsin
SilAşık oldum Riftan'a
Ahh kalbim dayanır mı buna 🤩
YanıtlaSilşövalyeler içerisinde en mantıklı olanı hebaron parti kursa da oy versek
YanıtlaSilTesekkurleer ❤️❤️❤️
YanıtlaSilNirtaa nirta sen adamın 4 harfisin nirta sen nesin öyle nirtaaaa. Uslin adam oldun sanıyorum yine aynı tas aynı hamam. Ne dengesiz adamsın anlamıyorum Haberondan dayağı yiyip kendine gelsen keşke sen akıllı bir adam olsan Maxi vs Riftan saflarında Leydici olman lazım kazanmak istiyorsan. Şunu unutmayın Riftan team her zaman loserdır sbshhs
YanıtlaSilAllahım çok sıcaaaak… Riftan’ın kudurmasını okumak nasıl iyi geldi… Hebaron adamım yaaa nasıl da doğru saptamalar yapıyor ve Riftan’ın farketmesini sağlıyor, eferin👍….sonraki bölüm için ölüyorum😉 -EV
YanıtlaSilyetiştin bayan yetiştin
YanıtlaSilpauahushajdnejf valla nirta körükle bebeğim sen olmasan riftan hareket etmeyecek
YanıtlaSilNirta ile sidinada olmasa napcaklardı bizim saftirik aşıklar bilmiyorum 🤷♀️
YanıtlaSilPardon önce bir heyecan hepsini okudum yorum bile yapamadım. 😁
YanıtlaSilOfff hebaron muhteşemsin çok iyi okuyorsun ikisini ösksksl ruthda olsaydı onada iyi malzeme çıkardı
YanıtlaSilSidina bir Nirta iki bizimkilere aile danışmanı olarak atıyorum sizi aslanlarım benim (Uslin sen sus kes sesini kapa çeneni konuşma koycam bi tane haa)
YanıtlaSilVe ve ve ve sevgili çevirmenlerim... İkinize de çok teşekkür ederiz 💕💋 okumak için geceyi bekledim anca yazıyorum 😢
SilEllerine sağlık 🥰🥰
YanıtlaSilHebaron cok tatli degil mi ❤️
YanıtlaSilSıcak kanımın kalbimden aktığını hissettim resmen, oooo
YanıtlaSilHebaron gibi harika bir adam nasıl bekar olabilir cidden of
YanıtlaSilHebaron kralsın ya
YanıtlaSilHiç bekledigim gibi gitmiyor...:((
YanıtlaSilİşte tüm yorumlarda bahsedilen o yere geldik hadi bakalımmm
YanıtlaSilHEBAROONNN!! Ya adamım ya nasıl da leydisinin yanında ve riftanın aklını başına getirmeye oynuyor, offf delirdim okurken ve Arenle Maxi'nin planında Aren'in samimiyeti beni eritti... Harika bölümdu ya wkdnekcnjw
YanıtlaSilSİDİNAAA, HEBARONNN SİZ SİZZZ CİDDEN SİZZZZZ, NE RİFTAN NE BAŞKA BİRİ SADECE SİZ
YanıtlaSil