MEŞE AĞACININ ALTINDA 2. KİTAP - 32. Bölüm (UNDER THE OAK TREE)

Calto telgrafı aldı ve kararsız bir bakışla açtı. Max okurken onu gergin bir şekilde izledi. Soğuk yüzü anında sertleşti.

“…Benden ne duymak istiyorsun?”

Telgrafı tekrar ikiye katlayan Calto, temkinli bir sesle sordu. Riftan kollarını göğsünde kavuşturdu ve onu soğuk bir şekilde tersledi.

"Pamela Platosu'na gitmenizin nedenini."

“………….”

"Orada ne yapmaya çalışıyorsun? Bir şeyler uydurmaya cüret etme. Zaten fazlasıyla bilgi topladık.”

"Ne tür bilgiler topladığını bilmek istiyorum."

Aniden duyulan sesle herkesin gözleri girişe çevrildi. Kuahel Leon, paladinlerle birlikte koridordan geçiyordu. Muhtemelen Sebron Kalesi'nin şapelinden dönüyorlardı. Bir kasaba veya şehri ziyaret ettiklerinde mutlaka tapınakları ziyaret ederlerdi. Sessizce odayı geçtiler ve sanki Riftan'la yüzleşiyormuş gibi durdular.

"Ne öğrendin?" Kuahel Leon ona küstahça bakarak sordu.

"Sör Aren, Etilen'in yeraltı zindanında gizli bir oda bulmuş," diye yanıtladı Riftan kasvetli bir sesle.

Kuahel'in kaşları hafifçe çatıldı.

Aklını okumaya çalışıyormuş gibi keskin bir bakış atan Riftan yavaşça ekledi.

"Hafızam beni yanıltmıyorsa, o labirenti araştıran Kutsal Şövalyelerdi. Ama gizli oda diye bir şey duymamıştım."

“…..”

"Gizli odayı bulamadığınızı söylemeye kalkma. Arınma ritüelinin izlerinin net bir şekilde kaldığı belirtiliyor.”

Max'in gözleri büyüdü. 'Bir yeraltı labirenti mi? Neden bahsediyorlar?' Kafasından şimşek gibi akan hatıralardan çehresi kasvetli bir hal aldı.

'Düşününce, Etilen Kalesi'ne yapılan sürpriz saldırı sırasında, canavarların kaya duvarın altına saklandıklarını duymuştu. O labirentte saklı bir sır var mıydı?' Calto'ya şüphe dolu gözlerle baktı ama yüzünden hiçbir şey okuyamadı.

Uzun gergin bir sessizliğin ardından Kuahel Leon tekrar konuştu.

“…Burası yaygara koparılacak bir yer değil. Önce başka bir yere gidelim."

Sanki herkesin içinde konuşması için ona baskı yapmak gibi bir niyeti yokmuş gibi, Riftan itaatkar bir şekilde arkasını döndü.

Şöminenin yoğun alevlerle yandığı yemek odasına geçtiler. Ruth göz açıp kapayıncaya kadar çoktan kaçmıştı. Elliot, Hebaron, Garrow, Yurixion ve Kyle Hager adında bir şövalye yerlerine oturdular.

Yemek odası çok büyük değildi, bu yüzden sadece Kuahel Leon ve doğrudan astları olan dört adamı, hala uykuda olan Sidina ve Kiel dışında on beş büyücünün hepsi ve Undaim'den iki yüksek rütbeli büyücü oturdu.

Şüphelenen tek kişi Max değildi, koridordaki tüm büyücüler çok şüpheci duruyordu Ancak, düşmanca ortamda bile Kuahel Leon soğukkanlılığını korudu. Ellerini masaya koydu ve konuşmaya başladı.

"Öncelikle umarım Büyük Sığınak bir tür komplo planlıyormuş gibi tahminlerde bulunmazsınız. Gizli odanın varlığının açıklanmamasının nedeni, batı kıtasında karışıklık yaratmak istenmemesiydi. Daha fazla bilgi topladıktan sonra duyurmanın daha iyi olacağını düşündüm."

Sanki ikisinin belirsiz konuşmasından rahatsız olmuş gibi, Hebaron sabırsızca bağırdı.

"O gizli odanın içinde ne var!? Bu konuyu daha fazla uzatmayın ve bize orada ne bulduğunuzu açıkça söyleyin."

"Canavar ittifakının stratejik talimatlarını buldunuz, değil mi?" Riftan'ın beklenmedik sözleriyle yemek odasına bir huzursuzluk çöktü.

Max omurgasının ürperdiğini hissetti. 'Ne tür stratejik talimatlar...? Bunu yapan kara büyücüler olsa bile, sorun ciddiydi. Bu, canavarların insanlarla benzer düzeyde iletişim kurduğu ve bilgi alışverişinde bulunduğu anlamına gelmiyor mu?'

 Büyücüler mırıldanmaya başlayınca Kuahel Leon bir açıklama ekledi.

"Kesin konuşmak gerekirse, 'stratejik bir talimat planı olduğu varsayılıyor'. Bir yeraltı zindanında, askeri amaçlarla yapılmış gibi görünen bir duvar resmi bulundu. Oldukça ayrıntılı bir görüntüydü. Batı kıtasının topoğrafyası ayrıntılı olarak çizilmiş, hatta her şehrin nüfusu ve birlikleri kayıt altına alınmıştı. Tüm şifreleri çözemedim ama... görünen o ki yedi krallığın durumu bile kayıt altına alınmış.

Ortamı ağır bir sessizlik kapladı. Max bunun ne anlama geldiğini anlayınca korktu ve yüzü anında soldu.

Elliott alçak bir ıslık çaldı ve

“Bu toprakların bilgisini öğrenmek için aramıza karıştıkları anlamına geliyor." dedi.

Kuahel kabul etti.

"Bu yüzden bizim de dikkatli olmamız gerekiyordu. Kayıtlardan da görebileceğiniz gibi canavar alt türü medeniyet beklentilerimizi aşan bir seviyeye yükseldi. Hatta bizden daha zeki oldukları bile söylenebilir. Bu durumu tersine çevirmek için canavarların yerleşkesini bulmak gerekiyor. Eğer onları kökünden kazımazsak, yedi krallık her an istila tehdidiyle karşı karşıya kalacak."

Çenesini ovuşturdu ve içini çekti.

"Bu yüzden bunca zaman onları bulmak için defalarca araştırma yaptık. Ve sadece bir süre önce, sonunda bir ipucu bulduk.

"Yani... şimdi, yüzden az insanla, kuzeyde bir yerlerde bir canavarların şehrini bulmaya çalışıyorsunuz."

Max'in omuzları titredi. Riftan'ın yüzündeki bastırılmış muazzam öfkeyi açıkça görebiliyordunuz. Kuahel'e öldürücü bakışlarla baktıktan sonra, Calto ve Max'e tek tek bakmak için başını yavaşça çevirdi. Akıl sağlığını tamamen kaybetmiş gibi belirsiz bir görünümü vardı, bu nedenle soğuk terler döktü.

Canavarların şehrini bulmaya çalışmadıklarını, aslında sadece karanlık büyücüler tarafından harabelerde bırakılan ipuçlarını araştırdıklarını söyleyerek ondan özür dilemek istedi, ama bunun uygun olup olmadığından emin değildi.

Sessizce yüksek rütbeli bir büyücü olan Alben'in arkasına saklandı.

Riftan'ın çenesi, onun tavrından hoşlanmamış gibi sımsıkı kenetlendi. Sorgulayıcı bakışları yüzünden o kadar gergindi ki, Max her an çığlık atıp dışarı fırlayacak gibiydi. Ama sonra Kuahel'in soğuk sesi yemek odasında yankılandı.

"Öyleyse gidip on milyon askerle geri mi dönmeliyim?" Alaycı bir şekilde cevap verdi. 

"Fark etmiş olabileceğiniz gibi, düşman ikinci bir istila savaşı planlıyor. Büyük Sığınak'ın planı, bu gerçekleşmeden önce üs olarak kullandıkları şehri bulmak ve sürpriz bir saldırı gerçekleştirmektir. O zamana kadar, mümkün olduğunca gizli hareket etmeliyiz."

"Ha! Geç kaldın, sence de artık çok geç değil mi?"

Yurixion yüksek sesle alay etmeye başladı.

"Canavarlar zaten bir istila savaşı başlattı. Köye saldıranların... canavar ittifakı olduğu açık değil mi? O piçler savaşı çoktan başlattı. Kutsal Şövalyeler tarafından üç yıl boyunca boşa harcanan zaman yüzünden sürpriz bir saldırı yapmayı bırak, önce onlar bize saldırdılar!"

Kuahel, "Hala çalışıyoruz ve işgal henüz başlamadı," diye sert bir şekilde yalanladı. 

"Küçük kasabalara saldırmak için küçük birlikler gönderiyorlar. Bu yüzden hortlakların yoğunluğu arttı. Üç yıl önceki işgalin başarısız olması nedeniyle onların da büyük zarara uğradıkları açıktır. Bununla birlikte, kıtanın her yerine dağılmış oldukları için artık askeri birlik sıkıntısı çekiyorlar. Bu nedenle üsleri bir saldırı yürütmek için nispeten savunmasız olacak. Onları bulup önce saldırmayı başarırsak ve üslerini tek hamleyle devirip ortadan kaldırırsak, onları durdurabiliriz."

"Başarı masalı bu." diye alaycı bir tavırla karşılık verdi Riftan. 

"Elinizde hiçbir bilgi yokken, üç yıldır bulamadığınız bir yeri nasıl bulacaksınız?"

"Hiçbir şeyimiz yok değil. Pamela Platosu'nun topografyasını araştırarak bir harita yaptık." Göğsünden buruşmuş bir parşömen parçası çıkardı ve yaydı.

Max boynunu uzatıp baktı. Göze çok kaba ve dağınık görünen bir haritaydı. Onu yakından izleyen Riftan kaşlarını çattı.

"Bir sürü boş yer var."

"Bu hiç yoktan iyidir, değil mi?" Kuahel buna itiraz etmedi ve sandalyesinin arkasına yaslandı.

Parmak uçlarıyla masaya vuran Riftan tekrar ağzını açtı.

"Son zamanlarda bulduğunuz ipucu nedir?"

"Canavar ittifakının arkasında karanlık büyücülerin olma olasılığının yüksek olduğuna dair kanıtlar var. Kontrol etmek için Pamela Platosu'na gidiyorduk."

Hebaron kollarını başının üzerine koydu ve hafifçe ıslık çaldı.

"Hangi karanlık büyücülerle... hikaye giderek daha ilginç hale geliyor."

Riftan, Max'e sorgulayıcı bir bakış attıktan sonra Kuahel'e döndü. Akan sessizlik çok ağırdı. Riftan elleriyle masaya vurup yüksek bir ses çıkararak bir sonuca vardığını ilan eder gibiydi.

"Durumu anlıyorum. Remdragon Şövalyeleri de soruşturmada iş birliği yapacak.

"Ne sebeple?"

Ancak Kuahel onun teklifini kabul etmeye istekli görünmüyordu. Paladin küstah bir tavır aldı ve alaycı bir şekilde konuştu.

"Kral III. Ruben III'in emri olmadan neden iş birliği yapmak istediğinizi tam olarak anlayamıyorum. Bu meselenin bölgenizle kesinlikle hiçbir ilgisi yok. Adalet duygusu bu kadar yüksek bir insan olduğunuzu bilmiyordum..."

"Büyük Sığınak'ın planı yine başarısız olursa, Remdragon Şövalyeleri de savaşa zaten katılacaktır." Riftan sözlerini dişlerinin arasına acımasızca tükürdü.

"Son üç yılda bulduğunuz tek şey bu berbat harita ve karanlık büyücülerin boktan tarihi. Tüm bu zırvalar ile sonuç ortada. Ayrıca işler daha ciddi hale gelmeden bu pisliği temizlemek benim için de iyi olur."

"Sadece karının kıçının peşinden gittiğini kabul etmiyorsun. Bence daha onurlu yaşamalısın."

Max, Kuahel'in alayı karşısında kızardı,.

'Onun onurlu bir insan olduğunu düşünüyordum. Riftan'ın itibarını lekelemek için nasıl herkesin önünde böyle şeyler söyleyebilir?!'

 Kızdı ve somurtkan bir şekilde omuzlarını salladı. Öte yandan Riftan gözünü bile kırpmamıştı.

"İşe yaramaz lafları kes ve kararını söyle. Teklifimi kabul edecek misin?"

"Reddedersem ne olur?"

Kuahel'in kışkırtıcı bir şekilde sorduğu soru karşısında, Riftan'ın dudaklarına yumuşak, uğursuz bir gülümseme yayıldı.

"O zaman ayrı olarak harekete geçerim. Bulduklarımı hemen Yedi Krallık Konseyi'ne bildiririm ve Pamela Platosu'na saldırmak için büyük ölçekli müttefik birlikler oluştururum. Kuzey'i aramak için bir orduya önderlik edersem, bir şeyler bulacağımdan eminim."

Eğer tekliflerini reddederse Kutsal Şövalyelerin planının tamamen başarısızlıkla sonuçlanacağını kastediyordu. Kuahel'in yüzü hemen tehditkar bir şekilde çarpıtıldı. Keskin bir hançerin sapını tutuyormuş gibi, Riftan rahat bir tavırla tekrarladı.

"Teklifimi kabul edecek misin?"

"... İyi," diye yanıtladı her zamankinden daha yumuşak bir sesle. "Remdragon Şövalyelerine, Pamela Platosu'na kadar bize eşlik etmeleri için yetki veriyorum."

Sözlerini cömertçe söylemiş gibiydi ama Riftan bunu dikkate almadı. Kuahel'in duyurusu sohbete bir son vermiş gibi yerinden kalktı.  Ardından, Max'e kısa bir bakış attıktan sonra Elliot'a talimatlar verdi.

"Dışarıda bekleyen şövalyelere derhal haber ver ve saldırıya hazırlansınlar. En kısa zamanda yola çıksak iyi olur.

SONRAKİ BÖLÜM